CC FRP Grubu Arşivi


Club Cadde isimli portalda "RPG & FRP Grubu" adı altında 2002 - 2004 yılları arasında aktif olmuş, bu dönem içinde keyifli vakitler geçirilen, yeni dostluklara ve pek çok unutulmaz oyuna vesile olan, sayısız kıymetli anıyı içinde barındıran ve geçen yıllarla beraber internet ortamında hiç bir kaydı kalmamış olan grubun iletişim logları..

son mesajdan başa doğru ilerliyor akış..



--------------------------------------------------------------------------------------

<<<<>>>>: Dura - 16.08.2004
aşağıda gördüğünüz üzere CC bünyesinde bir takım kararlar alınmıştır...

bu durum üzücüdür elbet... herhangi bir polemiğe girmemek için sebep belirtmeyeceğim ama moderatörlük görevimden ayrılıyorum... bu kararın grubun askıya alınması ile herhangi bir ilgisi yoktur... böyle bir durumda iken grubu terketmem düşünülemez... tamamen kişisel sebeplerle ayrılıyorum...

bu gruba çok emek verdim... bu emeklerin, boşa harcanmış zaman olmadığına inanıyorum... çünkü içinde gerçek samimiyet vardı... gerçek inanç vardı...

hepiniz kendinize iyi bakın... eğer gruba sahip çıkmak isteyen birileri olursa ne mutlu... olmazsa, bu sayfada yaşanan herşey çok özeldi ve o şekilde hatırlanacak...

aşağıya mail ve icq dan bana ulaşabileceğiniz numaraları veriyorum...

icq: 99282078
e-mail: kharona@yahoo.com

hoşçakalın dostlarım...

  "Dura"

 RPG & FRP Grubu Moderatörü
________________________________________
Bilgi: clubcadde - 16.08.2004
Değerli Grup Üyeleri,

Club Cadde Ekibi olarak site içinde aktif olmayan gruplar belirli süreçlerde takip edilerek kapanmaktadır. Bu işlem 3 - 6 ay aralıklar ile tekrarlanmaktadır. Buna bağlı olarak grubun aktif olmadığı gözlemlemiştir ve kapatılmasına karar verilmiştir.

Bu durumda konu hakkında yeni öneri ve görüş gelmediği taktirde 18 Ağustos Çarşamba günü itibarı ile grup askıya alınacaktır. Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz.

Club Cadde Ekibi
________________________________________
seytan ve genc kadın: savasci - 11.08.2004
Paulo Coelho'nun, Seytan ve Genc Kadin adli
romanindan hos bir bölüm;

..."Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari
gidiyorlarmis, gunes yakiciymis, ter
icinde kalmislar, susamislar.
Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi
gormusler; kapi, ortasinda bir cesme bulunan altin
doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir
su akiyormus.
Yolcu kapidaki bekciye donmus.
'Iyi gunler.'
'Iyi gunler,' diye yanit vermis bekci.
'Burasi harika bir yer, adi ne?'
'Burasi cennet.'
'Ne iyi, cennete gelmisiz, cunku cok susadik.'
'Iceri girip dilediginiz kadar su icebilirsiniz',
demis bekci ve eliyle cesmeyi gostermis.
'Atimla kopegim de susadilar.'
'Kusura bakmayin,' demis bekci.
'Buraya hayvanlar giremez.'
Yolcu cok uzulmus, cok susamismis, ama suyu tek
basina icmek istemiyormus. Bekciye tesekkur
edip yoluna devam etmis. Epeyce bir sure yamac
yukari
gittikten sonra eski gorunumlu kucuk bir kapiya
varmislar, kapi iki yani agaclikli toprak bir yola
aciliyormus. Agaclardan birinin altinda,
sapkasini alnina indirmis, uyur gibi yatan bir adam
varmis.
'Iyi gunler,' demis yolcu
Adam basini sallamis.
'Atim, kopegim ve ben cok susadik.'
'Surada taslarin arasinda bir pinar var,' diyen adam
eliyle orayi isaret etmis.
'Istediginiz kadar su icebilirsiniz.'
Yolcu, ati ve kopegi pinara gidip susuzluklarini
gidermisler.
Yolcu bekciye tesekkur etmis.
'Istediginiz zaman yine gelebilirsiniz,' demis
bekci.
'Buranin adi ne?'
'Cennet.'
'Cennet mi? Ama mermer kapidaki
bekci bana orasinin cennet oldugunu soyledi.'
'Orasi cennet degil cehennemdi.'
Yolcunun akli karismis 'Sizin adinizi kullanmalarina
niye izin veriyorsunuz? Yanlis bilgi
vermeleri buyuk karis.kliga neden olur!'
'Hic de degil. Aslinda onlar bize
buyuk bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi dostlarina
sirt cevirenlerin hepsi orada kaliyor cunku.
________________________________________
tatil dönüşü...: Dura - 9.08.2004
güzel anlatmışsın sevgili Olaf... sağol yazın için...

bir süredir tatildeydim... ama buradayım yine...

bu hafta coni ve rami tatile gidiyorlar... hatta şimdi güneşin altında yatmaktadırlar yüksek bir ihtimalle... bu hafta oyun olur mu bilemiyorum... eğer herkes gelirse yapabiliriz... ama kesin değil... ben size ceplerden ulaşırım yine...

hepinize iyi haftalar...

Dura ¥
________________________________________
savaşın lordları...: Dyvim - 2.08.2004
Hava karardıkça artan davul sesleri, Faith kasabasına yaklaşmaktaydı. gürleyen çirkin mahlukat sürüsü yaklaştıkça, ellerinde silahlarıyla bekleyen 200-250 kadar asker, içlerinde korkuyu hissetmeye başlamıştı. ilk defa gelmemişti başlarına böyle bir felaket Faith halkının.

Yakındaki bir kasabadan gelen yardım ekibiyle, gücüne güç kattı Faith halkı.

Bilemiyorum; bu gençler bana gençliğimi hatırlattı. Bu ne azim, bu ne kararlılık... Onlar olmadan kasabayı kurtarmak bir yana, yaşayan kimse kalmazdı şu topraklarda. Mystra yardımını esirgemedi bizlerden. Dedi yüksek seviyeli monk savaş sonrasında.

Lady Shiva geldi bize yardım için. O güzel varlıkla karşılaşmak benim için bir şerefti işin doğrusu. Daha önce onun kadar güzel bir insan kadını görmedim. Savaşta kazanmak bizim hakkımızdı bu arada, Zaferin yarı yolu inançtır, kararlılıktır. Yüce Moradin bizlerleydi bu savaşta. İşin garibi, bir vampir vardı bu garip ordunun başında. Kendisini yendim, evet; ama onda garip bir şeyler var, anlayamıyorum. Olaf Brokenaxe

Therion ile gittikçe daha çok alışıyoruz birbirimize. O kapıları yarıp dışarı çıkışımızda öyle bir heyecan vardı ki içimde, anlatmam mümkün değil. İlk meydan savaşımdı ve elimden geleni ardıma koymadım. Savaşın sonunda zafer bizimdi. Tyr bizimleydi. Conrad Dalewind

Benim için çok zor bir şey değildi savaşta yaptıklarım. Sadece şu Worglar sorun çıkardı biraz. Onun dışında iyi eğlendim işin doğrusu.
Endor

Dura sessizdi bu sefer; uzaklara gitme isteğiyle yanıp tutuşurken, kader onu bileklerinden yakalayıp, yanına çekti. Sanki bir şeyler vardı dudaklarının arasından sıyrılacak, ama kimse duyamadı. Dura, yaralılara bakmaya gitmişti.

Ramirez, yüzü gülüyordu yine ama karnındaki kan izleri, o eğlence adamının ne olursa olsun, işini en iyi şekilde yapabileceğini gösteriyordu. söyleyecek çok sözü vardı ama sadece söz değildi bunlar. bir melodinin akıcı sesine uygun sesiyle gecenin yıldızlarını aydınlattı.

Bu ilk büyük savaşımızdı ey kahramanlar...
Alnımızın akıyla çıktık, yolumz uzun...
________________________________________
biraz da nostalji :): Dura - 23.07.2004
eski mesajları karıştırırken uzun zaman önce yazdığım bir yazıya rastladım... gayet iyi hatırlıyorum o dönemleri... çırpınıyorum milleti toparlamak için... kasıp duruyorum kendimi... saçlarımın çoğu beyazladı o dönem :) ne çok dert ediyorum ama kendime... ve yazıda dikkat ederseniz 148 mevcut görünmekte grupta... şimdi olanın yarısı kadar...

sonraları değişmeye başladı kafamda bazı şeyler... herşey olacağına varır mantığıyla ve gerekirse az olsun ama öz olsun diyerek toparlamıştım biraz kedimi...


<<<
"başını eline dayamış düşünüyordu küçük köyün, aynı kendisi gibi küçük olan hanın, küçücük odasında... yüzündeki gülümseme ancak onu tanıyan biri tarafından bakıldığında anlaşılabilirdi... aklındaki birkaç bulanıklık aydınlanmıştı artık. umutsuzluğu bir parça olsun azalmıştı... o çaresizce çırpınışların boşa gitmediğini görmek iyi gelmişti daralan yüreğine. gözü bir noktaya kilitlenmiş dururken düşünceler mahzeninide, bir iç çekip kalktı, oturduğu bir ayağı olmaya sandalyeden... güneş göğü ateşe vererek ilk ışınlarını gönderdi ufuk çizgisinden. artık gitme vaktiydi. aşılacak bir yol vardı... tıpkı bundan öncekiler gibi."

selamlar tüm dostlara. buralarda olduğunuzu görmek güzel. yolumuz tekrar birleşti sonunda. yeni grup tanıştı birbiriyle. tecrübelisiyle, acemisiyle ama çok büyük bir istek ve iradeyle buluştu bir kaç genç insan. aynı yola baş koymak için... özveriyle ve azimle... yeni yüzlere ve yüreklere ihtiyacımız var. bu bizim grubumuzla sınırlı kalmamalı. yeni gruplar kurulmalı. hadi arkadaşlar. biraz cesaret. sözde 148 üyesi var grubun. NERDESİNİZZZ ?! hadi 148 kişi toplanın, birleşin, tanışın. hepiniz önemlisiniz bizim için... 148 ayrı beyin, 148 ayrı yürek, 148 farklı düşünce yapısı. lazımsınız bize... kendinize iyi bakın 148 kişi... ve tabii trinity, conrad, baccata... Tanrı sizinle olsun... Dura Tharel¥>>>


Dura ¥
________________________________________
yorgun bir adam, kamp ateşi ve şiir...: Dura - 23.07.2004
yıldızların altında oturmaktaydı... onlara bakarken birkaç mısra döküldü dudaklarından... yorgun ve kederli sesi çınlarken karanlık ormanda, cırcır böcekleri ve baykuşlar bu hüzünlü adamı dinlemekteydi... fon müziği olarak ise, sadece çıtırdayan kamp ateşi eşlik etmekteydi...

yine parlayın yıldızlar...
yine parlayın...
her gece umut verin bana...
yaşama dair iyi ne varsa...
hatırlatın bana...
hüznüm beni yıksa da,
siz yüceltin bu köhnemiş ruhu...
yalnızca siz yapabilirsiniz bunu...
ancak sizin ışığınız,
yıpranmışlığımı gizler,
kurtarır kararan ruhumu...

yine parlayın yıldızlar...
yine parlayın...
kaybolan geçmişimi unutturun bana...
yitirdiğim umutlarımı...
unutturun bana...
hatırlanmaz böyle keder...
hatırlanırsa eğer,
yaşamı zindan eder karanlıklar...
ruha dar gelir kara dehlizler...
siz ışık olun ruhuma...
karanlıktaki delikten kurtarıp,
mehtapla yıkayın onu...
ve daima parlayın...
sonsuz karanlığın kalbine doğru...
________________________________________
: Dura - 21.07.2004
sanırım Endor için üzülmeye gerek yok sevgili Olaf... bir süre daha bizimle...

beraber yürünecek yollar bitmemiş henüz... tanrının takdiri bu yönde şimdilik

Dura ¥
________________________________________
Kardeş Coronius ve Paragöz Endor'a...: Dyvim - 19.07.2004
Demek uzaklaşıyorsun dostum. Senin için en iyisi var kalplerimizde. Gerçek olmasa da yaşadığımız maceraler "bizim" için gerçekten de öteydi.

Tam da bir savaşın ortasında, iblis soyuna alevler yağdırıyordun...

Seni özleyeceğim dostum, Moradin'in gücü seninle olsun...

Olaf BROKENAXE;

"Büyü diye bir şey yok, hiç olmadı. Sedece mucizeler vardı ve sen bu mucizeleri yapabiliyordun dostum. yolunda karanlık değmesin"
________________________________________
ormanda süzülen bir kartal...: Dura - 19.07.2004
"zaman geçiyor... hayalleri ile yürüyor insan... onlarla gülümsüyor... fakat hayale gerçek olandan çok sarılınca, hüsrana uğruyor çoğu kez... dengeyi iyi kurmalı...

dostlarımdan ayrılmalıydım... yoksa kıracak ve kırılacaktım... bazen zaman en iyi ilaçtır... hem ben, hem onlar için...

kaleden ayrılalı birkaç saat oldu... rüzgarı hiç bu kadar serin hissetmemiştim... serin sabah yelini kanatlarımın altına alıp süzülmenin hazzını ilk kez yaşıyorum... Karakanat geliyor yanıma, uçuşa dair bir kaç ipucu veriyor... hangi rüzgarları kullanmak gerektiğini, dönüşlerdeki kanat açısını, dalışları ve ani dönüşleri...

altımda uzanan yemyeşil bir orman, aralarından süzüldüğüm tepeler ve vadiler... mükemmel... insanoğlunun bilemediği çok şey varmış... bunların en muhteşemi de uçmakmış... tanrım..! bu ne büyük bir keyif..."


ork şamanı Eldrah ordunun arkasında ilerlemekteydi... komutlar veriyor arada bir yanındaki yaverini kamçılıyordu "seni sefil, aşağılık köpek..!" diye küfredip duruyordu zavallıya... uzun zaman sonra büyük bir ordu toplayabilmişlerdi işte... şimdi intikam zamanıydı... o iğrenç kokan insanlardan ve kendilerini gizlenmeye ve saklanmaya zorlayan diğer ırklardan alınacak intikamın zamanı... orduya şöle bir baktı... okçular, piyadeler, mızrak taşıyanlar, kurt binicileri ve sefil insanlar için birkaç küçük sürpriz... gülümsedi... sırıttı desek daha doğru olur... önünde yürümekte olan yaverine kısa kamçısıyla vurdu "yürüsene sefil karga... haahh... bir kaç gün içinde kana doyacağız... o iğrenç kokan yaratıkları öldürüp, kadınlarının ırzına geçeceğiz..." diye bağırdı... yakındaki saflardan bir memnuniyet böğürtüsü yükseldi...

"hhaaahah..." geniş bir sırıtışla arkasına yaslandı... kendisini taşıyan tahtırevanda oldukça rahattı.. fakat tahtırevanı taşıyan dört yaratık için yol o kadar da rahat olamamıştı elbette... yanındaki tahtırevanda bulunan diğer ork şamana bağırarak "hey Sharaf... seni aşağılık cüce..! parmaklarım kaşınıyor hhhaaahh..." diye kamçısını savurdu... fakat Sharaf dikkatle yukarı bakmaktaydı... "şşşşt..." diye elini ağzına götürdü ve orduya dur emri verdi... bunun üzerine Eldrah'da dikkatle Sharaf'ın baktığı tarafa verdi dikkatini... çirkin burnuyla havayı kokladı... "lanet olsun..." diye tıslayarak bir büyü okumaya başladı... Sharaf ise çoktan okçulara hedefi göstermişti bile... yukarıda oldukça ileride yüksek bir ağaçta, bir kartal onları izlemekteydi... fakat şamanları korkutan neydi..? "sadece bir kartal" diye düşündü Eldrah'ın yaveri... oklar havada uçmaya başladığında kartal yüksek sesle haykırdı... çok tiz bir sesti bu... sonra havalanarak gözden kayboldu... kartalın haykırışına yakın bir yerlerden bir kurt uluması karşılık verdi... orklar bir an panik içinde sağlarına sollarına sonrada liderlerine bakarken iki şaman sessizce bakışmaktaydı... bu kartal herneyse onları tedirgin etmişti... ileri emrini verdiler... yine ağır ağır hareket etti tahtırevan... fakat az önce neşeyle küfürler savuran Eldrah sessizce yolu izlemekteydi şimdi... belki de bu en çok yaverini mutlu etmişti... daha düşünceli bir şaman, daha az kırbaç demekti...

Dura ¥
________________________________________
eski yüzler, yeni yüzler ve uzaklaşan gölgeler...: Dura - 5.07.2004
hmmm... değişik bir hafta oldu... uzun süredir sesi soluğu çıkmayan the end çıktı ortaya... selamlar kardeşim... selam ve sevgiler...

dioptre de buralardaymış... ölmemiş meğer :)

yeni bir yazar geliyor galiba... savasci... hikayesiyle merhaba dedi... selam olsun...

ve angelion... yada endor... yada coronius... nasılsa konuşuruz daha... ama bu haber üzdü beni... toplantıda görüşmek üzere kardeşim...
________________________________________
:): angelion - 3.07.2004
Okulumu dondurup bir yıllığına Almanyaya dil kursuna gidiyorum. Kabul edilirse seneye Freiburg Üniversitesine yatay geçiş yapacağım. Konsolosluğa belgeleri verdikten sonra da İzmire gidiyorum. Kısacası herkese elveda. Sizleri tanımaktan mutluluk duydum. Kendinize iyi bakın :)

Coronius üzerine :
-Bire on kuralı saçmalık.

+Şunu sakın unutma Coronius eski kütüphanenin tozlu raflarından aldığın her kitap bayat yiyeceğe benzer. Kafana sokma onları.

-Neden ki? Bütün günüm orada geçiyor. Derslerde anlatılmayan ve hayatın içinde gerçekleşen çoğu olay orada yazılı.

+Yirmi senede bir, içi boş bilgilerle dolu kitaplar eski kütüphaneye gönderilir. Bu yüzden anlatabildim mi?

-Dersimizin konusu kale savunması ve bende size okuduğum bir kitaptan örnek vereceğim karar sizin.

-Söyle birader, diğer öğrencilerde duysun, yanlışlığını anlasınlar ki yapmasınlar.

-Ömrümde maddiyata bu kadar önem veren bir ulus daha görmedim. Malvarlıklarının yok edilmemesi için himayemize giren hatta müttefikimiz olan tüm insanlara lanet olsun. Kaybetmeye böyle başladık. Keşke kıt olan akılları söz dinlemeye yatkın olsaydı.

+Bu kimin sözü !

-Zamanın da bütün Faerun u kontrol eden bir dark elfin in Zenin İmparatoru Gilassin in sözü.

>Hocam kale savunmasıyla ilgisini pek anlayamadım söylenenlerin.

+İnsanoğlu diğer ırklardan çok kendileriyle savaşırlar. Zenin İmp. yıkıcı bir iç savaş yüzünden dağılmıştır. Kale meselesi de burada saklı, o zamanlar mancınık yoktu ve yine de kaleleri ele geçirebiliyorlardı.

>Peki nasıl? Günlerce kafa mı patlatıyorlarmış?

+Aynen öyle. Bire on kuralı sabittir biz öyle kabul ederiz hatta eski çağlarda da böyle olduğunu biliyoruz. Coronius! Hoppala kırkyılda bir ağzını acıyor velet, yine dalmış!

Endor üzerine :
Küçük bir mobilyacının oğlu olan Endor babasının zanaatinde hızla ilerlemektedir. İşleri tamamiyle devralmış ve kendisine ait küçük bir evi olmuştur. Neşeli, aklına geleni düşünmeden söyleyen açık sözlü bir gençtir.
Bir akşam ailesinin yanına yemeğe gider. Tavuk çorbasını içtiği sırada elindeki demir kasık parıldamaya baslar. Önce annesi sonrada babası Endor a garip garip bakmaya başlarlar.
Dyron un evinden uğultulu sesler işitilir, rengarenk ışıklar görülür. Çevre halkı ellerine ne geçerse taş,odun... Evin önünde toplanırlar. Kapıdan çıkan Dyron, oğlunun bedenini elinde tutmaktadır. Ona sertçe vurmuş ve sonra bayıltmıştır genci.
Endor un işleri 1 haftadır kesat gitmektedir. Arkadaşlarından hiçbirinin uğramaması, kızların eskisi gibi ilgilenmemesi, üstelik insanların ondan uzak durması canına tak etmiştir.
Aynı gün sallanan sandalyesinde otururken aklına şu düşünceler gelir."Özümden kaçmakla zaten zehir olmuş hayatım daha da berbat olacak. Yarın yola çıkıp yeni kendimi bulmalıyım."
O anda içeri giren bir müşteri, ileri geri hızla sallanan, sandalyesinin kollarını sıkıca tutmuş, tavana doğru bakan, gözlerinden kırmızı, siyah ışık demetleri saçmış Endor u gördüğünde, arkasına bile bakmadan kaçar.
Hayatının son bir ayında çok şeyi değişmiştir maceracının. Tek değismeyen yanı açık sözlülüğü olmuştur. Eski püskü, yırtıklarla dolu kahverengi bir cübbe, elden düşme bir heavy mace ve her seferinde farklı yönlere bolt atan bir crossbow sahibi sorcerer dır artık.
________________________________________
Baktim ki aylar geçip gidiyor yine: TheEnd - 3.07.2004
Çok seyrek de olsa yeniden yazmak istedim. Düş le gerçek arasında, gerçeğin ne kadar gerçek hayalin ne kadar elle tutulur olduğunu konuşan dostlara. Bir süreliğine diyarımı terk ediyorum yarın. Bu taş toprak evlerin manzarasından çok uzaklara, orman perilerini aramaya, çimen rengi minik yaratıkları bulmayı umarak. Yolları devirip, dereleri geçerek karadeniz de bir orman köyüne misafir olmaya. Havayı sürekli kirleten bizden artık öc alma zamanı gelmiş. Yeşilliklerin ölüm saçtığını biliyor musunuz bir yandan. İşte insan oğlu kaçacak yerin yok diyorum bir yandan da, egzoz koklayarak değil de çicek koklayarak ölmeyi diliyorum. Tanrı hepimize yardım etsin. The end
________________________________________
Multiplayer Gaming: dioptre - 1.07.2004
Arkadaşlar 1-2 haftadan beri inter üzerinden Neverwinter Nights oynamaktayım..Zaten oyunu bilenler bilir süper bir oyun!
Ve bunu üstüne internet üzerinden gerek yapancı gerek türk olmak üzere rp ile birlikte oynamak süper bir olay..
Ayrıntılı bilgi için www.mix.gen.tr adresine bakabilirsiniz...
________________________________________
Üç heykel ...: savasci - 25.06.2004


İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi.
Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı.
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı.
İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı.
Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi.
Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar:

"Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum.
Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir.
Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir.
O heykeli bulunca bana haber ver."

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı.
Üç altın heykel gramına kadar eşitti.
Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı.
Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.
Günler geçti.
Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu.
Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi.
İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.
Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı.
Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı.
Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.
Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:

"Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.
Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir.
En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.
Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim."
________________________________________
acı...: Dura - 21.06.2004
bekledim yıllar yılı... bir yardım, bir ışık bekledim... gölgeli ormanların derinliklerinde dolaştım... tanrılar bana bir yol gösterir diye... yıkılan yok edilen ülkemi düşünüp ruhumu tükettim... katledilen halkımı, kardeşimi, babamı düşünüp gençliğimi çürüttüm karanlık ormanlarda...
uyumak için gözümü her kapattığımda, sarayın avlusuna yanarak düşen şanlı bayrağım geliyor gözümün önüne... şanlı Derfas şehrinin onur timsali olan sancak... sarayımın, evimin, mağrur derfas kalesinin yıkıldığını görüyorum... muhafızlar koşuyor şehrin dışına... ben önlerindeyim... kardeşim yanıbaşımda... "saldırın aslanlarım... Derfas içiiiiiin..."...

ve sonra herşey kül olup gidiyor... yanıyor kuzeyin incisi Derfas... kartal yuvası alev alev... namahrem ayaklarıyla çiğneniyor topraklarım... kardeşim paramparça... kadınların çığlıkları geliyor şehir kapılarının içinden... haykırıyorum tanrılara... böyle mi olmalıydı mağrur Derfas'ın sonu..?

ve uyanıyorum... her gece... her gece... her gece... kan ter içinde, gece yarısında... sonra düşünüyorum... dertli insanlar benim kederimi bilse "dertliyim" dermi acaba...

şükredin halinize... lanetlenmiş bir insan için bile büyük sayılabilecek acılar çektim... hala da çekmekteyim... ama yine de kararmadı yüreğim... içeride bir yerlerde merhamet ve ışığın izleri var hala...

sonsuz huzuru bekliyorum... aradığım huzur orada... babam, kardeşim, halkım, ülkem... sonsuzluğun sınırında beni bekliyorlar biliyorum... onlara doğru yürüyorum...

Dura ¥
________________________________________
: Dura - 19.06.2004
orman ve bataklığın ağırlığı çöküyor üzerime... şu sivrisinekler olmasa... şu lanet büyücüyü kaçırdığımıza inanamıyorum... elimdeydi... herkesin yüzü asık...boynumuzu eğip geri dönüyoruz... böyle olmamalıydı... önceden önlem almalıydım... göz göre göre kaçırdım elimden...

Dura ¥
________________________________________
Sosyal Yardım Grubu Kampanyası: melon_sapka - 16.06.2004
Desteklerinizi bekliyor arkadaslar. Sosyal Yardım Grubu'nun öncülük ettiği bu anlamlı kampanyaya hepinizin desteğinizi bekliyoruz. Daha önceki kampanyalarda olduğu gibi Club Cadde üyelerinin bu anlamlı organizasyona da destek vereceklerinden suphem yok.

Sevgiler

Tolga
________________________________________
Dune'a mektup: Baccata - 15.06.2004
Yabancı Tyr rahibine "Şu notu da ona iletirseniz sevinirim" der

"Sevgili Dune,
Umarım gonderdiklerim borcumu odemek icin yeterli olur, en azından maddi kısmını. Ayrıca bilmeni isterim ki, kabul etmedigin tum silahlarım, amacıma ulaşmak için verdiğim çabalarda bana kat be kat yardım etmiştir.
Lakin mektubunum asıl amacına gelmek isterim; kralımızın bize yeni bahşettiği topraklarda endamımızı sürdürürken, insanlara yardım etmenin bir yolunu daha bulmuş olmanın mutlulugunu duymaktayız. Şehirlilerin kendi evlerini inşa edecekleri topraklarımızda seni de eger zamanın olursa aramızda görmek isteriz.
Cok muteşekkir olurum eger bu yeni yapılanmada aramızda bulunursan, ve hatta cok mutlu olurum hayatını topraklarımızda devam ettirmek istersen. Ne de olsa bir sehrin oncelikle adalete ihtiyacı vardır, ve yuce tanrımız Tyr'in yardımıyla senin bunu en basarılı sekilde yapabilecegine inanıyorum."

Ramirez yavaşça yanında getirdigi buyuk torbanın boyunundan tutarak kaldırır, ve bir kez hafifce sallar. Torbadaki paraların şıkırtısını duyunca tek kaşı havaya kalkar ve yüzünde o tahminci suratı yavaşça belirir.
"Buyrun" der ve torbayı rahibe uzatır. Yavasça selamını verirken kenarda duran bağış kutusuna da 100 gold atar. Rahibin teşekkür eden gülümseyişine yavaşça süzüp şehrin yollarına döner ve kalabalığın arasında kaybolur.
________________________________________
: Dura - 7.06.2004
karışık... beklenti... bırakmışlık... sesler... bir avcı gibi hayatın küçük parlamalarını yakalamaya çalışıyorum... belki de çok şey yapıyormuşum gibi gelen yaptıklarım yetersiz... bilemiyorum... gözlerim yarı kapalı işyerinde monitöre bakmaktayım... karmakarışık bir müzik var hoperlörden kulakalarıma, oradanda beynimin algılama merkezine ulaşan ses dalgalarında... müzik karmakarışık... aklım da öyle... ellerimde garip bir ağrı var... sanki yazmak istermiş ama engellenirmiş gibiler... onları engelleyen benim belki de... saçlarım uzadı kestirmem gerek...



bekleyişin uzamasından canı sıkılan adam yanındakine dönerek "nerede kaldılar..?" diye sordu bezgin ve kısık bir sesle... diğeri yine aynı kısık sesle "ne bileyim ben..? aptal aptal konuşmayı bırakta yola bak..." dedi sertçe... ilk konuşan adam oflaya puflaya gözlediği yola döndü tekrar... iki adam çalıların arasında bir kaya oyuğunda oturmuşlardı... bir tarafı dağ, diğer tarafı uçurum olan bu dar geçitte tuzak için çok uygun bir yer tutmuşlardı... dağ tarafında bulunan bir oyuk ve önünü sarmış dikensi çalılar... görüş imkansız... kaçış olanakasız... mükemmel bir tuzak... şüphesiz birazdan öldürecekleri insanlar habersizdiler bu tuzaktan... her gün gelip gittikleri yoldan öylesine eminlerdi ki... tuzak kimsenin aklına bile gelmiyordu... ama kader beklenmeyeni çıkarır insanın karşısına hep... beklenmeyen ve kaçınılmaz olanı...

Dura ¥

az sonra..!!!: Dura - 4.06.2004
sir ramirez... sorduğunuz sorular tüm türkiye'nin merakla beklediği bölümle izleyicinin karşısına geliyor bu hafta... her salı akşamı olduğu gibi, bu salı da saat 18:30'da bütün sokaklar boşalacak... herkes sarp'lardaki oyuna kilitlenecek... böylesi bir ilgi ve merak, doktor kimble'dan buyana ne görüldü ne duyuldu...

yenilenmiş kurgusuyla "lordların savaşı" bu hafta salı günü saat 18:30 da sarp'larda... geniş bilgi ise adresinde RPG&FRP grubunda...

açık alan yaamurlar geçene kadar bekleyecek... meteorolojiyi takip halindeyim... sonra ver elini adalar, ver elini belgrad...

sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
Dükler'in Savası'nda Bu Hafta: Baccata - 3.06.2004
-Düello Conrad'ın kotuluge karsı verdigi son soz mu olacak?
-Olaf'ın kazandıgı hayata bakıs acısı, arkadasını dustugu kotu yoldan geri cevirmeye yetecek mi?
-Endor olayları kendi risksiz ama hain yoluyla mı cozecek?
-Dura verilmis sozlere saygısından dolayı iki arkadasından birini kaybetmeye goz mu yumacak?
-Ramirez olaylara bu kadar kifayetsiz kalmaya devam mı edecek?
Butun bu soruların cevabı, haftaya salı gunu saat yedide Sarplarda(buyuk ihtimalle)(Gerci sole havadar bir yerde oynasak ne guzel olur)
________________________________________
meditasyon...: Dura - 30.05.2004
"yıldırımlar kadar korkunç, yıldırımlar kadar güçlü, yıldırımlar kadar büyüleyici bir ışık... parlak ve ilahi bir enerji huzmesiyle doldu her yer... bekledim, bekledim, bekledim... sadece ışık vardı ve sonsuz bir huzur... sorularıma cevap bulduğum, içimdeki vesveseleri kovduğum, tüm dertlerden sıyrılıp huzur bulduğum bir boşluk... uyanmak istemesemde bitmeli bu meditasyon... lakin geçen saatler içerisinde bacaklarımı hissetmiyorum dizlerimizn üzerinde oturmaktan...

o parlak ışık yavaş yavaş soluklaştı... sonsuz dinginlik cırcır böceklerinin sesiyle yırtıldı... sonra puhu kuşunun ötüşü... gözlerimi açtığımda parlayan yıldızlarla karşılaştım... çıktığım kayalık tepenin üzerindeki manzara muhteşemdi... parıldayan yıldızlar ve doğanaın sesi... aşağıda kamp ateşini canlı tutmaya çalışan askeri gördüm sonra... sanırım yanlarına gitmeliyim... ne kadar oldu buraya geleli.? meraklanmışlardır... gerçi hepsi uyuyor ama yinede en azından nöbetçi çocuğun yanına gidip devralayım nöbeti..." diye düşündü ve gülümsedi... ayağa kalktı... aman tanrım..! ayakları feci şekilde uyuşmuştu... sendeleye sendeleye aşağı indi... sesi duyup irkilen asker karşısında Dura'yı görünce derin bir nefes verip oturdu tekrar... "hadi sen yat dostum... zaten sabaha birşey kalmadı. uyumalısın..." dedi fısıldayarak... asker minnettar bir bakışla "nasıl isterseniz lordum.." dedi ve selam vererek çadıra doğru gitti...

yatmakta olan dostlarına baktı... sonra gözü yarımelf katip kızın çadırına takıldı... gecenin sessizliğinde gözlerini kapadı ve dinledi... taaki herkesin nefesini ayırdedene dek bekledi... ve konsantrasyonu sonunda kısık bir soluk alışverişini ayırabildi... "huzurlu bir uyku" diye düşündü... düzenli ve yavaş alıp verilen zarif bir soluk...

derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı... ateşe bakarak düşüncelere daldı... keşke o soluğu yüzünde hissedebilseydi...

Dura ¥
________________________________________
Dear friends of mine...: coni2k - 29.05.2004
Evet, değişim... Hemde hızla yaşanan bir değişim!

Ben Conrad Dalewind, yıllar sonra bana takılacak olan bir ismim de "Gezgin" olacak.
Yıllarca yaşadığı çiftliğin fazla ötesine gitmemiş olan ben, babamla ilgili gerçekleri öğrendikten sonra başlayan yolculuğum ve sonrasında yaşadığımız ve yaşacağımız hikayelerin ardından bana ve dostlarıma daha nice isimler takıldı ve takılmaya devam edecek. Yinede sanırım aralarında en çok bu ismi seveceğim.

İlk zamanlar amacım sadece babamın izinden giderek, onun gibi Adaletin Tanrısı Tyr'ın iyi bir hizmetkarı olabilmekti. Bana verilmiş olan bu büyük sorumluluğun altından kalkıp kalkamayacağımı düşündüğüm zamanlardaki tedirginliğimi ve heyecanımı hala hatırlıyorken, şu anda yolculuğumun başlangıcından beri benimle birlikte yol yürümüş olan, düşmanlarımıza karşı beraberce savaş verdiğim bir dostumu, Archon Darksoul'u "kaderin bir oyunu" sonucu kötülüğün ebedi bir hizmetkarı olarak bulduğumda onun da artık düşmanım olduğunu kabul edecek kadar değişmiş durumdaydım.

Kulağa biraz acımasızca geliyor olabilir... ama inanın bu durum sizler için olduğu kadar benim için de zor bir durum. Keşke bir dilek hakkım daha olsaydı da Archon'u da Endor gibi eski haline geri getirebilseydim. Ne yazık ki bildiğim tek birşey var; o da bu durumun değişmeyeceği.

Evet sevgili Dura, bazı şeyler siyah ve beyaz kadar net, açık bir şekilde sınırlara sahip ve ne kadar istesek bile orta yol bulmamız mümkün değil. İyilik ve kötülük gibi...

Ben Conrad Dalewind, Adalet Tanrısı Tyr'ın savaşcısı olarak hayatım boyunca, kanımın son damlasına kadar, her zaman ve durmadan kötülükle savacağıma hayatım ve onurum üzerine yemin ettim.

Yinede şunu iyi bilmenizi isterim ki; bu yemin ve şu ana kadar aldığım kararlar, hiçbir zaman bir amaç uğruna hizmet etmek pahasına körü körüne verilmiş kararlar değildir. Her zaman sadece benim için doğru olan şeyi yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. İçinde artık kötülük olan bir insan, daha önce bizim dostumuz bile olsa, bu onun bundan sonra bize, hatta daha da kötüsü başkalarına, belki de bizim sevdiğimiz insanlara, annemize, babamıza, kardeşlerimize kötülük yapmayacağı anlamına gelmiyor. İnan bana, bu kötülüğü onun içinde hissedebiliyorum... tüm benliğimle! İşte o an herşey netleşiyor, tıpkı siyah ve beyaz gibi...

Artık sadece hayatım boyunca bir daha böyle bir durumla karşılaşmamak için dua ediyorum...

Sevgili dostlarım, yine bir değişim bizleri bekliyor, hazır olun. Çünkü yakında bu sorun ortadan kalkacak!

Sevgiler & saygılar,
Corymyr Landlordu
Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
urgoth the poet: angelion - 28.05.2004
Gün ışığının ilk aydınlığını,
Gecenin ilk karanlığını,
Yalnız yaşamak,
Geceleri sarılmak kadehlere,
Yalnızlığın türküsünü söyleyerek uyumak,
Bir mumun titreyen ışıklarını,
En sevilen şarkının anılarını,
Dost sanmak,
Gülmek ağlamak,
Ağlamak gülmek,
Ne kötü şeymiş aşık olmak...

Urgoth
________________________________________
değişim...: Dura - 28.05.2004
elinde uzun bir jo ile yürüyordu... yanından ayrılan Olaf ve Ramirez şehre dönmüşlerdi Arkon için bir şeyler yapılabilir umuduyla... yine başı öne eğik, atın dizginlerinden çekerek ilerliyordu... bu hallere alışık olan Conrad yanına yaklaştı ve sordu "hayırdır..? ne düşünüyorsun gene.?"... başını kaldırıp koca adama şöyle bir baktı... orta bir yol bulmayı reddeden bir şövalyeydi karşısındaki... köşeleri keskindi... "birşey siyahsa yokedilmeli" mantığıyla yalaşıyordu herşeye... ama geçen onca zamandan sonra şaşırmıyordu Conrad'ın bu haline... bir orta yol bulmak ona göre değildi... bir an için, Arkon'la ilgili belki birşeyler değişir diye konuşmayı düşündüyse de vazgeçti ve gülümsedi koca savaşçıya... "iyiyim meraklanma" dedi sırıtarak... aslanının üzerindeki şövalye de gülümseyerek karşılık verdi Dura'ya... "sende bir haller var ama konuşmazsın nicedir..." dedi yola bakarak... yine gülümsedi Dura "değişim hızla sürüyor farkındamısın..? neydik, ne olduk..." dedi iç çekerek... sonra yanından koşarak ağaçların arasına fırlayan Beyaz'a baktı... herhalde tavşan yada onun gibi birşey görmüş olmalı diye düşündü... iki adam başka birşey konuşmadılar...
Dura bir ara, onlarla birlikte grupta olan katip kızı izledi... güzel bir kızdı... iyi eğitimli, saygılı, görgülü ve iyi niyetli... içinde birşeylerin kıpırdandığını hissediyordu... bu kıza karşı birşeyler hissediyordu galiba... emin değildi... belki bahar ayının ona verdiği saçma bir histi... ama ona bakarken dalıp gidiyordu sürekli... anne ve babası geldi aklına ölümlerinin üstünden çok geçmemişti ama daha şimdiden aşık bile oluyordu işte... kendini suçlu hissetti... "değişim" dedi yüksek sesle... Conrad "Efendim..?" dedi... kendisiyle konuştuğunu sanmıştı... ama Dura katip kızı izlemekteydi... ve dalıp gitmişti yine... gülümsedi koca savaşçı ve ilerlemeye devam etti...

grubun yeni üyesi Karakanat süzülerek Dura'nın atının eğerine kondu...

Dura ilerledi... kafasında düşünceler ve değişimin çalkantılarıyla... nehirde savrulan bir yaprak gibi kendini kaderin akışına bırakmıştı...

Dura ¥
________________________________________
bunu urgoth'mu yazdı..?: Dura - 28.05.2004
şair ruhunu oyunda hiç göstermemişti kerata... bende saf bir kas yığını sanıyordum ama bayağı iş varmış bizim half orc'ta... :)

Dura ¥
________________________________________
: angelion - 28.05.2004
alttaki boşluk sakarlığıma olmuştur:) özür dilerim herkesten.
________________________________________
:): angelion - 28.05.2004
Suyun akışı hiç bu kadar hüzünlendirmemişti,
Taşı,toprağı,canlıları.
Göklerin getirdiği yağmur,
Kollarımı açtığımda hiç bu kadar ağlatmamıştı.
Bitmek bilmeyen gecelerin ardından,
Kopamayacak yıldızlar dallarından,
Sürüp gidemeyecek hayatlar eskisi gibi.
Yanımda yatan efendim düşünmez bunları,
Bir bilse hayatın aslında ne acımasız olduğunu...
Urgoth








________________________________________
fuuhhhuuaaaahhhhh.... (suyun dibinden yukarı fırlayınca çıkan nefes sesi) :)): Dura - 28.05.2004
ööff be nedir bu... nezamandır giremiyodum nete... özlemişim buraları... ben yokken naaptınız bakalım... ne yediniz ne içtiniz?

sıhhatiniz yerindedir inşallah...

aman iyi olun... yürünecek yolumuz yaşanacak savaşımız var... selamlar tekrar..

bu arada emrecim nereye varmaya çalıştığını farkettim ama iş işten geçti artık... o kale ve yüzlerce asker var ne yazıkki... değiştirebileceğimizi sanmıyorum... :))

Dura ¥
________________________________________
: angelion - 27.05.2004
yaa iki gündür kafama takıldı.arkonda olaf gibi tüm mal varlığını kaybetmemiş miydi?ilk çektiği kartların biri buydu sanırım.umarım yanlış hatırlıyorumdur :(
________________________________________
Olaf; neydi, neler oldu....: Dyvim - 27.05.2004
Hmm, at üstündeki seyahatim esnasında bir günlük tutmaya karar verdim. Arkamda Ramirez, tam hızla en yakındaki şehre doğru yol alıyoruz. Pek fazla vaktimiz yok. Arkon, çektiği kart sonucu artık iyilik tarafında savaşmıyor. Bu olay bir şekilde düzeltilmeli. Bir ay içinde neler değişti neler... Ben ki büyük bir savaşçı iken, bir anda domuza dönüştüm. Evet, bildiğin, çevirmesi yenen domuzdan... Ardından bilgelik pınarı'ndan içtiğim bir yudum ve biraz da büyücü yarım yüz'ün yardımıyla eski halime döndüm. Aslı olay bundan sonra başladı. Yüce efendim Moradin, beni yanına çağırdı. O'dur ki tanrıların en kudretlisi, en güler yüzlüsü; bana bir seçim yapma hakkı tanıdı ve O'nun yolunda yürümeye and içtim. Durmadan kaybettiğim savaş baltamdan vazgeçip, Sesiyle düşmanları kaçıran bir Heavy Flail sahibi oldum; yüce Moradin'e yönelik dualar öğrendim. Gücümde bir eksiklik yok, ama artık gücün o kadar da önemli olmadığına inanıyorum. Moradin'in yanında iki sene geçirdiğime yemin edebilirim ama geri döndüğümde arkadaşlarım sadece iki hafta olduğunu söylediler. Moradin'in yüceliği sorgulanamaz... Büyük adam...

Şimdi yolda devam ederken Ramirez yan flütüyle bir melodi çalmaya başladı... Ama ne melodidir ki, gecenin soğuğunda yorulmuş atımız daha hızlı koşuyor ve hatta sanki çevredeki hayvanlar bu melodiye eşlik ediyor...

Yola devam etmek lazım, kötülük beklemez...
________________________________________
What you have: torosworld - 24.05.2004
Cok karanlık değil, batmamış daha güneş
Doğrumu duyduklarımız, saldırmışlar yine..

Bir şamssızlık başladı bitmiyor hala,
Hiç bir iş yolunda gitmiyor..

Beklemekten sıkıldık,
Haydi savaşa

DURA özledik seni?
________________________________________
Riddle: Sir ErdoQuan - 18.05.2004
Breh breh breh demekten alamiyorum kendimi,
valla billa kalkti bi taraflarim, ne guzel yazmisim elime saglik.
kendime de paye cikarayim bare hep sizleri yaziyoruz bi kere de kendimi oveyim :)
________________________________________
karanlıkta bilmeceler...: Dura - 16.05.2004
gelde çöz bakalım... düşünüyorum...

Dura ¥
________________________________________
The riddle...: coni2k - 14.05.2004
Dura,

Şu anda bulunduğumuz odada, çevremizde bulunan yazıyı yanyana yazdığımızda bu hale geliyor;

“SÖZLERİME DİKKAT EDİN!

VARLIĞIN TEMELİNDE YATMAKTA OLAN GERÇEKLER ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN İMGELERDEN OLUŞUR!

İMGELER KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞMEKLE BİRLİKTE MUTLAK OLANI ARAMAK MUTLAK OLMADIĞINI KABUL ETMEKTEN DAHA İYİDİR.

BİREY DÜŞÜNDÜĞÜ SÜRECE VE İNANDIĞI SÜRECE CEVAP OLUR YOKOLUŞ İFADESİZLİĞİN İÇİNDE SAKLIDIR.

ESKİLERİN SÖYLEDİĞİ BİLGE İNSAN NE BİLMEDİĞİNİ BİLEN İNSANDIR.

BİLMEDİĞİNİN FARKINDALIĞI ERDEMLİLİĞİN ADIMIDIR.

ADIMIDIR DİYORUM ÇÜNKÜ BİLGİ SONSUZLUKTUR!

SONSUZLUĞUN BASAMAKLARINDA İLERLEDİĞİNİZ SÜRECE GELİŞİM DEVAM EDER.

DEDİKLERİM BİR KULAKTAN GİRİP BİR KULAKTAN ÇIKABİLİR.

AMA UNUTULMAMASINI SAĞLAYAN BİREYİN FARKINDALIĞI VE İRDELEME SÜRECİNİN DEVAMLILIĞIDIR!

ŞÜPHE BU İŞİN TEMELİDİR.

ESKİLERİN SÖZLERİNİ TEKRARLAYACAĞIM.

DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM!”

Gördüğün üzere yazının kendisinde karışık birşey yok, anlatılmak istenen açıkça anlatılmış.
Sence şimdi ne yapmamız gerekiyor?

Ramirez için daha geç olmadan, bunu bir an evvel çözmemiz lazım...
________________________________________
soylu bir grubun değişimi üzerine...: Dura - 13.05.2004
"herbiri farklı dünyaların hizmetkarı... herbiri farklı doğruların savunucuları... fakat herbiri aynı amaç için birleşmiş altı adam... amaçları az çok belli, ancak gelecekleri bir o kadar bulanık... nereye çıkar yolları..? tanrılar hangi güzelliği veya müsibeti uygun görür..? bu bizim irfanımızın dışında...

uzun süredir yazmıyordum grubumla ilgili... fakat bazı şeyler değişiyor... Silvermoon'dan yola çıkan bir grup maceracı gezgin, şimdilerde toprak efendisi olma yolunda... onlara lordluk nişanı verilmiş ve yönetecekleri topraklar... güzel bir deniz kıyısı... verimli ve geniş bir arazi... bir insan hayattan ne isteyebilirki başka..?

fakat bizim gezginler (uzun maceraların alışkanlığından olacak) yerlerinde duramamış ve kaderin de işin içine girmesiyle kendilerini bir belanın ortasında bulmuşlar... önce cehennem yaratıklarıyla savaşmışlar... çoğumuzun (hatta benim bile) rüyamızda görsek, kabus addedeceğimiz bir grup yaratık... iki cehennem bekçisi ifrit ve kudretli bir cehennem yaratığını altetmişler... kolay olmamış bütün bunlar... Conrad yaşamını kaybetmiş bu savaşta...

bundan sonrası ise biraz karışık... Conrad'ı yaşama döndürmek pahasına, bir gezgin büyücüye söz vermişler... bilgelik pınarından bir miktar su almakmış sözleri... ama yine meşakkatli bir yol... yine savaşlar ve belki dahada önemlisi bilmeceler, akıl oyunları... bilgelik pınarına giden yolda, bilgelikle yol almak gerek... bilmeceleri puzzleları çözüp ilerlemişler... içeri giren beş kişiden yalnız Conrad ve Dura ayakta kalmış... Ramirez, Endor ve Olaf bir büyü ile şekil değiştirip birer domuza dönüşmüşler...

komik geldiyse size, gülmemenizi tavsiye ederim... çıkışı olmayan bir bilmeceler labirentinde bu duruma düşmek pek eğlenceli değildi bizim için... yarınımız ne olacak onu da bilmiyoruz... tek bildiğimiz bilgeliğimizin bize yol göstereceği...

işin içinde bir de kaybedilen dost var tabii... Arkon Darksoul... belki de soyadına uygun birşekilde, terazinin karanlık tarafına geçti sessizce... onun evil olduğunu gördük... kader bize daha neler gösterecek kimbilir ama benim istediğim huzurlu bir yaşam yalnızca... sallanan iskemlemde oturup durgun denizin üzerinden batan güneşi izlemek..."

dedi Dura yanında ki iki küçük çocuğun başını okşayarak... ve arakasına yaslandı... "evet çocuklar anneniz yemeği hazırlamıştır çoktan... hikayenin gerisi yarına... şimdi yemeğinizi yiyip doğru uykuya..." iki çocuk dedelerine sevgiyle sarılıp öptüler... bir an için gülümsedi yaşlı adam... çocukların terastan içeri koşuşunu izledi... sonra sallanan sandalyesine yaslanıp güneşin batı ufkundan son ışıklarını bırakışını izledi... derin bir ah çekerek batan güneşe doğru dalıp gitti... aklında yankılanan birkaç kelime batan güneşin son ışıklarıyla bir iç çekişe dönüştü... ve piposundaki tütünün dumanıyla gökyüzüne yükseldi bu kelimeler... "ne günlerdi..."

Dura ¥
________________________________________
: Dyvim - 11.05.2004
________________________________________
Olaf değişiyor...: Dyvim - 11.05.2004
Yıllar yıllar geçti üzerinden ama hala unutmam. Bizim dağlara bir adam gelmişti.Nasıl anlatsam ki? Hah! Bizim uzun bacaklı Ramirez'in şişmanı, zengini, bilgesi. Komik bir adam. Hep gülüyordu. Geçenlerde onunla karşılaştık. Büyüklerimizin çektiği kartlardan bir tane de ben çektim. Sonucunda bütün malvarlığım (ki uğruna ejderhayla savaştığım madalyonum da dahil) yok oldu. Şimdi üstümde çuvaldan bozma bir cübbe ile geziyorum. Büyük bir ders oldu benim için aslında. Sanırım artık Moradin'e baltamla değil, varlığımla hizmet vereceğim. Bana "büyük savaşçı" derken yüzündeki ifadeyi hatırladım birden. O biliyordu bunların olacağını. Kendimi tanıyorum; ben bir rahip olacak kadar irfan sahibi değilim, büyüden zaten nefret ediyorum ki Arkon ve şu yeni çocuğun kafalarını birbirine vurasım geliyor, uyuz oluyorum. Conrad ve Dura, ikisi de farklı dünyalar, benim doğama aykırılar. Ramirez gibi müzik de çalamam. Ne olacak bana? Kaderim neler gösteriyor gelecek için? Ya da bir geleceğim var mı? Karıştım... Karşımda koca bir örümcek var, Conrad'a sataşıyor. Geçen sefer dişlerinin söktüğümün biraz değişiği bu da. Onu da halledelim de gerisini sonra düşünürüm...
________________________________________
Mmmm MMmm mMmmm: Sir ErdoQuan - 8.05.2004
... Rımmrmımm mırmr Rırm ... şeklinde mırıldandığı ezgiler arasında dinlenmeye karar verdi Volo.
-Eh yorucu bi yoluculuktu di mi güzellerim?, hmmm yabancılar ne durumdadır acaba, eminim yakında onlardan haberler duyarım.
Yapmam gerekin yatım, herkese sunmaya çalıştığımı sundum, bu zorlu yol onları geleceğe daha iyi hazırlayacaktır, onlarda bir farklılık var di mi birtaneciklerim? Evet evet, zorlu bi kader. Belki yeni bi kitap yazmam gerekecek adı ne olsun? Hmmmm
"Volo ve Yabancılar" ı ıh çok banel, sanırım genel bir isim vermem lazım mesela "Kader Yolcuları" çok kasvetli oldu yav bu da...
Ama güzel oldu en iyisi bu. Hemen isimleri not edeyim
Conrad, Dura, Olaf, Endor, Arkon (Archon olsa imis daha karizma olurdu eminim peh neyse keyfi bilir) bi de benim gibi biri daha olacaktı sanırım onunla da yakında tanışırım.

