Yarın (?)

rüyalar, bambaşka bir yaşama ait bir numune gibi.. bambaşka bir alem ve yaşam.. aynıyla gerçek (gibi)..
"alis harikalar diyarında".. hep korkmuşumdur ondan.. nedense..

hamti damti, iskambil askerler, saatli tavşan...

rüyalar;
anlık flaşlar, manasız geçişler, birbiri ile bağlantısız görünen mekan ve insanlar.. beynin gün boyu kaydedilen verileri tasnif aşamasında meydana getirdiği gayrı ihtiyarî kısadevreler olarak tanımlanmakta bilim ortamında.. bu manasız görüntüleri ve birbirine girmiş mekanları ve olayları açıklamak elbet zor..

esasında,
şizofren beynimin yarattığı küçük kıvılcımlardan ibaret, olan biten herşey.. ve bunları daha yenilir yutulur yapmak için beynim, türlü oyunlarla biçimler/anlamlar vermekte kendi sanal ortamında bu verilere.. klavye, lipton bardağı, makinamın kasasında yapışık <"insan" çöpünü yere atmaz> stikırı, karşımda oturan yakın gözlükleri burnunun ucuna düşmüş eleman, şimdi arkamdan terliklerini sürte sürte geçen lacivert montlu japon, midemdeki tokluk.... herşey sadece sinapslar arasındaki düşük voltajlı bir kıvılcımdan ibaret.. sadece milivoltlar seviyesinde bir akım.. o kadar.. beynim için gerçek olan başka hiçbir şey yok.. açık kapalı.. 1 - 0..

peki ya gidişat..?
ilerleyiş..?

anlık patlamalar.. resimler.. tek tek, kare kare..

ancak algımız bunu devam eden bir kurgu gibi anlamlandırmayı seçmekte (sevmekte).. ard arda resimleri dizip bir senaryo ile harmanlayarak "al sana hayat" demekte.. yine nedense.. oysa fotoğraflar daha canlıdır videolardan.. daha gerçektir.. değil midir..?

-"öylemidir..?"
-"bilmem..?"
-"kim bilecek..?"
-"..."

tek tek bağımsız resimler.. hepsi ayrı ayrı muazzam güzellikte.. ama birleştiklerinde "rutin" alıyor dizginleri eline.. heyecanlanmıyor, keyif almıyorsun şu anından.. acıların üzüyor seni.. sahte mutluluklar peşinde tüketiyorsun yaşamı..

film bir yerde bitecek ya.. sonu havalı olsun peşindesin..

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
"..dedi herşey ama herşey şu anda,
yarın yok ki..!
dedim evet.. evet, evet.."
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

ölümden sonrasına bir numune olabilir mi ruyalar..? bilmiyorum.. tek bildiğim (hatta garip bir biçimde emin olduğum) yarının olmadığı.. hiç olmadı.. hep şimdi vardı.. hep anlık testler, sorunlar, debelenmeler, boğulmalar, zevkler, hicranlar.. hepsi tek tek ayrı sayfa.. ve nevi şahsına münhasır..

ancak öyle birbirine girmişki kurgu.. birbirini takip ediyor yanılsaması tüm ağırlığıyla çökmüş üzerimize.. galaksiler arası boşlukta "gün" nedir "gece" ne..? kış, güz, bahar..? saat, yıl, ikindi, kuşluk, milenyum, yarın........

neticede;
zaman büyük yanılgı,
yarın ve dün aldanıştır..
ve "carpe diem" bir vurdumduymazlık çağrısının fevkindedir, vesselam..




----------------------------------------------------------------------------------------
hamiş:
aşağıdaki "kudsî hadis" bütün bu akortsuz düşüncelerin müsebbibidir..


ey ademoğlu !
benden yarının nimetini isteme,
çünkü ben senden yarının işini istemiyorum.


23 Ekim 2008