Olaf ceker bir kart,
yıkım ile gelir aydınlık bir gelecek
Moradin yolunda
zorlu kader
tam ona göre
bir dwarf a yaraşır
zorlu kader
gider yadigarlar
ama onu o yapan
zorlu kader...

Conrad secimi de soylu kendi gibi
3 kart her biri
bir amaç icin
Ailesi, dostlari ve görevi
ailesi icin mucadele bekler
bir outsiderla
dostlari icin dilekleri vardir
gorevi icin sadece
Ruhu vardir...

Arkon hırslı,
darksoul adı üzerinde
yaşamı sert
seytanı alt mı etmek ister
yoksa kul mu?
secer 7 adet kart
ve kul olur lordluk yolunda
eski bir dost düsmana
her ne kadar yanında varsa da dostu
yetmez gibi seytan onu
lanetler guclerini alir
verir karsiliginda bir kale
emrine amade
icinde ufak bi hazine ile
kader mi yoksa...

Endor azimli dengeli
secti 4 tane kart gelecek icin
alayci idi kotu biri oldu
guc sahibi ve dost sahibi oldu
denge olmali idi suphesi
dusman da eksik olur mu
hele ki dost belledikleri?

Dura sakin
emin birden
yasadiklarindan sonra fark edermi
3 5 10?
belki uzun bi ara
yuzunun gulmeyeli
guluyor simdi ya sonra?


Ortak olan sudur genc ahali
kader kadersizlikten
iyi midir degil midir
tartisilir
ama su bir gercek onlarin onunde
zorlu bir donem var
tanrilara dua edelim yollarinda
dostlar care bulsunlar sorunlarina...




selam olsun gezginlere...: coni2k - 8.05.2004
uzun süredir yazmak istiyorum... hersey aklimda.. hersey parmaklarimin ucunda.. ama 1 türlü baslayamiyorum..
gun gectikce hersey daha netlesiyor.. yasadiklarimiz.. basimizdan gecenler.. hepsi kocaman puzzle imizin kucuk birer parcasi..
aklimda artik yeni seylerde war.. umarim yakinda hepsini paylasabilirim..
--
endor su ana kadar yazdigin yazilari buyuk 1 keyifle okuyordum.. ama son maceramiz, bana gore su ana kadarki en muhim maceramiz oldugu halde hic o heyecani alamadim yazinda.. cok kopukluk war.. dışardan biri bu yazıyı okuduğunda birşey anlayabileceğini pek sanmıyorum.. bu arada bardın ismi "Volo" idi.. :) yinede ellerine sağlık.
--
bu arada hikayemiz gerçekten ilginç bir hal aldı.. gerçekten neler olacağını çok merak ediyorum.. bu zor anımızda yanımızda bulunamayan Ramirez sanki tek umudumuz gibi..
Tyr yardımcımız olsun..
--
salı günü tekrar bir arada olmak dileğiyle,
herkese sevgiler & saygılar...
Corymry Landlordu,
Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
Derfas Şehri Üzerine...: Dura - 7.05.2004
Madem adı geçti size anlatayım ülkemi... kuzey topraklarının mağrur ülkesi, deniz kartallarının yuvası, cesaret ve onurun kaynağı şanlı derfas'ı...

derfas büyük topraklar'ın kuzey ucunda yer alan bir sınır krallığıdır... kuzey topraklarının ucundaki iki büyük körfezin birleşme yerinden başlayarak denizin içine kadar ilerleyen bir yarım ada... kuzeyin sıcak kanlı insanlarının yaşadığı kent, ilk bakışta askerlerin çokluğu sebebiyle bir garnizona benzetilebilir.
kerkaldon kavminin batı toraklarından gelip, ilk yerleştiği bölge olan derfas, zamanla kıyı bölgelere ilerlemiş, ve nihayet atalarım tarafından kurulan derfas krallığının sınırları son haliyle çizilmiştir... (son hali diyorum ama şu an derfas şehri yok edilmiş durumdadır) zanaatkar olan halkın çoğu, kale içi diye adlandırılan, surların içindeki kentte yaşamaktadır... diğer bölgeler ise çiftlikler ve geniş otlaklarla çevrilidir... ve bu topraklarda tarım ahalisi yerleşmiştir... hayvancılık ve tarımla geçinen bu halkın tümü aynı zamanda askerdir... 14.000 olan şehir nüfusunun tamamına yakın kısmı askeri eğitim alarak, ihtiyaç halinde orduya çağrılır... her an halihazırda 5.000 kişilik bir silahlı güç bulundurulmaktadır... geneli süvari olan bu birlikler elit askerlerden oluşmaktadır ve bu çekirdek kadro askerlikle geçimini sağlar...
derfas krallığı hiçbir zaman yayılımcı bir politika izlememiştir... yayılımcı değildir fakat etrafında olan bitenden haberdardır... çevresindeki gücü, kuzeyin tamamına yakın kısmında kendini hissettirir. bununla birlikte çoğu zaman küçük şehirler ve kasabalar kendi istekleri ile krallığa bağlanmak isterler...
derfas krallığının başkenti olan derfas şehri, yarım adanın en ucunda bulunmakta olan derfas kalesinden idare edilmektedir... şehir, ihtişamlı surlarla çevrili büyük bir kale izlenimi uynandırır... fakat tüm bu ihtişamın altında yatan tevazu ve alçakgönüllülük şehrin tüm yapılarında kendini gösterir... zarif ve aynı zamanda sade olan bu yapılar çoğunlukla ahşap ve taş karışımı binalardır... şehrin en büyük meydanı, yarım adanın ucundaki derfas kalesinin önünde bulunan "kale meydanı" dır.. bu büyük alanda şehre özgü alçak boylu ağaçlar ve ulu bir çınar göze çarpmaktadır... kalenin deniz tarafındaki oldukça uzun bir göndere çekilmiş derfas bayrağı gece gündüz dalgalanmakta ve şehrin onurunu temsil etmektedir...
derfaslılar için onur ve ülke herşeyden önce gelir... bu iki değer için tüm varlıklarını hatta kendi canlarını bile feda etmekten çekinmezler... dediğim gibi derfas halkı mağrur bir halktır...

aslında anlatılacak o kadar çok ayrıntı varki... ama bunları dile getirdiğimde içim burkuluyor... yok edilen halkımı ve şehrimi düşündükçe mahvoluyorum... daha fazla anlatamayacağım... beni bağışlayın...

bu arada, sorun değil endor... adına yakışır bir şekilde anıldığı sürece şehrin ismi elbette kullanılabilir...

Dura ¥
________________________________________
chaos: angelion - 5.05.2004
Bize ait olan topraklara doğru yol almaktayız.Engin kırları çiçek kokuları ve kuş cıvıltılarıyla geçiyoruz...Birkaç yüz metre ileride bir gezgin vagonu görüyorum.İçinde tonton,yaşlıca,sevimli yüzlü bir bey var.Üstündeki giysiler gökkuşağının renkleriyle bezenmiş.Vagonu bile rengarenk...Bizimkiler adamın ününü duymuşlar.Tanınmış bir bard mış.İsmini az önce söyledi ama unuttum.Vonvo gibi bir şeydi...Vonvo yla şundan bundan sohbet ederken bize fal açmak istediğini söylüyor.Fallara bayılırım...Herkesi teker teker içeri alacakmış,çektiğimiz kartlar geleceğimizi etkileyecekmiş.Bir ton sıkma laf söylüyor.İnanmadım tabii...İçerideyim sıra bana geldi nihayet.Dört kart seçiyorum yirmi iki kart arasından.İlk ini açtığında bedenimi dolduran bir güç hissediyorum.Adam doğruları söylüyormuş yaşasın ! On biri iyi diğer on biri kötüydü.Mystra diğerleri de iyi olsun ! En kısa zamanda tapınağına geleceğim ve bağış yapacağım...Ben bunları düşüne duruyum ikinci kart da çekildi.Acaba bunağı öldürsem mi?Neleri vardır kim bilir?Ama ünlü bir gezginmiş onunla başa çıkamam...Bana ne oldu ? Ne öldürmesi ? Tonton Bard üzülerek artık kötü bir insan olduğumu izah etmeye çalışıyor...Üçüncü kartta grupla tanışmama vesile olan Runemaster in düşmanım olduğunu öğreniyorum.Beni gördüğü yerde öldürmeye çalışacakmış.Benim ona karşı bir garezim yok ama işe bak...Son kart...Yanımda bir adam belirdi bana sahip diyor.Bir halforc aman Allah ım ! ...Teşekkür bile etmeden çıkıyorum.Pis pis sırıttığına eminim.O uyarmıştı zamanında ah aptal ah aptal çocuk ! Diğerleri benim kötü bir insan olduğumu öğrenince ne yapacak ? Birkaç gün kendimi gizliyim. Şu anda doğru olan bu... Ellerim ikinci karttan beridir titriyor. Bastırılamayan bir öfke var içimde. Bunu daha sonra düşünürüm...
En son arkon girmişti.Çıktığında yanında bir adamla yok oldu.İyi bana rakip kalmadı.Kılıma bile dokunamazlar bu saatten sonra...
Dura çok mutlu nedenini çözemedim...
Conrad kederli kötü havadisler almış belli ki...
Cüce Olaf cıbıldak kalmış.Sadece bir pelerin var üzerinde.Kolyesi gittiyse dünyaya küsmüştür.Bu da iyi haber...
Vonvo ayrıldı yanımızdan.Birkaç dakikadır birbirimize boş boş bakıyoruz.Aralarında haberleşiyorlar.Hissediyorum...
Anladılar !
Savunmada kalarak greater invisible yapıyorum.Bana karşı hiç şansları yok.Kızartma olacaklar ne yazık...
Beni lafa tutmaya çalışıyorlar.Çevrelerinde dolaşarak son kelimelerini dökmelerine izin veriyorum...
Derken Conrad şu cümleyi söylüyor.
"Endor başına ne geldiğinin farkındayım.Bunu geçirebilirim."
"Ne yapacaksan yap ! Ölüm sizi bekliyor..."
Yine eski benim...Titremem ağırlaşıyor,yığılıyorum yere.Kontrolümü kaybettim...
Tek dilek hakkı kalan Conrad,Arkon un geri çağırılmasını gerektiğini söylüyor.Oy birliğiyle kabul edildi...
Demek beni böyle sezdi kılıcı parlıyor ! Ama sönmesi gerekmez miydi ? Hayır,Arkon geldiğinden beridir conrad ın kutsal kılıcı parlıyor !
Üzgünüm Arkon,sen ve arkadaşın uyumalı...Karşı koyabildin demek ama yandaşın düştü...
"Arkon ölmeli."
Bu metalik iğrenç ses Conrad dan geliyor.Kılıç ona hükmediyor olamaz...
"Kaç Arkon kaç !"
Olaf la Dura Conrad ın kollarına asılıyorlar.
"Sende onlara yardım et Urgoth"
"Peki sahip"
Çok sevdim bu adamı...
Charm person seni durdurur şovalye...Adam tınmadı bile...
"İyi tutun çocuklar,Kaç Arkon kaç !"
Web imden de kaç kolaysa...Dört yapışık dördüzler oldular.Kader hiç ayırmasın sizleri...
Uyuyan adamla ilgilenmem gerek.Sonra başımıza dert açabilir.Phantasmal Killer büyüsü bu iş için uygun...Bu elemanda karşı koyabildi.Uyanıyor üstelik,Conrad da diğerlerine zor kullanacağını söylüyor...
"Urgoth,Conrad ı bırak."
"Peki sahip."
Çirkin de olmasa,yoksa sevimli kerata...
Conrad la tek uğraşan kolcu kaldı...Off yüzüne kötü darbe yedi Dura...Kimse kalmayınca uğraşan,web imden de kurtuldu hımm...
"Conrad,Arkonun adamı kaçıyor yakala ! Bak onun emrinde öldürmemiz lazım."
Kılıç sönünce gerçek Conrad dönüyor.Arkon ve adamı kaçtılar...
Güneş sönmeye başladı...Etraf kararıyor...Ellerim nedense hala titriyor...İçimdeki öfke patlayacak...Önümüzdeki açılan vortex ten cehennemin üç iblisi geliyor...Conrad ın ziyaretçileri...
________________________________________
: angelion - 1.05.2004
8221 olan yerler kesme işareti.
________________________________________
: angelion - 1.05.2004
Hımm bugün ne de çok işim var.Önce Walder in kalkanını onaracağım sonra da yarım kalan kılıçları döveceğim.Sokaktaki seslerde ne?...Demirci dışarı çıkar ve dükkanının önünde durur…Bu Asvel değil mi?Üstü başı yırtılmış dizini de bir yere vurmuş,oluk oluk kan akıyor.
”Ne oldu be çocuk sabahın bu saatinde ne zırlıyorsun ortalıkta !”
Demirci ağır adımlarla çocuğa yaklaşır.Ağlamaktan yüzü gözü şişmiş ufaklık ellerini yere vurmaya başlar
”Gel seni Polly yengeye götüreyim dizine baksın”
Dağ kasabasının diğer sakinleri de toplanmaya başlamış ve Asvel in neden cinnet geçirdiğini merak etmişlerdir.Aralarından az sonra yaşlıca bir kadın çıkagelir,elinde sargılar ve otlarla ufaklığa pansuman yapmaya başlar.Çocuk ne olduysa hala debelenmektedir.
”Neden hemen bana getirmediniz? Çok kan kaybetmiş”
Der Polly . Asvel başını kaldırır sanki uluyan bir sesle
”Öldüler ! ”

Kuzeyin üç kadim şehrinin soyluları,dağ kasabasına bu olaydan üç hafta sonra gelirler.Konuşma yapılacak başka yer olmadığından handa toplanılır.Kasaba ahalisinden bir çok kişi de gelmiştir.Herkes toplu halde konuşmakta yalan yanlış birçok şey söylenmektedir.

“Beyler öncelikle.” diye başlar Sartek .” Konuklarımız çok az şeyden haberdarlar,onlara açıklamayı ben yapayım sonra çözüm yollarını düşünürüz.Asvel adında hepimizin çok sevdiği ufaklık benim yaptığım bir oltayla üç hafta önce limana gitmiş,babasını uğurlamış ve kıyıda balık tutmaya başlamış.Tekneler biraz açıldıktan sonra denizde bir dalgalanma olmuş.Deniz tanrısı Leviathan efsanelerdeki gibi tüm gemilerimizi alabora etmiş.Hem de tek bir hareketiyle.Diğer kasabalardan da aynı duyumları alıyoruz.Yemek stoklarımız tükenmek üzere.Başlıca geçim kaynağımız denizimizdi.Şehirlerde de yakında bu sorunlar ortaya çıkacaktır.”
“İsmim Monsallen , Fellus şehrindenim.Binlerce yıl öncesinde olduğu gibi yine savaşmalıyız.Sonuç ne olursa olsun o yaratık bunun hesabını ödeyecek ! “

Handa savaş naraları eşliğinde karar verilir...

Kuzeyin savaş gemileri üzerinde kara bulutlar dolaşan denize yelkenlerini açarlar.Üç gün boyunca ölü gibi kıpırtısız denizden hiçbir işaret gelmez.Dördüncü gününün sabahı Leviathan derin uykusundan uyanır ve onları karşılar.Uzaklardan dalgaları yararak gemilere yaklaşmaya başlar.Sayısız mızrak ve ok atılır ama gelişi engellenemez.Yüzlerce kolu ve binlerce dişli ağzıyla önüne ne gelirse parçalar,adamların çoğu hareketsiz olanları izlemektedir.Günün sonunda güneş batarken görülen sadece molozlardır…

Nerdeyim?...Her yer cıvık cıvık yapışkan…Bu ışıkta neyin nesi…Bebek büyüklüğünde bir taş…Çevresinde damarlar var…Kılıcım ! İyi düşmemiş…Geber tanrı bozuntusu !

Kuzeyin erkek nüfusu bir günde yarıya düşmüştür.Çalışan kimse olmadığından açlık baş göstermektedir ve yağmalamalar artmıştır…Birkaç gün sonra Fellus limanın yakınında bir şey görülür…İnsanlar toplandığında hayretler içerisinde,sahile vurmuş iki canlı görürler.Biri ölü tanrı Leviathan diğeri ise kucağında bebek büyüklüğünde bir taş tutan Sartek…

Kuzeyin gelmiş geçmiş en büyük kahramanı ilan edilen demirci zaman içinde üç kadim şehrin kralı olur.Soylular ona bağlılık yemini ederler ve Drimmel şehrinin en eski sarayı ona tahsis edilir.Yalnız küçük bir sorun vardır.Halk açlık sorununu çözmesi için ona bel bağlamıştır…

Saraya uzak diyarlardan misafirler gelir,günün birinde.İnsana benzeyen,ince yapılı,uzun kulaklı ve esrarengizdirler.Güzellikleri herkesi büyüler,konuşmaları şarkı gibidir,yürüyüşlerindeki asalet en soyluları bile kıskandırır.Bu gelen üç misafir kralla yalnız konuşmak istediklerini söylediklerinde hiçbir zorlukla karşılaşmazlar.

Aradan bir ay geçer ve Sartek yeni fikirleriyle halkın kurtarıcısı olmuştur.Dağıttığı tohumlar verimsiz olan kuzeyin dağlık arazisinde her türlü ve meyvenin sebzenin yetişmesini sağlamıştır.Hayvancılıkta da artışlar sağlanmış ve sorun çözülmüştür...

Kendilerine elder elf diyen konuklar bundan sonra yeni yurtlarının deniz olacağını söylediklerinde sarayda bulunanların kafası karışır.Ertesi gün koca deniz donduğunda aptallıkları yerini korkuya bırakmıştır.

“Size verebileceğimiz son hediye.Lütfen içiniz.Bu şurup bize verdiğiniz taşın özünden yapıldı.Çocuklarınız güçlü ve zeki olacaktır ve binlerce sene hiç sorun çıkmadan krallığınız sürecektir.”
“Teşekkür ederim elf beyi Sathrennas. Sizi ve ailenizi bir daha görebilecek miyiz?”
“Soylarınız görecekler.Kendinize iyi bakın.”

Sartek te kafası karışanlar arasına girmiştir…

Yıllar geçmiş donan denizde kayak yapanlardan tutunda balık tutmaya çalışanlara kadar bir çok şey değişmiştir…Elf leri aramaya bir çok grup çıkmış ama hepsi eli boş dönmüştür…Üç kadim şehir daha da büyümüş sanat ve irfan yuvası haline gelmişlerdir…Halkta refah ve huzur içinde yaşamaktadır…

Dönemin kralı bir gece yatağında ölü bulunur.Metalik siyah bir hançer göğsüne saplanmıştır…Kralın genç kardeşi ertesi gün saraya gelir.Onu karşılayan elder elf boş bir odaya çekip konuşmaya başlar…

“Kralın ölümünden dolayı ne kadar üzgün olduğumuzu bilemezsin.Başınız sağolsun. Ben atan Sartek e yardımda bulunan elf Sathrennas ım.Sözlerimi iyi dinleyin.Önünüzde duran karanlık goblinlerden,trollerden ve hatta devlerden çok daha güçlü.Bizim gibi denizi dondurabilir gökten taş yağdırabilirler.Onlar her daim utandığımız soyumuz.Drow lardan bahsediyorum.Buradaki zenginlikleri gördüler ve türlü oyunlar oynayacaklardır.İlk örneği kardeşinin vefatı…”
“Kılıçlarımız bir işe yaramayacaksa ne yapacağız.Sizler durduramaz mısınız?”
“Üzgünüm…Tanrılar buna izin vermez.Size ancak dolaylı yoldan yardım edebiliriz.Söylediklerimi harfiyen yapacaksınız anlaşıldı mı?”
“Yeter ki işe yarasın.”

Seneler içinde yüceler adında bir tarikat doğar.Bu grubun bireyleri krala bağlı değillerdir.Kendilerine ait kuleleri ve parasal kaynakları vardır.Her biri buzların içindeki elf şehrinde öğrenim görmüş ve oraya girip çıkma hakkına sahiptirler.Büyü sanatında usta olan yüceler drow ların hain planlarını engellemiş ve düzeni tekrar sağlamışlardır…

Beş yüz yıl sonra…Yer krallığın toplantı odası…İçeride kral Asiul,yüce Endor ve yüce Lorien oturmaktadır…
“Efendim,kulağınıza gelmiştir.Bir drow u canlı elegeçirmiştik.Lorien in tavsiyesiyle ona işkence uyguladık.Güçsüz düşüp bilincini kaybetmeye başladığında beynini okuyabileceğimiz yapılması riskli bir büyü yaptık.Ama sonuçta kötü bir şey olmadı sadece drow öldü.Gördüğünüz gibi Lorien de hala sapasağlam.”
“Konuya gel Endor.Yine vır vır konuşuyorsun.”
“Peki…Anavatanlarının konumlarını öğrendik ve kağıtlara aktardık.Puslu dağlardan içeri girilerek dört günlük mesafe de.”
“Ordumu hazırlayacağım.Sizde gönüllü gelmek isteyen yücelere haber salın.Elf lerede müjdeyi verirsiniz.”
“Efendim Elder ler gitmişler.Yurtlarında yoklar.Yüceler olarak bizler nerede olduklarını bilmiyoruz.Sizinle asıl konuşmak istediğimiz konu bu idi.Bizi terk ettiler hem de hiç haber vermeden.Artık eğitimi gençlere biz mi vereceğiz onu tartışıyoruz bir süredir.”
Dedikten sonra Lorien ayağa kalkıp pencerenin kenarına gider,sessizliğe gömülüp manzara seyretmeye koyulur.
“Elf ler gittiyse gitti.Hayatımızın fırsatı önümüzde.Sizlerden istediğim diğer yücelere de haber vermeniz.Hepsi gelsin.Bu bir savaş !”
Elini masaya öyle sert vurur ki Asiul yer sallanır.
“Efendim.Bizleri kurallar bağlamaz.Ama sizi kırmayacağım.İkna için her yolu deneyeceğim.”
Endor da ayağa kalkar ve Lorien in yanına gider.Arkadaşının ağlamasını duymaktadır…

Hazırlıklar bittiğinde tarikattan sadece Lorien geride kalmak istemiştir.Beş yüz bine yakın savaşçı ve on üç yüce yola koyulurlar…

Drow lar düşündüklerinden çok daha çetin ceviz çıkmıştır…Hazırladıkları tuzakla yüceleri bölüp etkisiz hale getirmişler ve işleri zorlaştırmışlardır…Gün sonunda geriye zaferle ayrılan yirmi bin adam,iki yüce ve bir kral kalmıştır…

Üç kadim şehrin en kudretlisi olan Derfas a boş sokakların korkutucu sessizliğiyle girerler.
Ordunun önünde meydan,meydanın ortasında üç adam konuşmaktadır…

“Sareth bir şeyler hissediyor musun?”
“Nasıl bir şeyler Endor?”
“Kötü bir şey ! Çevrede kan ve ölüm kokusu var.”
“Lorien büyüme karşılık vermiyor.Ya öldü yada çok uzaklarda.Aynı his bende de var Endor.Büyüsel olmalı.”
“Ne olmuş koca şehre bir tanrının kulu yok.Evlerin hepside boş.Gelin saraya bakalım.Yüzbaşı !”
Yüzbaşı koşar adımlarla gelir.
“Haşmetmeapları !”
“Burada kamp yapacaksınız.Sakın ikinci bir emre kadar ayrılmayın.”
“Emredersiniz !”

Üç adam sarayın kolidorlarında ilerlerken karşılarına kralın biricik kızı çıkar.Gözleri kıpkırmızı olmuş ve üstü kanla boyanmıştır.
“Kralım çıkmak zorundayız.Tüm şehir zombilerle dolduysa başımız büyük belada.”
Der Sareth.
“Kızım !” diye öne atılan Asiul. Sonrasında kızın saldırışı,koridorlardaki koşuşturmalar kılıç ve büyü sesleri,şehir meydanındaki haykırışlar,kuzeyin en kara günüydü o gün…

Endor ve Asiul güneye doğru ilerlemekteler…Sık sık maruz kaldıkları drow saldırıları olmasa konuşacak çok şeyleri var aslında…Ama kaderin son oyunu yollarını ayırmaya karar verdiler…

Endor şansı da yaver gidince drow lara izini kaybettirdi.Yol boyunca common adındaki dili öğrenmeye çalıştı ve para için bazı sıradan işler bile yaptı.Yüce olduğunu ne kadar kısa sürede unutursa o kadar uzun süre yaşayacağını biliyordu çünkü.Cormyr adındaki bir krallıkta yıllarını eskitti ve sonra tekrar yola koyuldu…

Endor un Sephiroth adında bir oğlu oldu.Bu çocuk garipti.Büyüye karşı bir yatkınlığı vardı ama farklıydı.Hem kendisine hem annesine çekmişti,günü gününe uymuyordu.14 yaşına geldiğinde babası onu eğitmeye karar verdi.Kadim ejderha lisanını öğretti,gerçekleri anlattı ve bir sır olarak saklamasını istedi.Bir gün intikamı alması için yemin bile ettirdi.İki yıl sonra Elder lerden öğrendiği ve büyük güçlere sahip iki metaria yı bulmak için yollara düştü tekrar...

Oğlu da annesinden zar zor ayrıldı ve babasının ismini kullanarak şehir şehir gezdi.Biri diğeri üzerinde kontrolü sağlayan white metaria yı ve eğer white metaria olmadan kullanılırsa kişiyi kaotik kötü yapan black metaria yı aradı durdu.Bu metariaların bilinci olduğundan bahsederdi babası.Kendilerini arayan canlılara gösterirlermiş ve devamlı hareket halindeymişler.Sephiroth şimdi yirmibeş yaşında ve eline altın bir fırsat geçti.İntikam yolcuğundan habersiz iyi insanlardan oluşan bir grup.Artık Faerun da artık rahatça dolaşabilecek...



Parça parça göndericektim ama bilgisayara virüs girdi.kendini restart edip duruyor :( Duracım Derfas şehrini senden izinsiz kullandım özür dilerim:) umarım hoşunuza gider.
________________________________________
solup giden anılar ve nehir kenarında yürüyüş...: Dura - 30.04.2004
Sağında akıp giden nehre bakarak ilerlemekteydi... gözleri akan suya bakıyordu ama aklı buradan dağlar ve denizler kadar uzak olan topraklardaydı... çocukluğunun geçtiği o ferah ve özgür topraklarda... denizin gözden yittiği son noktada izlediği gündoğumlarının ve kuzey denizlerinden gelen soğuk havayı taşıyan şimal rüzgarının toprakları... soylu derfas krallığının toprakları...
yitip giden çocukluğunu ve ilk gençliğini düşündü bir süre... kraliyet sarayında onuruna verilen görev devir teslim törenini ve çıktığı ilk sınır görevlerini... sonra rüyaları geldi aklına... rüyalarında hep peşinden koştuğu ama bir türlü yakalayamadığı yegane sevgilisi Laia... gerçek olduğuna o kadar inanıyordu ki, hiç gerçek sevgilisi olmamıştı bu yüzden... belki bu yüzden uyumayı severdi... rüyalarının kadınına, tek gerçek yavuklusuna bir an önce kavuşmak için...
sonra hayalleri belirsizleşmeye başladı yine... o güzel görüntüler kana ve ateşe gark oldu... yemyeşil çayırlar küle döndü, masmavi göyüzü karardı ve güneş solup gitti doğu ufkunda... batıdan gelen davul ve boru sesleri bastırdı zerafetle öten kumrunun sesini... gülen insanların yüzüne gölge düştü, yürekler karardı ve gözlere perde indi. o soylu ve büyük şehir yok oldu bir kaç görüntüden sonra...
hala akan nehre bakmaktaydı yürürken... bakışları bomboş, gözleri ise nemliydi... çamurlu yüzünden akan yaşlar, yol yol iz bırakıyordu yanaklarında. başını salladı ve yüzünü eskimiş pelerinin bir kenarıyla temizledi... uzayıp omuzlarına kadar inmiş olan saçları, az önce dinen yağmurun ıslaklığını taşımaktaydı hala... devam etti yürümeye... nereye ve neden gittiğini düşünmeden... sadece yürüdü...
________________________________________
30 nisan cuma gunu partıler var ve ucretsızz gırış için: MLE - 28.04.2004
Ücretsızz gırış için Clubbers Corner grubunda sızı beklıyoruz....

(((((((LOVE Party's)))))))
________________________________________
beklenen...: Dura - 20.04.2004
kapının önünde durmuş bekliyordu küçük çocuk... saçları gözlerinin önüne kadar düşmüş, uzayıp giden yola bakmaktaydı... ileride çitleri aşıp ormanın içine girerek kaybolan yolu izledi... kafasında düşünceler ve bitmek bilmez özlemiyle baktı yola... baktı, baktı... gelmesi gerekiyordu... söz vermişti çünkü... ama hiç gecikmemişti bugüne kadar babası... verdiği sözleri hep tutardı... "bir hafta evlat..." demişti, "bir hafta sonra yanında olacağım."

kılıcını kuşanmış, annesini kucaklamış ve onun da başını okşamıştı "bir hafta..." demişti son kez... sonra atına atlayıp kaybolmuştu yolun devamındaki ormanın içinde... ama gelmemişti... dün sabah dolmuştu bir hafta...

bekledi... güneş tepeye varıp annesi yemek için çağırana kadar kapıda öylece durup yolu izledi... fakat babası dönmedi...

hayatı boyunca kimseye söz vermedi... aradan yıllar geçip kendisi bir aile kurduktan sonra bile, arada sırada kapıdan yolu izledi... verilen söz tutulur umuduyla...

Dura ¥
________________________________________
hmmm...: Dura - 19.04.2004
burada iş var dostlarım... sağlam şiirlerin çıktığını görüyorum... haydi devam... çıkarın içinizdeki coşkulu şairi... fantastik dünyanın şiirleri daha fazla keyif veriyor bana... daha evvelden yazdığım bir çok şiir var Efemdi Dura'nın kaleminden yazılmış... onları buraya aktarmalı zaman zaman... keyifli oluyor...

Dura ¥
________________________________________
Çeliğin ve Savaşın Türküsü: Dyvim - 19.04.2004
Efendimiz Moradin'in izniyle dövdük demiri,
Terimizle harmanladık, yarattık çeliği.
Bizimle büyüdü, bizimle güçlendi çelik,
Bizimle yaşadı, yandaşımız oldu...
İşte o zaman yeni yeni düşmanlar türedi,
Kanlardan nehirler oluştu.

Çelik katiıldı bizlere, balta oldu, balyoz oldu;
Zırh oldu, kalkan oldu.
Yandaşımız, can dostumuz oldu.
Artık akan kanlar bizim değildi,
Çeliğin şarkılarıyla gürledi sesimiz.

Yüzyıllar oldu, ne cüceler çeliğe,
Ne de çelik cücelere ihanet etti.
Moradin kutsadı bu dostluğu...
Ebediyete kadar sürecek bu güç birliğini...
________________________________________
Derfas...: Dura - 16.04.2004
denizin mavisinde kaldı yüreğim.
ülkemin denizinde...
kuzey rüzgarlarının serinliğinde,
özgür deniz kartallarının
gökyüzünde süzülüşünde...

sonsuz çayırlarda kaldı yüreğim...
göz alabildiğine yeşil bir umman...
ufkun öteside,
karanlığa inat hergün doğan,
kıpkırmızı güneşte...


kuzeyin incisinde kaldı yüreğim...
erkekleri güçlü, kadınları zarif.
yalnızca onur için yaşayan,
fakat her güçlü kartal gibi,
yaşlanıp kuzgunlara yem olan,
bir zamanların şanlı Derfas şehrinde...

Dura ¥
________________________________________
: angelion - 15.04.2004
gunes dogarken denizin sonundan,
sallanırım ben,
midem acıyla yanar,
agzımda hep aynı koku,
ne oldugunu soylemiyim,
goz kapaklarım aralanırken,
yesille mavinin bulustugu col aydınlanır,
ben sallanırım,
elimde bira kupu,
bostur kendileri salla gitsin,
leventlerden biri bakar anlamsız,
bu adam neden içmiş,
bilmezki o da içecek zamanı gelsin hele,
kardesim sallanan ben degilim gemi ! yok yaa benim,
karıstı...
kamaram nerde?
________________________________________
christine: angelion - 15.04.2004
agustos ayının bulutlu bir sabahında koyumuzun en guzel kızını tavlamıstım...fazla da ugrasmamıstım hani...biraz tebessum ve muhabbet...sonrasında solugu ahırda almıstık...14 yasıma girmistim ustelik o gun...artık yetiskin bir cormyr erkegıydım...oglende tarlaya ugrayıp babama bir goz atayım dedim...bosbogazlıgım işte ona christine'le olan beraberliğimizden bahsettim durdum...sakin tavırlarıyla bildiğim keltoş aptallastı resmen...aksam konusacaklarımız oldugunu soyleyip cekip gitti...sans buya annemde teyzemlere soz vermiş o gece onlarda kaldı...babamın zırıltılarını dinleyecektim sabaha kadar...bos bos konusacaktı herzamanki gibi...aksam olup eve dondugumde bunağı sandalyede otururken gordum...kafasını kaldırdı icimde birseylerin oynadıgını hissettim...midem bulanıyordu...anlamsız dusunceler birbirini kovalayıp dururken bayılacak gibi oldum ama dayandım...kucuk siyah gozlerinin icinde oynayan atesler kanımı harekete geciriyordu...anlamsız sozler mırıldandım...solugum kesildi...bardak,catal,masa evde ne varsa sallanmaya basladı...dizlerimin uzerine coktum,olecegimi zannettim...ayaga kalktı ve yanıma geldi...elini omzuma koydu ve...
"sen buraya ait degilsin ! hickimseye baglanma ! ne christine'ne ne de bir baskasına........devamı haftaya kaan a baglı :)
________________________________________
aydınlık, karanlık... karmaşık düşünceler...: Dura - 14.04.2004
"yürüyorum..." hep bunu söyledim kendime... ve hemen arkasından sordum: "yürüyorum ama nereye?.." ne yazıkki ne cevap veren oldu buna bugüne değin, nede yol gösteren... yürüdüm durmadan... büyüdüm... "seni yıkamayan herşey seni güçlendirir evlat.!" babamın sesi hep kulaklarımda...
evet hayat yıkamadı belki beni ama çok hırpaladı... yordu, yıprattı... bu güne kadar bulanık olan gelecek şimdi daha aydınlık... yol hala uzun ve sürekli yeni ayrımlarla şekilleniyor... hayat kurgusunu yaşatıyor kaderlerimizde... kurgu gelişiyor, insan gelişiyor... ama tüm bu oyunlar ne için?.. yaşam kavgası, iyi, kötü, anlaşmazlıklar... neden?.. yol uzun ve karmaşık...

aklında bu düşüncelerle dalgın dalgın ilerlerken Olaf'ın gür kahkahasıyla irkildi Dura. "haaahhaa... şu gobline bir bakın!.." zavallı midillinin boynuna sarılmış ve kollarıyla da gözünü kapatmıştı... "hey Dura!.. şuna bak nasılda yalpalıyor bu hayvan..! haaahhahhhaaaa!.." Dura daldığı derin düşüncelerden hızla sıyrılıp kendine geldi ve gülümsedi "Olaf... rahat bırak zavallıyı.." dedi sırıtarak. Olaf gürledi "Hah..! ne zavallısı taş gübüdür taaaşşş..." diyerek sağrısına vurdu midillinin. Dura yavaşça atını Olaf'ın midillisine yanaştırarak güçlü hayvanın boynunu okşadı... diğerleri de gülümseyerek olanları izliyordu... Dura hayvanın kulağına eğilip birşeyler fısıldadı ve hayvan durdu... Olaf deh diyor yürü diyor ama hayvan kıpırdamıyordu... gruptaki herkes durmuş Olaf'ın debelenmesini izliyordu... ama hayvan inatla kıpırdamıyordu... sinirden kıpkırmızı olmuş Olaf gürlüyor, bağırıyor, küfürler savuruyordu ama nafile... herkesin gülmesine daha çok kızmıştı Olaf...
Dura gülerken bir an durgunlaştı... midillinin üzerinde debelenen Olaf'a baktı, atlarının üzerinde gülmekten iki büklüm olmuş Conrad, Arkon ve Endor'a baktı... gülerken dengesini kaybeden ve düşmemek için dizginleri son anda yakalayan Ramirez'i izledi sonra... yüzü birden asıldı... kahkaha sesleri boğuk uğultulara dönüştü zihninde... gözlerini kapadı... başını önüne eğdi... gözlerini tekrar açtığında arkadaşları tedirgin bir yüz ifadesiyle ona bakmaktaydı... "neyin var dostum?.." diye sordu Conrad... Dura başını salladı... atını çevirirken tek bir söz vardı dudaklarından dökülen... "gidelim..."

Dura ¥
________________________________________
Çekilin, ejderha!!!!: Dyvim - 14.04.2004
Yeni atıma bir isim koydum. Adı Goblin. En az bir goblin kadar huysuz olduğu için bu ismi uygun gördüm. Yine de iyi bir hayvan. Yolculukta saçma sapan şeylerle kafalarını yoran diğerleriyle uğraşmaktansa bu iblisle boğuşmak daha eğlenceli. Hala kolyemi arıyoruz. Keçi bacaklı bir bard bozması ile tanıştırdı bizi Dura. Bri de saygılı falan, sormayın. Yanında iki tane ayaklı kayalık var diye yarı keçi bir mahluktan mı tırsacağım? Hah! Gülerim buna. Goblin bile korkmadı. Zaten korkağın biri çıktı başlangıçta. Kolyemi gaspetmiş kızıl saçlı bir beyinsizin peşine düştük. Bir mağarada saklanıyormuş kapı kulbu. Mekan son derece karanlıktı, etrafa bakınırken bir de ne görelim? Çok gelişmiş, kanatlı ve kırmızı bir kertenkele. Diğerleri kızıl ejder falan diyorlar. İşin garibi, bu salak mahluk konuşuyor da. Kolyemi geri vermesini emrettim, küstahlık etti. Biz de canını yakmaya başladık tabii. Tam o yaratığı 975 eşit parçaya ayıracaktım ki arkadan bizim yarı keçi ve bacaklı kaya çetesi geldi. Sonuçta iblisin kanı yere döküldü. Bir de farkettik ki yerler altın ve mücevherlerle dolu. Çok güzel bir balta buldum kendime. Bir de zincir örme zırh. Sanki benim için yapılmışlar. Pek de rahatlar. Sonra şu yarı keçi, bize partonluk tasladı "altınlar bilmemne krallığınındır" falan filan diye. Tabii ki dinlemedik onu, bolca altın ve değerli taş aldık yanımıza. Sonra yanımıza o bilmemnere'nin kralı geldi. Sağlam adammış işin doğrusu. Bizi mekanına davet etti. Muhteşem bir mekan. Dışı beyaz mermer, içi granit oyma. Hem de cüce işçiliği. O kertenkelelerden bir ordu bile gelse, duvarına çizik atamaz. Gerçekten kaliteli bir işçilik. Neyse, bu kral bize yemekler ısmarladı, ülkesinden topraklar verdi. Dük ilan edildik. Şimdi Silvermoon'dan birkaç arkadaşı çağıracağım. Pek dağlık bir arazi değil, ama yine de demirci dükkanı açmak için güzel bir yer. Topraklarımız denizcilikle güç kazanacak. Buraları boşverelim şimdi. İşin önemli yanı, kolyemi geri almış olmam. Moradin beni yanına çağırdığı zaman huzur içinde oraya gideceğim.
________________________________________
sehirde yalnız bir gezinti: angelion - 7.04.2004
hepsinin yüzünde aynı ifade,güvensizlik...ama bu onların sorunu.yaptıgımız anlasmayı örtbas etmeye calısıp birde sürekli arkamdan konusuyorlar.hele o cüce neler kaynatmıstır kimbilir...hicbirinin aklından gecmiyor ki,isteseydim daha ilk basta ramirezin esyalarını alırdım,ama nerdee ?...kolye olaf ın adım gibi eminim.eger onu bulursam elimden nasıl almaya calısacak merak konusu.bayıltıpta mı?oldurerek mi?yoksa arkadası ramirez e ricada mı bulunacak?düsündügü her neyse insan gibi istemek son secenegi olurdu...bunca yıl paralı islerde yaptım,cıkar isleride.hatta hayır icin yaptıklarım bile oldu.en sonuncusu bunun tipik örnegi.ahmaklara cok ihtiyacım varmıs gibi onları kullandıgımı zannediyorlar.ne isime yarar altın allah icin.cebimde durmaz ki benim.ya sacarım ya yerim...neyse hırsızı gorme vakti yaklastı.handakileri meraklandırmamak en iyisi.nedense benden cekinmeleri hosuma gidiyor.ahh tabii eski alıskanlıklar,insanlara hep bu yuzumu gosterdim.senelerce yalnız yasayan bir adam bir anda bir topluluga resmen havadan bodoslama duserse böyle olur.guvensizlik ve karmasa...

yukarıda yazılanlar anlık dusunceleridir endorun.aklından gecenler her bes saniyede bir degistigi icin güvenmemeyi sürdürünüz:)
________________________________________
Olaf: Hayat ne çabuk değişiyor....: Dyvim - 7.04.2004
Eaah!! Yürü beygir... Evet, bir ata biniyorm ben. Bir cins savaş midillisi. Güzel bir mahluk, fakat Dura'nın garip köpeği gibi bu hayvan da beni pek sevmedi sanırım. Daha bugün Ay Hanı'nın önüna bağlarken bana garip garip baktı şu dört ayaklı şirin iblis. Tamam, belki kaçmasın diye sağlam bir düğüm atmış olabilirim ama işe yaradı mı, yaradı. Coronius birader gitti gideli peşimize bir deli takıldı. Endor muymuş neymiş adı. Garip şeyler konuşan bir insan. Fakat konuştuğu saçmalıklar içinde öyle bir şey vardı ki ilgimi cezbetti. Çalınan madalyonum hakkında konuşuyor sanırım. Birileri benim aile yadigarımı satmaya kalkıyor anlaşılan. Dura yüzünden mahkemelerde uğraşıp, bolca para harcadık o sivrisinek beyinli hırsızı hapse tıkabilmek için. Anlattı ki o kender beyinli, madalyonumu başka bir salağa kaptırmış. Şimdi git onu bul... Boğulma tehlikesi geçirdim, yerden 5 metre yüksekte duran (atakta dururkenki boyu) bir haşarat ezdim (örümcek:gargantuan), hydra parçaladım ama böyle bir zorlukla karşılaşmadım. Hayattan sonraki huzurum o madalyonda saklı. Baltamı kaybedince bile bu kadar üzülmemiştim. Gerekirse ejderhalar saklasın, yine de bulacağım onu... O BENİM KADERİMİN PARÇASI!!!
________________________________________
:) yanlış yönlendirme...: Dura - 4.04.2004
LARP'lara kayıt falan olamazsınız... çünkü normal olarak onların kayıtları da 5 nisanda başlıyor... bana bakmayın siz... konuşuyorum öyle :))

Dura ¥
________________________________________
metucon oyuncu kayıtları...: Dura - 3.04.2004
oyuncu kayıtları 5 nisana alınmış... LARP'lar için ise çoktan başlamışlar... hala kontenjan mevcut... konular fena değil gibi... www.metucon.com... bi inceleyin.. en azından LARP için kayıt olabilirsiniz...

Dura ¥
________________________________________
Club Cadde Film İzlemeye Gidiyor!!!: dioptre - 31.03.2004
9 Nisan Cuma günü Kadıköy Süreyya Sinemasında The Butterfly Effect (Kelebek Etkisi)'e gidicez biz sinema grubu olarak.Herkesi aramızda görmekten mutluluk duyucaz tabikide.

Ama sinema öncesinde filmin konusu hakkında kendi görüşlerini belirtmeleri için aramıza Işık ve Enerji grubunuda katıp bir tanışma + toplantı tarzında bir aktivitemiz olacak...

Ben önceden bir çıtlatıyım dedim konuyu..Gerekli duyurular Saat ve Mekan gibi gerekli bilgileri ilerleyen günlerde sitemizden bulabilirsiniz...



P.S. - Yanınızda herhangi bir arkadaşınızıda getirebilirsiniz.Club Cadde üyei olması şart değildir..


Güven - dioptre - GÜRSEL
Sinema Grubu Moderatörü

________________________________________

) elfçe...: Dura - 30.03.2004
bir an Olaf konuşuyor sandım :) siz bakmayın Sir Erdoquan'a... duyabileceğiniz en zarif dildir elfçe... Tolkien ustanın finceden esinlenerek yarattığı sihirli bir dil... elfçe sözcükler duymak, şiirler okumak (çoğu zaman anlamasam da) bana huzur verir... ayrıca çeşitli sitelerde yalnızca "elfçe" konuşulan sohbet odaları mevcut... yani pratik yapma ve birileri ile elfçe sohbet etme imkanına sahipsiniz... sadece bir kaç sözcükle bile o dilin zerafetini hissediyorsunuz...

Auta i lome, aure entuluva...

sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
Oyun hakkinda yazmak: Sir ErdoQuan - 28.03.2004
ilk bizim aklimiza gelen bir fikir degildir. bunun en guzel ornegini dragonlance serisinde gorebilirsiniz. oradaki kahramanlar da oyunlarinin aktarimidir. biz de bunu deniyoruz.
umarim keyfi aliyorsunuz.

elfce konusuna gelince agir olacak belki sozum ama bence direkt sacmalik, gereksizlik vs. vs. :)
ingilizce ogrenelim daha iyi en aizndan ise yarar...
________________________________________
: Dura - 28.03.2004
aşağıda okumakta olduğunuz (veya okuyacağınız) hikayelerin bir kısmı, bizim halen oynamakta olduğumuz oyunun hikayeleridir... içinde Olaf, Coronius, Conrad, Arkon, Ramirez ve Dura isimleri geçen hikayelerdir bunlar... yukarıda sayılan isimler birebir yaşamakta olan insanlar tarafından canlandırılan karakterlere aittir ve yazılan herşey bizim tarafımızdan canlandırılmaktadır her oyun seansında...
sözü geçen yazılar oldukça fazla... o yüzden geçmiş yazılara da göz atmanızı tavsiye ederim...

eğer sizler de, okuyup seveceğinize inandığım o hikayelerdeki karakterler gibi, kendi yaratacağınız kahramanlarla bir oyuna katılmak isterseniz benimle iletişime geçin...

sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
MLE'ye ve Ceyhun'a...: Dura - 28.03.2004
aktüel dergisini okumadım ama haberin için sağol bi bakıcam... yine de eğer elf'çe hakkında detaylı bilgi isterseniz mail adreslerinize elimdeki dokümanları gönderebilirim... elfçe gramer, sözlük ve cümle bilgisi konularında çeşitli yazılar var... ayrıca çeşitli türkçe sitelerde de bu konuda çalışmalar mevcut...
ceyhuncum senle az önce konutuk zaten... bi gelişme olursa haber veririm sana...

sevgiler

Dura ¥
________________________________________
Son durum :): Ceyhun - 27.03.2004
Tekrar aranıza katılmayı inanın çok istiyorum ama okul da son sene olduğu için bir sürü ödevler, hafta içi radyo programı ve yeni dergi hazırlığı derken acayip yoğun geçiyor günler. Şu dergi bir çıksın bu grubun varlığından tüm frp camiyasına tanıtacağım :) Bu konu hakkında Dura senle daha sonra konuşacağım. Kendinize ii bakın.
________________________________________
aktüel dergısı-elfçe-elfler: MLE - 26.03.2004
aktüel dergısı aldınız mı,ben aldım:)elfler ve elfçe ılgılı nyazıyor bu bıraz boşnakçaya benzıyor.bu dıl nası öğrenılıyorkı?
________________________________________
coronius leonheart: angelion - 26.03.2004
dinsizlerin şehrinde elimden hiçbir şeyin gelmemesi,üstüne yığınca hakaretler...toyluğuma bağlayıp olayların üstüne gitmemem...ramirez ve conrad'ın kayboluşu...olaf'ın körlüğü...ölümle defalarca tanışmam...sonucunda çaresizlik ve güvensizlik duygusu...çökmüş durumdayım evet...insanlık adına yapabileceğim en ufak bir iyilik,beni geri getirebilir hayata...işte fırsat...yan yatmış vagonun altında kalan adam acılar içinde...yanında karısı yardım için yalvarıyor...zavallıyı kurtarabilirsem ne ala...hımm atları alırız iplerle vagonu bağlayıp altlarınada taş koyduk mu tamam..."gel olaf taşları taşımama yardım et"..."tuzak mı? kahretsin !"...üç okçu,iki savaşçı ve bir büyücü'nün lanet planı...bu yolu kendileri seçti !onlara en büyük kabus neymiş göstereceğim...yerler yeşillik,güzel...ikisi ağlarıma takılsın..."hardes aleyne dirrimmel"...o da ne! nerede yanlışlık yaptım !...arkon'a cüsseli bir savaşçı saldırıyor,ona karşı şansı çok az...iki okçu da ben gidersem boşta kalacak...tüm varlığımla koşuyorum arkon'a...omzuma saplanan bir ok !zorda olsa zehrine irademle karşı koyuyorum..."sernel ulriof dasrav"...beyinsizin sonu,böyle aciz kalırsın..."onun icabına bak arkon"...boşta kalan okçuya ilerliyorum...oku kalkanımdan sekiyor..."işin bitti pislik"...topuzum göğsüne iniyor...hançerini ne zaman çektin !sol elim kanlar içinde...yere düşüyorum...aynı zehir bunda da varmış...uykunun güzelliği aklımı başımdan alıyor...kısa yaşamımda en son hissettiğim şey,boğazımdaki bıçağın soğukluğu...

üstümde beyaz bir cübbe kutsal tapınağımızdayım...yalın ayak taht odasına doğru yürüyorum...zırhlar içindeki helm beni karşılıyor...eğilerek selamımın ardından gözlerine bakıyorum,konuşmak yetersiz kalacak çünkü..."coronius,açık konuşacağım.kaldırabileceğinden fazla yükün altına girdin.gerek genç oluşun gerek de duygusallığın seni bu duruma getirdi.insanlar hata yapabilir,anlayışlı olmalısın.bunu sakın unutma ! üstelik ölümünün sebebi arkon'du.eğer geri dönebilirsen onu affedebilecek misin?.benim fikrim eğitimine burada devam etmendir.birazdan geri çağrılacaksın seçim hakkı senin...
________________________________________
Olaf Brokenaxe: Dyvim - 25.03.2004
Hırssıııız!!!!
* ve karanlık *
Her zamanki sessizlikler... Beyaz bir ışık görüyorun ardından Silvermoon türkülerinin o tatlı ezgisinin geldiği... Bir ses, gür, yüce... İnanmak güç ama bu o olmalı... Evet; yüceMoradin'in ta kendisi.
- Ey büyük savaşçı, hoş geldin... Bir dakika, sen Olaf değil misin?
- Evet yüce efendim, sonsuz madenlerde çalışmaya, geceleri cüce ispirtosu içmeye huzrunuza geldim.
- Eah... Kes traşı, düzgün konuş benimle. Bu arada sen buraya ait değilsin... Geri dön çabuk!
- Nasıl yani? Beni hobbitlerin yanına mı yolluyorsun ey yüce Moradin?
- Hayır büyük savaşçı... Dostlarının ve geleceğin sana ihtiyacı var... Geri dön... Bu arada kolyeni bulmadan geri gelme buraya.
- Nasıl emrederseniz yüce Moradin...
* görüyorum *
Dura yanımaşımda, bana bakıyor. Gözleri kurumuş gözyaşlarının izlerine yataklık yapıyor. Sanırım güzel bir şeyler oldu. Önce bir sağa sola bakıyorum (ki hobbitler falan görürse beni duygusal biri sanabilir) ve sonra Dura'ya sıkıca sarılıyorum.
- Evlat... Ne yaptığını biliyorum. Umarım bedeli sana ağır gelmemiştir...
- Bilemiyorum Olaf ama döndüğüne sevindim.
- (kısık sesle) Aslında biraz ben de sevindim diyebilirim. Kolyemi bulmam lazım. Aslında ondan geri döndüm yani. Yoksa orası çok rah..
*Dura'nın gözyaşları bir gülümsemeyle kesilir*

Yaşam değerli... Hele dostlar varken onlar için feda edilebilecek kadar...
________________________________________
hayatın çözülemeyen düğümleri ve RPG'nin rolü...: Dura - 25.03.2004
o düğümlerin tümünü çözen görmedim ben... o bahsettiğin düğümlerin tümünü çözmek mümkün değil... insanoğlunun çözebildikleri sınırlı sayıda düğüm var ne yazıkki... ama ne olursa olsun o sorunlar yokmuş gibi davranırsak hissiz bir şekilde yaşayıp ölen ve toprağın altında çürüyen bir et parçasından farklı olamayız ne yazıkki... ama görüp duyan insan olmanın da pek çok cezası var... çözemediğin ve asla çözemeyeceğin bazı toplumsal ve insanla ilgili sorunlar ile şehir hayatının baskısı gibi problemlerle karşılaşıyorsun... bunları görüp de yapabileceğin şeyler sınırlı olunca acı çekiyorsun... hissizlik bu anlamda biraz gerekli belki...
işte RPG kavramı burada yetişiyor imdada... vahşi şehir insanından ve hayatından bıkan insanlar, hapsoldukları dört duvar arasından sıyrılıp, kendi ütopyalarına yerleşiyorlar... buna kaçış diyenler de var... evet ben bu tabiri çok yadsımıyorum... hiçbir suçu yokken hapse atılmış bir adam, firarı düşündü diye onu suçlayabilirmiyiz?... o demir parmaklıkların ardındaki uçsuz bucaksız ovalarda koşmak istedi diye onu hor görebilirmiyiz?.. evet kaçıyoruz belki de... fakat en azından hissiz değiliz dünyaya karşı... elimizden gelenleri yapıyoruz, gelmeyenlerde ise canımız yanıyor... işte bu acı dayanılmaz olduğunda kendi ütopyalarımıza kaçıp dinleniyoruz... ve yenilemiş olarak dönüyoruz toplumun arasına... buna böyle bakmak lazım...

Dura ¥
________________________________________
Gercek nedir?: TheEnd - 25.03.2004
Ne dogru soyledin Dura. Geceleri o cigliklari duymazdan gelip nasil da yasiyoruz.Bu, bu kalabalikta mutlu olabilmemin kurali sanki. Gozleri kapali, kulaklari tikali, bir yone dogru akip gitmek. Onumuze cikan catal yollardan birine fazla dusunmeye firsat kalmaan dalmak zorunda olmak, hayat akipp giderken o suya uymak, kimi zaman cağlayarak, kimi zaman saga sola vurarak. Geceleri tasimakta zorlandigimiz, ama bunu bile farketmedigimiz bedenlerimizden yukselip hafiflemek, eremedigimiz yollara, yerlere ve kisilere ermek gelir icimden.Belki de yaparim bunu, ah bi de hatirlayabilsem:) Iste o zaman gozleri kapali, kulaklari sagir olmadigimi hissedecegim ve oyle de mutlu olacagim gibi geliyor. Bi gün bi sabah hicbirseye uyanmak lazim. Kaltiginda sartlanmamis ve suruklenmeyecek olmak.Kafandaki duşuncelerin seni yememesi icin, butun dugumleri coz de gel kardes:)
________________________________________
mağara...: Dura - 25.03.2004
ve the end... uzun bir aradan sonra tekrar çıktın (kendi deyiminle) mağrandan... aslında bazen ben hiç çıkmak istemiyorum... ama hayat itiyor ister istemez bizi dışarı... mutluluğu inzivada arayan biri olarak o mağaradan çıkmanın ne demek olduğunu anlatmam mümkün değil... ama yine de standart hayat içerisinde kendimize küçük kaçış kapıları bırakmalıyız... beton karmaşasının içinde kaçabileceğimiz küçük mağaralar, kovuklar olmalı... içine yalnızca sevdiklerimizi aldığımız kaçış filikaları...
bilmiyorum kaçınıza anlamlı geliyor söylediklerim... ama sizler barışık olun hayatla... kaçmanız gereken bir durum yokmuş gibi davranın... insan böyle mutlu olabiliyor... en azından mutlu gibi görünmeye çalışmaktan iyidir hepsi... hayal etmeyi falan bir yana bırakın... bırakın hayat aksın... düşünmeyin... düzenin, dünyanın çarpıklığına ayak uydurun... ahlak, onur, erdem gibi şeyleri bir yana bırakın... bırakın hayat aksın...

çünkü gözünüzü görmek için açtığınızda, gördükleriniz mahveder sizi... hergün açlıktan ölen binlerce insanı düşündüğünüzde nasıl yiyeceksiniz öğle yemeğindeki adana kebabı?.. hergün sokaklarda kolundaki çantası için öldürülen zavallı insanları düşündüğünüzde nasıl kilitleyecesiniz her gece kapınızı ve duymazdan geleceksiniz dışarıdaki çığlıkları?.. bunun gibi yüzlerce şey yazabilirim... kısaca siz görmezden gelin... yoksa benim gibi sığınacak mağara ve kovuk arar durursunuz umutsuzca... o mağarada olmadığınız zaman acı çekeceksiniz, eğer gözleriniz ve yüreğiniz açıksa... tercih sizin...

Dura ¥
________________________________________
: Dura - 25.03.2004
teklifiniz dikkate alınmıştır sevgili Cagatay... bu hafta gündeme alınacaktır toplantıda... çıkan sonucu özel olarak bildiririm sana... ilgin için sağol...
________________________________________
Merhaba: TheEnd - 24.03.2004
Nasilsiniz FRP'ci arkadaslar, uzun zamnadir bakamadigim gruba bir goz atayim dedim yazacak cok guzel seylerim yok ama bol bol selamim var. Aktif kac kisi var Dura, kadim dostumuz Dura?
Ben bir gorunup bir kaybolan yolculardan, zararsiz ve yararsiz addettim kendimi:) Yine gelirim, gonlunu karanlik ormanlara, kalbini Midgard daki sevgilisine vereneri selamlayip, magrama cekiliyorum. Ara sira gelirim. Okunacak o kadar cok sey var ki burda okumaktan yazmaya vakit kalmiyor. Haydin saglicakla...
________________________________________
: DRAGONCAGATAY - 24.03.2004
Şartları oluşturmak için bir araya gelelim ve hedef belirleyelim. Bu aktive öyle bir hale gelsin ki, CLUB CADDE RPG & FRP aktivitesi olarak basının ve herkesin ilgi odağı olsun.. Ses getirsin.. Bu sadece bir teklif.
________________________________________
oynanan son iki oyunun yansıması...: Dura - 24.03.2004
ben geçmişi bilenim.... geleceği bilenim... olmuş, olan ve olacak herşey benim ilmimdedir... şimdi size geçen bir kaç haftada olanları anlatacağım... karanlık bir zindanda tuzağa düşmüş dört adamın kurtuluşu ve sonraki yaşamlarından bir kesit... dinleyin anlatacaklarımı... ibret dolu hikayelerdir bunlar...

pelerinine sıkıca sarılıp uyumakta olan genç adam uyandı önce... etrafına bakındı... cüce Olaf, rahip Coronius ve mage Arkon uyumaktalardı... birden ayağa kalktı ve bir süre etrafı dinledikten sonra uyuyan arkadaşlarını uyandırdı fısıldayarak; "hey kalkın!.. Conrad ve Ramirez gitmiş!.." bir süre aradılar karanlık dehlizlerde... ümidi kesip geri dönerlerken daha önceden yerini bildikleri tuzağın üzerinden atladılar sırayla... önce Arkon, sonra Olaf ve Coronius... ve kaderin küçük bir oyunu ile son atlayan Dura... zıplarken burkulan bileği yüzünden acıyla yere düştü ve tuzağı aktive etti... daha önceden dev bir iskeletin çıktığı yerden başka bir zebani çıktı... savaştılar, kanlarını döktüler ama yaratığı indirdiler... dördü birden ayakta ve tek parça çıktılar bu savaştan... sonra merkezde duran kaideye yaklaştılar... kaidedeki altı deliğe, buldukları altı anahtarı yerleştirdiler... beklediler, beklediler... sonunda bir ışık dönmeye başladı karşıdaki büyük kapının önünde... bir çok çığlık yankılandı zindanın taş duvarlarında... dört adam gerilediler bir kaç adım... çığlıkların ve ışıkların arasından 7 başlı bir mahluk belirdi... büyük bir kinle saldırdı... yine büyük bir savaş, yine dökülen kan... havada onlarca ok uçuyordu yaratığa doğru... kaidenin yanında diz çökmüş olan Dura'nın yayından fırlayan oklar hedefe uçuyordu... Coronius'un elinde ölüm saçan büyülü bir çekiç iniyordu yaratığın bedenine... her inişinde yaratık böğürüyor, tıslıyor ve geri kaçıyordu... üzerinden uçan oklarla sıçrayan Olaf, her vuruşunda parçalıyordu yaratığın bir kafasını... fakat kesilen başın yerinden iki tane daha çıkıyordu... Arkon bir şeyler haykırıyor... etrafta ışıklar parıldıyor ve yaratık acıyla tıslıyordu... böyle savaştılar... kan döktüler ve sonunda alt ettiler koca yaratığı... kımıldamak için ne halleri ne de istekleri kalmıştı... Coronius ölmüştü... hepsi yaralıydı... Coronius'un yanında diz çöktü Dura... vücudunun kopan parçalarını ümitsizce birleştirmeye çalışıyor, can olmayan bedeninin yaralarını sarıyordu... tüm bunlar olup biterken büyük kapı ağır ağır açıldı... parlak bir ışığın içinden siyah bir silüet yürüyerek çıktı dışarı... yorgun adamlar ayakta durmaya çalıştılar tüm güçleri ile... siyah silüet kapının önünde durdu ve konuştu... bir çok şey söylendi... silüet bir can istedi... Dura vermedi... bu münakaşa esnasında bir an gibi kısa bir sürede tanrıların katına çıktı Dura, tanrıların fikrini ve isteğini öğrendi... düşündü, karar verdi... vermek zorunda olduğu kararı... o kısa andan sonra arkadaşlarına baktı son kez... Olaf karşı çıktı homurdanarak... fakat tartışmaya fırsat kalmadan Dura yere yığıldı... Olaf'ın gözüne perde indi... Arkon, kör olan Olaf ve iki cesetle yanyana kalmıştı... bu sırada elinde kılıçla beyaz bir silüet belirdi karşıdan... Arkon'a "içeriden asayı al...! çabuk...!" diye haykırdı ve siyah silüete saldırdı... bu saldırgan, az önce Dura ile konuşan tanrı idi... bilginin ve bilgeliğin tanrısı... Arkon koşarak siyah silüetin çıktığı odaya daldı... odadaki lahitin içinde duran asayı aldı ve dışarı koştu... yer sallanıyor ve iki yüce gücün kapışması devam ediyordu Arkon dışarı çıktığında... yerde yatmakta olan Coronius ve Dura'nın cansız bedenlerinden birer tutam saç aldı Arkon. "hemen kaçın buradan...!" diye haykırdı tanrı... Olaf'ın koluna girdi ve açılmış olan portaldan geçerek lanetli zindanı terketti...
dışarı çıkıldı, pazarlıklar yapıldı güç sahipleri ile... ölenleri diriltmek, ruhlarını geri çağırmak için... tavizler, karşılıklar verildi... bu karşılıklara, dökülen onca kanın müsebbibi olan o kudretli asa da dahildi... ölenler diriltildi... Coronius ve Dura geri getirildi... mekan edindikleri cennetten çağrılıp, fani dünyaya döndürüldüler...

daha sonra olanlar ise trajiktir... belki de traji-komik...

yola tekrar koyuldu dört adam... iki arkadaşlarını yitirmişlerdi ve nerede olduklarına dair en ufak bir fikirleri dahi yoktu... uzun süre ilerlediler... uzun günlerin ve gecelerin sonunda ölü topraklardan kurtulup, hayatın ve doğanın çok daha cömert olduğu topraklara geldiler... ilerledikleri yolda rastladıkları bilge bir yaşlı ile Dura'nın garip bağlantısını hissetti grup... aralarındaki iletişimin farklılığı, bir tabiat kardeşliğine dönüştü... bu yaşlı adamla birlikte, arkadaşlarından bir kaç günlüğüne ayrılan Dura, döndüğünde farklı görünüyordu... yürüdüğü çimenler kadar yumuşak, yanından geçtiği çınar kadar kudretli, bir ispinoz kadar zayıf, selvi kadar uzun, ateşböceği kadar parlak ve bir bozayı kadar vahşi... ağaçların arasından çıkan başka bir yaratık dikkatlerini çekti... Dura'nın hemen arkasından çıkan iri bir kurt... yola koyuldular tekrar... az gittiler uz gittiler, dere tepe düz gittiler... Cormir sınırlarına yaklaştılar... derken kaderin çarkı işlemeye başladı tekrar... yolda devrilmiş bir araba ve yardım isteyen bir karı koca ile karşılaştılar... Dura ve Coronius koştu yardıma... Dura bir an için şüphelenip etrafı incelediyse de bir terslik hissetmedi ve koşmaya devam etti... adam acı ile inlemekteydi... araba ayağının üzerine devrilmiş gibi duruyordu... kadın ağlayıp sızlayarak yardım istiyordu... arabayı kaldırmak istedilerse de başaramadılar... Olaf ve Arkon da yardım çalışmalarına katıldı... o sırada herkes arabayla ilgilenirken Olaf'ın sesi duyuldu "tuzaaakk..!" ve o an elinde crossbowları ile dört adam belirdi yolun her iki tarfındaki kayalık ve çalılıkların arasından... bu bir kaç saniye içinde neler olup bittiğini anlayamadan bir arbede başladı... az önce acıyla inleyen adam, arabanın altından sıyrılarak elinde bir long swordla kalktı, onun başında ağlayan kadın bir büyü okumaya başladı... savaş, kan, kıyım... arbede sırasında çapulculardan biri Coronius'u esir aldı ve Dura'nın gözleri önünde gırtlağını keserek öldürdü... Dura çıldırmış gibi adamı kovalamaya başladı...

bu grubun dağılmasının nedeniydi belki de, ama benim işim yorum yapmak değil...

Dura'nın intikam çığlıkları uzakta yavaş yavaş duyulmaz hale gelirken Arkon ve Olaf çapulculardan geriye kalan iki adamla uğraşmaya başladılar... fakat o gün hayatlarının belki de en şanssız günüydü onlar için... denedikleri tüm yollar bataklığa döndü... savurdukları her balta, okudukları her büyü, görünmez bir güç tarafından etkisiz kılınıyordu... ve şans perisi bir grup çapulcuya gülümsüyordu ne yazıkki... uzun kovalamacanın ardından Coronius'un katilini yakalayıp öldürdü Dura... kalan enerjisiyle elinden geldiği kadar hızlı koşarak geriye döndü... arkdaşlarının cesetleri karşıladı onu... bir haykırış göğe yükseldi... olanları izleyen çalıkuşları ve isketeler hüzünlü bir şarkı söylediler... arkadaşlarının bedenlerini diğer adamlardan ayırdı ve yolun kenarına taşıdı... saatlerce oturdu orada... ölümü ve yaşamı düşündü...

böyle bir son herkesi üzer değilmi...? yo hayır...! henüz üzücü bir son görmediniz... geçekten trajik bir son için sözümün son kısmını da dinleyin ve sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın... onları kaybettiğinizde bunun için çok geç olabilir...

bütün kargaşaların sonunda seçim yapmak zorunda kaldı yine Dura... tanrıların lanet olası oyunun bir parçası olduğunu daha derinden hissetti... "yalnızca iki kişi..." demişti yolun diğer tarafından gelen adam... karşısında dikilmekte olan siyah cübbeli adama baktı ve "Arkon ve Coronius..." dedi... kaotik bir gülümseme vardı adamın karanlık yüzünde... Dura ise hissileşmişti artık... boş gözlerle bakıyordu, yüreğindeki acı tarif edilmezdi... sanki uyuşmuş gibiydi zihni... adam "seçim yapıldı" diyerek ritüeline başladı... Arkon'u uyandırdı... sıra Coronius'a geldiğinde ise bir an başını kaldırdı ve "geri dönmek istemiyor... ölümü seçti... onun rızası olmadan resurrection yapamam..." dedi. gözlerini kapadı bir an için Dura... dökülen bir kaç damla yaştan sonra "Coronius..." kelimesi döküldü dudaklarından... adam istifini bozmadan Olaf'ın bedenine yaklaştı ritüelini tamamladı ve onu diriltti... Arkon,Olaf ve Dura devam etti yola... yüreklerinde acıyla, hüzünle... Cormir'e vardıklarında sabah vaktiydi... Dura'nın evine vardıklarında ise öğleyi biraz geçiyordu... kapıyı tedirginlikle çaldı Dura... annesinin sevgi dolu kucaklayışı ve öpüşleriyle bu korku yerini huzura bıraktı... babasının hasret dolu sarılması ile acılarının bir kısmını unuttu...

ve mutluluğun doruğunda geldi acının en büyüğü... tam zirveye çıkmışken binlerce metre yükseklikten yere çakılmak... yıllarca özlemini çektiğin şeye kavuştuğun anda yitirmek...

onlara sarılıp sevdiğini söyleyince birden kasılmaya başladı iki yaşlı insanın vücudu... nefesleri kesildi... bir kaç saniyelik bir çırpınışın sonunda can verdiler Dura'nın kollarında... bu çok şeyi değiştirdi onun yüreğinde... anacığının gözleri önünde, kollarında ölümü onda tamiri imkansız hasarlar oluşturdu... henüz babasının öğütlerini dinleyemeden, onu da kollarında kaybetmesi yüreğindeki acı merkezini yok etti... ertesi gün yapılan cenaze töreninde gözleri bir noktaya kilitlenmiş bomboş bakıyordu... yüzünde en ufak bir duygu ifadesi yoktu... ara sıra bir şeyler mırıldanıyor... ve aynı boş noktaya bakmayı sürüdürüyordu... bir çocuk yaklaşarak ona bir not uzattı... not arkadaşlarını dirilten kara cüppeli büyücüye aitti... "dengeye inanırsın değilmi... yaşam adil olmalı..."

bunlar gerçeklerdir... gerçek ise yaşanmış olan... yaşanacak olansa meçhuldür siz ölümlüler için... sizin yükümlülüğünüz, size sunulan zamanda yapılabilecek en doğru şeyleri yapmaktır... ve geçmişinizden ders almak... ben geçmişi bilenim... geleceği bilenim... olmuş, olan ve olacak herşey benim ilmimdedir... ben "İzleyiciyim"...

Dura ¥
________________________________________
yeni bir sistem ve dünya...: Dura - 24.03.2004
elbet bunlar yapılabilir... hatta yeni bir dünya ve sistem bile kurulabilir... kendine özgü ırkları, dinleri, yönetim biçimleri, teknolojileri ve kültürleri ile yeni bir dünya... fakat bu çok ciddi bir çalışma... ve bu çalışmaya iştirak edebilecek çok sayıda insan gerekir...
bu şartlar sağlanırsa neden olmasın...

Dura ¥
________________________________________
RPG & FRP Grubuna: DRAGONCAGATAY - 23.03.2004
Bu grup Türkiye de yada dünyada hiç yapılmamış bir format üzerinde bir sebaryo yaratabilir mi ?
Yaratıcılığımızı bu yönde zorlayarak ses getirecek bir çalışma yapılabilir mi ? Bu konu ile ilgili yorumlarınızı gruba yazar ve modaratörümüz Dura ile koordineli bir şekilde çalışabilirseniz ilginç bir aktivite ve serisi ortaya çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
DRAGONCAGATAY / CLUB CADDE EKİBİ - Proje yöneticisi
________________________________________
...: Sir ErdoQuan - 22.03.2004
Vızıldayan bir arı sonunda aradığı aşkını bulmuştu, narin kanatlarını çırpıp işine koyuldu, polenleri toplamak aşkına gösterdiği sevgi şekliydi, gerçi bu aşkı her gün onlarca çiçeğe gösterse de, kimi zaman bir papatya, kimi zaman bir lale ve diğerleri, o herbirine ayrı bir sevda ile gider ve gitmeye devam edecekti. Ama keyfiin bozan bir titreşim alıyordu topraktan, ilk önce umursamamayı düşündü, fakat gittikçe artan titreşim, aşkından ayrılmazsa başka aşklar yaşamayacağını söylüyordu ona.

Verzan mutlu bir şekilde elindeki papatya buketine başka bir tanesini ekledi üzerindeki arıya aldırmaksızın, bu akşam yapacağı aile ziyaretinde dedesine sunacağı hediye idi, karşılığında güzel bir hikaye almayı umud ederek.

...

- Kuzum her geçen gün biraz daha büyüyorsun.
- Evet dedecim, sanırım yakında okula gitmem gerekecek
demişti Verzan biraz canı sıkkın bir şekilde. Dedesi bu tavrı daha öncede görmüştü, kendi çocuklarından ve onların diğer çocuklarından, ve tatlı bir tebessümle bu durumu göz korkutarak değil de sevdirerek giderebileceğini biliyordu ve daha önceleri söylemiş olduğu gibi
- Kuzum biliyor musun okula gidersen nice hikayeler duyacaksın
- GERÇEKTEN Mİ??

“İşte hedefi buldu bile” diye geçirdi içinden Drunakh tatlı tebessümünü yüzünden eksik etmeyerek. “Hikayeler bizlerin yaşamlarını renklendirmek ve şekillendirmek için gereklidir hayatım” diye devam etti. “Benim bugünlere gelmeme de bu etkendir canım.” Eklemeyi unutmaması gerekn kelimlerdi bunlar. Kimseyi kandırmadığını da itiraf etti kendini. Zira kendi yaşamını bir demircinin demiri işlemesi gibi işleyen etkenler olmuştu hikayeler. Hiç unutmuyordu o yağışlı günü ilk defa duyduğu destansı hikayeyi. Anlatıcının sesi bile kulaklarındaydı ilerleyen yaşına rağmen. Diyordu ki;
“Bu adımlarını bilmeden atanların öyküsüdür...”

Dura, sonbaharın o son ılık hava akımlarından birinde kalmakta olduğu ulu çınara doğru ilerlemekteydi, sanırım bu şehri sevmesinin sebeplerinden biri bu ağaçlar, hala anlam veremiyordu bir şehir nasıl olurda böyle çınarlarla iç içe olabilir diye. Ağacı tırmanan tahta basamakların o gıcırdayan sesleri bile ona essiz bir müzik gibi geliyordu. Her ayrılışında bir burukluk ve bir o kadar keyif alıyordu. Bu sesi işitmek ona yaşadığını anımsatan sesti belki de. Ağır adımları kapıya kadar ulaştığı sırada...

....................

Conrenius Helm tapınağının sıcak koridorlarında ilerleken kendi kendine bir teoloji mücadelesine girişmişti bile, bu ortam o kadar huzurlu ki diye düşünüyordu neden ben bunu yaşayabiliyorken başkaları bunu yaşamıyor, keşke herkes burada olabilse, bunu diyordu içinden ama içindeki bir ses de diyor du ki bir kişi sürekli tok olursa tokluğun anlamını bilemez ki onun için aç olmanın da hazzını yaşamalı, işte öğretiler bunu diyrordu bunu için herkes burada değildi, onun amacı bir şekilde öğretileri yaymaktı. Sonunda kendi kendine haksızlık etmekten vazgeçmişti, o buradaydı çünkü daha zoru için hazırlanıyordu, hiç bir zaman eğitimine boşa çıkarmamaya and içmişti. Yakında diyordu içinden yakında zamanı gelecek ve rüştümü ispatlıya...
- Biraderim bu saatte uyuyor olmanız gerekmez miydi?
Kendi kızdı, bu kadar kendini kaptırarak gezinmenin anlamı neydi ki, pöhh bir de herkese hizmet edecekmiş, daha kendi tapınağında bile dikkatsiz geziniyorsa bilmediği dışarıda neler gelirdi başına.
- Şeey efendim, dalmışım afedersiniz bir daha..
- Görüyorum ki kendi içinde bir mücadeleye girmişsin evladım, bırak çekinme mücadele et, öğretiler bunun içindir, size körü körüne hizmet edin demiyoruz, kendi mücadeni yerine getir ve doğru olduğuna inandığını yap, doğru yol tekdir ve mutlakdır. Şüpheye yol vermez birader Corenius. Şimdi iç mücadelene devam edebilirsin seni yanlız bırakayım evladım, inancın herkese ilham olsun ve Helm seni kutsasın.
Söyleyecek bir şey bulamadan gitmişti efendi Orfanlus. Ne kadar da bilge diye düşünmekten alamadı kendini belki bir gün bende diye geçirdiği sırada içinden bir ses
“Pöh sen mi hiç güleceğim yoktu”
“Ama imanım....

Bu gençte gelecek var, umarım yolu açık olur ve onun gibileri eksik olmaz çevremizden diye geçirdi Başrahip Orfanlus.


.............


- Merhamet kalkanınız,
- MERHAMET KALKANIMIZ!
- Onur kılıcımız.
- ONUR KILICIMIZ!
- Sadakat hayatımızdır.
- SADAKAT HAYATIMIZDIR!
-
Hepbir ağızdan çıkan bu yemin Tyr inancını paylaşanların yaşama bakış açılarını en net şekilde özetliyordu. Conrad bunları ilk duyduğu zamanda tüylerinin nasıl diken diken olduğunu hatırlıyordu ve aynı hazzı hala duyması onu mutlu ediyordu, bir de babası...

Bir gün, diye içinden bir söz verdi, bir gün gelecek ve onun peşinden gideceğim, rüştümü ispatladığım anda Tanrımın öğretileri yolunda babamı bulucam, Hayatım üzerine yemin...
İç sesi eğitmeni tarafından bölünmüştü,

- Conrad, yakında buradan ayrılacaksın ve hak ettiğin zırhı giymek için rüştünü ispatlayacaksın ama unutmaman gereken bir şey var evlat, (sanki Conrad’ın iç sesini duymuşcasına) söz vermek kolaydır önemli olan tutabileceğin sözler vermektir.
- Efendim, Evet efendim!
- Rahat asker.

“Söz veriyorum baba, söz veriyorum seni bulacağım.”

..................

“şu yakışıklı adamı gördün mü lora?”
“Görmekte ne demek dün beraberdim”. Diye böbürlendi lora.
“Ciddi misin nasıldı?” diye gıpda ederek daha da yaklaştı sahneye belki bu akşam onun gözüne girebilirdi.
Bayanlar, hep aynı tartışma diye içinden geçirdi Ramirez bir yandan da yanlış nota basmamak için gayret gösterdi. Balık Gözü hanı iyi bir yerdi, kalacak sıcak bir oda genel olarak ısınmasına başka şeyler etken olsa da, güzel bira ve şarap ve iyi bir ücret. Bir yandan sapkaşına atılan paraları göz ucu ile sayıyordu, acaba bi iki tanesini Durn görmeden yürütebilirmiyim diye düşünürken Durn ile yüz yüze geldi ve son notasını bastıktan sonra bütün yüzünü kaplayan o yılışık gülümsemesi ile selamladı hancıyı. Bu akşam kaçıramıyacaktı ama bunun yarını da var. Esasında bu ikisinin aralarında oynadığı basit bir oyundu ve bu onları hiç bir zaman canını sıkmasına sebep olmuyordu.
“Bu akşam hasılat çok iyi değildi ha Rami?”
“Aaa, niye öle diyorsun Durncum, 1,2,3...” diye s ayma işlemine girişti ve sonunda paranın yüzde 40 ını Durn a uzattı.
“İçinden para yürütmedin umarım RamiCim?” cim kısmını bilhassa vurgulamıştı.
“Olur mu hiç öyle bişi Durny” diye ekledi Ramirez en masum gülümsemesi ile ki Durn de bundna korkuyordu ne zaman bu gülücük gelse keselerinden birşeyler eksilirdi. Sanırım ufaktan yanından uzaklaşsam iyi olur diye öğütler vermeye başladı kendi kendire.
“Oyyy oyyy bir ügn daha bitti, sanırım bu akşam yanlız uyuyacam” diyerek merdivenleri tırmanmaya başladı, ve odasının kapısında geldiğinde kendisinin de eklediği bir iki kilidi açarak o huzurlu ama soğuk odasına girdi, daha yatağa yeni uzanmış ve battaniyesi altında ısınmaya çalışıyordu ki kapının çalındığını ve “ efendi ramirez” sesini duydu ve sesin sahibini tanıdı. Belki de akşam o kadar erken bitmeyecek diye hafif bir sırıtışla kapıya doğru ilerledi
“Buyrun sevgili kulunuz Ramirez emrinizde....”


...................

“Lant olsun” diyerek elindeki kuzgun tüyünü yere attı, son günlerde çok gergiin günler geçiriyordu Archon, yazdığı hiçbir scroll doğru düzgün işlemiyordu, bu heyacınana hakim olması gerekiyordu, yarın öbür ya daha kötü durumlarda kalırsa ve o durumlarda yazması gerekirse.
Kendi kendine sakin olmayı telkin etti ve yere attığı tüyü alıp yeni bir kuzu derisi üzerine yazmaya başladı, 2 3 saatlik çalışma sonrasında derinin üzerinde parlyan harfleri gördüğünde içini birt tatmin duygusu kapladı, öyle bir haz idiydi ki bu hiçbirşey ona bu hazzı yaşatamazdı.
“Çok çalışıyorsun çömezim” bu sözler ustasına aitti, Usta Marfeli genç öğrencisinin heyecanı biliyordu, yakın zamanda buradan ayrılması ve kendini ispatlaması ve büyü kullanmada etkin olduğunu göstermesi gerekiyordu. Onun hakkında bazı şüpheleri vardı belki de soyadı yüzünden kuruntu yapıyordu ama ne olursa olsun bir gözünü üstünde tutması gerektiğini aklının bir kenarına not aldı.
“Evet ustam, bana verdiğiniz öğütler gibi” ki ara en sert öğütleri bir meşe sopa ile alıyordu “hiç unutmadım.” İğneleyici sözlerini bastırarak konuşmaya devam etti.
“Rızanız olduğu zaman sınavıma başlayabilirim ustam”
“Zamanı gelecek Archon, zamanı gelecek”dedi ve içinden “umarım herkes için en iyisi olur sevgili Archon Darksoul.” diye ekledi.

...............................

“Eaaahh bu kapı kulplarının arasında yaşamaktansa bir hobit köyünde korkuluk olurum daha iyi” Olaf her zamanki yakınmalarından birini yapıyordu. Yaşadıkları onun suçu değildi, onun suçu hayatta kalması idi, ve evinden ki artık şüphe etmeye başlamıştı burasının evi olduğundan uzaklaşmaya karar verdi. “En iyisi uzun bacaklı Ramirez’i görmeye gitmek onun olduğu yerden bela eksik olmaz.” Bu düşünce hoşuna gitmişti. Mümkün olan her fırsaat baba yadigarı baltasını kullanmak onun için ailesi ardından edilen en iyi dua idi ve şüphesiz Moradin de böyle olmasını isterdi.

..............................

________________________________________
biliyorum angelion...: Dura - 21.03.2004
uzun süredir yazmayan dostlarımızı uyarıyorum... her girdiğimde burada onlarca yazı görmek isterken, böyle bir manzara üzüyor beni de... fakat neredeyse haftada 3-4 sefer bakmama rağmen yazmıyorum bende... çünkü artık herkes okur oldu bu grupta... yazmaları için uyardığım dostlarım da pek önemsemediler... o yüzden bende yazmıyorum bir süredir... umarım kendilerine gelceklerdir... bu grubun bir amacı var... ve bu amaç sadece benim sırtımda değil... bunun anlaşılması lazım...

ceyhuncum... yoktun uzun süredir... özlettin kendini... metucon için, ortadoğu teknik üniversitesinde düzenlenen bir RPG festivali diyebiliriz... toplamda 3 gün sürüyor... live oyunlar da oluyor, masaüstü oyunlarda... güzel bir aktivite... bir kaç gün içinde sitede çağrı yayınlanacak... takip edin...

sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
: angelion - 20.03.2004
kimse birseyler yazmıyor son zamanlarda:(

çiseliyor yağmur,
bulutlar "akşam vakti" tablosunu andırıyor,
sarıyorlar şehri mat tonlarıyla,
havadaki hüzün insanlarıda etkilemiş,
dolaşıyorlar donuk yüzlerle,
çizmesi kaldırımları döven hoppa az önce geçti yanımdan,
ne aksiydi,
sigara içmeliyim,
derin bir çekiş,
tütünün çıtırtısı en sevdiğim ses,
ve dudaklarımdan çıkan gri duman,
ölümüm bu pisliğin yüzünden olacak ne yazık,
ne de çabuk geçiyor zaman,
farkında olmadan gelmişim,
gerçekle yüzleşebildiğim tek yer burası,
ren nehrinin üzerindeki bu eski köprü,
geçen yolcu gemileri,balıkçılar ve sevgilim,
durduğum yerden atlamıştı soğuk sulara,
gözlerimin önünde veda edişi,
ellerim hala titriyor,
sonra ne oldu?
arkasında onu delice seven bir adam bıraktı,
artık yaşasa bile kıymeti olmayacak bir...
________________________________________

________________________________________

MetuCON-2004: Dura - 14.03.2004
23-24-25 Nİsan tarihlerinde... beklenen etkinlik nihayet start verecek tekrar... sürprizlerimizi bekleyin... :)

Dura ¥
________________________________________


mezardaki ganimet...: Dura - 5.03.2004
oyuğun önünde durmakta olan zayıf yapılı genç gözlerini kısarak ileriye doğru baktı. fazla uzun olmayan koridor, birkaç metre ötede taş bir kapıyla son buluyordu. geri dönüp höyüğün girişinde beklemekte olan arkadaşlarına "sanırım bulduk çocuklar..." dedi hince bir gülümsemeyle.

bulundukları yer ıssız bir vadinin girişinde bulunan küçük bir tepecikti. bahar ayı tüm canlılığıyla doğaya hayat vermişti yeniden... tüm vadi ve çevresi uzun yeşil çayırlarla ve binbir renkli çiçeklerle doluydu. önünde durmakta oldukları tepe ise yaklaşık 2-3 metre yüksekliğinde, yarım daire biçimindeydi... üzeri çimen ve buralarda sık görülen kırmızı gelincik çiçekleri ile kaplıydı. bu güzel tepenin bir kaç yerinde, ne yazıkki şu an burada bulunan davetsiz misafirlerin, kazma ve kürekleri ile açtıkları çeşitli oyuklar vardı...

şansları yaver gitmiş, bir kaç denemeden sonra höyüğün girişine ulaşmışlardı. ben size bunları anlatırken, az önce oyuğun içinden çıkan ince yapılı genç, kapıda bekleyen iki arkadaşı ile oyuktan içeri girmişti bile...
sonsuz huzuru bozmaya yeltenen üç yabancı, kapının önünde içeri nasıl gireceklerini düşünürlerken, grubun iri yapılı olan üyesi "bence kıralım..!" diye gürledi. az önce burayı keşfeden ince yapılı genç kafasını sallayarak "bu kaya kapıyı kıramazsın Robman... başka bir yolu olmalı..." dedi düşünceli bir sesle "şu yazıları okuyabilseydik..." diye ekledi umutsuzca... kapıda bir kaç satırlık bir yazı vardı... yazının altında kılıç ve kalkan figürleri ile yapılmış büyük bir arma görünüyordu. ince yapılı gencin hemen yanında duran uzun boylu ve pelerinli silüet kapı üzerindeki kabartma yazılarda elini dolaştırırken şu kelimeler döküldü dudaklarından;

"burda yiğit bir savaşçı yatıyor.
bilinmeyen diyarlarda yol gezmiş,
ruhunu ve bedenini tanrısına adamış bir savaşçı.
huzur içinde uyusun.
çekilen cefalardan sonra,
ruhu sonsuzlukta huzur bulsun.
eleyyanna tiel budrael conrad"

kendisini şaşkınlıkla izleyen adamlara dönerek "bu mezarda dinginlik var, büyük bir dinginlik..." dedi silüet. Robman "sen bunu nasıl okuyabiliyorsun..?" diye sordu kalın sesiyle. onun sorusuna ince yapılı genç cevap verdi "o bir elf dostum." dedi hayranlık ve şaşkınlıkla, "fakat bu kadim yazıyı okuyabilmesi beni şaşırttı yine de...!?" diye ekledi... cevap vermedi pelerinli silüet... sessiz bir andan sonra "kimmiş..?" diye sordu ince yapılı genç. "ilginç olan da bu zaten, isim yazmıyor. sadece en son satır dikkatimi çekti. bir çeşit dua olmalı. fakat sihirli bir durum yok. kapı temiz..." dedi pelerinli silüet. pelerininin kapalı olan başlığından görünen sadece dışarı çıkan altın sarısı saçlarıydı. ince yapılı adam "bu kızı yanımıza almamız işimize yarayabilir demiştim değilmi..?" diye sırıttı. yaklaşık yarım günlük bir uğraşın sonunda kapıyı açıp girdiler içeri. lahitin yanında durmakta olan iki kasedeki kuru çiçeklerin yüzyıllardır içeri vardikleri güzel kokulu hava çarptı yüzlerine. bu hava şaşırtıcı bir biçimde tazeydi. içeri temkinli bir şekilde girip incelemeye başladılar. yaklaşık 6 metre çapında dairesel bir odadaydılar. odanın tam ortasında bulunan lahit, beyaz mermerden yapılmış ve yan yüzleri savaş kabartmalarıyla süslenmişti. lahitin üst kapağında ise iki eli ile göğsünde kılıcını tutmuş yatan bir insan kabartması vardı. duvarlarda çeşitli silahlar ve kalkanlar vardı. küçük bir köşede ise bir rafın üzerinde bazı kitaplar duruyordu.

elf kız kitap rafına doğru ilerlerken, diğerleri de duvarlardaki ganimetleri toplama işine giriştiler. elf kız ortalardan bir kitap alıp rastlgele bir sayfasını açtı. ve o an bunun bir kitap değil günlük olduğunu farketti. açtığı sayfanın üzerinde yer yer kan lekeleri olduğunu görerek ürperdi. sesli bir şekilde okumaya başladı. okumaya başladığında diğer iki mezar soyguncusu da işlerini bıraktılar ve zaten kapıyı açmak için çok yorulduklarından biraz oturup dinlenmenin iyi geleceğini düşünüp, dinlemeye başladılar elf kızının okuduğu şeyi.

"4 Mart 1478 - yine yorucu ve ölümcül bir gün... handa tanıştığımız bir adamın ihaneti ile bu allahın belası zindandayız... her yer tuzak dolu... Ramirez bile farkedemiyor bu şeytan işi tuzakları. zaten bu yüzden o da ağır yaralar aldı, önden gidip tuzakları farkedebilmek için. her attığımız adımda ölümün nefesi biraz daha yaklaşıyor... lanet olası bir orduyla savaşmayı yeğelerim. en azından orada savaşabileceğin bir şey olur. burada duvarlar, tavan, yer, hava... herşey ölüm saçıyor ve ben birşey yapamıyorum. ci.." kız bir an susarak "burayı okuyamıyorum. bir kaç satır silinmiş. mürekkebin dağılmasından sanırım" diyor ve devam ediyor. "...onlar gelmek istemedi. şu an ne yapıyorlardır acaba.? Arkon'la Olaf'ı kasabada bırakmak istememiştim ama iyiki orada kalmışlar. yoksa bizim durumumuzda olabilirlerdi. yada Dura'nın... hala ayılmadı. son darbede ölüyordu neredeyse. belkide şu an... lanet olsun... lanet olsun... Coronius ilgileniyor şu an onunla... en son Ramirez ile 3. anahtarı bulmaya gittiğinde anahtarı alması ile kara bir delik açılmış ve onu bilinmeyen bir yere çekmiş. bir süre onu arayıp durduk. onu ararken ana salondan gelen gümbürtüyü duyarak geriye, koridora koştuk. salona vardığımızda 3-4 adam boyunda dev bir iskeleti görerek irkildik. orada büyük bir arbede koptu... alev topları patlıyor... her yanımız yara bere içinde... derken Dura koşarak çıktı karşı koridordan, ağır yaralıydı.. o da saldırdı fakat kılıçlarımız koca kemik yığınına pek etki etmiyordu. Coronius'un elinde beliren ışıl ışıl parlayan bir çekicin gümbürtüsüyle sarsıldı koca yaratık. o büyük çekici o kadar hızlı ve rahat savuruyordu ki, yaratık bir hayli parçalandı bunun sayesinde. bu sırada kolundan, başından ve boynundan akan kana aldırmadan sıçradı Dura. yukarı vurmak istemişti niyeyse. fakat o kılıcını savuramadan koca mahluk tek vuruşta yere yapıştırdı onu... orada baygın yatarken bir darbe daha aldı... en son büyük bir hınçla vurduğumu hatırlıyorum... sonra parçalandı ve yokoldu... şu an hepimiz berbat durumdayız... Ramirez bir köşede oturmuş yarı baygın etrafa bakıyor. Coronius, Dura'nın başında bir şeyler yapmaya çalışıyor çaresizce... sanırım ona yardım etmeliyim... tanrı bizimle olsun..." diyerek sustu kız. son kelimeleri okurken sesi titremişti.

ağzı açık dinleyen adamlar bir kaç saniye kalakaldılar... en sonunda Robman konuşabildi "Vay anasını...!" oldu tek söyleyebildiği. kız, başını kitaptan kaldırıp adamlara doğru döndü ve bir an şaşkınlıkla baktıktan sonra başıyla selam verdi ve eğildi. "bizi affedin." dedi yüksek sesle. sesinde korku vardı. hırsızlar ne olduğunu anlayamadan içerisi ilahi bir ışıkla aydınlandı. bir fısıltı duydu herkes. anlayamadıkları kadim bir dilde birkaç sözcükten ibaretti bu fısıltı... 3 kez tekrar etti ve sonra sustu. ışık yok oldu. elf kız ayağa kalkarak, korkudan titreyen adamların yanına gitti ve "bu mezar ilahi güçlerin koruması altında... az önceki bir uyarıydı. hemen burayı terk etmeliyiz..." dedi aceleyle. adamlar aldıkları bir kaç parçayı yerine asarak hızla terk ettiler ebedi istirahatgahı. onca uğraşıdan sonra zorlukla açabildikleri kapının desteklerini kaldırıp ağır taş bloğun kapanmasını sağladılar. bir kez daha titredi yer... höyüğün çıkışına giden kısa koridoru hızla geçerek çıktılar açık havaya. içeride geçirdikleri zamanı kestiremiyorlardı. ama güneş doğmak üzereydi... kendilerini dışarı atıp çimlere oturdular. "o neydi öyle..!?" dedi ince yapılı adam. kız ise nefes nefese göğe bakmaktaydı. sonra bir an durdu ve eline baktı. o aceleyle elindeki günlüğü yerine koymayı unutmuştu. "aman tanrım...!!" diye bağırdı. elleri titredi...ve günlük yere düştü... o an, höyüğün girişinde bir ışık parıldadı. içeride duydukları kadim sözcükleri duydular tekrar. anlamının derinliğini hissettiler bu kez... sözcükleri tam olarak anlayamadılar ama sözcüklerin sırrına erdiler... ve hayatları boyunca unutmadılar o sözcükleri ve anlamlarını... bir gezgin olmanın düsturunu, ahlakını ve sorumluluklarını... höyükten çıkan tek şey olan günlük ise, uzun yıllar en değerli kütüphanelerde saklandı ibret vesikası olarak... sonra tarihin karanlık efsanelerine karıştı ve yitip gitti...

Dura ¥
________________________________________
ACILAR DENİZİ: Benimadımkırmızı - 4.03.2004


Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar hergün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
***

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
***

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını
***

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
Ümit Yaşar Oğuzcan
________________________________________
sona dair...: angelion - 29.02.2004
azgın kuheylanlarının sırtında,
tan sovalyeleriydi onlar,
tırısa kaldırdılar atlarını,
hainlerin memleketi arrien a,
carpısma istememisti korkaklar,
gece gelin demislerdi,
sanatın ve büyünün sehrine girerlerken,
dikilmisti binlerce cansız beden onlerinde,
kırılacaktı mızraklar,
soluk ay ısıgında,
parcalanacaktı kalkanlar,
yıgılacaktı yigitler mavi han sokagında,
haykırıslar kovalayacaktı ardından,
saatler gecmek bitmek bilmeyecekti,
gun agarınca parıldayacaktı zırhlar,
kılıclar dimdik ve onurlu,
son kez kalkacaktı goklere,
olumun kendisine meydan okumaları,
aptallıktı besbelli,
kemikleri dolduracaktı artık,
order of dawn ın yok oldugu arrien da...
________________________________________
bence hala bestelenebilir. ne dersin ramirez..? :): Dura - 20.02.2004
...AĞLAYAN ÇINAR...

Hüzün, keder, elem...
Yüreğimden dökülen gözyaşları...
Yalnızım...
Çok yalnızım...
Neredesin güneşim..?
Üşüyorum sensiz.
Neredesin..?

Bekle Çınar...
Ağlama...
Doğacak güneş...
Yeşereceksin...
Zor günlerin sonunda,
Sevdiğine kavuşacaksın...

Güz geldi yine...
Neredesin güzel güneşim...
Sen varken açar çiçeğim...
Bedenim çıplak...
Vahşi soğuk parçalıyor ruhumu...
Şefkatli kollarında dinlenmeliyim..
Neredesin...?

Bekle Çınar...
Ağlama...
Doğacak güneş...
Yeşereceksin...
Derine inen köklerinle,
Hayata tutunacaksın...

Korkuyorum...
Karanlık gecede esen,
ölümcül fırtınadan...
Korkuyorum,
Yalnız kalmaktan...
Bulutların örttüğü gökyüzünde,
Seni arayıp duruyorum...
Sıcaklığını, şefkatini, seni
Özlüyorum...

Bekle Çınar...
Ağlama...
Doğacak güneş...
Yeşereceksin...
Aradığın huzuru,
Baharda bulacaksın...

Dura ¥

(Efendi Dura'nın günlüğünden alınmıştır. Devam eden mısralar, yırtılmış olan sayfanın altında kaldığından şarkının ancak bu kadarlık kısmı dilimize çevirlebilmiştir...)
________________________________________
sona yaklasırken...: angelion - 19.02.2004
ilkbaharın ikinci haftasıydı...buyuk cimenlikte iki koca oglan gures tutusuyordu...izleyicilerde kendilerinden gecmisler,hoplaya zıplaya bagırıp duruyorlardı...toprak sallanmaya ve onlerindeki tepecikten nal sesleri isitilmeye baslandı...eglence durmus insanlar bekleyise gecmisti...yuzlerde saskınlık hakimdi...sınır baronu 3. sartes hazırlıksız yakalanmıstı...yuce malloryon imporatorlugu sessizce yok olacaktı tarih sayfalarından...cıtırtıların esliginde de son buldu...odunları yenilemeyi unutmustu ares...sınırsız hayal gucu yine esir almıstı...tanımadıgı belkide hic varolmamıs ulusları görmus,acılarına ortak olmustu...atesi ilk söndurusu de degildi hem...son zamanlarda sıkca dalmaya baslamıstı...arkasına yavasca dondu...herkesin uyudugundan emin oldugunda,eliyle havada garip sekiller cizmeye basladı...az otedeki odunlar havada suzulerek cemberin icine yavasca indiler...sonra poff diye bir ses duyuldu...aydınlandı ortalık...tavsan uykusuna yatmıs zalamir hafif kıpırdandı ama uyanmadı...derin bir oh cekti icinden ares...sonra kendini alamadı atesin guzelliginden...ellerini cenesine dayadı ve seyre koyuldu tekrar...festivale gelen cingeneler guzel muzikleriyle herkesi mest etmislerdi...kralicenin kulagına geldiginde saray avlusuna cıkmalarını buyurdu...prenste izleyecekti saray ahalisinden...hazırlıklar yapıldı,ust katmanın bulunacagı yerde kus ucurtulmuyordu o gun...annesin yanında oturan prens onca kalabalıgın icinde cingene kızını gördu...marlinna nın tahrik edici dansıyla erkek konuklar agızlarının suyu akmıs izliyorlardı...prens caldor yerinde dogruldu yanında oturan annesi kızı henuz fark etmemis gibiydi...sessizce sıvısmaya calıstı...evet basarmıstı...muhafızların eline birkac altın ilistirip,aralarından sıyrıldı ve kızın yanına geldi..."benimle dans eder misiniz?"...basından asagıya kaynar sular dokuldu.salaklıgına yanarak uzaklasmaya calısmıstı ama nafile...arkasını donen kız kafasını one hafifce egdi,tek kasını kaldırdı,herkesin ortasında "aaa bak sen!sumuklu yerden bitme cirkin mahlukat!basıma prens olsa hadi neyse" arkasını dönup uzaklastı hızla...ust katmanın bulundugu bolmeden kahkahalar patlıyordu ardı ardına...bir de saplak patladı arada...zalamir ares in enseye guzelce gecirmisti..."bal gibi uyuyorsun sen!bırak ben tutarım.mızmızlık yapma!atesin sonmesinden ve kucuk numaralarından da kimseye bahsetmicem.istedigim sadece uyurken rahatsız edilmemek anladın mı?ama sen bunu cok guzel basarıyorsun inan ki"...ares ayaga kalktı...elini saplagın indigi yere goturdu ve ovmaya basladı..."buyu sanatından anlarım.tıpkı senin hırsızlıktan anladıgın gibi...istedigine soyleyebilirsin ares in kim oldugunu ama sunu unutma gecen gun sırtına inecek kılıc benim sayemde kırıldı.efsun orucu oldugumu bilselerdi insanlar,ne olurdu bir dusun...uyku olayına gelince uyumuyordum.hayaller goruyorum bu aralar.gercek olması gereken hayaller...nobette dalınır mı diye sorma.cunku bunun cevabı basit...su anda ustunde oturdugun toprak zaten hayal.golgelerin bir oyunu sadece bu evren...yıldızları hatırlayıp hic gormemek gibi..."
ici su,toprak ve hava dolu kuresiyle oynayan cocuk,ormanın icindeki bu iki adamın konusmalarına tanık oldu.sasırmıstı...tanrıca annesi ona dogum gunu hediyesi olarak neden bu soguk nesneyi vermisti...anlamsız bir hediye...anlık sinirinin sonucunda kureyi duvara fırlattı.parcalanan sadece cam degil daha bircok seydi de...
________________________________________
sevgililer gününüz kutlu olsun...: Dura - 15.02.2004
sevgiliniz olsun yada olmasın, sevmekten ve sevilmekten yana ise yüreğiniz, tanrı sizi kutsayacaktır... çünkü yaratılan tüm varlıkların hamuru sevgi mayası ile yoğrulmuştur... hepimiz vücuda gelmeden önce, bu sevginin bir yansıması olarak dolaşıyorduk boşlukta... bir enerji, belki de bir ışık biçiminde idi varlığımız. maddessel anlamda vücuda geldiğimizde ise saf sevgiyi tattık annemizin kucağında... onun şefkat dolu kollarında bulduk, tanrıdan aldığımız sevgi mayasının yansımasını... daha sonra başka arayışlara itti yaşam bizi. farklı bir tenin ve ruhun varlığıyla yanıp tutuştuk. gerçek sevgiyi aradık yıllarca... kimimiz buldu eş ruhunu, kimimiz ise hala aramakta...
tanrı hepimize güç versin... sevmek ve sevdiğimize gerçek değerini hissettirebilmek için... sevilmenin kıymetini bilmek için...

sevgililer gününüz kutlu olsun...

Dura ¥
________________________________________
kar-buz-oyun iptali...: Dura - 13.02.2004
kar tam da oyun günü hepimizi mahfetti gene... geçen sefer de oyun gününe denk gelmişti... canım sıkılıyor bööle olunca... ama yapacak bişey yok... idare edicez artık...

dışarıda çok sert bir hava var dostlarım... mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın... işe falan gidenler kaytarmanın yollarını arasınlar... kendinize dikkat edin bu soğuk havada...

sıkı giyinin...
sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
aglayan göl: angelion - 10.02.2004
kollarımın arasında duran beyaz tenli kızıl saclı bir kız...yuzu oyle masum ki incinmemesi icin herseyi yapar insan...simdi uyuyor ama uyanık olsaydı okyanus mavisi gözlerini görebilirdiniz...bir zamanlar soguk gecelerin kıyısında icimi ısıtan gulusu ruyalarıma girerdi...aeris i neden mi severdim?kimbilir...ucsuz bucaksız diyarlarda onlarca sevgilimden hatırladıgım tek o var simdi...cicekci bir kızdı...lindbum da seneler once ustunde eski pusku giysiler elinde sepeti dolasırdı sokak sokak...pesindeki serserilerden kurtardıgım icin icindeki saf sevgiyi benimle paylasmıstı...ondaki farklılıgı hissetmeme ragmen bir sovalye oldugumdan dolayı ilgilenememistim...daha onemli gorevlerim vardı cunku...donup bir kez daha bakamamıstım lindbum un alacakaranlıgında...2 ay oncesiydi...yine aynı ruyaların birinde kosuyorduk güller vadisinde...cicekler yukselirken göğe dogru sarıyorlardı etrafımızı...gözgöze gelmistik bir ara...tek dizimin uzerine cokup askımı anlatacakken bıraktı ellerimi isteksizce...cicekler dokulurken yerlere yaprak oluyorlardı...kurumus yapraklar...o an sessiz ormanın icinde buluyorum kendimi...aeris tam karsımda uzerinde sade beyaz elbisesi...söyledigi sözler keder dolu "sessiz ormana gel antilus.kayıp sehir dremmell in yolu acık artık.vansallis in planları burada dugumleniyor." donek sovalye simdinin usta buyucusu vansallis...hayatımı karartan senelerdir izini surdugum vansallis...askımı calıp kollarımın arasına cansız bırakan vansallis...seni dremmelin kalbinde onurum uzerine yemin ederim ki bir gun bulacagım...o gun senin sonun olacak...
dremmelin kalbi aglayan göl...masallarda anlatılırdı oluleri kabul ettigi...antilusta ilerledi golun iclerine dogru...gögus hizasına kadar geldiginde duraksadı...gozleri yaslarla dolmus bicimde askına "seni sonsuza kadar sevecegim" dedi...sonra onu hafifce ileri dogru itti...golun ortasına kadar yuzen sekil yavas yavas batmaya basladı...
________________________________________

yoğunluk...: Dura - 9.02.2004
kafam bomboş şu an... her hangi bir düşünce yada fikir yok... sadece boşluk...
yo, belkide çok fazla şey var ve ben bu kadar çok şeyi düşünmeye çalışırken hissizleşmişim... evet bu daha doğru... bir bilgisayara çok fazla yüklenince, kapasitesinden fazla program açıp kapatınca, işletince, çalışınca, reset atmanız gerekir... yoksa kilitlenip kalır lanet makina... aynen o durumdayım işte... birinin gelip -RESET- düğmesine basmasını bekliyorum...
arada bir sıfırlamak gerekiyor hayatı... etraftaki herşeye kendini kapatıp dinlenmek... bedensel ve ruhsal olarak... sistemi kapatıp, motoru soğutmak... yoksa benim şu an olduğum gibi oluyor insan...
sürekli gözümün önünde kırmızı kırmızı yanıp sönen şu yazı var "not enough space..." ama ben yüklenip duruyorum hala... her an kafamda binlerce ses, düşünce... insan toparlayıp anlamlı bir kaç ses bulamıyor o gürültüde, karmaşada... düşünüyorsun ama düşündüğün birşey yok aslında... sen sadece kafandaki gürültüden bir anlam çıkarmaya çalışıyorsun... bir kaç kelime yakalayabilsen ne mutlu... tıpkı SETI projesinde, uzayı dinleyen bilim adamları gibi... onlar da milyonlarca parazit içinden anlamlı diziler çıkarmaya çalışıyorlar... binlerce ışık yılı uzaklıktaki galaksilerden gelen radyo dalgalarını dinliyorlar... ve duydukları tek şey parazit... karmaşanın içinde bir düzen yakalamaya çalışıyorlar... kaosun içinde düzen bulunabilir mi...?
başım ağrıyor... artık sistemi kapatma zamanıdır... 5 saatlik bir uykuyla, yenilenmiş numarası yaparak işe gitmek zamanı... sabah bindiğin otobüsün şoförüne, poğaça aldığın pastanedeki kasiyere, iş arkadaşlarına, patronuna, öğle yemeği için gittiğin restoranın garsonuna...vs ve yarın sabahtan itibaren muhatap olacağın herkese iyiymiş numarası yaparak gülümseme zamanı...
artık kapatma vakti...
yanıp sönmekte olan yazı değişmeye başladı... artık yanıp sönmüyor... ellerimi kullanamıyorum... vücudum ağırlaşıyor...
devam edemeyeceğim... iyi haftalar hepinize........¥

[SYSTEM HALTED]
[SYSTEM HALTED]
________________________________________
: angelion - 7.02.2004
"The way of a mage is a dark and lonely one. This is why so many wizards fall early into the darkness of the grave - or later into the endless twilight of undeath. Such bright prospects are why the road to mastery of magecraft is always such a crowded one."
Jhalivar Thrunn
Trail Tales of the North
Year of the Sundered Shields

turkcesi de var google da aratırsanız cıkıyor karsınıza:)
oyunda karsılastıgımız buyucuye ne guzel uyuyor degil mi?
tsk ederim erdoquan ve dioptre icq icin:)
________________________________________

kabloda icq sorunu yaşayanlar için: Sir ErdoQuan - 6.02.2004
arkadaşlar ayarlarınızı söylediğim şekilde değiştirirseniz bağlanabilirsiniz. gerçi arada bağlantı kopuyor ama genel olarak icq kullanabiliosunuz.
server kısmında

login.icq.com
443
using firewall
https
keep connection alive

firewall kısmında ise
host: 217.7.133.254
port: 3128
https

şeklinde olmalı ayarlar...
________________________________________

elemental...: Dura - 1.02.2004
şiddetini azaltan kışa rağmen yinede soğuk olan bir havada ilerliyordu grup. hafif hafif esen rüzgar kuzey buzlarından taşıdığı soğuğu vuruyordu insanın yüzüne. aylardır yolda olan gezginler bir yer sarsıntısıyla irkildiler... sonra bir haykırış... grup huzursuzca etrafına bakınırken, Arkon "bu bir büyü olmalı" diye sesli düşündü. bir haykırış daha ve tekrar bir sarsıntı... vadinin aşağısına baktıklarında, yerin altından yükselmeye başlayan tepeleri farkettiler.bu koca tepeler biçimlenerek kollu bacaklı dev kayalara dönüştüler. yaklaşık 5-6 metre uzunluktaki bu dev kütleler, tam ortalarında durmakta olan bir silüete saldırıyorlardı. insan boyutlarındaki siluet havalanarak bir büyü haykırıyor ve yaratıklardan biri sarsıntıyla yere devriliyordu. gezginler durup aşağıda olanları izlerken, yukarıdaki bir kaya kovuğunda kendilerini izlemekte olan bir baykuşu farketmediler. baykuş, sarsıntıları izliyor ve yılların tecrübesiyle, saklanması ve saldırması gereken anı bilerek bekliyordu. aşağıda dev kaya kütleleri ile savaşmakta olan adam idare ediyor gibiydi. fakat baykuş tam da bunu düşünürken, aşağıdaki gruptan bir bağırışı duyarak bakışlarını o tarafa çevirdi... bir cüce attan atlamış ve atının üzerinde, kendisini kolundan yakalamış bir adama bağırıyordu, "bırak beni..!". cüceyi tutmakta olan gri pelerinli adam gözlerinin içine bakarak, "şimdi sırası değil Olaf..! lütfen burada kal..." dedi yarı emir yarı ricacı bir ses tonuyla. cüce sertçe kolunu çekiyor ve adamın atı huzursuzca sallanıp kişniyordu. adam inatla bırakmıyordu yerdeki cüceyi. adamın "Olaf" diye seslendiği cüce, elini baltasına uzatarak tekrar gürledi "bırak...!" baykuş bir an için bu iki yerdeyürüyen'in düşman olup olmayacağını düşündü. cüce elini baltasına götürünce "lanet olsun Olaf...!" diye bağırdı ve yerdeki cüceyi bıraktı atındaki adam. Olaf aşağıdaki dev kayalara büyük bir hırsla koşmaya başladı. cüceyi tutan atlı, atını çevirerek aşağıdaki vadinin aksi yönüne doğru ilerlemeye başladı. attan inmekte olan bir büyücünün ve beyaz cüppeli bir adamın yanından geçti. bu sırada adamın yanındaki bir başka yerdeyürüyen, atıyla birlikte havalanmaya başladı. baykuş buna bir anlam veremedi ama izlemeyi sürdürdü. bu havalanan, ince yapılı adam, gözlerini kapamış garip kelimeler mırıldanıyor ve atıyla birlikte yükseliyordu. aşağı koşan Olaf'a şaşkınlıkla bakan baykuş bu cücenin çok güçlü olduğunu geçirdi aklından. koca kayalara tek başına kafa tutuyordu. az önce cüceye bağıran ve ters yöne doğru ilerleyen adam birden durup geri döndü ve aşağı koşan Olaf'a baktı. başını örten pelerininin başlığını geriye itip kafasını salladı ve içinden "lanet olsun" diye geçirerek aşağı sürdü atını. arkadaşlarının yanından dörtnala geçerek aşağıya ve belki ölüme koşuyordu...
aşağıdaki adama saldıran dev earth elemental'lar birer birer iniyordu... bunlardan biri, bağıra bağıra kendilerine doğru koşan Olaf'ı farkederek geriye döndü ve ona doğru bir adım attı. Olaf dev kayaya doğru sıçradı ve baltasını olanca gücü ile savurdu... fakat balta dev kayaya çarparak sekti ve Olaf yere indi. baltası ile gard alarak savunmaya geçti ama saldıran 5 metrelik bir kaya olunca bir baltadan daha fazlasına ihtiyacınız vardır...
aşağı koşmakta olan atlıya baktı bu kez yaşlı baykuş... "burada gerçekten çok cesur adam var..." diye gülümsedi içinden. kocaman kayalara kafa tutan bu küçük yerdeyürüyenlerin fazla ömrü olmadığını düşündü. atını aşağı süren adam elfçe birşeyler haykırarak elini göğsüne vurdu. atın savrulan yeleleri adamın yüzüne değerken, göğsündeki elinden kahverengi bir duman yükseldi. bu duman yayılıp atlının çevresinde dönmeye başladı. adam kılıcını kaldırarak Olaf'a saldıran kayaya doğru sürdü atını. öleceğini biliyordu... ama yinede gidiyordu işte...
sağ kolunu savuran elemental, yerdeki cüceyi metrelerce yukarı ve ileri savurdu. darbeyi alan cücenin cansız gibi görünen bedeni havada ilerlerken bir mucize oldu. az önce atıyla yükselen ince yapılı adam 110 kiloluk cüceyi yakaladı. neredeyse düşüyordu ama toparlanıp onu ata çekmeyi başardı. cücenin aldığı darbeyi gören pelerinli adam artık dönüşsüz bir yola girdiğinin farkında olarak atını mahmuzladı ve kılıcını darbe için yukarı kaldırdı at dörtnala koşarken. fakat bir anda önündeki dev kaya kütlesi ikiye ayrıldı ve öne doğru devrildi. eğer dizginlere olanca gücüyle asılmasaydı bu devrilen kayaların altında kalacaktı. aniden duran hayvan biraz korku, biraz da acıyla şaha kalktı... az önce dev kayanın bulunduğu yerde bağdaş kurarak havada durmakta olan bir keşiş gülümsüyordu... derin bir nefes verdi atlı... ölümle yaşam arasındaki çizginin, yaşam tarafında kalmıştı...
baykuş gözlerini kısarak izlemeyi sürdürdü bir süre... sonra bambaşka hikayeler için kendini kaya oyuğundan aşağı bıraktı... kimse onun kanat çırptığını duymadı... kimse onun bilge gözlerini görmedi...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
dawn night...: Dura - 29.01.2004
aslında oyunda kullanabilirdik bu karakteri... çok karizmatik geldi birden... dawn olsa da gayet canlı gibi göründü gözüme :)
________________________________________
the order of dawn: angelion - 28.01.2004
dawn knight birden irkildi.yakın bir yerden tıkırtılar geliyordu.yanında duran zırhını ses cıkarmamaya calısarak cabucak giydi.kılıcını eline aldı ve gözlerini kapadı.bir grup sessizce dolanıyordu.ayaga kalktı seslerin geldigi yone dogru yurumeye basladı.arkalarından dolastıgında altı kisinin tek sıra halinde ilerledigini gördu.iyi insanlar olduklarını sezdiginde karsılarına cıkmaktan vazgecti.caylaklar dedi icinden eger kendisi yerine bir baskası olsaydı simdi coktan olmuslerdi.burası tehlikeli bir yerdi,gunduz bile kimse gecmezdi.olumsuzlerin cirit attıgı arrien e geldikleri icin bol sansa ihtiyacları vardı.kampı kurdugu yere geri dondu ve tahta taburesine oturdu.los ay ısıgında gun agarması rengindeki zırhı ne guzel parlıyordu.kafasını kaldırdı yıldızlara bakarken emrindeki orduları ve hukmettigi ulusları saatlerce dusundu sonra the order of dawn sözcukleri cıktı zorda olsa dudaklarından.gecmiste yasadıgı anıları simdi bir olumsuz olsada aklındaydı...
________________________________________
: dioptre - 27.01.2004
benim kitap yazma hayalim varsa bence seninde olmalı dura.sen benden daha deneyimlisin vede cidden yazıklarını keyifle okuyorum..sende düşün bence kitap yazmayı.. =) saygılar..
________________________________________
->dioptre: Dura - 26.01.2004
elbette kardeşim... senin gibi düşünen ve düşündüklerini ürüne dönüştüren insanların elbette yazması lazım... hatta uzak bir ihtimalmiş gibi görünse de, ileride burada küçük hikayeler yazan insanların kitaplarını okumak isterim... gereken sadece hayal etmekten vazgeçmemek... bunun dışında belli bir bilgi birikimi ve boş zaman lazım...
emin ol imkansız değil..
dedim ya, en önemlisi hayallerimizi kaybetmemek...

sevgiler...

Dura ¥
________________________________________
soğuk demişken...: dioptre - 24.01.2004
soğuklarda hazır bastırmışken istanbulda size tavsiye edebileceğim bir kitap aklıma geldi...IceWind Dale Trilogy(Buzyeli Vadisi Üçlemesi).hala aranızda okumayanlar varsa tavsiye ederim..burada çektiğimiz soğuklar hiç bişey gelicek gözünüze..oldukça akıcı bir anlatıma sahip ayrıca.kaptırıyosunuz kendinizi okurken...bu arada aranızda dragonlance ingilizce koleksiyonu yapan varmıydı?
________________________________________
: dioptre - 24.01.2004
kopukluk olduğunu bende farkındayım dura.zaten bile bile öyle yazdımki konun geneli anlaşılsın diye.aralarını tamamlamak daha kolay olacaktır benim için..hikayenin genel içeriğini anlatmak istedim..hikaye konu olarak benim hoşuma gitti ama.. =) takdir ettim kendimi..biraz megolamanlık yapıyım..kitap yapıcam bunları tamamlıyım.. =Pp
________________________________________
buz-kar-soğuk: Dura - 24.01.2004
soğuk tüm şehri pençesine aldı. bu soğukta hiçbirşey düşünemiyor insan. kafam darmadağın, titreyen dizlerimin sesi var yalnızca... bir şey düşünemiyorum desemde gözümün önünde bir görüntü var...
hiç bir zaman unutmadığım, nerden hatırladığımı da bilmediğim anılarımdan bir resim sadece... ama sürekli gözümün önünde...
iki fiyortun birleştiği noktadan uzanan yüksek bir kayalık... yaklaşık olarak 80m. yükseklikte ve 600m. kadar denizin içine uzanıyor... bu, koyların arasındaki büyük kayalık çıkıntı, hisarlarla çevrili... yüksek surlarla korunuyor... içerideki şehir mütevazi görünüyor... alçak boylu ağaçlarla çevrili şehir. evler tek katlı ve ahşap taş karışımı... ayrıntıya daha fazla girmek istemiyorum. kışın o şehri izlemek kadar keyifli bir şey yoktur benim için... hele burnun en ucunda duran ve dünyanın en kadim deniz feneri olan derfas kalesinin üzerindeki yüksek yapının tepesinde, kuzey rüzgarlarını hissetmek... kulenin üzerinde dalgalanan derfas bayrağının rüzgarda salınışını seyredip uzaklara dalmak... şanlı derfas şehri...

ooff... soğuk kendime getirdi birden... dünyaya dönmek zorunda kaldım yine... kombi tam kapasiteyle çalışmadığı için titreyerek kendime geldim :)

dioptre hikayen gayet güzel umarım devamı gelir... önceki hikayeyle ilgili bazı kopukluklar var ama devamı gelirse anlayacağız... devam et dostum...

sıkı giyinin dostlarım... kara kış sizi hasta etsin istemem...

kendinize iyi bakın...

Dura ¥
________________________________________


hikayenin devamı: dioptre - 21.01.2004
Acaba gündüzleri bir daha dışarı çıkabilecek miydi? Bu onun hayatının tamamiyle tersine dönmesi mi demekti? Nasıl vampir olmuştu peki? Nerden gelmişti bu özellik birden ona? İzlediği filmlerden mi çok etkilenmişti, yoksa bu bir rüya mıydı? Tek umduğu bunun bir rüya olmasıydı. Ama gerçek olma olasılığı daha yüksekti. Çünkü herşeyi hissedebiliyordu. Tenindeki acıyı, kana olan aşkını hissedebiliyordu. Bunları önleyemiyordu. Belki gerçek hayata benzeyen birçok rüya görmüştü fakat bu kadar gerçekçi olmasına imkan yoktu.






Alışveriş merkezinde girişteki güvenlik görevlilerin yanında salına salına geçerken, gözlerinin içine bakmamaya dikkat etti. İlgiyi üstüne çekmek istemiyordu, şimdilik! Fakat üzerindeki deri pardüse, beline kadar uzun düz ve bakımlı saçları, kırmızı gözleri ve sivri dişleri ile dikkat çekmemesi mümkün değildi. Bugünü özellikle seçmişti. Bugün Cadılar Bayramı idi. Herkes bir kostümle geziyordu. İçeri girdiğinde soldaki ve sağdaki mağazalarda alışveriş yapan çoğunlukta bayanlar o kadar telaşlılardı ki hiçbir şeyin farkında değillerdi. Yürümeye devam eden Gorak ileride bulunan geniş alandan yukarı doğru giden geniş basamaklı mermer merdivenlerden çıkmaya başladı. Çıkarken birkaç dikkatsiz insan ona çarpmıştı. Çarpmanın ardından sadece çarpan kişi sarsılmış, kendisi ise aynı şekilde yoluna devam etmişti. Sadece belirli bir noktaya odaklanmıştı. Bu nokta saçları lüle lüle sarı olan ve gözleri yemyeşil olan bir bayandı. Gözlerinin uzağı çok daha rahat görebilmesinden dolayı ona odaklanabilmişti. Artık o kadar yakındı ki kanının akışını diğer insanlarınkinden ayırt edebiliyordu. Normal seyirde bulunan kalp az sonra son defa çalışacak ve duracaktı. İnsanların arasından topluluğu yararak ilerlerken birden bir figür gözüne ilişti. Bir vampir figürü... Bir vampir bir insanın kanını emiyordu. Ona doğru bakarken gözlerinin yandığını, dişlerinin gıcırdadığını hissedebiliyordu. Artık resmen kana susamıştı ve onu kimse durduramazdı. Durduramadı da...
Mağazaya girdiğinde karşısındaki sarışın kadına bir yumruk attı. Suratı darmadağın olan kadın neye uğradığını anlayamadan yere kapaklandı. Üstüne doğru gelerek suratına tekmeler savurduktan sonra tek eliyle kadını kaldırarak kafasını vücudunda ayırdı ve kafasından akan kanları başının yukarı kaldırıp ağzına doğru tutarak içmeye başladı. Her gırtlak hareketinde sanki 1 kat daha fazla güçleniyordu. His inanılmazdı. Yıllardır bu kadar güzel bir kan içtiğini hatırlamıyordu. Bu listedekilerde ikincisi idi. Yıllar önce birisini şansa bulduktan sonra araştırdığı kişilerden ikincisi de aynı keyfi vermişti. Teorisi doğruydu demek ki! Bu yıllar önce Çernobil’de yaşayan insanların kazadan sonra bu insanların kanında oluşan dönüşümdü. Bu dönüşüm onların kanını içtikten sonra onu daha da güçlü kılıyordu. Geriye yaşayan 15 kişi kalmıştı. Bunların bir kısmı Amerika’da bir kısmı Avrupa’da bir kısmı da Asya’da bulunuyordu. Amacı bunların hepsinin kanını içerek durduralamaz hale gelmek ve en önemlisi baş düşmanı Kosilass’ı etkisiz hale getirebilmekti. Bunun için herşeyi yapabilirdi ve yapcaktı. Kafasına koymuştu. Hayatını buna adamıştı. Varlığının sebebi belkide buydu. Dünyaya hakim olacak kadar güçlü olmak...
Bu düşüncenin bulutları ortadan kaybolduktan sonra eve gidip biraz dinlenmeye karar verdi. Yola koyuldu. Binaların üzerinden sanki bir kuş kadar rahat bir şekilde ilerliyordu. Artık daha rahat kontrol sağlıyordu çünkü son içtiği kan ona daha fazla güç vermişti. Eve doğru yaklaşırken polis ışıklarını farketti. Daha dikkatli baktığında ise polis araçlarının kendi evinin etrafında bulunduklarını farketti. Yere inerek yavaş yavaş yaklaşarak ne olduğunu anlamaya çalıştı. Kapının girişinde kanlar içinde bir ceset yatıyordu ve kanı bütün kapıyı kaplamıştı. Polis barikatının yanına yaklaştığında biraz daha net gördüğü görüntü karşısında irkildi. Kafası paramparça olan adamın kolları bacakları ayrı ayrı yerlerdeydi. Kendi yaptıklarının bile yanında sıfır kalabilecek bir şeyle karşı karşıya kalınca, özellikle kendi evinin önünde olunca kendisini tedirgin hissetmeye başladı.
Sanki daha önce bu sahneyi bir yerlerde görmüştü. Başına keskin bir acı saplandı. Başını tutarak yere düştü.




Sonun beklediği an gelmişti. Aradığı sonuncu insanında kanına yaklaşık 100 metre kalmıştı. Prag’da bu kadını bulmak oldukça fazla vaktini harcamıştı. Artık kanını emip amacına ulaşmanın hayalleri ile yanıp tutuşuyordu. Regnorak yeteri kadar güçlenmişti. Onunla başa çıkabilmesi için mutlaka gerekli idi bu son kan. Sonuna kadar çekecekti. Bir damla bile damarlarında bırakmayacaktı. Tıpkı diğerlerinde yaptığı gibi. Diğer 14 insandan sonra zaten yeterince güçlenmişti. Bu artık onun için çok basit bir av olacaktı diye düşünüyordu. Fakat herşey göründüğü kadar kolay olmayacaktı. O da kendine göre güçlenme yöntemleri bulmuştu. Belki Gorak’ın şansa bulduğu yöntem gibi bir yöntem dışında güçlü diğer vampirlerle birlikte çalışarak bir çete oluşturmuştu. Bu çete dünyaca bilinen bir vahşet çetesi halini almıştı... şimdilik bu kadar.önceki yolladığımın öncesinde gelişen olayları tamamladım..tamamı bitince yollayacağım hepsini....
________________________________________


kacıs...: angelion - 19.01.2004
hadi spiro az kaldı kos kos...

prens aramir i kimdir uykusunda rahatsız eden.kim cüret etmisitir böyle bir saygısızlıgı.eger sefil hizmetkarın haklı bir sebebi yoksa isinden olacaktır...
-hasmetmeapları uyanın cabuk ! kralımıza kotu bir sey olmus.sizi anasalonda bekliyorlar.
prens kral sözcugunu duydugu anda yatagında fırlar.ustune hicbir sey almadan geceligiyle sarayın suslu koridorlarından gecer,yuce aristo yu salonun girisinde bitkin bir sekilde bulur.her yerde alarm canları calmakta ve muhafızlar bir oraya bir buraya kosusturmaktadır.
-babama ne oldu?
kafasını sallayan yaslı buyucu,gencin basını gögsune koyar ve kulagına...
-yeni kral sensin aramir.annenin vefatından sonra zor gelecegini biliyorum ama guclu olmalısın.
-kral olamam.babamı geri getirin.hemen !
aristo aramir i hafifce sarsar.
-o sanata sahip dunya uzerinde kimse kalmadı.elimizden hicbirsey gelmez artık.soyu yasatacak olan tek sen varsın.babanın yatagında serefsizce oldurulmesinin intikamını alacagız merak etme.
gözlerinden yaslar bosalan aramir bu gune kadar neden yangelip yattıgını kendi kendine sorar.kral olduktan sonra kukla olacagının farkındadır...

sarayın avlusunda bekleyen dev cusseli helgor,sinirden eline ne gecmisse kırıp dokmustur.haberci kucuk sam bilegini burkmus,topallamasına ragmen hızla varmıstır oraya.nefesi kesilmis,konusacak hali de kalmamıstır ama deli gibi bakan adam onu tek eliyle havaya kaldırdıktan sonra...
-nerede o hain !
-catıdan catıya kedi gibi atlıyor.muhafızlar yetisemediklerinden kara sahinler pesinde.istedigimiz yere kadar...
-elimize canlı gecmezse kellemiz gidecek ! okcular ne yapıyor?
-okcular da tuzak icin belirlenen catılara cıkmaya basladılar.
-sehirde olaganustu hal ilan edilsin.devriyelere saray muhafızları haric tum askerler katılsın.hatta surlara ve mahzenlere de yollayın.
-emredersiniz cavus.

krallık sarayının tum sehri gören geniş balkonundan,kargasayı izleyen buyucu ve prensin yanına cavus helgor gelir.
-cavus,onemli bir gelisme var mı?
-hasmetmeapları ve yuce efendi,uzulerek söyluyorum suikastcinin pesinden giden sekiz elit askerden sadece uc kisi kaldı.
-hazırlanan tuzaga ne oldu?
-istedigimiz yere kadar getirtebildik ama bir sekilde saklanan okcularımızı gördü ve yönunu degistirdi.
-nasıl vurulamaz !
-düzinelerce oktan biri bile isabet etmemis.
-bu olayın tum sorumlusu sensin cavus helgor.onu sabaha kadar bulamazsan,kellen sallanacaktır.
-elimden gelen herseyi yapacagım efendi aristo.
cavusa git isareti yapan yuce,sehre birkac saniye bakar.evlerdeki insanlar seslere uyanmıs gazlambalarını ve mumlarını yakmıslardır.sokaklar festival zamanındaki gibi bagırısmalar icindedir.tek fark halkın degil askerlerin olmasıdır.
-kelle sallandırmakta ciddi degildiniz degil mi?
buyucu kafasını cevirir prense bakar.
-evet degildim.cavusu kardesin gibi sevdigini biliyorum.isini iyi yapması icin söyledim o kadar.merak etme...astalus meronlias kibra !
siyah panter kibra mavi ısıkların esliginde olusur.her gelisinde yaptıgı gibi kafasını yucenin mavi cubbesine surter.
-git ve getir onu...

karasahinlerin gözdesi jimmy,pesinde oldugu suikastcinin usta oldugunu anlamıstır.cunku grubunun uyeleri ya catılardan dusmus yada yorgunluktan geride kalmıstır.yanına arbalet almayı akıl edememesine ve kırık dokuk catılara kufrederek takibi sürdürür.
sona yaklastın spiro acıma kaslarına...kafasının icinde hep aynı dusunceler vardır halfelfin.bu zor görevi onbin altının yanısıra kralın onu buyucu okuluna alınmasına karsı cıktıgı icin kabul etmistir...bir sonraki binadan sonra surlar ve özgurluk...
kibra hedefini sinsice gözler.yavasca egilir,sansız halfelf az sonra önunden gececektir...
________________________________________
pazarlık...: Dura - 18.01.2004
yerde kanlar içinde yatan adam baygındı... onunla kelle avcıları arasında ise birkaç maceracı gezgin vardı yalnızca... kelle avcılarının lideri dizginlerinin üzerinde ayağa kalkarak; "aradan çekilin yabancılar... sizi ezmek istemem." siye gürledi. dizginlerini tuttuğu kocaman savaş atı huzursuzca kişnedi ve ileri bir adım attı. "onu bize verin...!!" arkasında 6 adamı ve iki okçusu vardı. grup kararsızca bir adama bir de yerdeki yaralıya bakıyordu... adam aşağılar gözlerle grubu süzerek "yeter...!" diye bağırdı ve atını mahmuzlayarak ileri sürdü. öne çıkan conrad parıldayan zırhıyla atın karşısında dikildi. "bu adam bizimle..! aksini isteyen bunu savaş meydanında anlatır bana... teke tek..!!" dedi farkedilir bir kararlılıkla. grubun diğer üyeleri huzursuzca bu iki adamın ağız dalaşını izledi bir süre. bu arada gözler sürekli, arkada beklemekte olan diğer adamlardayadı... iri yarı kelle avcısı yere tükürdü ve galiz bir küfür savurdu... conrad ise gülümsüyordu... yüzündeki ifadeyi tanıyan dura, conrad'la conan bozuntusu kelle avcısının arasına girdi. "bu adam için 1000 altın öneriyorum" dedi. adam aşağılar gibi baktı. "ne o korktunuzmu... nııaahhahaa nıaaahhhaahha..." adamın gülüşü gerçekten iğrençti. "o altınlarla beraber kılıcını da isterim" dedi küstahça. dura'nın aklından bir an için kılıcı, o aşağılık herifin kalbine sokmak geçtiyse de soğukkanlı olmak gerektiğini düşünerek sakin olmaya çalıştı. "bu kılıca dokunmak istemezsin..!" dedi gözlerini kısarak. bu arada olaf'da sürekli adamı kışkırtıyor ve küfürleşiyordu. coronius, ramirez ve arkon müdahale etmiyor sadece izliyorlardı olanları. adam, conrad ve olaf'ın kışkırtmaları ve küfürlerine karşılık veriyor ve atını üzerlerine sürecekmiş gibi mahmuzlayıp sonra dizginleri çekiyordu. ve bundan büyük keyif alıyor gibiydi. adamın kontrolden çıkmak üzere olduğunu farkeden dura, conrad ve olaf'ın sesleri arasından haykırdı; "1500 altın...! son tekliftir...!" bir eli kılıcının kabzasındaydı. gümüş kabzadaki şahin figürünün kanatlarında geziniyordu eli. adamın gözü yine kılıca gittiyse de sonra bir an durdu, düşündü ve "kabul..!" dedi. dura, içinde 1500 altın bulunan keseyi adama uzattı. bir eli hala kılıcının kabzasındaydı. adam keseyi aldı ve birşey söylemeden, nehrin diğer tarafında bekleyen adamları ile birlikte uzaklaştı. derin bir nefes aldı dura. burada çok kan akabilirdi... "belki değersiz bir tutuklu olan bu adam için ölmeye değmez" diye düşündü. bir cana karşılık bir kese altın... ne garip bir dünya...
grup, tanımadıkları bu adamı omuzlayarak devam etti yoluna...
değermi, değmezmi... yapılan hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz... belkide anlamsız bir israftı yapılan şey, verilen para... belki bırakılmalıydı orada o adam. kimbilebilir... seçimler yapılır, yönler seçilir ve hayat akar kendi yatağında... yazgıdan ötesini yalnız tanrı bilebilir...

Dura ¥
________________________________________
dura'nın yola çıkışı...: Dura - 17.01.2004
...gözlerini kapadı ve kabzaya dokundu. ruhunda bir acı hissetti. kardeşi gözünün önündeydi. geçmiş tüm güzel anılar resim resim gözünün önündeydi. ve sesler.. kardeşinin o tok ve insana güven veren sesi.. ışık ve tüm iyi şeyler.. sevgi, sadakat, güven, onur ve bunun karşısında, kara ölüm. ve kardeşinin parçalanmış bedeni. kan, göz yaşı, haykırış ve yitirilmiş tüm iyi şeylerin onda bıraktığı derin boşluk.. ve en sonunda rüyasında duyduğu o ağıt...
tekrar gözünü açtığında, kendini dizleri üzerine çökmüş, iki büklüm bir halde buldu. gözünden akan yaşlar yere damlıyordu..
işte tam o anda, bir ses duyuldu, bir kadın sesi.. derinden ve hüzünle bir şarkı mırıldanan bir kadın sesi. dura yüreğindeki acıyla ağlarken bu sesi duymadı ama, dışarıdaki tüm kuşlar susmuş ve tüm doğa o melodiyi dinliyordu. dura yanağında serin bir dokunuş hisseti. dura'nın başını yukarı kaldırdı sesin sahibi yüce varlık. yüzü göz yaşlarıyla ıslanmış ve hissettiği acıyla şekli değişmişti. "acıların sona erecek insanoğlu. tanrıya inanır mısın?" dedi yüce varlık. çok saf ve duru bir güzelliği vardı. sözcükler ağzından şiirsel ve melodik bir tınıyla çıkıyordu. "ben doğayı yaratan ve koruyan yüce tanrıçaya dua ederim güzel hanım. Tanrıça Yavanna'ya" dedi genç adam. hala dizlerini üzerindeydi ve vücudunun titremesine engel olamıyordu. kutsal bir dokunuş duranın eliyle birleşti. "ayağa kalk insanoğlu." bu sırada dura'nın elini tutarak nazikçe ayağa kaldırdı. "bu seninle ilk karşılaşmamız değil insanoğlu ve sanırım son da olmayacak. seni doğduğun günden beri izliyorum, yaşadığın her acıyı ve mutluluğu biliyorum. Tanrıça Yavanna'nın adıyla geldim. adım Laia. şimdi hazırlan dura, zaman kısıtlı ve çok değerli. cesaretin ve inancın sana yol gösterecek" elini uzattı ve genç adamın avucuna çok sade görünüşlü bir yüzük bıraktı. yüzüğü saran bir sarmaşık deseni vardı. bunun dışında sıradan görünüyordu. "bu seni doğanın istemediği gözlerden saklayacak" dedi güzel kız. dura hiçbir şey söylemeden dinliyordu. söyleyecek bir şey bulamıyordu. "daima yanında olacağım. kalbinin temizliği sana doğru yolu seçmende yardımcı olacak.." elini dura'ya doğru uzatarak havada bazı şekiller çizdi yüce varlık. çok akıcı ve huzur verici, fakat genç adamın anlayamadığı kadim bir dilde bir şeyler mırıldandı. sonunda, "şimdi git dura. acele etmelisin..." dedi. "hangi yöne gitmeliyim??, nereye ve ne için.?" fakat çoktan ışığa karışarak uzaklaşmıştı güzel peri kızı..
dura aklındaki sorulara rağmen hazırlandı. yerde duran kadim ve güçlü kılıcı kaldırdı. kılıcın kesici kısmı koyu gri ve mat bir çeliktendi, gün ışığında donuk donuk parlıyordu, çeliğin üzerinde eski çağlarda kullanılan kutsal bir dilde yazılar işlenmişti. kabzası kanatlarını açmış bir şahin tasviriyle süslenmişti. parlak gümüş ve çelik alaşımlı kabza ihtişamla parlıyordu. kılıcın kabzayla birleştiği noktada babasının beylik arması vardı. onun ölümünden sonra bu kılıç zethere verilmişti. çünkü babası bu kılıcı zether’in, ikiz kardeşi dura'dan daha çok hak ettiğini düşünürdü... "baba... ne yapmalıyım şimdi..?" sesli düşünmüştü dura. sesinde hüzün ve acı vardı..
yaklaşık bir saat içinde, ağaç evinden ayrıldı genç adam. yol ayaklarının altında eridikçe kendine güveni arttı. hangi yöne gittiğini bilmeden kaderine doğru ilerliyordu. attığı her adımda, yüreğine, nereden kaynaklandığını bilmediği bir huzur doldu.. yürüdü dura tharel. sonsuza ve kendi kaderine doğru...
________________________________________

mastero...: angelion - 11.01.2004
basarısız denemesinden sonra gelisen olaylar fıkra gibiydi...insanların ona katıla katıla gulmesi,salyalı agızlardan sacılan tukurukler,arada kacan kufurler...hangi mide kaldırabilirdi bunları...yılmamalıydı,o mastero'ydu...sapkasını kafasından hızlıca cıkarttı,siyah dostu son sansıydı.beyaz eldivenlerinin seri hareketiyle ters cevirerek masanın uzerine koydu."beyler asırlık sapkamın icinden en korkunc kabusunuz cıkacak"...derin bir sessizlik ve merak...eldivenlerin sapkanın icine girisi,masteronun gozyasları,acı dolu...sessizlik oyle belirgin ki dısarının ugultusu var sadece...sapkanın mastero'yu omzuna kadar cekisi,olu gibi beyaz olan yuzler...uzak masalara kacısmalar,sihirbazın son buyusu belli ki bu...hıckırıyor arada biri,bir digeri titriyor,herkes gozunu oraya odaklamıs...kasılmaların ardından bayılıyor mastero yere yuzustu kapaklanıyor...kolları kopmus vahşice.kan fıskırarak heryanı sarıyor.insanların uzerlerine bile geliyor...sapka yavasca yukseliyor.sarı ısıgı aydınlatıyor hanın duvarlarını...sarhoslar birbirlerinin uzerlerine cıkıyor,bazıları kacabiliyor kapıdan,camlardan atlayanlarda var...sonunda han bosalıyor...mastero ve hancı birbirlerine bakıp bakıp guluyorlar.

-neden adam gibi calısmıyorsun haa!gecenin bir vakti yaptıgın seye bak.birazdan gelecek guardlara olayı acıkla isin yoksa...
+ee ne yapsaydım?kart oyununda kumarbaz herif beni yakaladı diye sebek mi olsaydım?insanlara haftaya tekrar gelicegimi ve sapkadan cıkan seytanı da alt ettigimi soyle.simdi ucretimi alabilir miyim?
-bu hafta ki 10 altını unut.zararı karsılamam gerekiyor.haftaya gelginde 30 altın sayarım sana.iyi calıs tamam mı?
+kumarbazı sokmazsan sorun yok.
-peki...yolun acık olsun.

mastero elindeki maca ası nı dart tahtasına dogru atar.kagıt on ikiden saplanır.aptallasan hancının son gordugu siyah pelerinini havalandırarak ayrılan bir golgedir.
________________________________________

eğitim...: Dura - 2.01.2004
tapınağın avlusunda beklemekteydi genç adam... dimdik ve kımıldamadan ayakta duruyor, avlunun kuzaye bakan kemerlerinin altında yağan yağmurdan da korunmaya çalışarak güney cephesindeki cümle kapısına doğru bakıyordu. yaklaşık bir saatlik bekleyişin ardından cümle kapısı yavaşça aralandı ve beyaz cüppeli bir silüet uzun adımlarla avluya daldı... yüzü, cüppenin başlığıyla tamamen kapanımş, üzerindei cüppe ise şiddetli yağmurdan sırılsıklam ıslanmıştı. avluyu boydan boya geçerek, beklemekte olan gencin yanına geldi ve durdu... bir an için başını önüne eğdi ve derin bir soluk verdi... ve sonra başlığını yavaşça geriye itti... genç adam gözleri faltaşı gibi açılarak bir adım geriledi ve şaşkınlıkla "efendim..!" diyebildi. aceleyle dizlerinin üzerine çöktü ve ellerinin arasından alnını yere koydu... yaşlı rahip yavaşça eğildi ve genç adamın saç olmayan traşlı başına dokundu... dizlerinin üzerine doğrulan çocuk büyük bir saygıyla efendisine baktı.
"artık zamanın geldi oğlum. artık yürüyüş vaktidir senin için. şimdi ayağa kalk...!" delikanlı sağ ayağını öne atarak geri çekildi ve sol ayağının üzerinde ayağa kalktı. aralarında bir kol mesafesi olan iki adam baktılar birbirilerine. yaşlı olanı başını memnuniyetle sallayıp sırtındaki beze sarılı uzun cismi bağlı olduğu kayıştan ayrıdı. bezi açarak "diz çök evlat..!" dedi güçlü bir sesle... genç adam sol dizinin üzerine çökerek başını önüne eğdi. yaşlı adam ise bu sırada kirli bez parçasından sıyırdığı kıymetli emaneti ona doğru uzatmaktaydı. başını kaldırdığında parıldamakta olan katana'yı gördü genç savaşçı. saygıyla aldı ve kılıcını selamladı. kını ile birlikte sol yanına koydu ve efendisini son bir kez daha eğilerek selamladı. sonra ayağa kalkarak kılıcını eski görünümlü cübbesinin altına yerleştirdi ve cümle kapısına baktı. kapılar ilk kez ardına kadar açıktı... hızlı adımlarla avluya çıktı ve yağan yağmura aldırmadan ilerledi... cümle kapısının ötesine çıktığında ahşap kapıların ağır ağır kapandığını gördü... avlunun ötesinde Efendi Shara başıyla belli belirsiz bir selam verdi ve kapılar gacırdayarak kapandı... şimdi önünde tanınması gereken sonsuz bir dünya... aşılması gereken sonsuz yollar vardı...

Dura ¥
________________________________________
uzun el...: angelion - 1.01.2004
-off yorgunluktan bitap dustum.zindanlarda bir o yana bir bu yana kosusturup duruyoruz saatlerdir.
+cunku elimdeki harita cok eski ve burdaki tunellerin yarıdan fazlası yakın zamanda acılmıs.
-dogru yolu bulabildin mi onu soyle.dinlenmezsem kılıcımı kaldıracak mecalım kalmayacak.
+evet buldum.orcların yatakhanesi az ileride olmalı.o kadar dolambaclı yollardan geldik ki hic nöbetciye rastlamadık.bir de olaya bu acıdan bak bence.
>buraya kadar degersiz bir tas icin geldik.
+kralın ogluna ait olması yeterli mi?
-hemde bu is sonunda alıcagımız yuzyirmi altın hic de fena degil.
>sırf altın icin burdayım.bana ne ki oglundan.sehrin dısında avcılık yaparken orcların pususuna dusmus.cok kotu yaralayıp,ardından yagmalamıslar.
-peki neden oldurmediler.yanında ki onca muhafıza acımamıslar halbuki.bir nedeni olmalı...
+konusmanın zamanı degil.beni takip edin.
birkac dakika sonra...
/ıghh ıghh...
karanlıgın icine bir orc cekilir.
-ne oldu?ileride ne var?
+ipimi seviyorum,sessiz ve etkili.salak bekci hic zorluk cıkarmadı.merdivenlerin asagısında bir oda var.iceriden horlama sesleri geliyor.
>bu isi bana bırakın.
-emin misin?ani bir saldırı onlar daha uyanamadan daha etkili olur.
kafasını iki yana sallayan buyucu,kukuletasını ceker ve karanlıgın icine dalar.
-bunu herzaman yapmak mı zorunda?
+buna bayılıyor.bırak eglensin.hadi gel yanına gidelim.
elleriyle uzun bir sure efsun dokuyan buyucu işi bittiginde oldugu yere yavasca coker.
>sanatımı izleyin beyler.
kapının hemen onunde,yarı cıplak bir kadın,elfleri bile kıskandıracak guzellikte,yoktan var olur.
bir orc kadının ayak sesine uyanır.
/öhh öhh ırggh sen de kimsin yavrum?
digerleri de uyanmaya baslamıslardır.
%beni efendiniz gonderdi.aranızdan birini komutan yapmak istiyormus ama kararsız kalmıs.secimi bana bıraktı.kurallar cok basit.birbirinizin kanını akıtacaksınız.tek kalan hem bana hemde komutanlıga sahip olacak.dısarıda beklicem kahramanımı...
uc arkadas ellerini agızlarına kapatarak kahkahalarını bastırmaya calısırlar.cıkan gurultu o kadar fazladır ki zindanda saatlerce yankılanır.odaya dısarıdan gelenlerde olmustur ama hicbiri sag cıkamamıstır.
karanlık bir kosede bekleyen uclu,heryanı yara bere icinde cıkan halforc u görduklerinde gözlerine inanamazlar.dimdik ayakta olan bu devin,elindeki cift agızlı baltayla iceride dehset sactıgı besbellidir.
/nerdesin gel buraya hırr nerdesin...
+iste tam burdayım.
alnının tam ortasına giren oka,aptal aptal bakan halforc,onu tum gucuyle cıkarmaya calısır ama beceremez.yere yıgıldıgında hırlaması birkac saniye daha devam eder.
halforcun sesi solugu kesilince arastırmaya koyulurlar.ne kadar ugrassalarda tas ı bulamazlar.sadece bir nottur ellerine gecen.o da cok anlamlı bir not...
+okumaya baslıyorum dikkatle dinleyin.
iki gun sonra oglene dogru,sarı cayırlıkta prens ve adamları ava cıkacaklar.prensi sakın oldurmeyin.yanında tasıdıgı siyah bir tas olacak.onu alın.emaneti o gun,saklı korulugun dısındaki harabeye,sabahın ilk ısıklarına dogru getirin.söz verdigim bin altını da,tas incelendikten sonra zindana getirecegim. uzun el spiro
-buraya her an gelebilir spiro.
>orcların zekalarına bayılırdım ama sen loren.
-ne! fikrimi söyledim o kadar.
+sehire geri dönelim hadi.tanıdıgım bir hırsız var.o belki bize birseyler söyleyebilir.
>niye bir hırsız?
+zeki olan sensin aristo dusun...

hikayede bazı yerleri acıklamadım.digerlerinde oldugu gibi...sizler hayal edin:)
________________________________________
hmmm...: Dura - 31.12.2003
"savaşçı" dostumuz kendini bize tanıtma inceliğini gösterirmi acaba... bu hanın tüm misafirleri ve müdavimleri birlikte içtikleri bu dostumuzu tanımak isteyeceklerdir...
bu handa nice hikayeler dinlendi bugüne değin. eminim "savaşçı"nında anlatacağı hikayeleri vardır... hoşgeldin mekanımıza...

Dura ¥
________________________________________
hastalık ve yeni yıl...: Dura - 29.12.2003
gözleri yarı açık inliyordu genç adam... hastalığın pençesindeki vücudu titremekteydi... bir önceki gün yüksek ateşle yatağa devrilmişti... kendine yediremiyordu böyle zayıf olmayı... hep sağlıklı vücuduyla övünürdü. "kolay kolay hasta olmam.." derdi. ve bu hastalık, bedeninin kendisine ihaneti gibi gelmişti. gruba bile bakamamıştı neredeyse bir haftadır... ağrıyan başını elinin arasına alarak bir süre durdu... inlemelerinin arasından soluk almaya çalışıyordu... biraz durup sakinleşti... küçücük bir grip virüsünün koskoca bedeni yıkmasının adaletsizliğini tarttı zihninde... alabildiğince derin bir nefes alıp başını kaldırdı ve şu cümleleri yazdı:
yeni yıla fazla bir süre kalmadı dostlarım. kiminiz planlar yaptınız, kiminiz ise benim gibi pijama terlik televizyon kombinasyonu ile hiiç kasmadan evde huzur içerisinde geçireceksiniz yılbaşını...
her nasıl olursa olsun mutlu bir yılbaşı geçirin dostlarım. sevdikleriniz yanınızda ise ne mutlu size... değillerse de sizi en mutlu edecek insanlarla birlikte olmaya çalışın. eğer kimseniz yoksa yeni yıla girerken (-ki emin olun bunun ne demek olduğunu iyi bilirim geçmişten) kesinlikle evde oturmayın. dışarı çıkın hatta sahile inin havanın soğuğuna aldırmadan. yıldızlarla konuşun... denize dökün içinizi... yıldızlar ve deniz sizi mutlu edecektir. buna eminim çünkü her zaman bana iyi gelmişlerdir... ne olursa olsun mutlu olun...
evet gerçek bu... ne olursa olsun mutlu olun dostlarım... hepinize iyi seneler...

Dura ¥
________________________________________
lord corric...: angelion - 27.12.2003
-agaclık alanda bir grup orc goruldu efendim.
+oncu birlik olmalı.
-saldırmamızı ister misiniz?
+kapana kısıldık martin.gecis yollarının hepsi de onların elinde.kuzeyde burası haric yerlesim birimide kalmadı.kalıp sehri savunmalıyız.
-tahtadan surları olan bir sehri kim ellibin kisilik orc ordusundan koruyabilir.
+amacımız dogudan gelen karanlıga verebilecegimiz en buyuk tahribatı vermek.ikibin kisiyle burayı altı saat tutabilmemiz mucize olur.
-sehrimizi yakıp yıktıkları gun karımın ateslerin icinde haykırıslarını duyuyorum hala.
+kadim ergonath ın dususu benim de hafızalarımda.bende kızlarımı kaybettim.kurtulabilmemiz buyuk sanstı.
-lordum neden biz?neden...
+krallıgın en guclu savascıları bizleriz.onun icin ilk bize saldırdılar.ovalara indiklerinde aden kralın yanında olsun.
-bir kadeh sarapta ben alabilir miyim?
+git martin...yetmis yasında olan sen degilsin.beni dusuncelerimle yalnız bırak.
-askerlere hazırlanmalarını bildiriyim.tanrı sizi korusun.
+seni de evladım seni de...
________________________________________
sessiz: savasci - 25.12.2003
sessizce esen rüzgarın ritmene kapıldı bedenim gözlerimi kapattı ellerim neden yoktu şimdi hareket etmek zamanı geldi yakala artık şimdi dünya senin!!!!
________________________________________
ışık...: Dura - 23.12.2003
...ağlıyorken ben,
bir ışık gördüm ufukta.
o ışık acıya,
o ışık hasrete,
o ışık ölüme meydan okuyordu...

yukarıdaki sözler, ne yazıkki pek tanınamamış yerli bir grup olan "Diken" e ait... 5-6 sene kadar önce çıkan bu albümü dinlerken hissettiğim şeyler yıllardır değişmedi... heavy metal'e yakın bir melodiyle ve üstelik türkçe olarak yapıyorlar parçalarını... anlattıkları şeyler ise daha önce dilimizde şarkı olarak pek anlatılmamış konular... cesaret, acı, onur, güç, savaş... açıkçası tavsiye ederim hepinize "Diken"in ilk albümünü... aşk ve sevgi dışında şeyleri şarkı olarak dinlemek isteyenlerin ilgisini çekebilir...

sevgilerimle

Dura ¥
________________________________________
trajedi...!!!: Dura - 21.12.2003
tüm dünyada milyonlarca hayranı olan ölümsüz bir eseri sinemaya aktarmak sorumluluk duygusu gerektirir. eseri bozmaya tenezzül etmek cesaret ister. harcanmış milyonlarca dolar, son teknolojinin kullanıldığı inanılmaz bilgisayar efektleri değildir Tolkien'in eserini ölümsüz yapan... o inanılmaz adamın sözcüklerle yarattığı muhteşem atmosferi, kamera karşısında yaşatabilmek gerekir... görüntülerle anlatmak kelimelerden daha kolay olmasına rağmen, o büyük yönetmen ve yapımcıları rezil etmişler hikayeyi....
ilk yarıya kadar herşey çok güzeldi. hatta ara verildiğinde son derece etkilenmiştim filmin ilk yarısından... fakat ikinci yarının başlamasıyla rezalet start aldı. kitabın konusundan tamamen koparak kendince bir savaş yaratmış bay Peter Jackson...!! o savaşı kendisi yapıyormuş gibi yeniden yazmış son bölümü... o büyülü atmosferden tamamen uzak, basit ve lanet olası bir masal havasına sokmuş o muhteşem destanı...
yazamayacağım kadar çok yanlış var filmde... özellikle ikinci yarıda... kuşatmadan hiç bahsetmeyeceğim, Frodo'nun zindana atılışından da, Aragornun savaş alanına öyle basit bir şekilde gelişindende... okadar çok hata var ki... hele Efendi Elrond'un, "git ona" diyerek (!?) Arwen'i Aragorn'a göndermesi ve dünyanın kralının, elflerin en zarif hanımına, Arwen Undomiel'e yumularak öpmesi yokmu...!!! sabrımı daha fazla koruyamayarak "lanet olsun sana Peter Jackson" dedim yüksek bir sesle... lanet olsun sana ve hollywoodun basiretsiz yapımcılarına... sanki orada Yüzüklerin Efendisi değilde ikinci sınıf bir aşk hikayesi anlatılıyor...
bu rezalete para verip gittiğim için kızdım kendime... ama sizlere bir tavsiyem var... mutlaka gitmek istiyorsanız gidin o filme... fakat bir şeyi sakın unutmayın. Yüzüklerin Efendisi o film değildir. mutlaka kitabını okumalısınız dostlarım. kitabı okumuş olanlar beni anlıyorlardır şu an. siz de okuyup bu ölümsüz hikayeyi, bu destanı kendiniz yaşayın. orta dünyanın atmosferini soluyun. Peter Jackson'a muhtaç kalmadan...

Dura ¥
________________________________________
Lord of The Rings - Return of The King: Dura - 18.12.2003
muhteşem üçlemeyi okumuş olan dostlarım hatırlayacaktır, son kitap, serinin belki de en hüzünlü, en heyecanlı ve en şaşırtıcı kitabıdır. Kralın Dönüşü, tüm umutların tükendiği anda gelen kurtarıcının hikayesidir... çürümüşlük tüm dünyayı ele geçirmişken esen tatlı bir meltemin hikayesidir... tüm dünya karanlığa gömülmüşken, yüreklerde tükenen umutlar bir horozun sesi ile canlanır... kimsenin beklemediği anda öten, aylar süren karanlığın bitişini, sabahı müjdeleyen o haykırış, tüm dünyada duyulacaktır... ve bu müjdeye cevap, uzun boylu insanların, Dunedain'in savaş boruları ile gelecektir...

evet dostlarım bundan 3 yıl önce ilk film vizyona girerken "Kralın Dönüşü'ne ömrümüz yeter mi..?" diye düşünüyorduk çoğumuz... filmin yarın vizyona giriyor olması hafif bir tebessüm oluşturdu bende... umarım bu tebessüm filmden çıktığım zaman da devam eder... umarım New Line, serinin son kitabı olan Kralın Dönüşü'nü hepimizin beklediği muhteşem bir filmle yaşatır hepimize... umarım Peter Jackson birinci filmdeki o atmosferi yine yaratır ve Hollywood'un saçma sapan oyunlarından sıyrılmış, içinde yalnıca büyük usta Tolkien'in dünyasını barındıran bir film izleriz hep birlikte... lakin sadece fragmanı izlerken bile koltuğa yapıştığımı ve soluk alış verişimin düzensizleştiğini hissettim... şimdi geriye kalan yalnızca rahat bir sinema koltuğunda bu harikulade öykünün keyfine varmak... defalarca...

fakat öncesinde atlanmaması gereken bir konu var elbet... filmin kurgusu ne kadar iyi yapılırsa yapılsın, ne kadar güzel bilgisayar efektleri kulanılırsa kullanılsın, orjinalinin verdiği hazzı yaşatamaz... benim zihnimdeki Orta Dünyayı bir bilseniz... onu anlatmaya saatler, zihnimde canlanan Mordor'u yaşatmaya efektler yetmez... o yüzden kesinlikle üçlemeyi okumanız gerekir... böyle bir kitabı okumadan ölmek istemzsiniz...

hepinize iyi seyirler...

sevgilerimle... Dura ¥
________________________________________
yağmur...: Dura - 17.12.2003
yağmur yağıyor... yorgunum... bir süredir gruba da bakamıyorum... pencereye çarpan damlaları dinliyorum. onlara, rüzgarın uğultusu eşlik ediyor... hava gri, insanın içini burkuyor... yorgunum... beynim de bedenim de zorlanma noktasında... gözlerim yarı açık çalışıyorum işyerinde... yaşayan bir ölü gibi... çay, kahve, çay, kahve, çay... ruhumun sesini duyamıyorum... saçma sapan geyikler, boş konuşmalar... iş, çay, kahve, iş, iş, iş sonra tekrar kahve... Dura ¥
________________________________________
gecenin soluklugu...: angelion - 17.12.2003
yanan yuregimin acısını duymanı isterdim.

bir neden gösterip,

gerceği yuzustu bırakmak,

kucagına gelmek,

ne guzel olurdu yesilliklerde kosmak...

yanan yuregimin acısı azaltmak icin,

bir sarkı söyle berrak sesinle,

duysun tum meydan gisalena yı,

yagmur damlası ve göz yası,

yıkıldım artık...

mazgallarda centik izleri,

ismini kazımısım farketmeden.

nöbetimi bekleyen saatler boyunca,

yarı uyanık ben,

seni dusundum sadece...

yapmak zorunda kaldıgım,

kisiliksiz bir savasta asker olmak,

onumuzde toplanan capulcu ordusu,

ifadesiz bakıslarla geliyorlar yine,

gecen bir hafta boyunca oldugu gibi...

ne borazan sesi ne de komutlar,

ilgilenmiyorum bunlarla,

umutsuz mücadelenin son çırpınışları gözümde...

yanan yuregimin acısı,

kalbimdeki hancerdir belkide,

karanlıktan cıkagelen bir gölgenin armaganı...
________________________________________
kaygı: Sir ErdoQuan - 15.12.2003
...
başladılar yola bilinçsizce
herkes kendince
olması gerektiğince
adım attılar geleceğe
tohumlar yetişmeye başladı
öğretinin de dediği gibi
"siz tohumu ekin gerisini bize bırakın"
zaten o an da başladı kaygılar
gelecek midir önemli olan
değil midir geçmiş geleceği
biçimlendiren
peki o zaman bakmalı şimdiye
adım adım kaygı
kaygısızca mutlak başlangıca...
________________________________________
Sabaha karsı: Baccata - 13.12.2003
Genc yazar artık alısmaya basladıgı uykusuz gecelerinin birinde, birden alısılmısın dısına itti kendini ve uykusuzluga karsı koymamayı tercih etti. Belki de bu ona tanrının verdigi bir lutuf diye dusundu ve bu lutfu dogru kullanmak icin eline bir kagıt ve kalem aldı. Yeni bir eser yaratmak istiyordu. Yıllarca kahramanlık adına cosku adına sayısız hikaye yazmıstı, ama aradıgı oyle bir ozlem degildi. İnsanlara askı anlatmak istiyordu artık, ama bir duyguyu nasıl anlatabilirdiki, sevginin resmini cizebilirmisin diyerek alay etti kendisiyle.
Uzaklardaki sevgilisini dusunurken zaman kavramını yitirmis olsa gerek ki gunesin gozunu yormasıyla gozunu kırptıgını farkederek ruyalarından ayıldı. Gunesin ilk ısıklarıyla sararmıs parsomen artık kendi kendini tutamayarak egilmeye baslamıstı. Yatmaya gitmeden once bos parsomene bir sure baktı ve hafifce gulumseyerek kalemiyle ince bir cizgi cizdi. Hicbir zaman kagıdını bos bırakmayı sevmezdi.
________________________________________
kırık kalp...: angelion - 10.12.2003
-yine neler yaptın fustan?
-hicbir sey ben...ben lordum,sadece bazı deneyler yapıyordum...
-bu kacıncı,iki ay icinde ücüncü kez laboratuarımı mahvettin.her yeri yakmışsın.bana ne kadara mal oluyor,haberin var mı?seni kovuyorum.bir daha topraklarıma ayak basmıcaksın.
-efendim lutfen affedin.hic olmazsa bir sans daha tanıyın.
-işe baslayalı altı ay oldu ama hicbir gelisme gostermedin.onca altın harcattın sadece.ya kendin cıkarsın yada guardları cagırırım.
-peki soylu efendimiz gidiyorum.bir daha gelmemek uzere.
-gormuyor musun,yapacak bir ton isim var.vızırtılarını dinleyemem daha fazla!!
boynu bükük sekilde,uzun kahverengi sacları yuzunu orten,yirmili yaslarında,kalın mavi cubbesine sıkıca sarınmıs genc,sehir kapısının onune bırakılır.
kar taneciklerinin suzulerek dustugu,
beyaz bir ortunun butun ovayı doldurdugu,
hatta devlerin kar bulutu seklinde hızla ilerledigi,
bir dakika ne dedim ben??
-kapıyı acın cabuk.kime soyluyorum heyy.
demir kapının kucuk penceresi acılır.
-ne oldu gerzek! lordun seni asmasını istermiyorsan cek git hadi.
-biraz ileriye bak istersen...
-bir kar bulutu.hımm fırtınadır evet evet.
-sen hic kolları ve bacakları olan bir fırtına gordun mu?sapsal!!
-devleeer!!!.gorev yerlerine herkes.
-kapıyı acsana be adam.
pencerenin kapanmasından sonra buyuk bir askeri grup duvarlardan gozukmeye baslar.
-basının caresine bak iblisin tohumu.
-ben fustanım,krallıgın bas buyucusu.
-daha dogrusu tek buyucusu.
kahkahalar atan guard ın sesi bir sure sonra kaybolur.
fustan arkasını doner ve artık iyice yaklasmıs olan devlere korku dolu gozlerle bakmaya baslar.konsantrasyonunu saglamak icin gozlerini yumar derin derin nefes alır.sonra kimsenin isitemeyecegi bir seste 'andres kuari areyn kadre' der.
-okcular hazır...ateeş!!
gokyuzunu ucları yanan kara oklar sarmalar.cıkardıkları vızıltı sesi ve hedefleri sasırmadan vurmaları hayret vericidir ama devlerin biri bile yıgılmaz yere...
-okcular hazır...ateeş!!
bir dev gozlerini tutarak,dizinin uzerine duser ama gelen o kadar cok vardır ki...
-krallık icin!...zafer krondor un!...
tum askerler deliler gibi bagırırlar.her yurekli savascı gibi...
fustan o cok sevdiği mavi cubbesine iyice sarınır.devlere dogru yurumeye baslar.agır adımlarla,hic telas yapmadan.aralarından sakince gecip baska bir krallıga dogru yola koyulur...
________________________________________
Ramirezin Şarksı...: Dura - 10.12.2003
Ramirez'in yüzünde, şarkı bittikten sonra beliren gülümsemeyi gözümde canlandırabiliyorum...
çok güzel şarkı dostum...
fakat bir konuda seni uyarmak isterim... "serçenin ağıtı"'nın Ramirez için önemini takdir edersin... hatta bilirsin diyim... şarkının ağırlığı ve hüznü tavan olmalı diye düşünüyorum...

saygıyla selemlıyorum sevgili ozanım :) konuşuruz bunları perşembe akşamı...

Dura ¥
________________________________________
Yine bir gun: Baccata - 10.12.2003
Ramirez sehirde insanların dısarıda giyemeyecegi hatta belki utanacagı gosteri kıyafetlerinden birini giymis kosturmaktaydı. Sehir pazarının icinde insanlara surtunurken dudaklarından periyodik bir sekilde cıkan "pardon" kelimesini bırakamıyordu. İnsanların onunden cekilmesine alısmıstı artık, ne de olsa her gun aynı saatlerde buradan geciyordu kosarak. Birden tahta bir kapının yanında duruverdi, kapının uzerinde yazan "Balıkgozu Hanı" tabelasına bakıp saclarını duzeltti, ve herzamanki gulumsemesini takınıp yavasca kapıyı aralayıverdi. İcerdekilerin yuzlerindeki hafif kızgın ama tatminkar bakıslarına aldırmamaya alısmıstı artık, sahneye dogru yavas ama duzgun adımlarla ilerlerken hancının kızgın bir sekilde hatta gozleriyle kufredercesine ona dogru yaklastıgını gorunce, hancı agzını acamadan sahneye dogru bir parande atıp ısıgın altına gecti.
;Bugun size Hastalıklı Koy u anlatacagım.
Eline sazını aldı ve yavasca tellere dokundu.
;Silvermoon'un guzel Lady'si
Bir onculuk gorevi icin
İstedi gonulluleri
Altı farklı kahraman
Cesaretiyle insanları buyuledi

Birbirine yabancı kahramanlar
Bir kobolld saldırısıyla yakınlastılar
Ne kadar alısamasalarda
Birbirlerini daha iyi tanıdılar

Derken geldiler lanetli koye
Gorduler hastalıklı insanları
Ne kadar geri donmeleriyse de gorevleri
Umutsuz bırakmadılar bu insanları
Onlarca farelerle koboldlarla savastılar
Hatta iyi bir tanesini yanlarına aldılar
Ama en guclusu kotu tanrıya tapan Orc
Karanlık buyusuyle afallattı kahramanları

Ama bosuna kahraman dememisler
Oldurduler onu da iki parca ederek
Buyuyude bozdular orkun tılsımını kırarak
İnsanları iyilestirdiler gonullu olarak

İşte bu Ramirezin hikayesi
Kahramanlardan sadece birisi


Kısa bi ugultudan sonra bir kac alkıs sesiyle gulumsemesi arttı Ramirezin. Selamını vererek hancının yanına gitti yine gec kalmasını umud ederek, hancının affeder bakısları arasında parasını alarak yavas ve duzgun adımlarla yurudu kapıya kadar. Cıkmadan once son kez selamını verdi ve kapıdan yavasca suzuluverdi. Kapıdan cıkmasıyla birlikte yine kosmaya baslayarak pazarın arasına girdi ve insanların arasında kayboldu...
________________________________________
hımms: Baccata - 10.12.2003
Cubcadde sitesi yenilendiginden beri neler olmus neler haberim yok, lakin Duranın hikayesini okuyorum son onakikadır ve insan uzuluyor o kadar emegin bosa gitmesine (?). Bir de bana durup dururken "Sercenin agıtı" yazdıracaksınız ya ne diyim. Son olarak eklemek istedigim ise cocugun yatagının yanında beliren adamların sayısı neden besti, ya da baska bir degisle neden ben yokum. Gerci bunun nedeni hala canlı olmam olabilir diyorum ama pek ihtimal vermis degilim, ona gore hazırlan Dura cıgım seni bir sınava tabi tutacagım.
________________________________________
perşembe...: Dura - 9.12.2003
perşembe... günler geçmiyor bir türlü... büyük sürprizler olacak gibi...
ölümün sıcak ve huzurlu yatağına uzanmışken, bu dünyada bıraktıklarıma üzülüyorum... en çok da yapmak istediğim şeyler varken daha bu dünyada... ölmek için daha vakit var... peki nedir bu karanlık...? neredeyim...? tünelin sonundaki ışık yaklaşıyor git gide... oradan beni çağıran dost sesleri duyuyorum. arkamda tüm kederlerimi bırakarak seslere doğru gidiyorum. bir şey dışında... yapılacak şeyler... yaşanacak umutlar... offf... henüz erken... dayanmalıyım... yaşamalıyım... ışık büyüyor git gide... yeşil çayırları seçebiliyorum uzaktaki ışığın içinde... sonsuz ve ferah çayırlar... ruha güç veren tatlı bir rüzgar daha buradan hissediliyor... henüz çıkmadım tünelden, ama beni dünyaya bağlayan şeyler kopuyor yavaş yavaş... çayırların kokusunu duyuyorum... rüzgar yüzüme dokunuyor... bir kaç adım daha kaldı yalnızca... gökyüzünde özgür uçan kuşları görüyorum... rüzgar beni çağırıyor...

Dura ¥
________________________________________
son...: angelion - 7.12.2003
gerilmiş bir ortamda,başlayan savaşta,mantıklı düşünebilmek gerçektende çok zordur.yüzük bunun en basit örnegi...

hikayenin özellikle son kısmını cok begendim.eline saglık dura:)
________________________________________
Sanal ortamın kıfayetsiz kalan yanları: Sir ErdoQuan - 7.12.2003
Dura'nın yazdıklarını okuduktan sonra yerinde hiç bir tepki vermeden oturabilecek birini düşünemiyorum. Sanal ortamda alkışlarımı ne kadar ifade edebilirsem o kadarını yapıcam.

En iyisi susmak, bu güzel anı yalın kelimelerle bozmamak, sadece şunu ekliyeyim,
Ellerine sağlık...
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
"son" a dair...: Dura - 7.12.2003
aşağıdaki hikayeyi kafanızın boş ve rahat olduğu bir anda arkanıza yaslanarak okuyun. ve hatta okuduktan birkaç saat sonra tekrar okumanızı tavsiye ederim.
bu hikaye perşembe akşamı küçük bir odada toplanan 7 kişiye ithaf edilmiştir.
dünya gariptir derler. kimi zaman insanın yazgısı bile değişebilir.
bunu yalnız o yazgıyı oluşturan bilebilir...
Saygılarımla
Dura ¥
________________________________________
son...: Dura - 7.12.2003
yağ kandilinin soluk ışığı aydınlatıyordu küçük odayı. ışığın duvarda dans edişini izledi bir süre çocuk. uyuyamamıştı... saat gece yarısına yaklaşıyordu. dışarıda bir yerlerde bir baykuş ötüyordu. diğer insanların aksine çocuk rahatsız olmazdı bu baykuşun sesinden. yatağından doğruldu ve bütün cesaretini toplayarak odasından dışarı çıktı. odasının kapısı geniş bir salona açılıyordu. salonda, diğer uçtaki şöminenin yaydığı ışıktan başka ışık kaynağı yoktu. fazla mobilyası olmayan sade bir yerdi... şöminenin başında, koltukta oturmakta olan silüete doğru baktı çocuk. bir an için vazgeçip odasına dönmeyi düşündüyse de cesaretini yitirmeden silüete doğru yaklaşmaya başladı. çocuğa arkası dönük olan silüet sessice oturmaktaydı şöminenin başındaki geniş koltuğunda. daha bir kaç adım ilerlemişti ki, şöminenin başında oturmakta olan ve sesinden, yaşlı biri olduğu anlaşılan silüet çocuğa "neden yatağında değilsin Merlin..?" diye sordu. ses tonunda herhangi bir duygu ifadesi yoktu. çocuk korkuyla "şey... büyükbaba... uyuyamadım..." diyebildi titreyen sesiyle. silüet biraz eğildi, yanında durmakta olan bir şeye doğru uzandı ve sonra onu şömineye uzattı. elindeki yanmakta olan yağ lambası ile çocuğa doğru döndü. adamın yüzüdeki izler, yılların acımasızlığındandı. beyazlayan saçlarının çoğu dökülmüş, başının yan taraflarında kalmış beyaz saçlar ise dağınık bir şekilde omuzlarına kadar uzanmıştı. ince uzun ve kemikli yüzünde derin bir kesik izi vardı. yüzünde boş bakan bir ifadeyle çocuğa "uyumalısın oğlum. uyumalı ve güçlenmelisin..." dedi. çocuk adamın boş bakan gözlerinin ardındaki hüznü görebilen belki de tek insandı. çoğu insana ifadesiz gelebilecek olan gözlerinde, nice büyük acıların gözyaşları gizliydi. cesaretini biraz daha toplayarak "hikayenin devamını anlat büyükbaba... uyuyamıyorum son anlattığın günden beri... lütfen..." yaşlı adam bu sözleri duyduğunda sanki bir kriz geçiriyormuş gibi titredi. gözlerini kapadı... derin derin aldığı birkaç soluktan sonra yutkunarak çocuğa baktı tekrar. "o yılları bana hatırlatmamanı söylemiştim sana" diye azarladı. konuşurken kelimeleri tamamlayamıyor, sürekli yutkunuyor ve soluksuz kalıyordu. bir an durdu ve sonra "bunu artık bilmen gerek, ama seni uyarayım, kahramanca bir destan değildir bu, anlamsız bir umudun soluşudur sadece... hala hikayenin sonunu dinlemek istiyormusun..?" diye sordu. kesik kesik konuşurken gözleri kocaman açılmıştı. parmağını çocuğa sallayarak konuşuyordu. çocuk şüphe ve hayal kırıklığıyla "son mu..? neyin sonu..?" diye sordu gözlerini kısarak. adam bir süre sustu çocuğa bakarak. soluğu düzene girmemişti hala. Yüksek sesle ve kesik kesik soluyordu. bu şekilde geçen bir sürenin sonunda "yatağına git...! birazdan yanına geleceğim.."
dedi ve tekrar şömineye dönerek bekledi. çocuk kafasında soru işaretleri ile odasına döndü.
bir kaç dakika sonra yaşlı adam topallayarak girdi, kandilin soluk bir ışıkla aydınlattığı odaya. elinde bir parça kumaşa sarılmış bir defter vardı. çocuğun yatağının yanındaki sandalyeye oturdu. kumaşı açtı, oldukça eski görünen defterin sayfalarını açtığında elyazısı ile yazılmış sayfalara baktı çocuk. büyükbabasının yazısını tanıdı. adam gözüne yerleştirdiği bir mercekle bir kaç sayfayı inceleyerek çevirdilten sonra. bir sayfaya geldi ve durdu. yutkundu... başını sallayarak devam etti çevirmeye. bir başaka sayfada durdu ve biraz inceledikten sonra derin bir nefes alıp çocuğa bakarak "bu, tüm umutların söndüğü anın hikeyesidir evlat. sözlerimi dikkatli dinlemelisin. nice insanın yaşama olan inancını ve gücünü geri kazandıran, umutların tükendiği yerde, hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkarak hayatlar kurtaran bir grup gencin, son yolculuğunun acı başlangıcıdır sana anlatacağım. arkalarından ağıtlar yakılan fakat mezarlarının başında kimsenin dua edemediği bir grup insan. ölümlerinden yıllar sonra yardım ettikleri çoğu insanın unuttuğu, fakat benim yazdığım ve bir çok ülkede hala çalınıp söylenen [serçe'nin ağıtı] nda adı geçen cesur savaşçıların hikayesidir. sanırım en son küçük bir evde, etrafları onlarca yaratık tarafından sarılmış bir durumda kalmışlardı değilmi..?" çocuk heyecanlı bir şekilde sadece başını sallayabildi. devam etti yaşlı adam. bu arada sesi ve soluk alışı düzelmiş, ve ilerlemiş yaşına rağmen yılların alışkanlığıyla son derece etkileyici bir ses tonuyla, neredeyse bir şarkı gibi okuyordu hikayesini. ama insanın yüreğini burkan hüzünlü bir şarkı gibi. "köşeye sıkışmış olduklarını biliyorlardı. hiç yürüyen ağaç gördünmü bilmiyorum evlat.. ama evin etrafını onlarcası çevirmişti... bunlar ölüm saçan dalları ile insanın ruhunu bedeninden emen iğrenç yaratıklardı. sonra birçok ork savaşçı ve hepsinin arkasında da onları yönettiği her hallerinden belli olan üç insanımısı silüet durmaktaydı. eve çekildiler ve beklemeye başladılar. önce orklar saldırdı. ön kapıda durmakta olan Olaf Brokenaxe, Conrad Dalewind ve Rahip Coronius kapıyı tutmaya çalıştılar. içeride yatmakta olan Arkon Darksoul inlemeleri arasında bir büyü mırıldandı. derken yan pencereye bakmakta olan Dura Tharel'in vahşi çığlığı yankılandı gecenin karanlığında. başını çeviren Ramirez Sengelli, Dura'nın havaya kaldırdığı kılıcı "Ayışığı" nın yeşil pırıltısın gördü. bir saniyelik parıldama, pencereden dalan ilk orkun hayatına malolmuştu. Dura diğer eliyle baltasını çıkarana kadar iki ork daha girmişti pencereden. savaş çığlıkları çeliğin şakırtısına karışıyordu. yaratıklar içerdeydiler. Ramirez, Dura'ya yardıma koştu, bu arada ön kapıda da tam bir kıyım yaşanıyordu. Olaf'ın baltası inip kalkıyor ve her seferinde bir ork acıyla böğürüyordu. Conrad biraz geriden savaşıyordu, arkada duran ve görünüşü bir paladini andıran adama kilitlenmişti zihni. Coronius bir orkun kafasına ağır gürzünü indirirken yüksek sesle dualarını haykırıyordu... bir kaç dakika süren bu çarpışma sonunda son ork içeri yığıldığında nefes nefese kalan Dura yürüyen ağaçların arkasında bekleyen gruba doğru haykırdı. arkadan gelen alaycı cevaplara karşı kendini kaybeden Dura, adamla uzaktan ağız dalaşına girmişken, Conrad'ın gözü hala arkada bekleyen paladindeydi. bu ağız dalaşı sürerken, paladinin Conrad'ı düelloya davet eden sesi yükseldi. Conrad sanki bunu bekliyormuş gibi gülümsedi ve "memnuniyetle" diyerek selam verdi. miğferini çıkarıp masanın üzerine koydu. kılıcının kabzasını okşayarak bir dua mırıldandı, derin bir soluk aldı ve uzun adımlarla evden çıktı. bu arada arkadaki kara paladin de yan taraftaki açıklığa doğru ilerlemişti. Conrad gruptan ayrılırken kenara çekilen ağaçlar bu düelloya karışmak istemiyormuşçasına yol verdikten sonra eve doğru ilerlemeye başladılar. Ramirez'in şömineden doldurduğu bir kova köz kömürü kapan Dura yaklaşan ağaç güruhuna doğru savurdu. bu hareketten sonra ağaçlar daha büyük bir dehşetle saldırmaya başladı..."
bu esnada çocuk, büyükbabasının deftere bakmadığını farketti. gözleri duvarda bir noktaya sabitlenmiş, anlattığı olayın heyecanı ve korkusu ile elleri titreyerek bir inip bir kalkıyordu. o an büyükbabasının bu hikayeyi bu kadar net ve açık bir şekilde nasıl bildiğini düşündü. ozanlar bir çok hikaye bilirler. ama yaşlı adam bir hikaye anlatmıyor, kelimenin tam anlamıyla dehşeti yaşıyordu şu an. çocuk, yaşlı adamın sözünü kesmeye cesaret edemedi...
"ve sonra..." diye devam etti ihtiyar. "Coronius'un bağırdığını duyduk." buradaki aidiyet çocuğu şaşırtmıştı... ilk defa bu öyküyü sanki yaşamış gibi bir cümle kurmuştu yaşlı adam. çocuk anlam veremiyordu tüm olanlara... "...ellerinden çıkan bir enerji kütlesi ağaçların ortasında patladı. ağaçların parçaları her yana dağılmıştı. fakat sayıları hala çok fazlaydı. serbest kalan bir yayın sesini duyduğumda kulağımın hemen yanından bir ok vızıldayarak geçti ve ağaçların arasından hedefi buldu. az önce Dura ile tartışan druid'i... başımı çevirip baktığımda Dura'nın gerilen yayını gördüm tekrar... bir kaç adım yana çekilerek ona..." yaşlı adam ayağa kalkmış heyecan ve dehşetle anlatıyordu. tüm mimik ve jestleri ile olayı teatral bir şekilde yaşıyordu. adamın hareketlerinden oluşan hava akımları ile kandilin alevi titriyor, odada mistik ve ürkütücü gölge oyunlarına sebep oluyordu. bu arada çocuk, yatağına iyice gömülmüş dehşetle büyükbabasını izlemekteydi. "...yol verdim. fakat gördüğüm başka bir şey azalan umutlarımın iyice tükenmesine sebep oldu. yana çekilince, pencereden dışarıda dövüşmekte olan Conrad'ı gördüm. silahını kaybetmişti. karşısındaki kara paladin de anlayamadığım bir şekilde silahını bıraktı. ve yumruk yumruğa dövüşmeye başladılar..." yaşlı adam bir an durdu. çocuğa baktı. ve sanki bir hata yapmışçasına utanarak geri geldi ve sandalyeye oturdu. kendi kendine birşeyler söylendi ve zorlama bir sırıtışla çocuğa "afedersin evlat. yaşlılık işte. heyecanıma çabuk yeniliyorum. seni korkuttum sanırım..." dedi. çocuk cevap veremedi. ağzı açık izliyordu yaşlı adamı hala. boğazını temizledi yaşlı adam ve başladığı ses tonuna dönerek daha kontrollü bir şekilde devam etti anlatmaya. bu sefer defterden okuyordu. yada okur gibi yapıyordu... "öhhöm... nerede kalmıştık..." defteri şöyle bir inceledi. "haa evet... Conrad ile düello rakibinin mücadelesi bittiğinde dizleri üzerinde boynunu eğen Sir Conrad değil rakibiydi. Sir Conrad Dalewind rakibine merhamet ederek eğer tanrısını redder ve doğru yola dönerse hayatını bağışlayacağını söylemiş. rakibinin son sözü nedir bilinmez. fakat Conrad'ın kılıcının darbesi ile uçan kafasını ve yere yığılan başsız bedenini hesaba katarsak cevabı tahmin etmek güç değil sanırım..." beceriksizce gülümsedi yaşlı adam. devam etti... "neyse... evin etrafını saran ağaçlar saldırmaya devam ediyordu hala. arkada bekleyen yaralı Arkon sürekli bir şeyler fısıldıyordu kimsenin anlamadığı bir dilde. cüce Olaf'ın baltası yine vahşice inip kalkıyor ve ağaçların parçalanan gövdelerinden akan kanlar etrafa saçılıyordu. Coronius'un haykırışı yükseldi yine karanlık gecede. ve yine parçalanan ağaçlar. Ramirez arkadan elindeki arbalet ile Druid'e nişan alıyordu. fakat ortada ters giden bir şey vardı. Dura... o hiç bir şey yapmıyordu. yüzünde, sanki bir mücadele veriyormuş gibi bir ifadeyle druide bakıyordu. sonra birdenbire Olaf'ın üzerine saldırdı. ve saçma sapan sözlerle ona doğaya ve ağaçlara zarar vermemesini emretti. ona sanki tanımıyormuş gibi bakıyordu. Olaf "saçmalama" der gibi baktı ve devam etti saldıran şeytani ağaçlara. Dura çılgına dönerek Olaf'ı tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. onu sarsarak ağaçlara saldırmaması gerektiğini onların doğanın en güzel şeyleri olduğunu saçmasapan bir çok sözle hatırlattı tekrar. Olaf sabrının sınırlarında bir mücadeleyle ona tahammül etmeye çalıştıysa da elinden kurtulamadı. o sırada druide nişan alan Ramirez'i görüp ona sert bir tokat attı dönerek. herkes şaşırmıştı. Dura anlamsız bir şekilde arkadaşlarına saldırıyordu. kapıda kendini, saldıran ağaçlardan korumaya çalışan Coronius'a da bir darbe geldi. ve sonunda Olaf dayanamayarak onu dışarı itti. "bunlarmı dostların..?" diye ağaçları gösterdi. ağaçlar Dura'ya vurmamaya çalışarak gerilemişlerdi. ve o an tüm grubun gözlerini faltaşı gibi açtıran bir olay oldu. Dura kılıcını çekerek Olaf'a saldırdı. Olaf kanlar içinde gerilerken "neden..?" diye fısıldadı. Dura tekrar saldırdı. Olaf ona zarar vermemeye çalışarak baltasının keskin olmayan yüzüyle başına vurdu. fakat o durmadı. kendini kaybetmiş bir şekilde saldırdı. kanlar içindeki Olaf yere yığılırken Dura, gözlerinde boş bakışlarla izledi sadece. Dura arkasını döndüğünde Coronius'a saldırmakta olan Conrad'ı gördü. onda da aynı boş bakışlar vardı. Coronius birkaç sözcük fısıldadıysa da bu Conrad'ı etkilemedi. Rahip Coronius'un bedeni parçalanmış bir halde devrildi. bir an gözgöze gelen Conrad ve Dura aynı ifadesiz yüzlerle baktılar birbirlerine. sonra druide dönüp beklediler. fakat unutulan biri, Ozan Ramirez, druide saldırıyordu. anlaşılmaz bir biçimde arbaletini yere bırakıp..." bu sırada adamın öfkeyle dolduğunu farketti çocuk. sıktığı yumrukları titremekteydi... "...kılıcını çekerek druide saldırdı. fakat druidin saldırısına verdiği cevap sert oldu ve oda kanlar içinde düştü..." adamın ellerinin kanadığını farketti çocuk. ete batan tırnağın acısını hissetmediği, yada çok daha büyüğünü yaşadığını düşündü. "Ramirez'de yere devrilince sadece Arkon kalmıştı içeride. "anlaşma istiyorum.." dedi umutsuzca... druid bu teklife hain bir gülümsemeyle cevap verdi. "pekala onlardan birini seç. o burada kalacak. diğerlerini alıp gidebilirsin..." dedi gaddar bir gülümsemeyle. yanında bekleyen Dura ve Conrad yine aynı ifadesiz boş bakışlarla Arkon'u izliyordu. bir an bekledi arkon. ağzından çıkan son sözcük "böyle bir seçim yapamam" oldu..."
yaşlı adam derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. sıktığı yumrukalrını gevşetti. elinden akan kanlar yere damlıyordu. "işte böyle biter bu hikaye..." dedi umutsuzca gülümseyerek "insan her hikayenin mutlu sonla bitmesini bekliyor değilmi..?" dedi ve başını sallayarak devam etti "bu hikaye böyle biter. umutsuz bir hayalin son durağında, yürekleri paçalayan trajik bir ölümle sonlanır altı arkadaşın kaderi. ne kahramanca bir ölümdür bu, ne de kalleşçe bir son buluş. sadece trajik bir yok oluştur onlarınki. öykünün başında da dediğim gibi. onlar mezarsız ölülerdir. yaptıkları herşeye rağmen kimse gidip dua edemez onlar için... nerede olduklarını kimse bilmez..." bu sözcükten sonra başını öne eğerek kısılan bir sesle "...ben bile..." diye fısıldadı yaşlı adam.
bir süre hiç kımıldamadan oturdu sandalyede. gözünden süzülen yaşlara hakim olamayarak ayağa kalktı ve "şimdi uyu genç adam. uyu ve güçlen. çünkü artık günler daha karanlık ve geceler korku dolu... şimdi uyu..." diyerek odadan çıktı.
yanan kandile takıldı çocuğun gözleri bir süre gözünü hiç ayırmadan seyretti. bir an sonra yağı biten kandilin solan ışığı altında beş adam gördü. onlar hayalmiydi yoksa gerçekmi emin olamadı. hikeyeden tanıdığı adamlardı onlar. yatağının ayak ucunda durmuş ana bakarak gülümsüyorlardı. kirli sakalı ve babacan tavrıyla Cüce Olaf Brokenaxe, üzerindeki beyaz cüppenin altından parıldayan zırhı ve merhametli bakışlarıyla Rahip Coronius, zayıf yüzü ve derin bakan gözleriyle ona gülümseyen Mage Arkon Darksoul, kocaman kalkanı, uzun boyu ve güçlü bakışları ile Sir Conrad Dalewind ve yıpranmış pelerininin ardında kendisini izleyen Dura Tharel. ışıktan beş adam hiç konuşmadılar çocukla. ama garip bir biçimde çocuk onların anlattığı herşeyi anladı. son sözleri "ona iyi bak. biz daima sizi izliyor olacağız... daima burada..." olmuştu.
kandil tamamen söndüğünde arkalarını dönüp odanın duvarından yürüyerek çıktı beş ışıktan silüet. sabah olduğunda çocuk uyandı ve avucunun içinde birşey olduğunu farketti. tam dün gece yaşananların rüya yada hayalmi olduğunu düşünürken... elindeki bir yüzüktü. şefaf taşının içinde hareket eden bir siyah kütle vardı. çocuk anlam veremedi. fakat büyükbabası bu yüzüğü görürü görmez tanıyacaktı...

Dura ¥
________________________________________
Korku Deneme-yorumlarınızı bekliyorum...: dioptre - 4.12.2003
...önünde uzanan koridorun karanlığı, enerjisini emiyordu. İçerisindeki enerji emildikçe uzakta bir ışık belirmeye başladı. Artan zayıflık hissi ile birlikte önündeki ışık hüzmesi de şiddetleniyordu. Gözlerini kör edercesine şiddetlenen ışık, aklındaki bütün sorular cevaplanmışçasına rahatlatarak derin bir uykuya dalmasını sağladı. En son hatırladığı ise ellerine baktığında gördüğü kandı.
Derinlerden bir ses gelmeye başladı. Sanki biri sesleniyordu... Şefkat dolu ve sakin bir ses, kulağa çok tanıdık gelen bir kelimeden bahsediyor sanki. “MAX” diyordu ses, yaklaştıkça. Gerçek dünyaya yaklaştığında; sonunda sesi içinde hissetti ve gözleri açıldı.
Annesi yatağının kenarına oturmuş, yine her zamanki sabahlığı ve gülen yüzü ile karşısındaydı. Lüle lüle sarı saçları omuzlarına dökülüyor. Gözleri, yemyeşil sanki dünyaları içinde barındırırcasına sonsuz, ona bakıyordu. “Max, oğlum sabah oldu. Uyan artık! Okula geç kalacaksın!” dedi. Max hemen ellerine baktı büyük bir telaşla, ellleri sargılıydı. O anda geçen hafta geçirdiği kazayı anımsayamadı ve dehşete kapılarak bir çığlık attı. Annesi neye uğradığını anlayamadan çocuğa bakakaldı. Çocuk kendinden geçmiş gibi bir öne bir geriye sallanıyor çığlıklar atıyordu. Anne üstündeki şoku atarak oğlunu sakinleştirmek için ellerinden tuttu “ sakin ol yavrum geçti, sadece bir rüyaydi” dedi.
Max yavaşladı, ardından durdu ve annesine baktı. Hayal gücü çekildiği köşeden geri çıktı ve geçen hafta olan kazayı, aklına kazınmış olması gereken kazayı hatırlattı. Birden tüyleri diken diken oldu. Annesinin kucağında olmak istedi. Öyle bir sarıldı ki annesi ikinci kez yaşadığı şokla karşılık verdi. Yavaş yavaş annesinden uzaklaşıp yatağın uzak köşesine çekilen Max gördüğü rüyayı hatırladığı kadarıyla annesine anlattı. Ama rüyasında dikkat etmediği birkaç olayı daha sonra hatırlayacaktı. Annesinin öldürdüğümü hatırlayamaması pahalıya mal olacaktı. Belki hatırlasaydı bazı şeylere engel olabilirdi.
Max annesinin hazırladığı kahvaltı masasında çocukların 8 yaşında yemesi gereken herşey bulunuyordu. Her zaman çocuğuna en iyisini vermeye çalışan kadın, Max’in tek çocuğu olmasından dolayı üzerine çok düşüyordu. Babasını kaybettiğinden beri oğlunun kendini kötü hissetmemesi için gereken herşeyi yapıyordu. Babasını kaybettiği gün evladının yüzündeki ifadenin oluşturduğu etki bunu yapmasını sağlamıştı. Fakat Max bu olaydan fazlasıyla etkilenmişti. Bunun etkileri giderilemez ve özellikle bir erkek çocuğun yetişmesinde gereken baba öğretilerinden muaf olmasının zararı, yarara dönüştürülemezdi.
Kahvaltının ardından annesi ve Max garaja giderek arabaya bindiler. Garaj kapısı yavaş yavaş açılırken çıkan sesler Max’ın hayal gücünü tekrar tetikleyerek rüyada gördüğü bir sahneyi anımsattı. Garaj kapısı rüyasında da kapanıyordu. Fakat içerde değillerdi. Hayal gücü bir anda uzaklaştı. Çünkü annesi Max’ı çağırıyordu. “Max yavrum emniyet kemerini takmayı unuttun”. Emniyet kemerini takmaya çalışırken aklına gelenleri engellemeye çalıştı fakat başaramadı. Aklından geçen sadece annesinin boğazında kulağında çınlayarak akan kanın sesini duyduğu şah damarına cebindeki kalemi saplamaktı. Bunu nasıl düşündüğünü anlayamadı. Sonra şimşekler çakarak çocuğun aklında yapmak istediği sahneler şekilleniyordu. Bir anda irkildi ve normal hayata döndü. Fakat döndüğü anda annesinin yüzünü vücudundan üstüne doğru fışkıran bir kan seli arasında gördü. Ölmekte olan kadının yüzündeki dehşeti görünce kendini her zamankinden daha güçlü ve kudretli hissetmişti. Nasıl olur da bu vahşeti gerçekleştirdikten sonra, özellikle de bunu annesine yaptıktan sonra bu hisler içinde bulunabilirdi. Aklında ki soruların cevaplarını bulmaya çalışırken birden bunları rüyasında karanlıkta ki ışığın parlaklığı sırasında neredeyse bir saniye içinde gördüğünü hatırladı ve geriye çekildi. Kulakları sağır edercesine bir çıığlık attı. Ardından eve doğru koştu ve kahvaltı yaptığı masanın üzerinde duran bıçağı alarak tuvalete gitti. Tekrar ne yaptığının farkına vardığında kendine bıçağı batırmış olduğunu ve kanın bıçağın üzerinde yere damlayışını gördü. Ardından kendini tutamayarak bıçağın keskin bölümünü diliyle yalamaya başladı. Bundan öyle keyif alıyordu ki, kendinden geçmek üzere idi. Bıçak dilini kesmiyordu. Sanki o bir vampirdi. Tıpkı filmlerde gördüğü gibi. Bir kan emici! İçten içe hep olmak istediği şey ve ilk kurbanı da vahşice katledilen annesi olmuştu.
Gözlerini açtığında yaşadıklarının tamamen bir rüya olduğunu düşünüyordu. Fakat uyandığı zaman son olarak hatırladıklarının tamamıyla gerçek hatta belki de gerçek ötesi olduğunu farketti. Bir panik sardı her yanını. Ne yapacağını şaşırdı. Bir oraya bir buraya gitti. Ardından odasına giderek yatağına girdi. Yorganını üstüne çekerek düşünmeye çalıştı. Yaşadıkları neden olmuştu? Böyle birşey gerçekten olmuş muydu? Yoksa hala bir rüya da mı idi?

..........................................................................................................................................................................................................

Uyandığında canı yanıyordu. Pencereden güneş gelmesini engelleyen perdenin üzerinde ki bir delikten gelen güneş ışığı resmen derisini eritmişti. Ayağa kalkıp yanmış yeri dikkatle inceledi. İncelemesi sırasında hayret içinde biraz önce neredeyse erimiş olan bölümün yavaş yavaş eski haline, sağlıklı haline döndüğünü gördü. Bunun üzerine daha önceden bıçağı kendine batırdığı yere çekinerek baktı. Diğer yarada olduğu gibi açtığı delikte kapanmıştı, iyileşmişti.



Polis sirenlerini duyduğu sırada yatakta yatmış tavana doğru bakıyordu. Yavaş yavaş gözlerini hareket ettirerek pencereden dışarı, siren seslerinin geldiği yöne doğru baktı. Arabalarından çıkan polislerin annesinin cansız bedeninin bulunduğu arabaya silahları doğrultulmuş şekilde ilerlediğini gördü. Onları izledi, hayretler içinde kadına nasıl baktıklarını izledi ve yavaşça ayağa kalkmaya başladı. Çok yavaş hareketlerle kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı. Polislerden birisi bahçe duvarına doğru eğilmiş öğürüyordu. Diğeri ise telsizle konuşuyordu. Telsizle konuşan polis eve doğru bakarken çocuğu farketti ve konuşmasnı bitirerek çocuğa doğru yaklaştı. Max hareketsiz boş gözlerle izledi. Polis yanına yaklaşarak “Burada ne oldu?” dedi. Çocuk arabaya baktı ve tekrar polise baktı. Karşısındaki insanın şah damarından geçen kanın konusu çocuğu tedirgin etmişti. Tedirgin olduğunda hissettikleri onun daha da kana susamasına sebep olmuştu. Nasıl olurda kandan nefret ederken bir anda kana karşı bir açlık hissederek bu hale gelebilirdi. Özellikle annesini nasıl bu nefret ettiği şey uğruna katlebilirdi. Aklı almıyordu fakat kontrol onda değildi. Sanki içinde oluşan yeni bir bölüm onun bütün düşüncelerine duvar örmüş duvarın arkasında bırakmış ve onun daha ileri gitmesine izin vermiyordu. Duvarın önünde ise yarı dolu bir kan havuzu var ve bu havuzun dolması gerekiyor.
Bunları düşünürken parmağıyla dokunmaya çalıştığı şah damarını görerek kendine geldi. Polis şaşırdı tepki veremedi çünkü karşısındaki çocuğun gözleri kırmızıydı. Dolunay gözlerinde ışıl ışıl parlarken polis kendini çocuğun dişlerinin şah damarını parçalarken hissettiği acıya bıraktı. Diğer polis uzaktan şok halinde izlerken Max son damlaları da havuzuna dolduruyordu. Dolunay’ın ışığı tenine çarptıkça kanın damarlarında daha hızlı dolaştığını hissediyordu. Ay ışığına daha çok yerini maruz bırakabilmek için üstünü çıkarttı ve hızlı hareketlerle diğer polis memurunun üstüne doğru gitti. Polis silahını çekti ve çocuğa 3 el ateş etti. Çocuk sendeledi ve yere düştü. Ardından ayağa kalkarak tekrar ilerlemeye başladı.
________________________________________
doğan...: Dura - 4.12.2003
Ne güzel süzülüyor doğan... Şimdi onun gözünden görmeyi o kadar isterdim ki dünyayı... Yukarıdan. En yukarıdan. Dağların üzerinden aşmak... Denizlerin altımdan akıp gidişini izlemek, altımda küçülen koca dünyadan uzak, kendimle yalnız kalmak. Nice büyük şehirleri görmek, kralların, krallıkların semalarında uçmak, büyük yeşil bir denizi andıran koca yaşlı ormanın üzerinde süzülmek isterdim... Belki derdimi unuttururdu bana böylesine uçmak. Kara bulutlardan kaçmaz, üzerine çıkardım. Hiç kararmazdı dünyam. Güneş hep doğudan yükselirdi. Ve ben hep doğuya uçardım. Ve nihayet geldiğimde dünyanın sonuna, kendimi oradan boşluğa bırakırdım. Sonsuzluğa... Ne ölüm vardır orada ne yas. Ne zulüm vardır ne de gözyaşı. Sadece huzur vardır orada. sonsuz bir huzur. Sonsuz bir boşluk. Ruhumun dinginliğinde, sonsuzluğun sessizliğinde dinlenir yüreğim. Taşıdığı bu yükten kurtulup rahatlar. Yılların artırdığı, karanlık yolların ağırlaştırdığı yüreğimin taşıması zor ağırlığı biter. Huzur vardır orada. Sadece huzur...
Yukarıdan gelen tiz bir çığlıkla kendine geldi, doğrulup silkindi. Dalmıştı batı ufkundaki güneşin son ışıklarına. Üzerinde süzülen doğan’ın çığlığıyla kendine geldi.... Ve sonra arkasındaki ağaca yaslanıp gözünü kapadı. Altında deniz hızla akıyordu işte. İleri doğru baktı; kanatlarını açmış, ufka doğru uçuyordu. Denize kadar alçalıp devam etti süzülmeye. Doğuya uçuyordu... Güneşi kovalıyordu...
Dura ¥
________________________________________

:) teveccüh mü desem abarttın mı..?: Dura - 2.12.2003
sağol endor'cum ama şimdilik kitap çıkaracak birikimde görmüyorum kendimi :)) burada yazılmış çok şey var ve yazan çok kişi... belki "dura" imzalı yazılar genelin biraz üstünde ama arada yazan sessiz izleyiciler de yok değil... ayrıca sen de son zamanlarda bir hayli hikaye yazdın... bu diğer dostlarımıza örnek olur umarım. kendi adıma yazılarını okumak keyif veriyor bana, sen kendini acımasızca eleştirsende ben zevk alıyorum yazdıklarını okumaktan. çünkü yazarken yaşadığını hissediyorum. benim için güzel kurulmuş cümlelerden çok, yazılanın yaşanmış olması önemlidir. ve sen yazarken yaşıyorsun. dediğim gibi umarım senin yazıların diğer dostlarımıza da cesaret verir biraz... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
: angelion - 2.12.2003
kitap projesi guzel fikir fakat andac haricinde hikaye yazan yok ki...(eskiler var mı?bilmiyorum)
benimkiler de bir seye benzemiyor.yazdıkdan sonra 'ehh iste' diyorum.
en iyisi dura,senin kitabını cıkaralım:)
________________________________________
farklı bir bakıs...: angelion - 1.12.2003
ormandaki ilk gece baslıyor lanetimiz.aylarca,gün yüzü görmüyoruz.karanlıgın bizi istedigi yere getirmesiyle son bulacagını biliyorum.kulagıma fısıldanıyor cunku...ormanın iclerinde huzunlu bir elf sarkısı yankılanıyor.kendimi tutamasam,yaslarla dolucak yüzüm...cevremizi sardılar diyor malekh.baltasını cıkarıyor,gür sesiyle bagırıyor'gelsenize hadi ne bekliyorsunuz' ama bosuna.sesler kesiliyor.bir anlam veremiyorum olanlara...zalast ın sık aralıklarla agaclara cizikler attıgını görüyorum.gözlerine bakıyorum dostumun.olumu bekleyen caresiz hayvanlar gibi,yapabilecegim hicbir sey yok yönümüzü bulamıyoruz diyor...
mevsimin sonbahar oldugunu hatırlıyorum birden.dusen bir yapraga gözum takılıyor.hafif bir ruzgarda yerdekilerin suruklenisini,cıtırdıların esliginde benimkinin de onlara katılışını görüyorum.sonra koca bir adamın ustlerine basmasıyla,dagılıyorlar...elimdeki mesale nedensiz yere sönüyor.celigin kulakları yırtan sesi her yanı doldururken,acı dolu feryatlar isitiyorum,arada bazıları tanıdık geliyor.sesler kesilince,mesale alev alıyor kendiliginden...zalast ın yere oturmus bası dizlerinin arasında agladıgını göruyorum.ileri geri sallanıyor...iki adım ötemde, agacın altına serilmis biri yatıyor.zırhı paramparca,derisindeki derin yarıklardan oluk oluk kan bosalıyor.bir kac saniye istemsiz hareket ettikten sonra kıpırdamıyor.aramızdan ebediyen ayrıldıgını o an anlıyorum malekh in.hoscakal dostum...
________________________________________
proje 3: Dura - 1.12.2003
anakara'da, orta doğu teknik üniversitesi'nin her sene düzenlediği bazı aktiviteler var... kabaca onlarca insanın aynı anda Live FRP oynaması diyerek açıklayabilirim. türkiye'nin dört bir tarafından bu işe gönül vermiş yüzlerce kişi bir kaç günlüğüne de olsa bu büyük organizasyona katılmak için ankara'ya gidiyor. buraya gidenler arasında CC FRP grubu olarak bizde bulunmalıyız. tarihi önümüzdeki günlerde belli olur. katılım yüksek olursa daha keyifli olur.
projeler şimdilik bunlar. henüz fikir aşamasında olan bir kaç proje daha var... onlar içinde bir kaç hafta bekleyecez... duruma göre değişebilir ve düzenlenebilir...

fikir ve önerilerinizi yazın lütfen... Dura ¥
________________________________________
proje 2: Dura - 1.12.2003
aslında bunun gerçekleşmesi biraz da size bağlı. şu an aktif durumda 2 oyun grubu var... eğer bu sayı 3-4 ve üzerine çıkarsa, ortak bir campaign yapabiliriz. kendi aramızda çok güzel bir aktivite olur.
3 veya daha fazla DM ile birlikte birden fazla grup aynı dünyada... daha önce şahsen denemedim ama deneyenlerin son derece keyif aldıklarını biliyorum...
ama dediğim gibi, bunun için aktif grup sayımızın artması gerek... ¥
________________________________________
proje 1: Dura - 1.12.2003
sanırım düşüncelerimde saklı olan bazı projeleri sizlerle paylaşmanın vakti geldi... mahzene inip, üzerlerindeki örümcek ağlarını biraz temizleyerek, gün yüzüne çıkarmaya karar verdiğim birkaç projeyi sizlerle paylaşacağım. umarım gerçekleştirebiliriz... evet PROJE-1-> uzun süredir burada çeşitli hikayeler, küçük öyküler, şiirler ve şarkılar yazılıyor bizler tarafından. bunlar benim için satılabilecek tüm kitaplardan değerli. çünkü grup üyelerinin hayal dünyalarının ürünü... hal böyleyken, burada yayınlanmış tüm eserleri birleştirip bir kitap formatına getirmeyi düşündüm... bu hepimizin ürünü olacak. ¥
________________________________________
uykucu...: Dura - 1.12.2003
uzun zaman oldu, bu hafta sonu bi aksilik olmazsa toplantı olacak, gel ve anlat bize ayrı kaldığın günlerde neler yaptığını... umarım zaman problemini çözebilmişsindir ;) görüşmek üzere... Dura ¥
________________________________________
himmmms: uykucu - 29.11.2003
baslangici olan herseyin sonu vardir...
bu durumda sonu olan herseyin baslangici vardir...
dur biraz daha zorlayayim...
sonu olan herseyin tekrar baslama ihtimali vardir...
evet bu oldu...
geri dondum...
yada donus yolundayim demeli...
12sinden sonra...
ama buarada siz kara gezgini alip okuyun...
kadikoy don kisottan alin ama...
%50 indirimli...
________________________________________
...: angelion - 29.11.2003
'Gelecegi degistirebilir miyiz? bilmiyorum.Bildigim tek sey,yeni bir çağın bizsiz başlayacagı...'BOCCOB;tanrıların başbuyucusu,tüm buyulerin sahibi.

-aziz cuthbert adına,burdan cıkamıcaz.

+yine basladın gevezelige tamam kabul ediyorum eski bir ev ama bu kadar da korkulmaz ki.

>kucukken de böyleydi ne zaman karanlık bastırsa hemen evine dönerdi.

-siz ne zaman beni dinlediniz ki...sehirde ki kahine sonumuzun yaklastıgını söylemisti ne cabuk unuttunuz.

>evet hatırlıyorum kalm dan ayrılmadan onceydı.sana onun bir yalancı oldugunu soylemistim.

-o funast rahibesiydi.siz sadece benim kartlarıma guveniyorsunuz.

>bak coronius seni severim.bu tur sacmalıkları bir kenara bırak olur mu.buraya neden geldik söyle bana?

-ucumuz de aynı ruyayı gorduk. uyuyan ormanın icindeki bu ev de bizi bekleyen bir hazine...

+iste anahtar kelime bu.beni baska hicbir sey ilgilendirmiyor.

ucunun tartısmaları biraz daha surdu.rahibin sinirleri yatıstıktan sonrada ortak bir karara vardılar.malikane aranacak...

coronius icin ne kötu bir gundu.zalast ve malekh le cocukluktan beridir cok iyi arkadastı.simdi ki davranısları ise cok anlamsız geliyordu.sanki birsey onları avucuna almıstı güç arzusu...

siyah cubbesini her daim temiz tutan zalast o gün üstündeki çamur ve çimen lekelerine hic önem vermiyordu.tek dusundugu buyuculugunu gelistirecek seyler bulmaktı.malikanenin üst katını aramayı yeni bitirmisti.yalnız basına bir katı tam 1,5 saatte aramıstı.asagıya indiginde orta katı aramayı bitiren malekhle karsılastı.onun yuzundede aynı ifadeyi gördü hayal kırıklıgı...

zemin katta onları bir supriz bekliyordu...

+kardesim zemin kat sana aitti bunca zaman yattın mı burda.seni nasıl bıraktıysak oyle duruyorsun.hay sen ne odlekmişsinde haberimiz yokmus.

-zamandan tasarruf edelim diye ayrılmayı göze aldınız.birlikte hareket etmezsek bundan sonra beni yok bilin.zaten bulacagımız seylerden de hakkımı size devrediyorum.

+ah ne uzuldum anlatamam.ne kadar dokunaklı.sacmalamayı kes ev bos.bu katıda aradıktan sonra bodruma bakıcaz.aksam olmak uzere orta katta yatak odaları var bu gece burda kalırız.

>bence cok guzel bir ev.keske birseyler olsaydı sadece gunluk esya dolu.

+bende kayda deger bir sey bulamadım.

-buyrun beyler bu katıda arayın. ben sadece bodrumda size katılıcam.geceyide ormanda geciricem.

+tamam sonunda sıyırttı kafayı dogaldır tum odlekler bir zaman sonra delirirler.

>ugrasma sende fazla.bilirsin coroni yi,yabancı yerleri sevmez.

+oldu olacak annesini de getirseydik.

-ben kararımı verdim.

zincir zırhının yaglı kokusu artık iyice bedenine islemis bir savascıydı malekh.kendisine guveni tamdı.aradıgı ise onu zorluycak bir rakipti.zemin katta da bir sey bulamayınca bu onu baya sinirlendirmisti.geri döndügünde ana girisin yanındaki kucuk odada sandalyede oturan birini fark etti.iceri girdiginde uzerinde siyah cubbe olan bir adam kafası onde,ellerinden kanlar damlıyarak,oturuyordu.önce arkadasını yere yatırdı ve ustunu cıkardı ezik izlerini ve boynundaki kesigi gördu.birden buyuk bir kapının kapanma sesi tum evi doldurdu.camlar sangırdadı,yer bile titredi.zalast ın cansız bedenine son bir kez bakan malekh sesin geldigi yöne dogru kostu.'coronius olumun yakın' dedi icinden.bodrum kapısına dogru yoneldi...

o gun orda olanlar boccob ve digerleri icin önemsizdi...arkadasları zemin katı ararken,dısardan gelen garip seslere bakmak icin cıkan ve bir daha görülmeyen,uyuyan ormanın lanetli ruhu coronius gibi...
tanrılar,duyarsızlıklarının sonucunu yakında göreceklerdi...
________________________________________
samsun...: Dura - 28.11.2003
sabah erken kalkan bir kaç grup üyesi, pencereden aceleyle havalanan bir posta güvercinini farkettiler. "bu da ne..?" diyerek pencereye yönelen bir kaçı ise pencerenin önüne bırakılmış oldukça yıpranmış bir zarfı aldılar ; <> ıslak ve yıpranmış kağıttaki bu son kelimelerden sonra kağıt kırmızı balmumu dökülerek mühürlenmişti... Dura ¥
________________________________________
: angelion - 27.11.2003
www.motionzoo.com da ===>road to mithril hall ====>super bir fılm.yuklenmesi biraz uzun ama mutlaka izlenmeli:)
________________________________________
Merhaba Fantazi dunyasinin Fantastik yolculari: TheEnd - 22.11.2003
Uzun bir aradan sonra sayfaya bir goz attim ki hersey degishmis, sonra gruba girdim ki, bir hikaye almis sayfayi, bunu kim yaziyor yoksa bu bir alinti midir bilmem, hatta oykuleri burdan yazip hikaye mi olusturmaya niyetlisiniz diye de dusundum, keshke... Hepimize gecmis olsun ve huzurlu bayramlar dilerim. Mutluluk elimizde, yeterki avucumuzu sıkmayalim.
________________________________________
yazın yazdıgım hikayeydi bosluk bırakılmadıgı icin kimse bir sey anlamamıstı.simdi oldu herhalde:): angelion - 22.11.2003
bolum 1 uyanıs:

hemesın en yuksek dagı olan quarunda kıs zamanı hıcbır canlı yasamaz.burası dıger gezegen gechısd a acılan kapının bulundugu yerdır.kapı acılamamakta ve akraba olan canlılar bırbırlerınden bınlerce yıldır haber alamamaktadırlar.dagın eteklerınde dıpsız ucurum adında bır yer wardır.burası herkes ıcın korkutucu ve lanetlı bır yerdır.

/uyan cocugum.

bolum 2 hakımıyet:

hersey coronıus adındakı tanrının,genc tanrılara yerını artık onlara bırakmak ıstedıgını soylemesıyle basladı.zamanın basından berı ıkı genc tanrı bırbırlerını sewmezler ıkı ayrı kutupta dolasırlardı.bu yuzden bırı saf ıyılıgı dıgerıde saf kotulugu benımsıyordu.dıgerlerı ılk basta coronıusun sozlerıne cok sewınselerde hetras ve zydarın mutlak guclerıne boyun egeceklerını anladılar.hıcbırı yaslı tanrının yerıne gecmek ıstemedı.

+cevrem karlarla kaplı,bu yuce dag ve arkamdakı ucurum... ben nerdeyım?

bolum 3 cuce hanı:

+bılıncsızce yuruyorum.elımdekı yuzukler parıldıyor, yıldırımlar bırbırı ardına cewreme dusuyor.fırtına bulutları toplanıyor we butun gucuyle yer yuzunu dolu tanelerıyle dowuyorlar.bana carpanlar ıse vucuduma hafıf guzel bır serınletme etkısı yapıyor.kendımı kontrol edemıyorum kahretsın!!bana neler oluyor?yuzukler onlar yapıyor olmalı,cıkartmalıyım sunları.kafam patlıcak gıbı...

-hosgeldın genc adam.senı buraya getırdıklerınde kendınde degıldın sımdı nasılsın?uzun zamandır bır ınsanı agırlamamıstım.dısardakı fırtanadan kurtulduguna sukretmelısın.ıyı kı senı gırısın yakınlarında buldular.3 gundur burada yatıyorsun.sana en ıyı suruplarımızdan werdık.ehhh kendıne gelmıssın anlasılan asagıda senınle konusmak ısteyen bırı war.bız ona delı gerold dıyoruz.buyu gıbı sacma seylerle ugrasıyor.neyse ben daha fazla senı rahatsız etmıyım.nasılsa daha cok konusucaz.dısarda bugune kadar gordugum en sert kıs gecıyor.uzun bır sure bızımlesın.bu arada adım deur bırsey ıstersen seslenebılırsın.

+en sonunda gıttı bunak cuce, offf basım hala agrıyor ama kendımı kontrol edebılıyorum.yuzukler cıkmıyor bı turlu neyse gerold belkı benımle ılgılı bırseyler bılıyordur.

bolum 4 zydarın atesı:

+cok guzel bır yer.merdıvenın yanında somıne ve cewresınde masalar, masaların arkasındada bar war.kapıda barın yanında.burdakı hersey cuce ıscılıgıyle yapılmıs.tek kotu tarafı tavanın bıraz alcak olması.koca handa kımse yok.sadece dıptekı masada bır topluluk...cogu genc yanlarındakı yaslı cuce bana bakıp gelmemı soyluyor.

-merhaba genc dostum.ben gerold.burada pek saygın bır meslek olmayan buyu sanatıyla ugrasıyorum.danin sehrıne hos geldın.kendini nasıl hissediyorsun?

+bıraz bas agrısı ama hepsi o kadar gayet ıyım.

-ıyı olduguna sewindım.bıze kendınden bahsermısın?

+tek hatırlıyabıldıgım yuzukler, parlıyorlardı, kendımı kaybetmıstım.ısmımı bıle hatırlamıyorum su an.

-yuzuklerın ıcın yuzlerce kıtaba baktım ve buyuk ustalara sordum ama hıcbırsey ogrenemedım.zaman gectıkce butun sorularına cavap bulacagımızdan emınım. senı bıraz bekletıcem. sımdı genclere bır hıkaye anlatmalıyım.benı uzun bır suredır sıkıstırıyorlar.ondan sonra senınle uzun uzun konusuruz.soyle otur ve rahatına bak.anlatacagım hıkaye bundan bınlerce yıl oncesıne aıt.zydarın gelmıs gecmıs en guclu rahıbı zalast,gechısde tanrısınında yardımıyla guclu bır karabuyu yapar.hetrasın rahıplerı buyuyu bozamazlar.ırklar hatta ulkeler bırbırlerıne savas ılan ederler.zalast bır tapınak yaptırır.hetrasın rahıplerı chaosu durdurmaya calısırlerken.o gechısd ın kana bulanmıs topraklarındakı gucu cekmeye ve chaosu artırmaya baslar.gechısd canlılıgını kaybedene kadar buna dewam eder.zalast kuraklasmıs gezegenınde yandaslarıyla bır ordu olusturur ve burayı ıstılaya kalkısır.hemeste o zamanlar buyuk bır ordu bulunmamaktadır.elı sılah tutan herkes orduya alınır.ıkı ordu quarun dagının bır gun ılerısındekı ovada carpısırlar.sawas yarım gun surer.bızımkıler agır kayıplar wermeye basladıklarında garıp bırsey olur.zydarın murıtlerı, ustlerınde bulunan aura yı kaybederler ve savunmasız kalırlar.bızım sawascılarımız hıcbırıne acımaz, tek bırı bıle sag cıkamamıstır.bu olaydan once, gokyuzunde ıkı kısının sawas alanından uzaklasarak gıttıklerı soylenır.bırının zalast oldugu kesın.dıgerı ıse dıpsız ucurumun kenarında bulunan bır halfelf oldugu dusunuluyor.onu bulduklarında agır yaralıymıs.zalast ı ucuruma attıgını soyledıgınde...........>

+gozlerım kararıyor.yıne basım...buraya nasıl geldım?kursun rengındekı bulutlar gokyuzunu boydan boya kaplamıslar.aralarından lav nehırlerı gecıyor.toprak kavrulmus gıbı bazı catlaklar mıller genıslıgınde.burası buyuk bır col olmalı.gıdecek hıcbır yerım yok.kıstırıldım burda!!atesten bır hortum bana dogru yaklasıyor.kalbım!!!hortum benı ıcıne aldıgında bır anda kendımı bulutların ustunde buluyorum.onumde bır kale war.kapılar acılıyor,sakınlesmeye calısıyorum ve yawasca gırıyorum.ılk gırıs cok carpıcı ve genıs.odanın ilerisinde buyuk bır kapı, ustunde"hosgeldın zydarın cocugu" yazılı run... beynımde sureklı yankılanan bır ses kapıya gıtmemı soyluyor.kendımı kontrolumu kaybedıyorum yıne.
ıcerısı cok karanlık,agır bır baharat kokusuda her yerı sarmıs.bırden bıre,bırbırı ardına bınlerce mum yanıyor.bıraz otemde sıyah elbıselı bırı.zy zyd ...

/zydar sapsal!!!asagılık bır halfelfe yenılmen bana bınlerce seneye mal oldu.hetrasta neredeyse butun kontrolu elıne gecirdi.benım ıse gunlerım sayılı.aslında senı sonsuz atesımde yakmalıyım ama son bır sans daha verıyorum.sımdıkı basrahıbım senın gerı gelmene cok sınırlendı.yuzuklerını almak ve gucunu tatmak ıcın can atıyor.onu yenersen basrahıp sen olursun.unutma kımse senın gerı geldıgını bılmemelı.yoksa butun avantajımızı kaybederız.sımdı gıt quarunda senı beklıyor.

+pekı efendımiz.

-...........>hetrasın ısıgı uzerıne dusmus ve son nefesını wermıs.halfelf endor a lınheım da bır tapınak yaptılar ve orada gomduler.her yıl ınananlar oraya akın ederler.hemesın baskentı olmasıda bu yuzdendır.o gunden sonrada zydarın hemes ıcın onemlı bır tehlıkesı olmadı.

+ıyı kımse neler oldugunu anlamadı.''ıznınızle gerold kendımı bıraz kotu hıssetmeye basladım.yukarı cıkıp dınlensem ıyı olacak''.

-tabıı genc adam.ben herzaman buralardayım.ıstedıgın zaman konusabılırız.deur a ılac getırmesını soylememı ıstermısın?

+hayır saolun sızınle tanıstıgıma sewındım.hoscakalın.

-hoscakal.

+hımm quaruna buyulu bır kapı acsam hıc fena olmuyacak.yatagın ustunede bana tıpatıp benzeyen olu bır beden yaratırsam bu ıs tamam.

bolum 5 cocuk oyuncagı:

+quarun ve dıpsız ucurum.burası benım ıcın hemestekı en sınır bozucu yer.endor un sıluetı ara ara gelıp gıdıyor onunla ılgılı pek bırsey hatırlıyamıyorum.pekı nasıl gerı dondum?yuzuklerım tabıı onları zydar dowmustu.ozellıklerını zamanla kesfedecegımı soylemıstı.hemes ve gechısd de ıstedıgım her yerı gorebılme ve zydarın hızmetındekı her canlıyı etkı altına alabılme guclerını bılıyordum ama bu gozumden nasıl kacmıs olabılır...fırtına sonunda durdu.buyumun ıse yaradıgını gormek guzel.bu gelen o olmalı cok guclu degıl hatta hıc degıl kucuk bır veletten farksız sımdının buyuculerı boyle mı oluyor?

-gecmısten gelen bırını gormem gerektıgını soyledı zydar bana.sanırım o bahtsız kısı sen oluyorsun.soylesene sızın o zamanlar bakırdan kılıclarla dowusuldugu dogru mu?yoksa daha da eskıye aıtsın taslar tahtalar...

+gercekten cok komıksın.baglı bulundugum tarıkat gelmıs gecmıs en kudretlı buyuculerı yetıstırmıstır.ustelık benım sanatımıda ogrenemezsın cunku o zamanın butun efsuncularını oldurdum.

-benı ıyı dınle zaman kavramı kıt!!sızlerın zamanında gezegenın ıc gucu cekılır ve kendı yasam gucunuzu ona wererek buyu yapardınız.yaptıgınız buyuler hayal urunu olurdu ve fazlada guclu sayılmazdı.ama bızler yenı bır sıstem gelıstırdık.bunu sana uzun uzun anlatmıcam.sadece kendı gucumuzu kullanıyoruz.ınsanın ıc gucu gezegenın kınden kat kat fazladır.bu yuzden yaptıklarımız sızınkılerden cok daha guclu.ayrıca buyulerı bellı kalıplara koydugumuz ıcın daha hızlı yapıyoruz.

+bu cocuk gercekten cahıl ve aptal.bızlerde sadece cömezlerin gezegenden guc cektıklerını bılmıyor.ustelık benım bır buyuyu yapmam gozlerımı kırpmam kadar kısa bır zaman alır.gechısd ın enerjısının kanımda dolasması da cabası.bu ıs cok kolay olucak.bırakıyım da zavallı eglensın.ne kadar cok goklere cıkarsa o kadar guzel duser.''yenı basrahıbımızın kendıne guvenmesı guzel.hadı ne bılıyorsan goster''.

fenur konsantre olmaya baslar agzından buyulu sozcukler dokulur.

+bu sacmaladıgı lısanda ne?ustume bır aura ceksem hıc fena olmayacak.
Fenur un chain lightling i ellerinden cıkar,kollara ayrılıp zalasta gelmek üzereyken ejderha seklini alır.zalast ın elini kaldırmasıyla ejderha görunmeyen bir objeye carpıp etrafa yayılır.

+gucsuz bır yıldırım ıcın bu kadar konusma ve konsantrasyon.sıstemlerı bır hıc anlasılan.yıne bır seyler zırvalıyor.bu seferde ne yapacak bakalım.

etraftaki kayalar bir insan seklini alıncaya kadar toplanır.golem karsısındaki cılız insana bakıp,kukremesiyle yeri göğü inletir.zalasta kosmaya baslar.3 metre kadar yaklastıgında kolunu uzatır ama yere toz taneleri düsmeye baslar...

+bu kayadan adam cok hos ama ufak bır yoklayısımda toz olması cok yazık.ıc organlarını yawas yawas yıyecek bır kurtcukla basa cıkabılecek mı bakalım yok yok bu onun ıcın fazla.en ıyısı dudaklarını bırlestırmek.

-hmm kmm dmm.

+ne oldu bu zamanın benımkınden cok daha guclu buyulerı oldugunu soylemıstın.

-lmm vmmm hmm

+tabıı bencede agzını acıyım da o sacma seylere dewam et.sana bır teklıfım war fenur.benım yardımcım olursan hayatını bagıslarım.asla mı kafandan gecenlerı okuyabılıyorum .o yuzden dıkkatlı dusun.toprak olmak ıstemezsın degıl mı?ıyı sımdı gucumu hıssetmeye basladın.bır yardımcıya ıhtıyacım war.dudaklarını acıyorum.

-ne ıstersenız yaparım.zydar ın mutlak gucunu hıssetmıstım.sızınkıde onun kıne cok yakın.lutfen bana bır sey yapmayın.yalvarırım.

+zydarın burdakı tum canlıların toplam enerjısınden daha fazla gucu war.sana gercek gucunu gosterseydı yasayamazdın.benım hemesle baglantım sen olacaksın.kararları ben werıcem.sen uygulayacaksın.nerde olursan ol zalast dersen sana yardım ederım.gechısd ne alemde hala kara kuru bırsey mı?

-hayır gecen zamanla heryerı yemyesıl oldu.hetras orayı cennete cewırdı.orda onun ve bızım basrahıbımız war.bızımkının pek bır sey yaptıgı yok.gun boyunca uyuyup duruyor.

+tabıı kı sana bu bılgılerı zydar werdı.tanrılar dunyaya dırek etkı edebılselerdı ne olur du kım bılır?ıyı kı coronıus bellı kısıtlamalar getırmıs.bana da gechısd de kuralları hıce sayarak yardım etmıstı.coronıus ta bunu ogrendıgınde hıcbırsey yapmamıstı.yada bız oyle zannettık.boswer dusunmeye degmez eskı eskıde kaldı.konumuza gerı donelım.gechısd e gıtmem sorun olabılır.cunku kapının anahtarını ordumdan kımsenın gerı donmemesı ıcın yok etmıstım.

-ıkı asır oncesıne kadar tanrımız bıze orası hakkında bılgıler werıyordu ama zayıf yol dan olan bır buyucu bır anahtar yapmayı basardı.zydarın muriti oldugu icinde anahtar su an bizde.basrahıpler yıllardır onu muhafaza edıyorlar.

+bunu duyduguma sewındım.sımdı sen ormanlarda,daglarda orc ve goblın bırlık lerı kurup sehırlerı,kervanları ve tapınakları rahatsız et.herhalde yaptıgın seylerde bunlardan ıbarettı sımdıye kadar.

-ewet dogru tahmin ettiniz.

+ıyı kımsenın benden haberdar olmasını ıstemiyorum.daha sonra werıcegım emırlere harfı harfıne uyacaksın.

-nasıl ıstersenız.

+gıdıp kutsadıgım gechısd ıme bır bakayım.
________________________________________
...: angelion - 21.11.2003
kucuk bir dag köyü ilerisi.minyature benzeyen,ahsaptan yapılmıs evler.hepsinin birer ahırı var.biri surekli tütüyor,bir digeride yalnızlıgını kırık camlarına yansıtmıs...havada sakin bir ruzgar,her nefes verisim de cıkan buharla dans ediyor...taslı yolun basında krasu tabelası.cuce dilinde yazılmıs ama özensizce...az ileride bir adam odunları kırıyor.guclu kolları her vurusta daha da kasılıp sisiyor.beni fark ettiginde gözlerindeki telas ve korkuyu hissediyorum.suratında donuk bir gülüs cabucak eve giriyor...üzerimde kalın bir giysi ama renkleri cok solmus.yırtık pırtık parcaları ruzgarın sertlesmesiyse iyice bedenime carpıp duruyor.aldırmıyorum...sokakta hafif topallayarak,hana dogru yuruyorum.beni gören cucelerin ifadesi hep aynı,bir cocuklar meraklı gözlerle bakıyorlar...morarmıs sol elimle,kapıyı itiyorum. hissetmemek bu olsa gerek kolumla da yuklenince ancak acılıyor.egilip iceri adımımı attıgımda kahkahalar,kufurlerle dolu salon birden olum sessizligini alıyor...beni mezarım da rahatsız edenlere lanetim baslıyor...

________________________________________
Dura 1.11.2003 ün arasına sıkıştırayım: Baccata - 4.11.2003
Yavasca onunde duran Unicorn a yaklasıyor Ramirez, icinde bir istek var ona dokunmak icin fakat nafile, ne yaparsa yapsın yakınlasamıyor. Daha sonra flütunu cıkartıp bir ask müzigi calmaya baslıyor. İki birbirinden uzak diyarlarda yaşayan aşığın, birbirlerine kavusamamalarının oykusu bu. Yavasca yaklasıyor Unicorna ve artık uzaklasmadıgını farkediyor, iyice yaklasıyor, yaklasıyor, ezgiyi mırıldanıyor flutunun etkisini devam ettirebilmek icin. Yeterince yakınlastıgında elini Unicorna dogru uzatıyor ve işte tam o sırada bir durtmeyle uyandırılıyor.
Dura;"Orada birseyler var"
Yavasca gozlerini kısıp karların uçsuz bucaksız olusturdugu beyaz sisin arasında birseyler farketmeye calısıyor ama goremiyor, iyice gozlerini kısıyor. Birden kulagında arbaletin yayının bosalmasını duyuyor ve daha kimseye haber veremeden oklar yukarıdan bosalmaya baslıyor. En yakındaki destek olan Sir Conrad ın arkasına saklanıyor, lakin gelecek hicbir okun onu gecemeyeceginin, gecsede onun hissetmeyeceginden emin olarak. Buna ragmen oklar bir kac kisiyi de yaralıyor hani. Oklar kesildiginde yavasca gozlerini acıyor flutunu kenara bırakarak, ve etrafta herkesin insan gibi hareket eden ona ragmen bir kurt vucuduna sahip buyukce yaratıklarla dovustuklerini farkediyor. Tam o sırada Duranın arkasından iki tanesinin yerden yaklasmakta oldugunu farkediyor ve Buyulu sozlerini soyleyerek yollarını kayganlastırıcı bir sıvıyla kaplıyor,"Duraaaa arkandalaar" diye bagırıyor. Biraz sonra yaratıkların kayıp duranın onune kurbanlık koyun gibi dusmeleri ve haliyle Duranın da bu olanagı kullanmasını izliyor, sonra Dura Ramirez e yuzunun kenarıyla gulumsuyor, eh hayat kurtarmak kolay is degil tabi.
Uc savascının eşsiz savaslarına ragmen yaratıklar tukenmiyor, bir olenin yerini iki tanesi dolduruyor. Uzaktaki Yaratık Şaman ını farkeden Ramirez tam onu haklamanın yolunu aradıgı sırada Şaman bir anda yanında beliriyor, ve bir büyü yapmaya baslıyor, Ramirez bir kac adım geri cekiliyor yeni elbisesinin bu yaratıgın kanıyla kirlenmemesi icin ve arbaletiyle Şaman a nisan alıyor, hatta tam da kafasına dogru gidiyor atesledigi ok ama Saman ın ustunden sekiyor buyulu bir sekilde. Tam bu sırada yanında beliren Sir Conrad once omuzunu yaralıyor sonra da bir iki kelime mırıldanıp hafifce parıldayan kılıcını Şaman ın gogusune saplayıp yukarı dogru cekiyor. Yere yıgılan Saman elini son bir kudretle yukarı kaldırıyor ve yere seriliyor. Bunu goren yandaşları kacışmaya baslıyorlar ve bir savas daha buyuk yaralara ragmen atlatılmıs oluyor.
________________________________________
' vampire ': angelion - 3.11.2003
babacan bir ses:''tanrı seni korusun ames.umarım tum gunahların bagıslanır.''der ve yavasca ayaga kalkıp kabinden cıkar.yalnız basına kalan,siyahlara burunmus orta yaslı adam,elindeki gumus kolyeyi alnına koyup sonra hafifce oper.''bugun affedilme gunum degil peder.onlar ortalıkta cirit attıkca da hicbir zaman olmayacak.''+++6 ay sonra...soguk bir kıs gunu...sokaklar beyaz ortuyle kaplıyken...londra,1887...+++saat gece yarısı,longbum sokagının sonundaki koprude bir grup yankesici ust sınıftan bir soylunun onunu kesmıslerdır.''ya donuna kadar soyun,ya da bıcaklarımızın tadına bakarsın.''dedikten sonra carpık bir gulumseme belirir cete liderinin suratında.soylu semsiyesini acıp gizli olan kılıcı hızlıca ceker.gokyuzune zıplayıp ortalıktan kaybolur.''nerde bu adam bulun o..''sozleri bitmeden kılıc kafasının icine girmistir bile.hemen yanındaki ortagınında bogazını parcalıyıp tekrar yukselir soylu.cete nin diger uyeleri ellerindeki bıcakları telasla fırlatıp kacmaya calısırlar ama nafile hepsi teker teker olecektir.adam,semsiyesinin ust kısmını almak icin geri dondugunde bir misafiri daha onu karsılamak ıcın beklemektedir.siyahlar icindeki biri ames..._''dyn bu ne supriz seni tum avrupada aradım ama burda bulacagım hic aklıma gelmezdi''._''saklanmak icin en uygun yerler metropolitan sehirledir ames.beni bulmak icin avrupayı aramakla buyuk hata etmissin.7 sene kadar amerikadaydım.orda dikkat cekince buraya gelmek zorunda kaldım.acıkcası baya bir soy kuruttum yeni kıtada.''.ames ın gumusten yapılmıs uzun kılıcı simsek gibi cakar sakin sokakta.dyn elini gozlerine kadar kaldırır.efsanelerdeki gumus ay ın onunde oldugundan artık suphesi kalmamıstır.ames hiddetlenmemesi gerektiginin bilincinde olmasına ragmen kendini tutamaz.dyn a tum gucuyle saldırır.ıkı kılıcın carpısmalarından olusan kıvılcımlar yerlere dokulurken dyn usta bir celme hareketıyle amesi yere serer.ay ısıgını elinden dusuren avcı gelen kılıc darbesini sol eliyle tutmaya calısır.dyn rakibinin omzuna cok agır bir yara vermistir.%%%%%devamı sonra yarın sınav war uff:)
________________________________________
.....: Limon - 1.11.2003
bu arada sarf....
Hoşgeldin:)
________________________________________
üzgünüm...: Limon - 1.11.2003
arkadaşlar gruba yeni katılan arkadaşlarımız dalış dersnden dolayı yalovaya kadar gittiler ama salı günü dönücekler...
Umarım sorun yaratmaz...
hafytaya pazarı ayarlarsak çok iyi olur...
size iyi hafta sonları...
________________________________________
------: Dura - 1.11.2003
geçen hafta toplandığımız mekan özellikle akşama doğru çok gürültülü bir hal aldığından bir mekan değişikliği yapmak en iyisi... bize uzun süre evsahipliği yapan FRIENDS Cafe bu iş için uygun olabilir diye düşünüyorum... en azından gürültüsü bir oyun için çekilebilir düzeyde... yarın (pazar) saat 15:00'de FRIENDS Cafe'de buluşalım... ulaşım ve koordinasyon için bana 0533 238 73 10 dan ulaşabilirisiniz... görüşmek üzere... Dura ¥
________________________________________
geçen çarşambanın yoklaması...: Dura - 1.11.2003
üzerimizdeki kir ve kan izleri, bir kaç saat önceki savaştan kalma... başladığımız işi bitirmenin huzuru var içimizde... köye doğru ilerliyoruz. moralimizi ilk düzelten, o boğucu ve sıkıntılı havanın ortadan kalkmış olması... köye doğru ilerlerken içimde bir sıkıntı var... biz yokken köye bir saldırı olması olasılığı beni huzursuz ediyor... bu düşünceyi kafamdan uzaklaştırmaya çalışıyorum... yarı yıkılmış köy uzakta belirdiğinde hepimizin yüzünde belli belirsiz bir tebessüm var... geri dönmenin mutluluğu... yaşadığım yer olmamasına rağmen eve dönmüş gibi hissediyorum kendimi. gözüm sokaklarda gezen insanları arıyor... daha uzaktayız ama, dışarıda kimsenin olmadığını görüyorum... içimdeki sıkıntı artıyor biraz... belli etmemeye çalışıyorum... biraz daha yaklaştığımızda insanlar evlerinden çıkmaya başlıyorlar. tüm ahali bizi karşılamak için dışarı çıkıyor... köye girdiğimizde onların yüzlerinde de bir gülümseme olduğunu farkediyorum... fakat mahçubiyetle karışık bir mutluluk bu... yüzümüze bakamıyorlar. hepsinin gözleri yerde. teşekkür etmek istiyorlar ama çekiniyorlar, utanıyorlar... ben en büyük teşekkürü alıyorum kendi adıma onların bu mahçubiyetinden... hepimizin boğazına birşeyler düğümleniyor... birinin birşeyler söylemesi lazım... ama hayır biz de konuşamıyoruz... boğazımıza düğümlenen kelimeler çıkamıyor bir türlü. zor bir durum... orada biz de dahil okadar insan arasından iki küçük çocuk çıkıyor... hepimizden cesurlar. küçük bir kız Arkon'a yaklaşarak bez bebeğini ona uzatıyor ve teşekkür ediyor... gözümden inmeye çalışan damlalara engel olmaya çalışıyorum... Arkon yavaşça eğilerek bebeği alıyor... küçük kız bir kaç adım geri çekiliyor. yüzündeki gülümseme bir ömre bedel benim için... o borcunu ödedi kendince... en kıymetli varlığını sundu karşısındaki koca adama... o kirli yüzünün gerisinde parlıyor küçücük mavi gözleri... bir süre bakakalıyorum o ışıl ışıl gözlerine... sonsuz bir masumiyetin ışığıyla parlıyorlar... sonra aynı yaşlarda bir erkek çocuk bana yaklaşarak "bir gün bende böyle savaşçı olucam..!" diyor kılıcımı göstererek. başını okşuyorum... "eminim olacaksın evlat" diyerek başını okşuyorum... hepimiz yorgunuz... hana girip bir şeyler yemek en iyisi... yemeğimizi yiyor ve bir yandan sohbet ediyoruz... devam edip etmemek konusunda fazla görüş ayrılığına düşmeden karar veriliyor... zaten Eliador'un bize sözünü ettiği yer yolumuzdan çok uzaklaştırmayacak bizi... ailemi merak ediyorum evet... fakat bu iş burada sona ermeli... yılanın başını ezmeden beladan kurtulamazsınız... bizi biraz geciktirecek ama yarın yola çıkmak için sözleşiyoruz... herkes ertesi gün için yatmaya hazırlanırken, ahalinin evlerini onarmaya çalıştıklarını farkediyoruz... bir süre yardım ediyoruz... sonra yataklara... yarın uzun bir yola çıkılacak çünkü... gecenin son 3-4 saatini tapınakta Coronius ve Rahibe Braina ile dua ederek geçiriyorum... güneş doğduktan sonra yola çıkıyoruz... son bir kez arkamı dönüp bakıyorum küçük kızı tekrar görbilirmiyim diye... yüzünde göreceğim küçük bir gülücük iyi gelecek bana... ama hayır... oradaki insanların arasında değil... erken bir saat olduğundan uyuyordur diye düşünüyorum... Coronius bir süre burada kalacağını söylüyor... düsturu gereği bu insanlara yardım etmesi gerekmiş... anlayışla karlşılıyorum... vedalaşıyoruz... Tanrıçama dua ediyorum bu köy için... umarım kutsaması bu insanların üzerinde olur... yürümeye başlıyoruz... arkama dönmüyorum bir daha... tekrar bakarsam yolun zorluğu daha ağır gelecek... gözlerimiz ileride yürüyoruz... hiç sorun yaşamadan, rahat bir yürüyüşle akşamı ediyoruz ve kamp kuruyoruz... lezzetli bir akşam yemeğinin ardından bir nöbetçi bırakarak uyuyoruz... ben kaçıncı sıradaydım hatırlamıyorum... ama Conrad beni kaldırdığında gecenin zifiri karanlığını farkettiğimi anımsıyorum... nöbeti alıyorum ondan... geceyi dinlemeyi severim... o sonsuz sessizliği dinlemeyi... sonsuz sessizliği bozan ateşin çıtırtısı sadece... bir ara arkamdaki kayaya yaslanarak göğe bakıyorum. tanrıların gökyüzüne serdiği milyonlarca yıldızı seyrediyorum. onları izlemek huzur verir bana... fakat birden ileride bir hareket seziyorum. karanlıkta tam olarak seçemiyor ve yaklaşmasını bekliyorum. bu bir kurt... ateşin ışığını yansıtan bembeyaz tüyleriyle yaklaşıyor ve güvenli bir mesafede durup bana bakıyor... hareketlerinde düşmanca bir şey yok... amacını anlamaya çalışıyorum... bana başıyla sağ taraftaki kayalıkları gösterip geldiği tarafa doğru uzaklaşıyor... derken o taraftan gelen sesleri duyuyorum... bir çok ses... yanımdakileri uyandırıyorum... yaratıkların saldırması fazla uzun sürmüyor... kalabalıklar... Conrad, Ramirez ve Arkon'u korumak için önlerine geçiyor... yartıklarla onların arasına giriyor... Olaf'ın havada biçtiği ve parçaladığı yaratıklar bile korkutmuyor arkadan gelenleri... dövüşüyoruz... ama bu sefer kötü dövüşüyoruz... kötü sıkışıyoruz... sonra yine o beyaz kurtu körüyorum... ama bu sefer yalnız değil... bize saldıran yaratıklara saldırıyorlar... kalabalık bir kurt sürüsü... bizi ecelin elinden alıyorlar ve hiç bir karşılık beklemeden geldikleri gibi gidiyorlar... "doğanın adaleti bu" diye düşünüyorum... doğa kendisi için kan dökeni korur... yapılan ne kadar küçük olursa olsun karşılıksız kalmaz... doğa unutmaz... beni uyku tutmuyor... güneşin doğuşunu bekliyorum... ilk ışıklarını dağın uzak köşesinden dünyaya bıraktığında bir kaç dakika kapatıyorum gözlerimi... güneşin sıcaklığını hissediyorum... Dura ¥
________________________________________
hoşgeldin...: Dura - 1.11.2003
uzun bir uğraşıdan sonra seni burada görmek güzel dostum... CC frp&rpg grubu kazandığı bu yeni üyesine saygılarını sunar... tekrar hoşgeldin... Dura ¥
________________________________________
Sarp, Olaf, Dm, Tanrı...: Dyvim - 31.10.2003
Merhabalar insanoğlu. Uzun süreli bir uğraştan sonra bu mekanlarda da adımı görmek hoş oldu. Evet, o benim ve aranıza hoş geldiğimi var sayıyorum. Küfür ve beddualarınız olursa lütfen özel olarak iletin, forumları kirletmek hoş değildir. Bir süredir oyun yöneten, şimdi de padawanı olarak yanında gezdiğim Sir Erdoquan campaignlerinde oyuna katılan benim. Duram'm, Ramirez(baccata) arslanım, conrad'ım, endor'um, arkon'um... sevgiler ve merhabalar...
________________________________________
geçen pazar'ın yoklaması...: Dura - 31.10.2003
evimin rahatlığında, elimde kahvem ve pijamalarımla her akşam bir kaç saat nette dolaşmanın ve size oradan ulaşmanın keyfinden uzak, son derece gürültülü, kargaşalı bir netcafeden yazıyorum şu an... hala çözemedim bağlantımdaki sorunu... geçen pazar yaptığımız toplantının yoklamasını ancak şimdi yazabiliyorum... artık siz anlayın... hrrrsss!!! ve şu an ağzımdan dökülen lanet dolu küfürlerin sebebi ise geçen hafta katılan dostlarımızın listesini evde unutmuş olduğumu farketmem... hrrrrsss >:(... yarın bişekilde veririm kadroyu... herneyse, gayet iyi bir katılımla toplandık geçen hafta... yeni ve istekli dostlarımızın çoğunlukta olduğu bir kadroydu... yaklaşık 9-10 kişi civarındaydık... bizim gruptan bazı elemanlar, işleri dolayısıyla katılamadı toplantıya... yeni dostlarımız gayet girişken ve katılımcıydılar. onlarla yeni bir oyuna başladık. ilk oyununu oynayan birine göre de gayet başarılıydılar... FRP'yi önceden beri takip ettikleri belliydi... ve oynamak, öğrenmek için çaba göstermeleri gözden kaçmadı... umarım bu istekleri sürer ve başladığımız oyun devam eder... bu pazar da bi toplantı ayarlayalım size... sarp'la daha konuşmadım ama sorun çıkacağını sanmam... olmazsa da sohbet ederiz canım :) umarım katılımınız sürer dostlarım... sizlerle bunu paylaşmak bizlere büyük keyif veriyor... pazar görüşmek üzere... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
...: angelion - 31.10.2003
hafif serpintili,bir gunde cimlere uzanan cloud,ruyasında renklerle karsılasıyor...siyahın ona yaklastıgını farketmeksizin aralarından gecip sevgilisine uzanıyor ve dokunus...sallanan,gumburdeyen toprak onu icine alıcakken renklerden biri''zaman geldi cloud''diyor...gozlerini actıgı anda kor edici parlaklık,yesil vadinin görebilecegi son guzel anı...umarsızca bir kosusturma,hızlanan yagmur,camurlarla yapılan tartısmalar...yıkık duvarlar,alev hortumları,dumanların cevreledigi nibel...aralardan gelen bagırıslar,haykırmalar ve aglamalar...meydandaki buyuk cukur,ortasında atesten cıplak bir siluet...karsısında bogazı yanan,ustu bası kül olmus,kısık gozlu genc...ates sondugunde,kadının derin kahkahası,cloudun kalan tek mirası ejder kanını kaynatmaya,yasamın gucunun ona akmasını saglıyor...kadının ayaga kalkısı,kusursuz vucudu,''dünya''deyisindeki tatlılıgı ve o gizemli bakıs...sonrası ani bir duraksama ve bosluk...
________________________________________
bir kaç not...: Dura - 26.10.2003
aperion... sanırım telefonda anlaştık... gelip katılman konusunda bir sorun yok... ceyhuncum noolcakmış pazar günü bre..? inan anlamadım... toplantı bir süre sonra başlayacak... o yüzden çıkmalıyım... eğer katılamadıysanız, toplantıdaki gelişmeleri "yoklama" dan takip edebilirsiniz... Tanrı sizinle olsun... ¥
________________________________________
en son yapılan toplantının yoklaması...: Dura - 26.10.2003
en son yaptığımız toplantının yoklamasını yapmamışım onu farkettim... en son geçtiğimiz perşembe tam kadro toplandık... yoklamaya; ben, sir erdoquan, arkon darksoul, coni2k, baccata, endor ve sarp dahil 7 kişi idik... grup tam kadro yeni bir yola başladı... bana bir ulak tarafından ulaştırılan ve ailemden gelen mektup biraz kafamı karıştırdı... genelde fazla yazmamalarını da hesaba katarak başlarının belada olabileceğini düşündüm... belkide sadece özlemişlerdir bilemiyorum. ama doğduğum köye gitmeye karar verdim... bu fikri, bir kaç gün önce beraber savaştığım dostlarımla paylaştığımda benimle geleceklerini söylediler... bu son derece duygulandırdı beni... herneyse... toplandık ve yola çıktık... bir süre devam ettikten sonra ilk ulaştığımız köyün hanında dinlenirken kanlar içinde bir çocuk kapıdan içeri dalarak yardım istedi. kendimizi yine yolda bulduk... çocuk hiçbirşey anlatmıyor, sadece "yetişmeliyiz..." diye sayıklıyordu... köyüne vardığımızda manzara korkunçtu... yanmış, yıkılmış evler karşıladı bizi... çocuk hayatta kalan birkaç kişinin sığındığı hana soktu bizi... içeride yorgun ve yaralı insanlar vardı... belliki son saldırıdan zorlukla kurtulabilmişlerdi... bizden yardım istemedi köyün hayatta kalmış tek savaşçısı... son derece onurlu ve gururlu bir savaşçıydı... onları geri dönmeye ikna edemedik... köyde kalıp ölmeye kararlı gibiydiler... hayatımız ve yüreğimiz arasında bir seçim yapmak zorundaydık ve biz bu insanları tek başlarına bırakmamayı seçtik... derken karanlık bastı ve toprağın derinliklerindeki dehşet uyandı... bir çok dirilmiş ölü ile savaştık... zombiler ve iskeletler... en korkunç kabuslardan fırlayan cehennem yaratıkları... Tanrı bizimleydi ve o gece için onlardan kurtulduk... fakat sabaha doğru gecenin içinden fırlayan, yelesinden alevler saçan bir atlı belirdi... adam bize yol gösterdiğinden hebersiz meydan okudu ve kayboldu... belliki bizi, düşmanlarını hafife alıyordu... fakat en büyük hata, ne kadar aciz olursa olsun, rakibi küçümsemektir... o da ertesi gün bunu canıyla ödedi... ve bu ölümcül hatadan onu, sonsuz uykularından kaldırdığı ölüler bile kurtaramadı... sonsuz boşluğa uçarken son hatırladığı, sir conrad'ın kılıcının pırıltısı, cüce olaf'ın nefret dolu çığlığı, ozan ramirez'in yüzündeki bilge gülümseme, rahip coronius'un haykırdığı kutsal sözler, mage arkon'un yüzyıllar önce unutulmuş bir dilde fısıldadığı büyüler ve dura'nın kapının bir adım gerisinde, yayını indirmiş ona bakarken dudaklarından dökülen şu kelimelerdi: "cehenneme git...!" ¥




________________________________________
ouuhh... geldim..!: Dura - 24.10.2003
selamlar... bi süredir bağlanamıyorum evden... ve sanırım bi süre daha böyle olacak. tahmini 2-3 gün sanırım... her neyse... yeni grubun oluşması son derece sevindirici... farkettiğim ve hissettiğim en önemli ayrıntı, sizlerin çaba göstererek bir grup kurmanız ve oynamak istediğinizi söylemeniz. ilk bakışta basit gibi görünen bu ayrıntı, aslında çok önemli bizler için... ne demek istediğimi anlamışsınızdır... bu çaba karşılıksız kalmayacak elbet... bu pazar günü buluşalım öyleyse... FRP ile yeni tanışan ve daha önce ucundan giriş yapmış olan dostlarımızla, eğer katılırlarsa, yeni gelen arkadaşlarımız için yararlı olacağına inandığım tecrübeli dostlarımızı buluşturalım. ve yeni bir oyuna başlayalım onlarla birlikte... bir kaç oyundur player olarak dinlendirdiğimiz sarp artık yeniden şarj olmuş bir şekilde DM'liğe hazır. bu pazar saat 15:00 de kadıköy trip cafe de buluşalım... içinizdeki inancı ve azmi kaybetmeyin dostlarım... Tanrı sizinle olsun... Dura ¥
________________________________________
: Limon - 24.10.2003
________________________________________
Genel...: dioptre - 23.10.2003
Arkadaşlar uzun süreden beri aranızda olamadığım için kusura bakmayın vede uzun bir sürede olamıycam herhalde.malum öss olayları falan biliyosunuzdur yani.ayrıyeten bu cumartesi olacak 3üncü yıl kutlamasına gelecekler vardır herhalde.orada görüşmek dileğiyle.Saygılarımla...
________________________________________
yeni gruba için: Sir ErdoQuan - 23.10.2003
Dura daha detaylı ifade eder ama bu ara bi toplantı yaparız detaylı konuşulur
ama ilgi olması çok hoş...
________________________________________
....: Limon - 23.10.2003
arkadaşlar 4, 5 kişilik bir grubumuz var ama oyunu bilmeyenler var. Merak da var baya bi... Ama bize oynatıcak kimse yok...
Sizin grup var sonuçta vee oyununuzda devam ediyo sanırım.
toplantı zamanı ve yerinizi sölerseniz gelmeyi düşünüyoruz. İlkönce seyretmekle başlıcaz sanırım...
eeeeeeeeeeee????
________________________________________
1.03 am: angelion - 22.10.2003
gabriel önündeki mermer duvara tırmanır ve ters parande atarak zydarın arkasına duser.zydar hancerini arkasına bile bakmadan fırlatır.vızıldayan ses melegin kanadını deser.gabriel dislerini kırmak pahasına sıkar,kristal kılıcını zydara dogrultur.zydar hafifce doner.''ne oldu gabi?3.446 senedir kanımı kimse akıtamadı.sen nasıl becereceksin?''yaraları gittikce agırlasan melek,bilincini de yitirmeye baslamıstır ve karsısındaki olumlunun sonunu hazırladıgını dusunur.son birkez savas narasını atar,kendi kanıyla kaplanmıs kılıcını rakibinin gogsune savurur.zydar beklenmedık hareketi geriye cekilerek zar zor savusturur.ardından kılıcını yukarı yay cizerek kaldıran gabriel,zydarın yanagından derin bir kesik acmayı basarır.elini gabriele dogrultan zydar onu ilerdeki duvara fırlatır ve ruhsoluyan ı kınından ceker.gabrielin isini fazla uzatmadan bitirmeye kararlıdır...uykusunda nefesi kesilen genc.kendisini birden yerde bulur.ayaga kalkıp sandelyesine sendeleyerek yurumeye baslar.ustunde ki elbiseleri terden ıslanmıs,gozleri aglamaktan sismistir.sandalyeye oturdugunda derin bir nefes alır.rüyasında gördügü ikizi kimdir ve icinde neden anlamsız bir bosluk vardır.coronius görduklerinin kabustan ibaret olduguna kanaat getirdikten sonra,ustunu degistirip tekrar yatar.görmemek icin ne kadar ugrassa da her gece bu ruya yı görecektir.taki zydarı bulana dek...
________________________________________
boş mu nerede?: Sir ErdoQuan - 20.10.2003
sizlerin özlü sözlerinden sonra ben yazmaya çekindim arkadaşlar :)
insan yazılanaları okudukça heyecanlanıyor ve her oyunum sonrası acaba bu sefer ne yazacaklar diye bekliyorum
boş değil burası bilakis dolu...
________________________________________
: Dura - 20.10.2003
bi süredir evdeki telefon hattımda sorun var dostlarım... bi kaç güne çözülür... biraz boş kalmış görünüyo grup... destek bekliyorum... Dura ¥
________________________________________
Selam Grup: Ceyhun - 18.10.2003
En yakın zamanda aranıza tekrar döneceğim işallah. Ama biraz sabır.
________________________________________
Aha suraya yazıyorum: Baccata - 16.10.2003
O gorevın bıtımınden sonra grup nası bı araya gelır bılmıyorum, lakin ben Balıkgozu'nde muzik calıcam, hani hepinizi beklerim her zaman gelin konugum olun ama ne gorevı bu saatten sonra. Hem bisuru paramıs oldu nası olsa maddi bi istek de kalmadı :)
________________________________________
yoklama...: Dura - 15.10.2003
dün akşam piyangodan bi toplantı vardı :) herkese ulaşmaya çalıştık... tabi bir iki saat içinde bir organizasyon yapmaya kalkınca grup iki kişi eksikle toplandı... güzel ve hareketli bir oyun oldu. grubumuz bir kaç seans önce başladığı görevi tamamlayarak şehre geri döndü. tamamlayana kadar canımız çıkıyordu ama neyse... ben inatla silah kullanmadan güreştim karşımdaki yartıklarla... bazen komik durumlar oluşsa da, dev farelerin arasında zıplayarak ölüm saçmak ve bir orc shaman'ı ile judo yapmak hoş bi tecrübeydi benim için :)) lakin kılıçlarım ve yayım sırtımda olmasına rağmen çoğu zaman kullanmamayı seçmek hoşuma gidiyor... toplantı yoklamasında ben dahil 5 kişi (coni2k, baccata, endor(angelion) ve sir erdoquan) vardık... tabi yol burada bitermi..? bence bitmeeezzz :) bi kaç gün sonra tekrar toplanılacak... ve yeni bir yola çıkılacak... yolun çağrısı kulaklarımızda çınlamakta... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
"aslında": Dura - 14.10.2003
bu kadar kısa bi yazıda bu kadar çok "aslında" kullanmak kolay değil aslında :))
________________________________________
-> angelion: Dura - 14.10.2003
gayet iyi olmuş aslında... ama biraz daha detaylandırısan ve oynattığın karakterin şu anki durumuyla bağlantı kurarsan daha hoş bi resim çıkabilir ortaya aslında... Dura ¥
________________________________________
rüzgar...: Dura - 14.10.2003
bir tepe... yeşil ovanın üzerinde yükselen bir tepe... tepenin üzerinde bir siluet... siyah cübbesi dalgalanmakta esen rüzgarda... görüntü yaklaştıkça siluet netleşiyor... görüntü, tepenin etrafında dönerek yaklaşıyor siluete doğru... siluet hiç kıpırdamıyor... en sonunda, siluete yaklaşan görüntü duruyor... tam karşıdan bakmakta... siluet diye bahsi geçen bir insanoğlu belliki... gözlerini kısmış kıpırdamadan ufka bakmakta... rüzgar şiddetini artırıyor... adam şöyle bir sarsılıyor önce, ama sonra dengesini yeniden koruyor... adamın üzerindeki uzun ve yıpranmış cübbe şaklıyor rüzgarın her vuruşunda... adamın vücudu dik. fakat cübbe uçacakmış gibi çırpınıyor... ister istemez daha da kısıyor gözlerini... rüzgar iyice arttı çünkü... yabanda ve bozkırda sertleşen yüz hatları büyük bir hüznü barındırmakta... koyu tenli adam bir an başını önüne eğiyor... gözünden düşen birkaç damla, rüzgarla savrulup gidiyor... başını kaldırdığında hüzün ve acıyla harmanlanan bir yüz ifadesi var adamın yüzünde... bu acı... birden bağırıyor adam başını göğe kaldırıp; "ne zaman dinecek bu azap...!!? ne zamaaan...!!!" diye haykırıyor... adam ellerini yukarı kaldırıp tekrar haykırıyor, ve tekrar... tekrar... tekrar... kimse duymuyor çığlığını... kimse anlamıyor haykırışını... cevap gelmiyor medet umduğu gökyüzünden... adam susuyor... başını önüne eğip sessizce bırakıyor kendisini boşluğa... uzaktan tepeye bakmata olan bir ceylan, yere doğru düşen siyah bir siluet görüyor. acılarla, elemle, kederle ve yasla geçen hayatında ilk kez huzuru hissediyor adam... rüzgarı hissediyor bedeninde... bu birkaç saniye belki tüm yaşama bedel onun için... rüzgar yanaklarını okşuyor... ve sonra... boşluk... sonsuz bir boşluk... ve huzur... Dura ¥
________________________________________
tabii boyle olmak zorunda degil backroundum:): angelion - 12.10.2003
gecenin su saatinde kutuphanede yapmak zorunda kaldıgım seye bak.tanrıların 10.500 sayfalık tezi.neden bende digerleri gibi birkac yaratık kesip sınıf atlayamıyorum.6 senedir caylagım,light a gecmek ıcınde elimden gelen herseyi yaptım.daha ne istiyorlar ki.offf bugunluk bu kadar yeter.gıdıp sıcak yatagıma uzanmak ve hayallere dalmak en iyisi.Coronius tapınagın genis,karanlık ve kasvetli koridorlarından,cennetin aynası diye bahsedilen avluya cıkar.havada anlamsız bir durgunluk,curumus cesed gıbı kokan sis vardır.acı dolu bir cıglık tum bedenini titretir.'andres gratus drınnas senether' i cabucak mırıldanıp.sesin geldigi yone dogru ilerler.avlunun ortasında,elfi andıran siyah cubbeli siluet,coronius u alarm buyusuyle hısseder ve yanındaki fiend a saldırma emri verir.coronius kendisine hızla yaklasmakta olan fiend ın sesini isitir.az once hissettigi korku tekrar patlak vermistir.kahkahalar atarak icindeki korkuyu sindirir.fiend a dogru var gucuyle kosmaya baslar.ikisi karsı karsıya geldiginde fiend yerdeki camur birikintisine basıp dengesini kaybeder ve yere cullanır.coronius az ilerde bir buyu mırıldanan adamı farkeder.elinde tanrısı senetherin,yanan ates kuresi vardır.fiend ı atlatıp ona dogru var gucuyle saldırır.yaklastıgında gozleri ne inanamaz bu bir kadın drowdur.buyucu actıgı gateden iceri girer.coronius da tum yasamını degistirecek adımı atar.geldigi yer ucsuz bucaksız yemyesıl bir cayırdır.gunes tam tepede,esen ruzgar ona hosgeldın der gıbıdır.cevresine biraz bakınır kahrolası drowdan hicbir iz bulamaz.tanrısının bile ona ulasamayacagı bir boyutta,sadece gürz ü,cubbesi ve madalyonuyla basbasadır.
________________________________________
..: aperion - 10.10.2003
merhaba..geçen günlerde.....bende katılmak istiyorum demiştim..ama katılamadım..daha doğrusu katılmam gereken organizasyon hakkında bilgi sahibi olamadım firsat bulup cc''ye girip..maaalesef..yeni bir grup oluşursa yada yeni katılımcışara açığız derseniz gelmek istiyorum..sanırım belli günlerde toplanmıyosunuz..sürekli takip edip doğru günü yakalamalıyım gibi geliyo..yanılmıyosam tabi..yani ööle işte..birileri beni daha detaylı bilgilendirirse sevinirim..en azından oynayamasamda izlemek isterim aklınızda bulunsun..
________________________________________
yoklama...: Dura - 10.10.2003
endor, sir erdoquan, coni2k, sarp ve baccata ile, dün akşam saat 19:00 dan 23:30 a kadar birlikteydik... hikaye devam etti... yol devam etti... grup beraber olmayı öğrenmeye başladı... birlikte olmaya ve daha planlı hareket etmeye doğru somut adımlar atıldı... ölümün ve hastalığın çürümüş kokusunu ciğerlerimizde hissettik. insanların acılarını, kayıplarını gördük... gözyaşlarımızı yüreğimize akıtarak devam ettik yolumuza... buna sebep olan şeyi bulana kadar yol sürecek... ne kadar karanlık ve ürkütücü olsada... sevgiler... Dura ¥
________________________________________

TOPLANTI: angelion - 25.09.2003
11 kısı olucaz toplantıda.aynı gun grupları olusturur.bulundugumuz mekanda oyuna baslarız.sarp oyun oynamak ısterse ben veya dıptıore dm oluruz.sızın fıkrınız nedır?endorla gıremedıgım ıcın yenıden uye oldum alttakı msg da belırtmıstım:)
________________________________________
angelion & aperion: Dura - 24.09.2003
hoşgeldiniz hayal evimize... kardeş değilsiniz değilmi :)kendinizi tanıtırsanız seviniriz... dioptre kardeşim istediğin zaman gel katıl... yerin her zaman yanımızda hazır beklemekte... sir erdoquan'ın açıklamaları umarım, bu işe yeni başlayan dostlarımızın zihninde bir ışık yakmıştır... fakat kesinlikle unutmamak gereken bir nokta varki o da; FRP'nin, yada genel adıyla RPG'nin asla kelimelerle anlatılamayacağıdır... siz ne kadar iyi cümleler kurarsanız kurun mutlaka bir şeyler eksik kalır. o yüzden bunu birebir yaşamak gerek... yaşamanız gerek... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
toplantı-özür...: dioptre - 24.09.2003
arkadaşlar kusura bakmayın bu aralar rpg-frp grubunu biraz aksattım.öss muhabbetleri falan, biliyosunuzdur zaten haberiniz olması lazım...neyse artık elimden geldiğince hem grup içi aktivitelerde tekrardan benide aranızda görebileceksinizdir haberiniz olsun diye bi mesaj atıyım dedim.=) ayrıca toplantılar artık pazar günlerimi olucaktır bunları falanda yazarsanız sevinirim sevgili Dura'cım.her zaman grupta bi Thief olması iyidir yani.haberiniz olsun... =)
________________________________________
uzunca bir yazı: Sir ErdoQuan - 24.09.2003
Toplantıda anlatmaya çalıştığımı bir de buradan anlatmaya çalışayım istiyorum. Böylece gelmemiş olanlarda neler konuşuldu, anlatıldı az çok takip edebilir.

Frp (Genel adı ile Rpg) bir oyundur. Çok çeşidi olan bir oyundur. Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe, orta çağ karakterlerinden bilim kurgu karakterlerine, vampirden kurt adama, fantastik ortamlardan realistik ortamlara kadar uzanan geniş bir yelpazedir bu oyun. Her bir parçası ayrı tadlarda ayrı bir havadadır.

Kaba tarihçesi ise 2 şekilde kabul edilmektedir.
Bir grup insan tiyatro var olduğu zaman frp de başlamıştır derken bir grup insan da bildiğimiz anlamda frp J.R.R. Tolkien ile başlayan bir süreç izler demekte.

Tiyatro ile başlamasını savunanlar bu oyunun doğaçlama tiyatro oyununa benzediğini sadece bir iki değişikliğin söz konusu olduğunu söyler.

Diğer kesim ise Tolkien'nin orta dünya'sından etkilenip geliştirildiğini savunur ve bunun üzerine kurallar getirildiğini söylerler.

Hepimiz çocukken oyunlar oynadık ve kimi zaman
"-ben seni vurdum
-hayır ben seni vurdum"
gibilerinde tartışmalara tutulmuşuzdur.

Frp'de bu gibi durumlara mahal vermemek için kurallar getirilmiştir. Nasıl ki değişik tadlarda oyunlar varsa değişik kurallarda da oyunlar mevcuttur. Hatta ve hatta aynı oyun kuralı kullanan 2 farklı oyun yöneticisinin (DM ya da Dungeon Master) farklı yaklaşımlar sergilemesi olasıdır.

Bu kurallar oyun akışını biraz matematik işlemine çevirsede nihai sonuç eğlenmektir. Olay sadece kuralları kullanarak oynamak değildir. Zaten frp nin rp si (role playing) kısmı bunun içindir.

Oyunu esas zevkli kılan unsur rp kısmıdır.

Bu oyunun en büyük avantajı ve dezavantajı çok fazla değişkene bağlı olmasıdır. Mekan, oyun arkadaşları, oyun oynatan kişi, oyunun konusu vb. gibi değişkenler oyunu zevkli kılacağı gibi sıkıcı da yapabilir. Sonuç olarak hiç bir zaman bir adet oyun ile frp zevkli ya da sıkıcı kanısına varmak pek de doğru bir yargıya varış olamaz (bu benim fikrim)

son olarak frp izlenerek değil oynanarak öğrenilir tezini savunmaktayım. Ben olsam bunu yapardım demek yerine orada olup aklına geleni yapmak her zaman için öğrenmeye daha faydalı olacaktır.

Oyuncu sayısı oyun oynatan kişiye göre değişeceği için bu durumda avantaj ve dezavantaj unsurudur.

Ama Dura'nın öreneğini vermek gerekirse (ki güzel bir örnek bence)"Bu oyunu bir bütün olarak düşünürsek, ne kadar fazla insana bölünürse o kadar azalır zevk kat sayısı"

Tabi bunlar ispatlanmış yargılar değildir. Bunlar sadece birer tezdir. Ve her zaman için tartışmaya açıktır.

Saygılarımla...
________________________________________
about bard's song: Sir ErdoQuan - 24.09.2003
Bence gerçekçi bir yaklaşım içeriyor bu parça. Bundan dolayı bu kadar etkileyici olabiliyor...
________________________________________
bard's song - in the forest...: Dura - 23.09.2003
hüzün neden geceleri daha yoğundur..? kim bilir... belki bu saatte dinlemek için yanlış şarkı seçmişimdir... bu şarkıyı ne zaman dinlesem çok garip hissederim kendimi... yarına dair umutlar, yaşadığım dünyanın küçük hesapları, insanların saçmalıkları... hepsi uçar gider... ormanın içindeki o durgun gölün sularını seyrederken bulurum kendimi... ormanın yumuşak seslerine karışan o muhteşem şarkının ezgisiyle kendimden geçerim... bard'ın çalgısından çıkan melodiler ruhumu dinlendirir... kaçabilmek belkide çekici gelen... bu dünyanın, bu şehrin, insanı eriten ağırlığından biraz uzaklaşmak... ve ruh ile bedeni o güzel şarkının melodisine bırakmak... sonsuz bir dinginlikle... Dura ¥
________________________________________
ENDOR must die...: angelion - 23.09.2003
sıstem yonetıcısı yardım etmeyınce,basvuru formunu doldurup, durumumu ızah ettım.yenıden uye olmama sorun cıkarmadılar sag olsunlar:)+++++pen-paper.com adlı sıte cok ıyı,ozellıkle de art galerısı.sörfculere duyurulur:)
________________________________________
....: Limon - 22.09.2003
valla çıkcası ben tekrar çokkk sağol demek istiyorum kaan
senin sayende biraz daha bişiler öğrendikkk...
sonra görüşmk üzere...
________________________________________
slm..: aperion - 22.09.2003
herkese slm..bende oynamak istiyorum..aklınızda bulunsun..dün toplantıdaydım..bilgiler için teşekkürler tekrar..
burçin
________________________________________
kekeme wizard: Sir ErdoQuan - 22.09.2003
selam geç de olsa toplantıya geldim milleti gitmekten alı koydum
paso konuştum kafa şişirdim umarım bi iki bilgi kırıntısı bırakabilmişimdir insanların kafasında
velhasıl orada ayak üstü konuşurken icq uin imi verdim ama akıllarda kalmayabilir diye tekrarlıyorum
34346890
muhabete devam etmek isteyenler için soruları olanlar için verdim
________________________________________
:(: Ceyhun - 22.09.2003
Salı günü izinliyim o zaten size uymaz. Gerçi size uysa bile ben gelemem. Çünkü salı günü okul a gidip kayıt olmam gerek :(
________________________________________
yoklama...: Dura - 22.09.2003
toplantımız 3 kişi ile baladıysa da, aramıza sonradan katılan; sir erdoquan, limon, elçin (yanlarında birde arkadaşları vardı. adını hatırlayamadım) ve son olarak baccata'nın gelmesiyle iyi sayılabilecek bir katılımla tamamlandı. katılan tüm arkadaşlara teşekkürler. saat yine gecenin bir yarısı olmuş... uyumak gerek... iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
...: Limon - 21.09.2003
arkadaşlar sevindim sanırım ben yanlış anlamışım...:)
Bu arada geçen hafta gelen elçin arkadaşım yine yanımda olucak haberiniz ola, birde bir misafrim saha var... Onuda tanıyan bir kii var aranızda ... Nese sürpriz ossun diyelm...
Bu arada ancak 5, 5 buçuk gibi orda olucaz... Maum bugün çalışıyorum... Görüşmek üzere...
________________________________________
gece - 01:17: Dura - 21.09.2003
olm ceyhun şööle sabah sekiz akşam beş, hafta sonu tatil bi iş bulamadın bre :p boş olduğun günleri (varsa) yazda ayarlamaya çalışalım senin için... bu arada üstüne basa basa "pazar" yazmama rağmen nası yannış anlayabiliyosunuz şaşıyorum... o mesajın tamamını kopyaladığım için, gönderen adıyla birlikte, o mesajı yazdığım tarih de çıkmış sadece... olay bundan ibaret... neyse pazar günü (bugün) görüşmek üzere... fazla gecikmeyin... Dura ¥
________________________________________
:(: Ceyhun - 21.09.2003
Ne yapalım abi yaa. Pazar günleri en önemli günler zaten. Onun için zor. Bir de ekimden sonra okul başlayacak o zaman beni anca Şubat ayından sonra görebilirsiniz :)
________________________________________
: Baccata - 20.09.2003
Ceyhun sende pazar olmayan bi is bulamadın mı yaw kırk yılda bir geliyosun zaten
________________________________________
veuvv: Baccata - 20.09.2003
Hikayeyi okumanıza hatta begenmenize sevindim lakin biras uzun ve amator oldu kendisi, ama boyle giderse devamı biz birbirimize alıstıkca daha mantıklı ilerleyecektir, herkezin her yardımına ihtiyacım var,gerek yorum gerek yazı olsun,hatta rahat rahat begenmedim diyebilirsiniz hic sorun olmaz.
________________________________________
bende yokum :(: Excite - 20.09.2003
arkadaslar valla bende gelemıcemı üzülerekten belirtmek istiorum ... :( size iyi eğlenceler ...
________________________________________
Üzgünüm: Ceyhun - 20.09.2003
Gerçekten çok üzülerek söylemek isterim ki toplantı da aranızda bulanamayacağım :( Sanırım bundan sonra biraz zor :(((((((((
________________________________________
Rica ederiz :): coni2k - 19.09.2003
Arkadaşlar, toplantı saatiyle ilgili olarak, Dura mesajını olduğu gibi kopyalayınca mesajı gönderdiği tarih ile toplantı tarihi birbirine karışmış sanırım. Yoksa dün yani 19'unda toplantı yapılmadı, Pazar günü haftalık olağan toplantımızı yapacağız. Dün sadece icq'da kendi aramızda konuşurken doğaçlama bir öykü girişi yapalım dedik. Bana kalırsa çokta keyifli oldu :) Hatta doğaçlama olayını abarttık ve 1 anda Ceyhun'unda olayın içine girdiğini farkettik :) Güzel bir başlangıç oldu ve merak etmeyin gerisi de gelecek. Bu arada bende saygıdeğer ve sevgili 2 dostum olan Dura(Andaç adam) ve Ramirez'e(Özgür adam) teşekkürlerimi iletmek istiyorum ;) Bir dahaki sefere daha kalabalık bir grupla hikayenin devam etmesi ve Pazar günü görüşmek dileğiyle... Sevgiler & Saygılar, Conrad Dalewind The Wayfarer.


dura yıne karıstırmıs:)toplantı pazar gunu.bugun olsa haber verılırdı.20-40 arasındakı msgların bulundugu sayfaya bakarsanız orda pazar saat 15.00 yazını gorursunuz:)
________________________________________
...???: Limon - 19.09.2003
peki cuma günü yani bugün hepiniz toğlandınız bu toplatı pazar gnü tekrarlanıcakmı?
??
________________________________________
bende :): Excite - 19.09.2003
:) bende tesekkurlerımı sunuyorum baccata ve coni2k ya .. :) tesekkurler baccata tesekkurler coni2k :)
________________________________________
------: Dura - 19.09.2003
bir arka sayfada kaldığı için toplantı duyurusunu yinelemek ihtiyacı duydum... dün gece yazdığım mesajı tekrar iletiyorum buradan...
------: Dura - 19.09.2003
bu hafta da kadıköy barlar sokağındaki "Trip" cafe&bar da yapılacaktır haftalık RPG&FRP Grubu toplantısı... geçen hafta ki oyuna devam edilecek, yeni tatlar alınacak, yeni dünyalara girilecek ve hayatın keyiflerinden en üst düzeyde yararlanılacak... hayal dünyamızın dehlizlerine dalıp, ütopyalarımızda at süreceğiz sizlerle birlikte... bu pazar saat 15:00 de yukarıda belirtilen adreste olun... biz orada olacağız... "burası nerde yaw.. bulamadım.. kayboldum.. saat kaçtaydı unuttum.." gibi sorularınızı bana 0533 238 73 10 numaralı telefondan iletebilirsiniz... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
küçük bir öykü...: Dura - 19.09.2003
aşağıdaki mesajlar gece saat 01:00 ile 05:00 arasında ben, coni2k ve baccata tarafından yazılmıştır... gecenin mahmurluğu ve uykunun tatlılığına rağmen sabahın 5 ine kadar yazdık bu "küçük" hikayeyi.. fakat biraz uzun oldu... o yüzden ilk birkaç mesajımız bir önceki sayfada kaldı... tamamını okumak istiyorsanız, sayfanın en altındaki bölümden 20-40 arası mesajları gösterin... balangıcı orada... sabaha kadar tam bir ilham ve coşkuyla bu öyküde benimle olan ve bu olayı benimle paylaşan baccata ve coni2k ya teşekkürler... saygılarımla... dura ¥
________________________________________
:) arkadaslar coşmuşunuz :): Excite - 19.09.2003
________________________________________
sız devam edın yazmaya,ben dayanamadım:): Endor - 19.09.2003
gecmekte oldugu yol uzerınde kargasayı duyan sahın, gozlerıyle heryerı tarar.uc kısının orklarla carpıstıgını gorur.yureklı savascılar der ıcınden.anıden ormanın ıcınden kurtların atılmasıyla yardım etmeye karar veren endor, onların yardımıyla puskurttuklerını gorunce bulutların ıcıne dogru suzulur.kadımyurdu onu beklemektedır.
________________________________________
yol'un çağrısı...: Dura - 19.09.2003
az önce biçtiği orc'tan sonra Dura bir orc'un iğrenç çığlıyla irkilir. arkasını dönüp baktığında kılıcını Ramirez'e doğru savuran yaratığı görür... yetişmesi olanaksızdır... Conrad ise çok uzakta dövüşmektedir o an... fakat tam o sırada bir uluma ile gök inler... vahşi bir kurttan daha tiz ve korkunç bir sestir...kılıcı savuran yaratık bile bir an duraksar bu korkunç ses karşısında... Dura'nın yüzünden belli belirsiz bir gülümseme geçer... "Duman" diye mırıldanır "tam ihtiyacım olduğu anda..." tepenin sol tarafından büyük bir kurt atılır ileri... rengi puslu gri ve beyazdır... onu, 8 beyaz kurt izlemektedir... uluyarak ve havlayarak gelirler... Ramirez'i yakalamış olan orc kaçmaya çalıştıysa da başaramaz... geri kalan yaratıklar da kurtlar tarafından temizledikten sonra eski dost gelir ve şöyle bir bakar Dura'nın yüzüne... bir kaç dakikalık bu bakışmada çok şey anlatırlar birbirlerine... sonra geldiği yerden koşarak geri döner Duman'ın sürüsü... Dura gidip Ramirez'i kadırır. yere çökmüş olan Conrad'ın yanına giderler... konuşmazlar... fakat bildikleri tek bir şey vardır... yıllara yenilmeyen bedenleri en az ruhları kadar gençtir... dinlenmeyle geçen yıllar geride kalmıştır... yol onları çağırmaktadır... Dura ¥
________________________________________
: Baccata - 19.09.2003
Savaşı her zaman son seçim olarak düşünen Ramirez bu kadar orc arasından nasıl olacakta canlı çıkabilecegiz diye düşündü ister istemez, zaten bir tek cesaretiyle övünmezdi,ya da bir başka deyişle gerçekçiligiyle övünürdü, ama daha tek bir kaçış yolu bile bulamadan kendini bilinçaltının çoktan öldürmeye karar verdiği bir grup orcun arasına dalarken buldu. Saldırırken bunu kendisine sadakatin mi yoksa içgüdülerinin mi yaptırdığını anlayamadan eski gücüne yavaş yavaş kavuştuğunu hissetmeye başladı. Tam zafer nağraları atmaya başlayacakken ayağında ani bir acı hissetti ve ister istemez yere dogru çömelir buldu kendisini. Orc bundan yararlanmak istedi ve pis pis sırıtarak kılıcını son ve tek bir darbe yapmak için havaya dogru kaldırdı. Ramirez kendisine dogru gelen saldırıyı sadece seyredebildi ve gözlerini kapatmadan önce yüzünde genelde eksik olmayan mutlu gülümsemeyi tekrar oluşturdu.
________________________________________
Herşeyin değiştiği gün...: coni2k - 19.09.2003
Seneler önce Conrad hayatıyla ilgili birçok gerçeği evine yapılan bir orc baskını sonrasında öğrenmiş ve o günden sonra herşey değişmişti. Oysa bir süredir yine sakin bir hayat yaşamaya başlamıştı. Ta ki birkaç saat öncesine kadar... Önce uzun süredir göremediği dostu Dura'yı evinin yakınlarında baygın bir vaziyette bulmuş, daha sonrada evine aniden kara bir siluet girivermişti. Şimdi ise yine evine yapılan bir orc saldırısı. Conrad, yine birşeylerin değişmeye başladığının farkındaydı ve bu his vücudunun heryerini sardı. Elindeki tuttuğu kılıcına iyice sarıldı ve eski dostu Dura Tharel'in haykırışlarına katılarak dışarı fırladı. Bundan sonra hiçbirşey eskisi olmayacaktı!
________________________________________
eski günlere dönüş...: Dura - 19.09.2003
önlerinde yığılan adama bakakalır üç arkadaş... adamın sırtındaki oka bakan Dura bu okun bir orc'a ait anlar ve dışarı fırlar. vücudunun ağrılarına rağmen, orc'lara duyduğu nefretin gücüyle atılmıştır dışarı... onu gören Baccata ve Conrad kılıçları ellerinde, Dura'nın arkasından çıktıklarında gördükleri manzara onları eski günlere götürecektir... sırt sırta savaştıkları yıllara... uzun yıllar önce çıktıkları ve hep özlemini çektikleri o dönemlere götürecektir onları... Dura elinde yalın kılıcı ile orcların arasında dönerek adeta dans etmektedir... ve kılıcının her darbesinde, tepelerde o meşhur çığlığı yankılanmaktadır "Deeerfaaaas"... Dura ¥
________________________________________
: Ceyhun - 19.09.2003
Yabancı tam konuşacakken sırtına birden bir ok saplanır. Ve son sözünü söyleyemeden yere yığılır.
________________________________________
Davetsiz misafir: coni2k - 19.09.2003
"Umarım bu seni biraz kendine getirir dostum. Dura, bize neler olduğunu..." tam sözünü tamamlayacağı sırada aniden evinin kapısı açılır ve içeriye kara bir siluet girer. Yanında duran kılıcına sarılıp hızlıca arkasını dönen Conrad karşısındaki siluete sertçe seslenir: "Benim evimi bu şekilde girmeye cürret eden bu davetsiz misafirde kim?"
________________________________________
: Ceyhun - 19.09.2003
Buraya çok uzak bir yerden geldim ve çok susadım. Biraz su ve yemek verebilirmisiniz?
________________________________________
: Baccata - 19.09.2003
Bir anda kılıcına sarılan Ramirez Büyücüyle Duranın arasına girdi ve tehditkar bir bakışla "Sen de kimsin yabancı, burada ne işin var" dedi
________________________________________
o ne..!: Dura - 19.09.2003
sızlayan vücuduna aldırmadan, ani bir reflexle sıçrayarak geri çekildi... kılıcının parıltısı şimşek gibi çakmıştı loş odada...
________________________________________
: Dura - 19.09.2003
bu keskin kokuyla üzerindeki sersemliği biraz atan Dura kafsını toplamaya çalışıyordu... bu koku da oldukça tanıdık geliyordu ona... aslında buradaki herşey tanıdık gibiydi ama anlayamıyordu... Ramirez'in uzattığı kaşığı garip bir teslimiyetle aldı. biraz acı olmasına rağmen içine ferahlık veren bir şeydi bu... görüntü pek iç açıcı değildi ama... hala anlamsızca onalara bakıyordu... hatırlamaya çalışıyordu...
________________________________________
O sırada: Ceyhun - 19.09.2003
O sırada içeriye siyahlara bürünmüş biri girer.
________________________________________
Sorular ve cevaplar - 2: coni2k - 19.09.2003
Ramirez'in yaptığı keskin esansın etkisi yorgunluğu yüzüne yansımaya başlamış olan Conrad'ın bile aklını başına getirdi. Dura'nın gözlerindeki anlamsız ifadenin tek bir sebebi olabilirdi. Ramirez'in kulağına yavaşça fısıldadı: "Sanırım bir sorunumuz var!"
________________________________________
-: Baccata - 19.09.2003
Once pişen kabın içine baktı, sonra bişeyler düşünür gibi gözünü kısarak tavana dogru çevirdi, sonra kendinden emin bir ifadeyle Duranın yanına geri geldi balçıktan çıkan dumandan kendini uzak tutarak. Dura bitkilerin kokusunu duyar duymaz ani bir hareketle kendini geri çekti. Ramirez biraz bekledikten sonra endişesini saklamaya çalışarak sakince sordu "Anlat bakalım Dura, nedir seni bu kadar hırpalayan, belki de eski dostum yaşlanıyordur artık ha!" ve kucuk bir gulumseme belirdi yuzunde
________________________________________

: Dura - 19.09.2003
"ramirez..?" (isim oldukça tanıdık gelmişti fakat tam olarak emin olamıyordu. bu insanların neden bu kadar büyük bir telaşla kendisine yardım etmeye çalıştıklarını anlamaya çalışıyor gibiydi...)
________________________________________
Sorular ve cevaplar - 1: coni2k - 19.09.2003
-Dura... dostum, iyi misin?
-Ramirez şu şifalı bitkinlerin hazır mı?
________________________________________
gariplik...: Dura - 19.09.2003
"neredeyim...? siz de kimsiniz..?" (kendine gelmişti... fakat gözlerinde hala anlamsız bir ifade vardı.. dostlarının anlayamadığı boş bakan bir ifade..)
________________________________________
Bulusma: Baccata - 19.09.2003
Cabukca bir selamlasmadan sonra Conrad, Ramirezi Duranın yanına goturdu. Duranın uzerindeki askeri üniformayı gorunce sasırdı, ama Duranın içten içe çektigi acıları farkedince merakını boşvererek getirdigi otları kaynatmaya basladı.
________________________________________
Gizli tehlike: coni2k - 19.09.2003
Arkadaşının kendine geldiğini farkettiğinde doğrularak yerinden kalktı, yavaşça başucuna geldi adam. Solgun yüzüne bakarken içi burkuldu. Düşüncelere daldığı sırada arkadaşı fısıldamaya başlamıştı; "ııhhh, neredeler... neredeler...?" "Neredeler mi?" diye düşündü Conrad. "Kim nerede?" ve içini bir korku kapladı. "Sakin ol sevgili dostum, birazdan döneceğim!" O sırada üst katta bulunan eski bir sandığa doğru koşmaya başladı. Sandığın içinde bir zamanlar yanından hiç ayırmadığı, aynı zamanda kendisi için çok büyük manevi değeri olan uzun işlemeli bir kılıç bulunuyordu. Hiçbir zaman göremediği babasından kalan tek hatıra. Ne zamandır onu tekrar eline almak için iyi bir sebebi olmadığını biliyordu, ne kadar değerli olursa olsun bu kılıç acıdan başka birşey getirmiyordu... ama şimdi tam zamanı diye düşündü! Kılıcı sandıktan çıkardı ve hızla evin dışına doğru yöneldi. Olayın üzerinden neredeyse birgün geçmiş olmasına rağmen eğer Dura'nın peşinde birileri varsa hala yakınlarda olabileceklerini düşündü. Gözleriyle etrafı taradı, ancak görebileceği tek şey bir diğer dostu Ramirez olacaktı.
________________________________________
karşılaşma...: Dura - 19.09.2003
parlayan ışıkların arasında şiddetli bir başağrısıyla gözünü açtı... başucunda biri ona bakıyor bir şeyler söylüyordu... ses tanıdık gelse de o an hatırlayamadı. başındaki şiddetli ağrı gözünü açmasına engel oluyordu... dün gece olanlara dair bir kaç görüntü belirdi zihninde... atından inmiş, hızla koşarken, peşindekilerin yaklaştığını hissederek dahada zorlamıştı kendini koşmak için. fakat arkasındaki adamlar kadar hızlı değildi... üzerindeki, kullanmaya pek de alışık olmadığı ağır zırhlar da onu oldukça yavaşlatmıştı... arkasındaki bağırışlar git gide yaklaştığında ise tamamen rastlantı eseri eski dostunun çiftliğinin kuzey tarafındaki tepeye tırmanmayı denedi... gücünün sınırlarını zorlayarak bunu başardı... fakat yorulan vücudu daha fazla dayanamadı ve yukarıda dengesini kaybederek yuvarlanmaya başladı... sık ağaçlar, sert bir düşüşü önlediyse de oldukça sert bir inişle tepnin altına yuvarlandı... şimdi ise tanıdık bir ses onunla konuşmaktaydı... yakından gelen dostça bir ses... adam inlemeyle karışık konuştu; "ııhhh, neredeler... neredeler...?"
________________________________________
Diriliş: Baccata - 19.09.2003
Evinin onune konan kusun sesiyle kendini derin dusuncelerinden ayırdı ve muzigin ruhuna islemesine izin verdi, fakat bu kuş bir baska otuyordu sanki, biraz yaklastıgında ayagındaki kagıt parcasını gordu ve eski arkadası Conrad dan gelen bir mesaj oldugunu anladı. "Ramirez; Dura kotu durumda, hemen gel" diyordu sadece, ve mesajın kısalıgı olayın ne kadar ciddi oldugunu yeterince anlatıyordu. Yanına aceleyle kılıcını ve paltosunu alarak yola cıktı.
________________________________________
hatıralar: coni2k - 19.09.2003
Çok uzun zaman oldu diye düşündü genç adam. Yola çıktığı ilk zamanlarda tanışmıştı onunla. Uzun zaman boyunca birlikte yol katetmişler, zor günler geçirmişlerdi. Yinede kim bilir ne zamandır görmüyodu sevgili dostunun yüzünü. Şimdi ise yorgunluğa yenik düşmüş ve baygın bir şekilde evinin yakınlarında bulmuştu onu. Onu daha önce hiç bu şekilde görmemişti. "-Noldu sana eski dostum, noldu sana Dura Tharel?"
Bu durumu Ramirez'inde öğrenmesi gerektiğini düşündü ve onuda evine davet etti. Yakında Dura kendine gelecek ve aklındaki soruların yanıtlarını verecekti, o zamana kadar Ramirez'inde gelmiş olmasını ümit ediyordu.
________________________________________
soğuk...: Dura - 19.09.2003
koşmaktan yorulan hayvan soluksoluğa ilerliyordu... üzerindeki, asker üniformalı adamın kırbaç darbeleri sırtında şakladıkça can havliyle ileri atılıyor fakat sonra tekrar yavaşlıyordu... yürüyemiyordu artık zavallı hayvan... adam atın sırtından atlayarak koşmaya başladı. sürekli arkasına bakıyor, sanki birşeylerden kaçıyordu... sabahın alacakaranlığında, yağmur ve derin bir soğuğun altında koşuyordu... kaçtığı şeyler ona yaklaşıyormuş gibi hissetti. panik içerisinde ilerliyordu eski orman yolunda... burada bir yerlerde eski bir dostunun çiftliği olmalıydı... burada biryerlerde... Dura ¥
________________________________________
------: Dura - 19.09.2003
bu hafta da kadıköy barlar sokağındaki "Trip" cafe&bar da yapılacaktır haftalık RPG&FRP Grubu toplantısı... geçen hafta ki oyuna devam edilecek, yeni tatlar alınacak, yeni dünyalara girilecek ve hayatın keyiflerinden en üst düzeyde yararlanılacak... hayal dünyamızın dehlizlerine dalıp, ütopyalarımızda at süreceğiz sizlerle birlikte... bu pazar saat 15:00 de yukarıda belirtilen adreste olun... biz orada olacağız... "burası nerde yaw.. bulamadım.. kayboldum.. saat kaçtaydı unuttum.." gibi sorularınızı bana 0533 238 73 10 numaralı telefondan iletebilirsiniz... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
huu: coni2k - 19.09.2003
eeee? ne o kimsenin sesi soluğu çıkmıyor?
________________________________________
rica ederim :): Excite - 15.09.2003
________________________________________
schiller ve kucukprens: Dura - 14.09.2003
bazen geç görüyor olabilirim yeni katılan dostlarımızı... affınıza sığınıyorum... hoşgeldiniz hayal evimize... Dura ¥
________________________________________
yoklama...: Dura - 14.09.2003
geleceğim diyen herkes geldi... sadece "arkon darksoul" yoktu... katılan tüm dostlara teşekkürler... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
...........: Limon - 13.09.2003
:)
________________________________________
telaşa mahal yok...: Dura - 13.09.2003
yaw amma sorun oldu beeaahh..! dostlarım, geldiğinizde bi çağrı bırakın gelir alırız sizi... ------ duyurusunda cep numaramı vermiştim. o yüzden takmayın kafanıza... rexx sinemasını herkes biliyordur nasıl olsa... oraya gelip bir çağrı atın... sizler canımız ciğerimizsiniz... saat 15:00 te rexx sinemasının önünde olacağım. bi 10-15 dakika beklerim sizi... ondan sonra "trip" e geçeriz... daha sonra gelenleri de ayrıca alırız... görüşmek ümidiyle... Dura ¥
________________________________________
yerın tarıfı: Endor - 13.09.2003
burger kıng ın yanındakı rex sınemasının sokagından (barlar sokagı) gırıp hıcbır yere sapmadan yurumen gerekıyor.sokagın ustunde sag tarafta kalıyor ama dıkkat et aynı ısımde bır de ınternet kafe war yoldan gecenler sana hemen orayı tarıf edecektır cok unlu cunku:)bızım gıdecegımız yerın sokagında enderun nargıle we karga bar bulunuyor.
________________________________________
Limon: Ceyhun - 13.09.2003
Karşısında Orta Dünya DVD, VCD satan bir yer var. Sol tarafında Buda var. Geldiğinizde arayamazsınız çağrı bırakın alalım sizi Reks'in önünden.Artık daha ne diyeyim :)
________________________________________
.....: Limon - 13.09.2003
yaw bu tripsağında solunda ne vardı...
ben gelicem ama 4 gibi filan...
görüşmek üzere
________________________________________
darksoul is back...: Arkon_Darksoul - 12.09.2003
pazar isten cıkıp direk kadikoye gelicem ama 16:30 da anca orda olurum direk tribe gelirim gorusmek uzere
________________________________________

kötü bir anı...: Dura - 2.09.2003
...adanın doğu tarafında güneşin ilk ışıkları, altın renkli kumları parıldatarak yükseliyordu. dünkü fırtınaya inat, denizin üzerinde en ufak bir kıpırtı bile yoktu... lacivert bir örtü gibi pürüssüzce yayılmıştı dünyanın üzerine... güneş yavaş yavaş kendini belli ederken, yaşlı bir baykuş sahilde ilerleyen bir adamı farketti... bu sakin adada yaşayan tek insanoğlunu... ağır ağır yürüyordu kumsalda... sonra iyice yavaşlayıp güneşi izledi... baykuş göremedi ama adamın gözünden yaşlar süzülüyordu... tüm parlaklığına rağmen, gözünü ayırmadan güneşe bakıyordu... baykuş, adamın acılarını bilemezdi... adam yüreğini burkan acılarıyla yapayalnızdı bu adada... baykuş bir anlam veremedi ama, birsüre sonra garip bir bir ışık küresi arkadan adama doğru yaklaştı. adam ışık küresini farkettiğinde, şaşırarak bir kaç adım geriledi. birdenbire çıkan bu parlak ışık ürkütmüştü adamı. deniz birden çalkalanmaya başladı... doğudan esen sert bir rüzgar kumları havalandırdı... dalgalar çıldırmış gibi sahile vuruyordu... ışık adamın etrafında dolaşıyordu... güneşin önünü kapatan bulutlar kararttı göğü bir anda... adam geri geri ormana gitmeye başladı... ışık adamı takip ediyordu... adam koşmaya başladı ağaçlara doğru. sonra sert bir ses yükseldi göğün derinliklerinden; "grulaam..!!" daha çok bir emir gibiydi... adam koştuğu tarafta bir ağaca yıldırım düştüğünü gördü.ağaç yanarak adamın önüne devrildi. arkasına bakınca peşinde dört parlak ışık saydı. yoluna aniden çıkan ağaçlardan becerikli birşekilde sıyrılarak tüm gücüyle koşuyordu. ileride, sağ taraftaki kaya oyuğunu gördü ve aniden sağa döndü. tam o anda adamdan bir kaç metre sola bir yıldırım daha düştü. oyuğun önünde kuru bir dere yatağının boşluğu vardı. sıçrayarak yaklaşık birbuçuk metre genişliğindeki kanalı geçti ve kendini küçük mağaraya attı... dışarıda yağmur yağmıyordu ama, gök yarılır gibi gürlüyordu. ışık kürelerinden biri hızla adama yaklaştı ve adamın son anda eline geçen bir dalparçasıyla sert bir darbe alarak yere çarptı... düştüğü yerde alevler çıkıyordu. bu alevler küçük mağarayı aydınlatmıştı. ve tam vurma anında tiz bir çığlık geldi ormanın içlerinden. yukarıda 3 tane daha parlak küre saydı adam. elindeki sopayı bir kılıç gibi tutuyordu. birdenbire neden olduğunu kendisinin de anlamadığı bir güç hissetti içinde. kaynağı içinde, yüreğinde saklı bir cesaret... bir savaş çığlığıyla ileri atıldı "derfaaaas...!!" adamın saldırdığı küre sağa doğru kaçarken yukarıdaki ikincisi ise adama doğru saldırdı. adam yine açıklığa çıkmıştı. ama nedense arkasını kollamak gereği hissetmiyordu şimdi... nedense kaçmak istemiyordu... bunun tanrıların lanet bir oyunu olduğunu hissetmişti... arkadan saldıran üçüncü parlak küre tam adama çarpacakken adam sert bir harektle döndü ve kürenin arkasına geçti. küreyi sağlam bir vuruşla yoketti. kalan ikisi adamın etrafında dönmeye başladılar. yaklaşık üç metre yükseklikte dönüyorlardı. adam elideki dal parçasıyla kımıldamadan bekliyordu. dönüşleri hızlandı ve biri diğerinden biraz açılarak adama doğru fırladı ve oldukça sert bir şekilde adamın üzerine atıldı. adam olduğu yerde dönerek küreye vurmak için elindeki sopayı savurdu. kürenin hızı ve adamın elindeki sopanın dengesizliği yüzünden küre darbe almadı ama kendisine savrulan sopanın etkisiyle hedefini şaşırarak adamın yüzünün bir karış sağından geçti ve hemen arkadaki ladin ağacına çarparak patladı. adam son saldırıdan kılpayı kurtulduğunun farkında olarak son küreyi karşısına aldı. sessiz başlayan ve cümlenin sonuna doğru yükselen bir sesle haykırdı; "seni aşağılık şeytaaaaann..!!" sopayı başının üzerinde bir kez çevirdikten sonra yaklaşık beş metre ötedeki ışık küresine saldırdı. küre aniden inanılmaz bir parlıklığa ulaştı. adam ateş topuna bakamıyordu. durup eliyle gözünü korumak zorunda kaldı. bir süre sonra parlaklık yavaş yavaş azaldı. birden bire gökgürültüleri durdu. yaprak bile kıpırdamıyordu şimdi. ormanda korkunç bir sessizlik vardı... adam kafasını kaldırıp baktığında küreyi göremedi ama, az önce kürenin bulunduğu yerde ağaçta sallanan bir beden vardı. boynundan ağaca asılmış biri... vücudunun belden aşağısı yoktu... yıllar önce katledilen kardeşini hatırlatan bir görüntüydü... vahşice ödürülen ikiz kardeşi zether'i hatırlatan... Dura ¥
________________________________________

toplantı meselesi...: Dura - 1.09.2003
küçük aksilikler olsa da, grup devam edecektir yoluna... ne badireler atlattı bu grup. kimsenin şevki kırılmasın. umarım son toplantıya katılamayan yeni dostlarımız önümüzdeki hafta yerlerini alırlar masamızda... gösterdiğim ilginin (sadece sizin için, bana bir faydası yok ki..!!) bu şekilde boşa çıkması hayal kırıklığına uğrattı biraz... son "yoklama" da yazılanlar bu hayal kırıklığının yansımasıdır tamamen... sözlerime kırılmayın, birbirimizi tanıdıkça bu gibi sorunlara zemin oluşmayacağına eminim. en kısa sürede, önümüzdeki ilk toplantıya gelmeye çalışın... ve kendinize iyi bakın... saygı ve sevgilerimle... Dura ¥
________________________________________
Dura: Ceyhun - 1.09.2003
Andaç bu seferlik arkadaşları yok yazmayalım istersen :)
________________________________________
I'm sorry :(: Excite - 1.09.2003
________________________________________
....: Limon - 1.09.2003
Arkadaşlar çok üzüldüm toplantının boş geçmesine...İnsanlar Bu kadar sorumsuz olmamalılar bence. Ok bende gelemedim ama mazeretim vardı...Neyse umarım haftaya güzel olur...
________________________________________
:I: BigJoe - 1.09.2003
dura ilk olarak ozurdiliyorum senden ve bazı açıklamalar yapmak istiyorum...
yazıda bana karşı bazı şeyler söylenmiş bunlara bi açıklık getirelim yanlış anlaşılma olmasın....
ilk olarak benim katılmamamla bu toplantının iptal olmsı söz konusu olmaz çunku ben ekstraydım yanı son saatlerde form a yaz yazdım...
2. bi konu ben kesin gelebilecegimi soylemedim form da yazdıgım yazıyı dikkatli okursak arkadaşlarımı kardırabilirsem gelebileceğimi soyledim ve kandıramadım gercekten hiç vaktimiz kalmadı ve yanımdaki kişilerde istemedi bu toplantıya katılmak...
ama ben tekrardan gruptaki arkadaşlardan özürdiliyorum toplantıya gelemediğim için...
________________________________________
yoklama...: Dura - 1.09.2003
bu gün de bazı şeylerin değişmediğini gördüm. standart gruptan bir çok insan işleri dolayısıyla gelemediler. kimisi tatilde, kimisi maçta, kimisi ailevi durumlardan..vs ötürü gelemediler... bunda bir şey yok. herkes her an müsait olmayabilir tabii.. ama bazı dostlarımızın bu forum alanından geleceklerini yazıp, katılımcı eksikliği dolayısı ile toplantıyı ertelememi engellemeleri pek hoş birşey değil. çünkü ben sadece yeni gelecek o insanları (ki yanlarında arkadaşlarını da getireceklerdi) geri çevirmemek içi saat 15:00 de söz verdiğim gibi oradaydım... hatta sevgili dostum sarp'ı da belki küçük bir giriş oyunu yaparız onlar için diye evinden kaldırıp getirdim. fakat ne yazıkki bu dostlarımızdan kimse gelmedi. biz de orada; endor, sarp ve ben oturup akşama kadar muhabbet ettik. saat 17:00 civarı sıkılarak küçük nir one shut oynadık ve saat 19:00 civarı kalktık... yani kısacası sevgili kardeşlerim, dostlarım, arkadaşlarım... eğer geleceğinizi söylüyorsanız, gelin. eğer gelemeyecekseniz haber verin. cep telefonumu veriyorum size... çünkü ben söylediklerinizi ciddiye alıyorum... sizi ciddi insanlar gibi görüyorum... kırmayalım birbirimizi... herneyse... herkese iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 1.09.2003
Abi yapmayın yaaa. Luniz pazar günü oyun varsa gelirim dedin adamlar bekledi ama sen yoktun. Excite sende gelmedin. Limon zaten izinli :) Neyse bekleyin birazdan dura nın yazısı geliyor :) 00:25
________________________________________
Sabotage_III: Dura - 31.08.2003
hoşgeldin hayal evimize...
________________________________________
parolayı unutmayın ;): Dura - 31.08.2003
evet dostlarım parolayı sakın ama sakın unutmayın. ve belkide bundan daha önemlisi karşı grubun vereceği cevap olacaktır... eğer "ben geldim" dediğiniz masadaki insanlar size: "şemsiyeler yangelir, yarim los encılıstan gelir" cevabını vermezse masayı hızla terkedin. hatta verirlerse de terkedin deli olabilirler :)) bigjoe, getireceğin insanların başımızın üzerinde yeri var kardeşim... sen gel, onları da getir... excite, sanırım parolayı anladın :) "ben geldim" demeyi unutmadığın sürece sorun yok. ama parolayı unutursan ölümlerden ölüm beğen :) ve son olarak ceyhunum, merak ettim şu adamı hele yarın bi gelsin de görelim... ayrıca ilgin için sağol, öpüyorum gözlerinden... saat 15:00 de FRIENDS CAFE de görüşmek üzere dostlarım... tanrı sizi korusun... Dura ¥
________________________________________
....: Limon - 30.08.2003
arkadaşlar çok üzgünüm ama ben yarın gelemiyorummm...
Çok önemli bi işim çıktı ve 15:00 a kadar imkanı yok yetişmiyo. Ceyhun gelicek olan misafire çok selam benden... Bi dahaki hafta görüşmek üzere...
________________________________________
selam millet: BigJoe - 30.08.2003
arkadaslar nasılsınız :P neyse konuya gelek ben ne zamandırsizin su toplantılara gelmek istiyordum fakat bir turlu nasib olmadı yarında birkaç kişiyi kandırabilrisem gelicem haberiniz ola...
________________________________________
esracengizlik :): Excite - 30.08.2003
ok ceyhun esracengizlik benim işim :) ( iğrenç espiri ) :)
________________________________________
:): Ceyhun - 30.08.2003
Andaç nasıl mesaj trafiğinde ki durum :)
________________________________________
Gökhan: Ceyhun - 30.08.2003
Önemli olan işin içine biraz esrarengizlik katmak. Yaw bu adam ki yaa diye kafalarda soru işareti bırakmak :)
________________________________________
:): Excite - 29.08.2003
yanlız bişi sölicem ceyhun ve ysmn.sımdı parola 'ben geldim' diosunuz pekı ben oraya gelıp ben geldim dedıgım zaman bana 'hosgeldın' dieceklermi :) eger demezlerse böyle parola olmaz olsun :)
________________________________________
.....: Limon - 29.08.2003
kesinlikle haklısın ceyhun
masaya gelip ben geldim diyosunuz ama kim olduğunuzu smlemiyosunuz... Biz tahmin ediyoruz...:)
________________________________________
öyle :): Excite - 29.08.2003
________________________________________
Dura: Ceyhun - 29.08.2003
Sevgili modum sana oyun için sağlam yeni arkadaş buldum. Pazar gününü bekle :) Şifreyi unutmayın ben geldim. Öyle değil mi Limon :)
________________________________________
neden..?: Dura - 29.08.2003
niye böyle oluyorum ben..? neden böyle coşuyorum şu satırları okuyunca..? gözlerim doluyor, içim kabarıyor, içimde dizginleyemediğim bir alev uyanıyor... çok basit gibi gibi görünen ama içinde çığlık çığlığa haykıran duygular barındıran bir şiir.. çaresizliğin içinde saklanan sonsuz bir umudun şiiri... : Güneşin altında, batıdaki topraklarda / Çiçekler açar belki baharda. / Ağaçlar tomurcuklanır, akar sular / Neşeyle şakır belki ispinozlar. / Ya da bulutsuzdur gece belki, / Beyaz birer mücevher gibi / Elf yıldızlarını taşırlar / Dallanmış saçlarında salınan kayınlar. / Burada yolumun sonunda / Karanlıklara gömülmüş yatsam da, / Bütün yüksek ve güçlü kulelerin / Ve sarp dağların ötesinde, / Güneş tüm gölgelerin üstünden aşar / Ve yıldızlar yaşar sonsuza kadar: / Gün bitti demeyeceğim asla, / Asla veda etmeyeceğim Yıldızlara...
________________________________________
YHBOZATLI: Dura - 28.08.2003
hoşgeldin hayal evimize...
________________________________________

------: Dura - 28.08.2003
haftalık olağan toplantımız bu pazar da FRIENDS CAFE'de yapılacatır. saat 15:00 te başlayacak olan bu haftaki buluşmamıza baccata ve coni2k'nın gelemeyecek oluşu oyunun gidişatını olumsuz etkileyecek gibi gözüküyor... sarp'ın senaryoyu biraz değiştirmesi gerekecek sanırım... yeni gelecek olanlar için FRIENDS'in tarifini yapmak yerinde olur... caddebostan MADO'nun yanındaki sokaktan aşağıya inin birkaç dakikalık bir yürüyüşün sonunda sol tarafta bahçeli bir cafe göreceksiniz... işte biz orada olacağız... gelip masamıza oturmanız yeterli... istekli herkes için birkaç sandalyemiz boştur daima... toplantı organizasyonu ile ilgili her türlü soru için telefon; 0533 238 73 10... pazar günü görüşmek dileğiyle... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
:): Ceyhun - 28.08.2003
Toplantılar genelllikle cumartesi günü yapılıyor. Perşembe veya Cuma günü grubu takip edersen tam tarih ve saati buradan okuyabilirsin :)
________________________________________
...: Limon - 28.08.2003
Bildiğim kadarıyla cumartesi ve pazar günleri toplanılıyor (genelde pazar oluyo sanırım) Saat 15:00- 15:30 arası.
________________________________________
...: Sir ErdoQuan - 28.08.2003
Ne zamanları oyun oynuyorsunuz
veya ne zaman bi daha toplanmayı düşünüyorsunuz diye sorsam?
________________________________________
....: Limon - 27.08.2003
Çok merak ediyodum ama aslında o kadarda zor değilmiş Biraz yabancılık çektim herkes sanki o hayatın içindeymiş gibi davranıyodu...Çok eylendim arkadaşlar saolun herşey için...
________________________________________
kıyım...: Dura - 27.08.2003
ölümün çürümüş kokusu yayılmıştı ovaya. cesetler üstüste yığılarak insan tepeleri oluşturulmuştu. güneş batmak üzereydi ve bir sis kaplamıştı alacakaranlığın pençesindeki ovayı. leş kuşları kendilerine hazırlanan bu büyük ziyafeti kaçırmak istemezmiş gibi üşüşmüşlerdi insan tepelerinin üzerine. bağıra çağıra parçalanmış etleri didikliyorlardı. yolunu buraya düşüren kadere bir küfür savurduktan sonra hızla yürüdü cesetlerin arasından. ciğerini yakan bu çürümüşlük, kafasında bazı düşünceler yarattı. ne için böyle bir kıyım yapılabilrdi..? bunu hangi amaç ile açıklayabilirdi insanoğlu..? koskoca ovaya yayılan binlerce cesedin açıklamasını kim, nasıl yapabilirdi..? lanet olası çıkar sahiplerinin oyuncağımıydı bu binlerce çürümüş vücut..? hayattan tüm beklentisi, sadece karısı ve çocukları ile huzur içinde yaşlanmak olan zavallı adamların elinden alınan şey sadece hayatlarımıydı..? kim ödeyebilirdi bu adamların hayallerinin ve umutlarının bedelini..? kim verebilirdi sevgililerine, çocuklarına, karılarına, annelerine, bu ölen adamların gülümseyişlerinin karşılığını..? hangi kral, imparator, komutan..? içini kemiren bu sorularla geçip gitti savaş meydanından... tanrıdan merhamet diledi... tüm insanlık için... günah çok büyüktü... ve merhamet oldukça uzaktaydı savaş meydanından... Dura ¥
________________________________________
yoklama...: Dura - 26.08.2003
bu hafta sonu son derece güzel bir oyunla toplanıp eğlendik... aramıza yeni katılan limon ve arkadaşı da oyuna renk kattılar (ecel terleri döktürdüler desek daha iyi olur). bizi zindana attırdılar, ellerimizi bağladılar, bağırıp çağırdılar... ensemize çöktüler resmen, tabi rolleri gereği :)) gruba ve oyuna çabuk ısındıklarını söyleyebilirim. sevgili sarp'ın 3 haftadır süre gelen oyununa devam ettik. ve asıl maceraya daha yeni başladık diyebilirim. çünkü ikinci ve asıl yola çıkış öncesi bitirdik oyunumuzu... yoklamaya gelinceee... başlangıç grubundan arbalet, dioptre ve endor gelmediler. ceyhun işi dolayısı ile arada sırada uğradı fakat oyuna katılamadı. toplamda 7 kişiydik. oyunun ortalarına doğru limon ve arkadaşının katılımı ile 9 kişi olduk ve saat 20:00 civarı, tam da yola çıkışın hemen öncesinde oyunu bitirdik... yeni katılan arkadaşlar açısından oldukça olumlu bir toplantıydı. çünkü geldikleri anda oyuna dahil oldular ve gayet iyi bir performans gösterdiler... bu arada eski dostların sesini duymak beni mutlu etti gerçekten... ayrıca sir erdoquan'ın yaşadığını ve bize ses verdiğini duyarak sevindim... buralardan çok uzak kaldın... ama yuvaya dönüş için hiçbir zaman geç değildir sevgili dostum... görüşmek ümidiyle... iyi haftalar dostlarım... Dura ¥
________________________________________
herşey iyi güzelde...: coni2k - 26.08.2003
Şen 1 FRP grubu, mesajlar hawada uçuşuyo.. Sir Erdoquan, Luniz.. eski dostlar geri dönüyo.. Dura'nın yoğun çabaları sayesinde düzenli toplantılar dewam ediyo.. :) herşey iyi güzelde.. Baccata ile bu akşam 23:30 itibarıyla 1 haftalığına tatile gidiyoz :) yani bu haftaki toplantıyı kaçıracaz :( belirtmek isterim ki uzun süredir 1 frp oyunumuzda da geçtiğimiz oyunda eğlendiğim kadar eğlenmemiştim, gerçekten çok keyifli oldu :) neyse artık 1 sonraki oyunda görüşmek ümidiyle... bize iyi tatiller :) sizde iyi bakın kendinize. Saygılarımla, coni2k nam-ı diğer Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
hafta sonu uygun: Luniz - 26.08.2003
kesinlikle haftasonu olabilir.. ancak icq kullanmiorum artik.. ondandir.. yer zaman kararlastiralim.. ben orda olucam yani.. kesin..
________________________________________
: Excite - 26.08.2003
________________________________________
Luniz: Ceyhun - 26.08.2003
Bu haftasonu uyar mı mesela :) Demek izine geldin. Hani abi online göremiyorum seni ıcq da :)
________________________________________
hani askerdeydim ya: Luniz - 26.08.2003
simdi izne geldim iste.. gosterin kendinizi kitle.. patlatalim bi bulusma.. eski uyeler yeniler.. bi kaynasalim..
yer zaman bildirin aynen gelelim :)
ii bakin kendinize
________________________________________
Geçen zaman ardından: Sir ErdoQuan - 26.08.2003
...
Süre tutmayı bırakalı uzun zaman oldu. Artık geçen zamanın bir anlamı da kalmadı.
Velhasıl geri dönüş yolculuğu sonrlara ulaşıyor ve geçen bunca zaman sonunda insanları bir arada görmek ve birbirlerini yaşadıklarını anlattıklarını görmek çok güzel. Belki bende anlatmaya değer bir iki hikaye bulabiliri.
En kısa sürede görüşmek üzere.
(Toplantı haberlerini bekliyorum)


bu arada gene ben ulaşılabilmek için gerekli materyelleri vereyim
icq uin:34346890
e mail:erdoquan@gmx.net
saygılarımla...
________________________________________
....:): Limon - 26.08.2003
heyt bee:P
________________________________________
Limon: Ceyhun - 26.08.2003
Benim nete girecek zamanın her zaman vardır. Beni tanıyan bilir günde 3 kere mailleri kontrol ederim. BAzen acil cevap vermem gereken yerler oluyor. Onun için bana gelen mailler asla cevapsız kalmaz :)
________________________________________
Bir Bardın gunlugunden,: Baccata - 26.08.2003
Uc gundur her aksam guzelim botlarımın uzerindeki camurları cıkarmaya calısmaktan bıktım artık, ama hakediyorum aslında. Neymis efendim adam cok zenginmis, kızını bulursak bizi paraya bogarmıs.Bi de ustune ustluk yanımda barbarlarla yola cıktım. Onların ustunde bi tek pacavraları var tabi camura bi tek ayakları giriyor, gerci temizlik gibi bi sorunları olmadıgı icin giysileri olsa da fark etmezdi zaten.
Ama isin iyi yonunden bakmak da cok zor degil, en azından kızın guzel oldugunu soyleyenler var, bu barbarları da begenmeyecegi kesin, onlar savasırken ben de kızı kurtarır kacarım. Umarım kızı kacıranlar babasına delil olarak kızın kulagını falan gondermemislerdir. Birden barbarların birinin beni durtmesiyle dusuncelerimden koptum."Kaynn kurt sesleri duymus, postları yuzmeye gidiyoruz,sen gelecek misin"dedi,evet seklinde basımı salladım, bu her turlu yaratıgın bulundugu igrenc yerde bi de tek basıma hayatta kalmam.
________________________________________
.........: Limon - 25.08.2003
ceyhun yaww sen nerden hangi arada derede giriyon nete ben annıyaamadım:P
________________________________________
Sir ErdoQuan: Ceyhun - 25.08.2003
Hoşgeldin eski dost içeri gir senin içinde yer var burada :)
________________________________________
Knock Knock Knock: Sir ErdoQuan - 25.08.2003
...
Sanırım uygun bir başlangıç yok
ama bi yerden bir şekilde başlamak lazım.
Toplandığınız bir vakit gelmek isterim. Umarım orada olurum.

...
________________________________________
: Excite - 25.08.2003
________________________________________

Mesajlar:
Hazır Bard Song demişken :): Ceyhun - 25.08.2003
Now You all know
The bards and their songs
When hours have gone by
I'll close my eyes
In a world far away
We may meet again
But now hear my song
About the dawn of the night
Let's sing the bards' song

Ref.:
Tomorrow will take us away
Far from home
Noone will ever know our names
But the bards' songs will remain
Tomorrow will take it away
The fear of today
It will be gone
Due to our magic songs

There's only one song
Left in my mind
Tales of a brave man
Who lived far from here
Now the bard songs are over
And it's time to leave
Noone should ask You for the name
Of the one
Who tells the story

Ref.:
Tomorrow will take us away
Far from home
Noone will ever know our names
But the bards' songs will remain
Tomorrow all will be known
And You're not alone
So don't be afraid
In the dark and cold
'Cause the bards' songs will remain
They all will remain

In my thoughts and in my dreams
They're always in my mind
These songs of hobbits, dwarves and men
And elves
Come close Your eyes
You can see them, too

________________________________________
bard song...: Dura - 24.08.2003
şu an kulaklarımda blind guardian'ın "bard song"u... bu şarkı beni bambaşka yerlere götürüyor... toplantıya bikaç saat kalmışken böylesine coşmak ve dünyadan kopmak huzur verici... Dura ¥
________________________________________
Friend's Cafe: Ceyhun - 24.08.2003
Cadde üzerinde Mado dan dümdüz aşağıya in 3 dakika sonra kafanı sol a çevir. İşte doğru yerdesin :) Yapman gereken tek şey kalabalık olan bir masa ya gidip ben geldim demek :)
________________________________________
........: Limon - 23.08.2003
peki o zamn çıkmadan önce Dura ben seni ararım ok bi problem olmaz umarım...

Bu arada Friends cafe tam olarak nerdeydi:P
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 23.08.2003
Hepinizi beklerim sevgili dostlarım :)
________________________________________
problem...: Dura - 23.08.2003
hayır sorun yok kardeşim... biz zaten en erken 8 gibi kalkarız sanırım... gelebilecek olan herkes gelsin... sonlarına bile yetişseniz tanışmak önemli... hem daha sonraki toplantılara referans olur dimi :) pazar görüşmek üzere... Dura ¥
________________________________________
..........: Limon - 22.08.2003
ok ben gelmek istiyorum...
fakat pazar günü nöbetçiyim
saat 16:30'da çıkıcam işten
yani en geç 5'de yanınızda olurum problem olurmu....
________________________________________
------: Dura - 22.08.2003
saat 01:32... uykusuz gözlerle bir yandan bir kaç dostumla icq muhabbeti yaparken bir yandanda bu hafta sonu ne yapsam diye düşünüyordum... gecenin körü bir saatte, uykuya bu kadar da ihtiyacım olan bir zamanda bu iyiliğimi unutmazsınız umarım... ışıklarını kapattığım odamın içine açık pencereden gelen köpek havlamaları dikkatimi dağıtmasa bir hikayeyi toparlamıştım kafamda ama uçup gitti şimdi... herneyse... bu pazar, iki hafta önce devam ettiğimiz oyunu sürdürelim... sarp gelebileceğini söyledi... yani DM sorunumuz yok... toplantımız bu pazar saat 15:00 de Friends Cafe de yapılacaktır... soru ve yönlendirme için bana 0533 238 73 10 dan ulaşabilirsiniz... eğer gelecekseniz lütfen zamanında orada olmaya çalışın... gecikecek veya gelemeyecek olanlar haber versin... iyi geceler grup... iyi bakın kendinize... Dura ¥
________________________________________
: Arbalet - 21.08.2003
________________________________________
Efendi Aragorn...: Dura - 20.08.2003
Ey bu gölgeli diyardaki gezginler yitirmeyin umudu! Çünkü karanlık da olsa bir sonu vardır her ormanın. Bakın nasıl da geçip gidiyor bulutsuz Güneş. Güneş batıyor, güneş doğuyor. Gün bir bitiyor, bir başlıyor. Ya doğuda ya batıda mutlaka kesilecek orman.
________________________________________
Altay Türkleri Yaratılış Destanı (devam): Dura - 20.08.2003
Yine günlerden bir gün, Tanrı Ülgen denize,/
Bakarak duruyordu, şaşırdı birden bire,/
Bir toprak parçacığı sularda yüzüyordu,/
Toprağın üzerinde bir de kil duruyordu./
Toprak üstündeki şey dedi, nedir acaba,
İnsanoğlu bu olsun, insana olsun baba,/
Görünmeğe başladı insan gibi bir şekil,/
Birden insan olmuştu toprak üstündeki kil./
İnsanda toplanmıştı, her çeşitten yeterlik,/
Bu ilk insanın ise, adı olmuştu Erlik./
İnsan yaratan Tanrı, ortalardan kayboldu,/
Erlik de yola çıktı, arayıp onu buldu./
Tanrı’nın gönlü temiz, yücelerden yüceydi,/
“Bir küçük kardeşim ol!” diye, Erlik’e dedi./
Erlik Tanrı Ülgen’in kardeşi olmuş idi,/
Fakat nedense kalbi, hırs ile dolmuş idi./
Erlik, yaratılınca gezip, tozup, eğlendi,/
Aradan günler geçti, birden durup söylendi:/
“Ben niçin olmayayım, Tanrı’dan daha yüksek,/
Tanrı neden dolayı göklerde olsun bir tek!/
Ben niçin olmayayım hem kuvvetli, hem yüce,/
Bu bir kabahat midir, ben doğduysam yenice!”/
Daha ileri gidip, gözleri hırsla doldu,/
Tanrı’yı kıskanarak ezeli düşmanı oldu./
Güçlü Tanrı’ya baktı, kutsal gücü kıskandı,/
Söylenmeye başladı, kendi nefsine kandı:/
“Ah! Keşke ben de böyle, insan yaratabilsem!/
Dünya sahibi olsam, dünya yaratabilsem!”/
Tanrı baktı ki, Erlik pek bir işe yaramaz,/
Erlik’in varlığıyla bu dünya da yaşamaz./
Yarattı Mandı-Şire(2), adlı bir kahramanı,/
Dedi, Erlik yerine korusun bu insanı./
Mandı-Şire’den başka, kemikleri kamıştan,/
Yedi kişi yarattı, etleri de topraktan,/
Nefesiyle üfledi, tuttu kulaklarına,/
Yedi insanın hemen can geldi ruhlarına/
Tuttu burunlarına, bir dahacık üfledi,/
Akıl verdi insana, ruha akıl ekledi./
Kutsal er Mandı-Şire, İnsanı koruyacak,/
Onu yaşatacaktı, düşmanları koğarak./
Ama İnsanoğluna biri lazımdı ancak,/
Onun idaresini, bir düzene koyacak,/
Bunun için de Tanrı, May-Tere’ye verdi can,/
Dedi İnsanoğlu’nun başına oluver Han!...
________________________________________
n-m... :): Dura - 20.08.2003
klavyede yanyana duran harflere yanlışlıkla birlikte basınca bazen yanlış anlaşılmalara sebep olabiliyor... :) açıklamaya gerek yok sanırım... ne demek istediğimi anlamışsındır... Dura ¥
________________________________________
....: Limon - 19.08.2003
hafta içi yaptığınız toplantıya gelmeyi çok istiyodum hatta geliyodum da ama siz erken toplanıp erken dağılmışsınız... Dolayısı ile yetişemedim... Kısmetse bu pazar yada hafta içi bi gün biraz daha geç bi saatte filan toplansanız... Yaw ne bilim katılmak istiyorum ama olmuyo... EEEEEE bu arad günaydın..
Bu arada Dura çabaların için sevinmiyorum yazmışsın..
Sevinmiyomusun yani...:?
________________________________________
: Dura - 18.08.2003
tatil dönüşü ilk iş gününü de atlattım ya sırtım yere gelmez artık :) conican her zaman söylüyorum "sen bu gruba lazımsın" işler güçler elverdiğince ilgilenmeye çalıştığını biliyorum. ama biraz daha zorlaman sevindirdi beni... daha sık uğra hayal evimizin sayfasına... limon kardeş çabalarını görüyor ve sevinmiyorum. ilgini sürdürmeni dilerim. ah bi de toplantıya gelebilsen :) bu haftasonu (yüksek ihtimalle pazar) toplantı olacak gibi... bakalım... mikail, asum80 ve siyah kardeşlerim hoşgeldiniz aramıza. sizleri tanımak isteriz... kendinize iyi bakın... iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
to lemon: coni2k - 18.08.2003
yaz yaz sen bişilerde.. biz sıkılırsak söleriz sana :)
________________________________________
...........: Limon - 18.08.2003
arkadaşlar boş bırakmayın demişsiniz... Tamam ben hergün bişiler yazmaya çalışırımmm... Umarım sıkılmazsınız:P
________________________________________
ben kıskandımm :): coni2k - 18.08.2003
Sevgili Dura,
mesajını bir kez daha okuyunca sana cevap yazmak geldi içimden. öncelikle bilmeni isterim ki bu hafta toplantı olmadı, en azından cumartesi 15:30 sıralarında Friends Cafe'de kimse yoktu. Merak edilecek birşey yok yani :) Önümüzdeki hafta naparız bilmiyorum ama bende artık ufak 1 tatile çıkmak istiyorummm... umarım bu cuma bunu başaracamm :) bu arada 1 süredir gruba mesaj atma fırsatım olmamıştı.. yine yoğun olduğumu bahane edeceğim ve diliyorum ki en kısa zamanda toparlayıp kendimi aratmayacağım :) arkadaşlar sizlerde lütfen mümkün olduğunca burayı yanlız bırakmamaya çalışın... we kendinize iyi bakın. Sevgiler & Saygılar, Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
deniz, güneş, tatil, uyku, ayvalık, sarımsaklı plajı...: Dura - 15.08.2003
muazzam bir tatil geçiriyorum... kıskandırmak gibi olmasın ama bütün gün yatıp, 15:00-18:00 arası denize girip sonra tekrar yatıyorum :) bu bir haftadır ilgilenemedim sizinle... sanırım bu hafta sonu da olamayacağım. ama siz buluşup toplanabilirsiniz... ben olmadan da bu grubun ayakta durabilmesi lazım. kafasındaki soruları nasıl temizleyeceğini merak eden arkadaşlar ile ilgilenmek için sonraki haftayı bekleyeceğiz... ama yinede size bir ev ödevi: gece saat 00:00-01:00 arası pencereden dışarı bakıp yıldızları izleyin. sonra gözünüzü kapatıp o izlediğiniz yıldızdan dünyayı ve pencereden bakmakta olan kendinizi seyredin. eğer bunu yapabilirseniz bir hayli yol katetmiş oluruz (özellikle yeni başlayanlarla). kendinize iyi bakın dostlarım... tanrı yolunuzu aydınlatsın... Dura ¥
________________________________________
Konu...: dioptre - 14.08.2003
evet dura'nın tatilde olduğu hemen anlaşılıyor walla.boş kalmış buraları.en son toplantımızdan bahsetmek lazım.dura yok buralarda bunuda ben yapıyım o zaman.en son toplantımızda 7 kişi idik dm ile birlikte.aslında genel olarak grup ile ilgili konuşuldu.oyuna fazla bi zaman ayırılamadı.geçen haftaki oyuna devam ettik.genel olarak güzeldi.eğlendik.bu hafta sonu toplantı olucakmı daha belli deil.toplantıları Dura ayarlıyor.onun içinde duranın buralara uğraması gerekli.ama bi aksilik çıkmazsa bu hafta sonuda toplantı yapılacaktır.saygılarımla...
________________________________________
gnydn: Excite - 12.08.2003
________________________________________

tnydn: Excite - 11.08.2003
________________________________________
.....: Limon - 11.08.2003
günaydın....
Grup toplanmış ama sanıyorum biraz erken dağılmış sonlarına doğru olsada yetişmek istiyodum... Neyse bidahaki sefere artıkk...
________________________________________
iyi akşamlar: Excite - 9.08.2003
________________________________________
iyi akşam üzerleri...: Limon - 9.08.2003
________________________________________
tnydn:): Endor - 9.08.2003
________________________________________
gnydn: Excite - 9.08.2003
________________________________________
.....: Limon - 8.08.2003
arkadaşlar 15:00
biraz erken değilmi
yada saat kaça kadar orda oluyosunuzzz..

sonuçta çalışanlar var
ve ben onlardanımmm yani çalışıyorum bi kolaylık yapsak mı?
________________________________________
:): BigJoe - 8.08.2003
ben yarın o saate gelebilecegimi zannetmiyorum ama o tur dusuncelerin cevabını nasıl cevaplayabiliyorsunuz psikolog yada medyum gibi birseyisiniz ve aklıma takılan birsey daha bu resimler sitede yayınlanmayıp nasıl baska ciddi bir seyde kullanılabilir bu ciddi sey nedir merak ettim:)
________________________________________
siyah-bigjoe: Dura - 8.08.2003
hoşgeldiniz... kafanızdaki soru işaretlerini silmekle başlayın işe... "bu nasıl, şu ne..?" gibi soruları tamamen unutun... zihninizi tamamen boşalttıktan sonra yarın 15:00 de Friends'e gelin... orada tüm soruların cevaplarını kendi kendinize bulacaksınız... sadece rahat olun, tek yapmanız gereken bu. ayrıca dioptre kardeş... getir tabi getir makinayı... çekelim resimlerimizi... bu fotolar siteye eklenirmi bilemem... ama daha ciddi işlerde kullanılacağını biliyorum. toplantıda görüşmek üzere... Dura ¥
________________________________________
:): BigJoe - 8.08.2003
bir tur tiyatro yapılmıs oluyor yani fena degil ama ben genede fazla birsey anlayamadım neyse ilerde alarız artık...
________________________________________
: Endor - 8.08.2003
oyun ıcın ınternet cafelere gıdılmıyor:)))sakın guzel bır mekanda dm(oyunu anlatan kısı) ıle bırkac player toplanıyor.dm ın ewınde ozene bozene hazırladıgı oyunu playerlar rol yaparak oynuyorlar.+++++ 3. edıtıon playerhandbook ın turkcesı cıkmıs.fıyat ı tuzlu 39,5 mıl.ve on kapagı orjınalınkın den cok daha ınce normal sayfa kalınlıgında.ustelık 3 sene once cıkmıs bır kıtabın turkcesı ben ınglızcesını soktukten sonra mı gelır.gercı benım ıng.em hala vasatın altında yok gıbı bırsey:)+++++++lounge a gıdeceksek eger ustunuze bırseyler alın teras oldugu ıcın aksamları cok ruzgarlı.
________________________________________
merhaba: BigJoe - 8.08.2003
merhaba frp grubu uyeleri limon un tavsiyesi uzerine grubnuza uye oldum inceledim fena bir gruba benzemiyor fakat aklma takılan bazı seyler simdi bu toplantılarda ne yapılıyor yani biryerde toplanıp tiyatromu yapıyonuz yada bir netcafeye gidip oyunmu oynuyonuz acıkcası benim pek oyunla alakam yoktur ama 1 2 kez oynamıslıgım var :) yada herkes kendine gore bir hikaye yazıp burdaki arkadaslarlamı paylasıyor baa biraz acıklayabilirmisiniz... bilimkurgu olarak oldukca iyiym diye dusunuyorum hayalgucum cok gelsimistir :) ve tekrardan merhaba frp gurubu uyeleri...
________________________________________
Dura: dioptre - 7.08.2003
yaw duracım sana soru sormuştum bi önceki mesajımda ama cevaplamamışsın onu.dijital kamera getirmemi istermisin?sadece evet veya hayır diyebilirsin.fazla yormaz seni... =)
________________________________________
------: Dura - 7.08.2003
toplantı mekanını lounge olarak değiştirebiliriz belki ama kaçta açıldığını bilemiyorum... biraz geç açılıyor galiba... belki friends'de buluşup daha sonra oraya gidebiliriz... şu an için buna karar vermedim... fakat toplantımız; cumartesi günü saat 15:00'de caddebostan friends cafe'de başlayacak. FRP hakkında ön bilgi isteyen kardeşlerimize endor yardımcı olmuş zaten... onlara da gelip yerinde görmek kalıyor... caddebostan friends'e ulaşım: caddebostan madonun yanındaki sokaktan denize doğru inin. bir süre yürüdükten sonra sol tarafta bahçeli bir kafe göreceksiniz... her duruma karşı bana 0533 238 73 10 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz... görüşmek ümidiyle... Dura ¥
________________________________________
toplantı: dioptre - 6.08.2003
arkdaşlar bilmiyorum the lounge'a hiç gittinizmi bilmiyorum ama ben dün gitme imkanı buldum vede mekan çok güzel olmuş.takdire değer bi mekan gerçektende.toplantıyıda the lounge'da yapsak güzel olabilir.hem clubcaddenin official mekanı olarakta güzel olabilir.tamam fiyatlar friends'e göre biraz pahalı olabilir ama genede bi kere şansımızı deneyelim derim ben.ayrıca Dura bana bi burdan haber verde toplantı olursa digital camerayı getiririmde güzel güzel foto çekeriz.ama siteye konulurmu emin deilim çünkü duyduğum kadarıyla site falan tamamen değişecekmiş.neyse uzun lafın kısası bana mesaj at.
________________________________________
.....: Limon - 5.08.2003
çok teşekkür ediyorum
sanırım daha detaylı bilgi için toplantılarınzıa katılmam gerekiyo.....
:)
________________________________________
Geldim.: dioptre - 5.08.2003
Arkadaşlar bi önceki mesajımda tatilde olduğumu sölemiştim acil bi işim çıkarsa gelecem demiştim ayrıcada.bilin bakalım ne oldu?acil bi şim çıktı vede istanbula geri döndüm.bu cumartesi toplanırsak kesin yanınızda sizlerle birlikte olucam.özledim walla hepinizi.Saygılarımla.yazım hatası olduysa kusura bakma limon.sölersin düzeltirim.. =)
________________________________________
frp hakkında: Endor - 5.08.2003
frp hayal dunyamızın bır urunudur.herhangı bır sınırı yoktur.oyun matrıx de,antık caglarda veya bu zamanda gecebılır. ++++++ıyı bır oyuncu fantastık kıtap okuyacak we bılgısayar oyunlarından basını kaldırmayacak dıye bır sey yoktur.onemlı olan kendınızı oyuna ıyı adapte edebılmektır.dm (oyunu anlatan kısı)bır mekanı taswır ederken sızde kafanızda orayı canlandırmalısınız.oyunda tıyatroda oynar gıbı rol yapmalı oynadıgınız karaktere hayat wermelısınız.hepımız amator oyuncular oldugumuz ıcın elınızden gelenı yapmanız yeterlı olacaktır.utangac ıcıne kapanık bırını de oynayabılırsınız,serserı bası sureklı beladan kurtulmayan bırınıde.ornek olarak orta cag da yasayan bır sowalyesınız.ezılen,yoksul halka yardım edecek,culsuz bes parasız dolanacaksınız.bırı sıze bır soyluyu oldurmenız karsılıgında altın teklıf ederse kabul etmeyeceksınız.cunku onurunuz yasam amacınızdır.+++++benım aklıma gelenler bunlar:)
________________________________________
: Excite - 5.08.2003
evet arkadaşlar bende oyun hakkında bilgi almak istiorum ve toplantılarınıza katılmayı düşünüorum..eger benle ysmn e (LİMON) oyun hakkında bıras bişiler anlatırsanız toplantılarda böm böm bakmamıza engel olmuş olursunuz :)gerçi ben zaten bakmamda ysmn için diorum :)) kız yabancılık çekmesin :)
________________________________________
.....: Limon - 5.08.2003
oyun hakkında bilgi de alabilirmiyim biraz zahmet olmazsa:P

veeeeeee
bidahaki toplantı ne zaman arkadaşlar...
________________________________________

Ek açıklama :): Ceyhun - 5.08.2003
Bu gruba üye olan herkes toplantılara katılabilir. Hatta lütfen katılın :)
________________________________________
....: Dura - 5.08.2003
çekinecek bir şey yok limoncum (komik oldu böyle de ama olsun:) ) bilmen yada bilmemen önemli değil çünkü bilinecek pek birşey yok... rahat ol o yüzden... ayrıca sen bizim davetlimizsin öyle "gelmemin sakıncası olurmu..?" falan duymiyim bi daha :).. endorum civanım... bu hafta geçen toplantıda sarp'ın başlattığı oyuna devam edicez... istersen senaryoyu düşün biraz daha enine boyuna. hem sana zaman kazandırmış olur... arbalet sanırım emresin sen... bu hafta yarım kalan oyunu tamamlıyacaz. o yüzden sanırım yeni bir oyun başlangıcı olmaz... gelebilecek player ve player adaylarının oyunun devam etmekte olan bir oyun olmasından çekinmesine gerek yoktur. DMimiz sizleri uygun bir şekilde oyunun süregeldiği yerden senaryoya dahil edecektir... bilgilerinize... Dura ¥
________________________________________
Cumartesi Barış cafe oyun grubu: Arbalet - 4.08.2003
selam millet ben dm iniz
tatilim nihayer bitiyor da ;P
açıkçası oyuncu sayısı hiç de beklemediğim bir sayıya ulaştı ve çok fazla oyuncu "vaz geçti" ve bu durum benim çoğu planımı alt üst etti oyuna bu girip çıkmalar nedeniyle açıkçası oyun benim açımdan birazcık "p.ç oldu"...
şindi oyunu toparlayıp bu şekilde veya partiyi ikiye bölerek devammı ettireyim, yoksa bu oyunu burada daha fazla "b.ku çıkmadan" bırakıp birazcık çalışarak bir iki hafta içerisinde "antik yunan" mı oynatiim bu cumartesi bunu oylaylım, eğer devam edelim denirse bu cumartesi oyun oynayacağız (ama benimö şahsi fikrimi sorarsanız bir iki hafta bekleyip, oyundan çıkmalar olmadan, tadımızı kaçırmadan bir antik yunan oynatiim derim)=
________________________________________
....: Limon - 4.08.2003
Evet
Kelime hatalarından hoşlanmıyorum...
Bi sakıncasımı var...
________________________________________
to limon: Excite - 4.08.2003
ne yani bu simdi duzelmiş halimi :) ??
________________________________________
kelime hatalarından dolayı özür diliyorum ve düzeltiyorum:): Limon - 4.08.2003
Herşeyden önc çok teşekkür ediyorum... Toplantınıza gelmeyi düşündüm.. fakat biraz çekindim açıkcası oyunla ilgili çok fazla şey de bilmiyorum... Bi arkadaşım biraz bahsetmişti ilginç bi oyun ve sanırım bende fazlasıyla merak var... Biraz bahsederseniz sevinirim... Birde toplantılarınıza katılmamda herhangi bir sorun varmı?
________________________________________
...?: Limon - 4.08.2003
herşeyden teşekkür ediyorum...
Toplantınıza gelmeyi düşündüm.. fakat biraz çekindim açıkcası
younla ilgili çok fazla şey de bilmiyorum... Bi arkadaşım biraz bahsetmişti ilginç bi oyun ve sanırım bende fazlasıyla merak...
Biraz bahsederseniz sevinirim...
Birde toplantılarınıza katılmamda herhangi bir sorun varmı?
________________________________________
Vazgec demiyorum: TheEnd - 4.08.2003
Sadece ipleri biraz bosa al diyorum. Belki her gun tohumların buyumesi icin gelip baslarina oturmazsan ve hadi hadi daha hizli buyuyun, hadi simdi biraz daha diyip agir cekim buyumelerini izlemek icin 1 stopluk kamerani uzerlerini kurmazsan. Yeterli gunes ve suyu saglayip da donup baktiginda daha buyuk olduklarini goreceginden suphelisin. Ne dersin?Keske insanlarda tohumlar gibi ilgi gosterildiginde filizlenip, gelisebilseler her zaman. Olumsuz bir yazi gibi gorunse de ben destekliyorum cabani Dura kardes. Hatta supriz bile hazirliyorum.İnsallah.
________________________________________
tum gruba: Endor - 4.08.2003
cumartesı ızmırde okuyan bır arkadasımın ıstanbuldakı son gunuydu.bana cuma veya persembe haber werseydı gelemıcemı yazacaktım topıc de ama cumartesı aradı benı.mesaj cekıyım dedım bılgı mesajında gonderılemedı ıletısı cıktı.bır daha cektım yıne aynı sonuc.sızlerı zor durumda bıraktıgım ıcın uzgunum.haftaya soz werdıgım oyunu oynatıcam.
________________________________________
:))))): Excite - 4.08.2003
________________________________________
--> TheEnd-SpeedyFb-Excite-Limon-Arbalet: Dura - 4.08.2003
vazgeçmek nedense çabalamaktan daha zor geliyor sevgili The End. bir sürü tohum ektiğini düşün bahçene... bu tohumları hangi mevsimde ektiğine hiç bakmamışsın ilk heyecandan. aklında meyve almak var yalnızca... "yaw kardeşim aylardan kasım... kasım ayında tohum ekilirmi...?" diyenlere bakıp gülümsüyor ve "yeşerecek... bakın göreceksiniz... bu tohum ağaç olacak ve meyve verecek" diye gayet iddialı bir idealizm ile cevap veriyorsun... sonra adamlar diyorki; "ya iyi de bu tohumu hangi toprağa ekiyorsun hiç baktın mı..? her toprak tohum tutar mı..? burada bu iş zor... hemde bu mevsimde imkansız.." dediklerinde ise bir an tereddüt yaşadıktan sonra tek bir kelime çıkıyor dudaklarından "yeşerecek..." umarım anlamışsındır... aslına bakarsan ben o tohumları kendim için ekiyorum... meyveleri dalında hayal ettim ve görüntü bana inanılmaz haz verdi. şu an bahçeme baktığımda yalnızca bir kaç filiz görüyorum. ve o küçük filizler bile mutluluk veriyor bana... "sana ne.. ne uğraşıyorsun.." diyebilirsiniz ama benim bir sözüm vardır bu gibi durumlar için... beni anlatan kitabın giriş bölümünde tırnak içerisinde şu cümle yazar; "hedefe giden yol çoğu zaman gül bahçelerinden geçmez, sarp ve engebeli kayalıklardır çoğu zaman o uzsuz bucaksız cennet ovaya giden yol..." sanırım başka söze gerek yok... herneyse... speedyFb kardeş sanırım friends cafeyi bulamıdığın için gelemedin... kusura bakma diyorum. çünkü son gün sayfayı kontrol etmem gerekirdi ama giremedim... bir dahaki sefere adresi de yazarım senin için... gelelim sana excite... hayallerinin ve ütopyanın ne düzeyde olduğunu bilemiyorum... sanırım bunu haftasonu toplantılarına gelirsen uzun uzun konuşuruz... kimbilir... belki ozaman gözlerini kapattığında hayallerinin gerçek olduğunu görürsün :) limon ve arbalet kardeşler sizler de hoş geldiniz hayal dünyamıza... saat gecenin birbuçuğu ve 8:30 da işyerinde olmam gerek... en iyisi biraz uyumak... yarın yeni bir gün olacak... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
herkesten özür...: dioptre - 4.08.2003
arkadaşlar kusura bakmayın toplantıları baya bi astım kusura bakmayın.önce taşınma işleri vardı onla 1-2 hafta sürdü derkende bi tatile çıkalım dedik hala tatildeyim ben.herhalde 1-2 hafta daha olamıycam acil bir işim çıkıpta geri dönmezsem.ondad soorada zaten okul dershane falan hiç görüşemeyedebiliriz.ama zamanım olduğu zaman sizlerle birlikte olacağımdan emin olabilirsiniz...Saygılarımla Acronmi-Halfling Thief...
________________________________________
yoklama...: Dura - 4.08.2003
haftalık toplantı cumartesi akşamı friends cafe de yapıldı... bu hafta oyunu ben hazırlayacam diyip gelmeyen sevgili endor kardeşim ne gibi bir sorunla karşılaştı bilemiyorum ama uzun süre bekledik kendisini... neyseki sarp'ı çağırmıştık da kös kös oturmaktan kurtulduk. sağolsun hemen bir senaryo hazırlayıp oynattı bize... adamı "gel hadi oyun var... sende gir player olarak" diye çağırıp zorunlu DM yaptık mecburen... herneyse... öyle kalabalık falan değildik... ben, conrad, insala, sarp ve o gün ilk oyununu oynayan kardeşim gökçe dışında kimse yoktu... fire fazlaydı yani... esas gruptan tatilde olanlar ve uzun süredir ortada olmayanlar eksikti... birkan'ın grubundan da ses çıkmıyor bir süredir... artık yaz rehaveti mi dersiniz baygınlık mı bilemiyorum... herkese iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
Nasildi toplanti?: TheEnd - 2.08.2003
Sanirim bu kez daha bi kalabaliktiniz.Aranizda bayan arkadaslar da var mı peki. Valla uye oldugum gruplar arasinda, moduratorunun bukadar yogun cabalarina karsi iletisimi bu kadar az olan tek bu grup var. Bazen diyorum ki ya üzülüyor bu adam ya. Kimse de cevap vermiyor. Diger gruplar da maasallah iyi calisıyor ama moduratorleri pek isin basinda degil gibi. Dura, eline, aklina saglik cok iyi yaziyorsun da anlayana tabi. Bir de ben ne diyecegim sana; gel biraz da kendi haline birak bu insanciklari, zaten gonlu olan yazar ve toplantilara gelir. Onca kisi belki hic mesajlarina bakmiyorlar ha, belki bunlardan sadece 50 kadari arada bir aciyor ve a bak hakli adam ama bizim vaktimiz mi var gitmeye hatta iki satir yazmaya diyor. Diger kismi ise hicccc girmiyor, zaten tatil,yaz falan. Ben mesela sadece bu ve Rock Nation grubunun mesajlarini okuyor ve yaziyorum, digerlerine hic bakmiyorum bile, ama gel gor ki gelemiyorum iste. Hatta bir cumartesi onunden gecmeme ragmen ve sizi gormemem ragmen gelemedim yaniniza. Olmayinca olmuyor dostum. Hiccccc uzme kendini derim. O güzel hikayelerini sonunu da gruba ithaf etmeden bitirsen bir baska olur bence. Saygilar. Hilal
________________________________________
:))): Excite - 2.08.2003
yaww arkadaşlar ben üye oldum kapıdanda geçtim geçerken gözlerimide kapadım :)ama hayallerim gerçek olmadı :) ne olcek şimdi :) kapıdan gerimi çıkcam :)?
________________________________________
SpeedyFb: Ceyhun - 2.08.2003
Sen gel zaten o saatte fazla kalabalık olmaz. Tek kalabalık grup olan masaya direk ben SpeedyFb dersin yeter :)
________________________________________
slm: SpeedyFB - 1.08.2003
Bu toplantıya bende gelmek isterim.Öncelikle Friends cafe nerde ve sizleri nasıl tanıyacağım
________________________________________
toplantı günü... :): Dura - 1.08.2003
ben iyice kopmuş durumdayım dostlarım... mazur görün... cumartesi olacak toplantı... ayrıca nie gelemiyosun ceyhunum..? zaman sorunu bi süreliğine kalkmıştı yanılmıyosam...?? cumartesi görüşürüz... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
: Endor - 1.08.2003
pazar mı cumartesı mı dura ?yazarsan sewınırım:)
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 1.08.2003
Abi ben bu hafta kesin gelemem :)
________________________________________

------: Dura - 31.07.2003
RPG&FRP Grubu bu hafta da standart hafta sonu toplantısını gerçekleştiriyor... her zamanki gibi saat 16:00 da Caddebostan FRIENDS Cafe'de toplanıyoruz. gelmek isteyen tüm dostlarımız davetlidir... Dura ¥
________________________________________
-->Endor...: Dura - 29.07.2003
Evet ne yazıkki o kadar ince ayar yapılamıyor metin düzenlemede. ama tırnak işareti gibi ayraçlar kullanabilirsin. bu arada aşağıdaki hikaye ile bağlantılı olduğu için önceden yazmış olduğun şiiri buraya alıyorum... sevgiler... Dura ¥ [guller vadısınde kosarken, bır agac wardır sakınce bekler, yaslı bedenını doldurur yılların yalnızlıgı, yanındayken hafıf bır esıntı, hısırdar dallar, hosgeldın der gıbı, uzanırım altındakı cımlere, kapatırım gozlerımı sımsıkı, hayaller alıp goturur benı, ucsuz bucaksız dıyarlara, gozlerımı actıgımda hep aynı duygu, guven... donerken ewıme kımse bılmez, sowalye oglu targonun nereye gıttıgını, kımse bılmez guller vadısındekı yalnız agacı, o benım kadim dostumdur.]
________________________________________
: Endor - 29.07.2003
bosluk bırakılmıyor:(ne kadar entere basarsam basıyım bıtısık cıkarıyor sıstem.bundan sonra ısaretler fılan koyarım.ıkıncı hıkaye bır oncekının dewamı degıl.siirle baglantılı.gerold un anlattıgı gechısd ın kuraklastıgı zamana ait.
________________________________________
zalastın gechısdı ıstılası: Endor - 29.07.2003
onune gelen herkesı bıcerken guldıkenınden metalık tız bır ses gelır.sawas cıglıgı atan kılıc, sahıbının gozlerını dondurur.sawas alanında kendını kaybetmıs olanlar bıle sowalye targonun durdulamaz oldugunu anlamıstır.bu zarıf kılıcı guller wadısındekı yaslı dostu wermıstır. kuraklasan toprakların son sawunucularıdır onlar.ulkeyı ıstıla eden zydarın ordularını durduramayacaklarını bılselerde,kadım elenya uygarlıgının onurunu tasımaktırlar. kangolune cewırdıgı guller wadısını,gezegende yasayan son agacında olmekte oldugunu goren zalast,gechısd de ısının bıttıgını dusunur.yardımcısı ılerıde onemlı bırseylerın oldugunu soyler,bırı ordusunu koyun surusune saldırmıs kurtlar gıbı parcalamaktadır.yaratıklarının acı cıglıklarını hıssettıgınde oraya dogru yonelır. targon tek basına kaldıgı meydanda arkadaslarından cok cok uzakta 667 can almıstır. hıcbır yara almayan sowalye tepesındekı buyucuyu fark eder.bıran zalast toprakta akenerjının dolasmakta oldugunu gorur.kendısını cewreleyen bır aura onu sarmalar.nekadar ugrassada kurtulamaz.yere kapaklandıgı an targon guldıkenını kaldırır.yaslı dostu ona ulusunu kurtaracak son bır ıyılık yapmıstır.sımdı o coronıusun dıyarında onu ızlemektedır.zalast omzuna gıren kılıcın,bedenını bastan asagıya yakarken,bu dunyada yapılmadıgını anlar.anı bır refleksle targona buyu guclu bır karabuyu gonderır.sonrada bayılır.targon buyunun gucunu ılk basta hıssetmez.cewresıne soyle bır bakar.akenerjıden olusan duwardan ıcerıye kımsenın gıremedıgını fark eder.karabuyu, kılıcı tutan elını yaralarla cewırır.dıger elıyle tutmaya calısır ama tutamaz onada aynı sey olur.vucudunun heryanı kramplarla kasılır.yere dusup acı ıcınde kıwranırken hancerını ceker,zalastın boynuna dogru goturur.bu onun son sansıdır...
________________________________________
: Dura - 29.07.2003
bu haberi o dünyada daha hiç oynayamadan duymak üzücü... umarım world of darkness mekanına hakim bir DM gelir de bize de yaşatır o karanlığı :) Endor'cum oyunun kurgusu aslında oldukça güzele benziyor. fakat anlamakta zorlanıyorum bazı yerlerini... konuşmaları ve hareketleri birbirinden ayırırsan daha iyi olacak sanırım. bir de devamlılık durumu var... bir kaç yerde aynı hikayeyi mi okuyorum diye tereddüt ettim... ama kurgusu gayet iyi... devamını bekliyorum... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
....: uykucu - 29.07.2003
gidip gelme arasında daha falza fark gormek isterdim...
bugun kotu bir gun...
okudugum kadarıyla whitewolf,wod'ı bitirmeye karar vermis...
________________________________________
bu hıkaye dm ve tek bır oyuncu ıle oynanmıstır.: Endor - 29.07.2003
bolum 1 uyanıs:

hemesın en yuksek dagı olan quarunda kıs zamanı hıcbır canlı yasamaz.burası dıger gezegen gechısd a acılan kapının bulundugu yerdır.kapı acılamamakta ve akraba olan canlılar bırbırlerınden bınlerce yıldır haber alamamaktadırlar.dagın eteklerınde dıpsız ucurum adında bır yer wardır.burası herkes ıcın korkutucu ve lanetlı bır yerdır.

uyan cocugum.

bolum 2 hakımıyet:

hersey coronıus adındakı tanrının,genc tanrılara yerını artık onlara bırakmak ıstedıgını soylemesıyle basladı.zamanın basından berı ıkı genc tanrı bırbırlerını sewmezler ıkı ayrı kutupta dolasırlardı.bu yuzden bırı saf ıyılıgı dıgerıde saf kotulugu benımsıyordu.dıgerlerı ılk basta coronıusun sozlerıne cok sewınselerde hetras ve zydarın mutlak guclerıne boyun egeceklerını anladılar.hıcbırı yaslı tanrının yerıne gecmek ıstemedı.

cevrem karlarla kaplı,bu yuce dag ve arkamdakı ucurum... ben nerdeyım?aghh!!

bolum 3 cuce hanı:

bılıncsızce yuruyorum.elımdekı yuzukler parıldıyor, yıldırımlar bırbırı ardına cewreme dusuyor.fırtına bulutları toplanıyor we butun gucuyle yer yuzunu dolu tanelerıyle dowuyorlar.bana carpanlar ıse vucuduma hafıf guzel bır serınletme etkısı yapıyor.kendımı kontrol edemıyorum kahretsın!!bana neler oluyor?yuzukler onlar yapıyor olmalı,cıkartmalıyım sunları.kafam patlıcak gıbı...

hosgeldın genc adam.senı buraya getırdıklerınde kendınde degıldın sımdı nasılsın?uzun zamandır bır ınsanı agırlamamıstım.dısardakı fırtanadan kurtulduguna sukretmelısın.ıyı kı senı gırısın yakınlarında buldular.3 gundur burda yatıyorsun.sana en ıyı suruplarımızdan werdık.ehehh kendıne gelmıssın anlasılan asagıda senınle konusmak ısteyen bırı war.bız ona delı gerold dıyoruz.buyu gıbı sacma seylerle ugrasıyor.neyse ben daha fazla senı rahatsız etmıyım.nasılsa daha cok konusucaz.dısarda bugune kadar gordugum en sert kıs gecıyor.uzun bır sure bızımlesın.buarada adım deur bırsey ıstersen seslenebılırsın.

en sonunda gıttı bunak cuce, offf basım hala agrıyor ama kendımı kontrol edebılıyorum.yuzukler cıkmıyor bı turlu neyse gerold belkı benımle ılgılı bırseyler bılıyordur.

bolum 4 zydarın atesı:

cok sırın bır yer.merdıvenın yanında somıne ve cewresınde masalar, masaların arkasındada bar war.kapıda barın yanında.burdakı hersey cuce ıscılıgıyle yapılmıs.tek kotu tarafı tavanın bıraz alcak olması.koca handa kımse yok.sadece dıptekı masada bır topluluk...cogu genc yanlarındakı yaslı cuce bana bakıp gelmemı soyluyor.

merhaba dostum ben gerold.burada pek saygın bır meslek olmayan buyu sanatıyla ugrasıyorum.danın sehrıne hos geldın.kendini nasıl hissediyorsun?

bıraz bas agrısı ama hepsi o kadar gayet ıyım.

ıyı olduguna sewindım yabancı.bıze kendınden bahsermısın?

tek hatırlıyabıldıgım yuzukler, parlıyorlardı, kendımı kaybetmıstım.ısmımı bıle hatırlamıyorum su an.

yuzuklerın ıcın yuzlerce kıtaba baktık ve buyuk ustalara sorduk ama hıcbırsey ogrenemedık.zaman gectıkce butun sorularına cavap bulacagımızdan emınım. senı bıraz bekletıcem. sımdı genclere bır hıkaye anlatmalıyım.benı uzun bır suredır sıkıstırıyorlar.ondan sonra senınle uzun uzun konusuruz.soyle otur ve rahatına bak.anlatacagım hıkaye bundan bınlerce yıl oncesıne aıt.zydarın gelmıs gecmıs en guclu rahıbı zalast gechısde tanrısınında yardımıyla guclu bır karabuyu yapar.hetrasın rahıplerı buyuyu bozamazlar.ırklar hatta ulkeler bırbırlerıne savas ılan ederler.zalast bır tapınak yaptırır.hetrasın rahıplerı chaosu durdurmaya calısırlerken.o gechısd ın kana bulanmıs topraklarındakı gucu cekmeye ve chaosu artırmaya baslar.gechısd canlılıgını kaybedene kadar buna dewam eder.zalast kuraklasmıs gezegenınde yandaslarıyla bır ordu olusturur ve burayı ıstılaya kalkısır.hemeste o zamanlar buyuk bır ordu bulunmamaktadır.elı sılah tutan herkes orduya alınır.ıkı ordu quarun dagının bır gun ılerısındekı ovada carpısırlar.sawas yarım gun surer.bızımkıler agır kayıplar wermeye basladıklarında garıp bırsey olur.zydarın murıtlerı, ustlerınde bulunan aura yı kaybederler ve savunmasız kalırlar.bızım sawascılarımız hıcbırıne acımaz, tek bırı bıle sag cıkamamıstır.bu olaydan once, gokyuzunde ıkı kısının sawas alanından uzaklasarak gıttıklerı soylenır.bırının zalast oldugu kesın.dıgerı ıse dıpsız ucurumun kenarında bulunan bır halfelf oldugu dusunuluyor.onu bulduklarında agır yaralıymıs.zalast ı ucuruma attıgını soyledıgınde...........

gozlerım kararıyor.yıne basım...buraya nasıl geldım?kursun rengındekı bulutlar gokyuzunu boydan boya kaplamıslar.aralarından lav nehırlerı gecıyor.toprak kavrulmus gıbı bazı catlaklar mıller genıslıgınde.burası buyuk bır col olmalı.gıdecek hıcbır yerım yok.kıstırıldım burda!!atesten bır hortum bana dogru yaklasıyor.kalbım!!!hortum benı ıcıne aldıgında bır anda kendımı bulutların ustunde buluyorum.onumde bır kale war.kapılar acılıyor,sakınlesmeye calısıyorum ve yawasca gırıyorum.ılk gırıs cok carpıcı ve genıs.odanın ilerisinde buyuk bır kapı, ustunde"hosgeldın zydarın cocugu" yazılı run... beynımde sureklı yankılanan bır ses kapıya gıtmemı soyluyor.kendımı kontrolumu kaybedıyorum yıne.
ıcerısı cok karanlık agır bır baharat kokusuda her yerı sarmıs.bırden bıre bırbırı ardına bınlerce mum yanıyor.bıraz otemde sıyah elbıselı bırı.zy zyd ...

zydar sapsal!!!asagılık bır halfelfe yenılmen bana bınlerce seneye mal oldu.hetrasta neredeyse butun kontrolu elıne aldı.benım ıse gunlerım sayılı.aslında senı sonsuz atesımde köz yapmalıyım ama son bır sans daha verıyorum.sımdıkı basrahıbım senın gerı gelmene cok sınırlendı.yuzuklerını almak ve gucunu tatmak ıcın can atıyor.onu yenersen basrahıp sen olursun.unutma kımse senın gerı geldıgını bılmemelı.yoksa butun avantajımızı kaybederız.sımdı gıt quarunda senı beklıyor.

pekı efendım.

...........hetrasın ısıgı uzerıne dusmus ve son nefesını wermıs.halfelf endor a lınheım da bır tapınak yaptılar ve orada gomduler.her yıl ınananlar oraya akın ederler.hemesın baskentı olmasıda bu yuzdendır.o gunden sonrada zydarın hemes ıcın onemlı bır tehlıkesı olmadı.

ıyı kımse neler oldugunu anlamadı.ıznınızle gerold kendımı bıraz kotu hıssetmeye basladım.yukarı cıkıp dınlensem ıyı olacak.

tabıı genc adam.ben herzaman buralardayım.ıstedıgın zaman konusabılırız.deur a ılac getırmesını soylememı ıstermısın?

hayır saolun sızınle tanıstıgıma sewındım.hoscakalın.

hoscakal.

hımm quaruna buyulu bır kapı acsam hıc fena olmuyacak.yatagın ustunede bana tıpatıp benzeyen olu bır beden yaparsam bu ıs tamam.

bolum 5 cocuk oyuncagı:

quarun ve dıpsız ucurum.burası benım ıcın hemestekı en sınır bozucu yer.endor un sıluetı ara ara gelıp gıdıyor onunla ılgılı pek bırsey hatırlıyamıyorum.pekı nasıl gerı dondum?.yuzuklerım tabıı onları zydar dowmustu.ozellıklerını zamanla kesfedecegımı soylemıstı.hemes ve gechısd de ıstedıgım her yerı gorebılme ve zydarın hızmetındekı her canlıyı etkı altına alabılme guclerını bılıyordum ama bu gozumden nasıl kacmıs olabılır.fırtına sonunda durdu.buyumun ıse yaradıgını gormek guzel.bu gelen o olmalı cok guclu degıl hatta hıc degıl kucuk bır veletten farksız sımdının buyuculerı boyle mı oluyor?

gecmısten gelen bırını gormem gerektıgını soyledı zydar bana.sanırım o bahtsız kısı sen oluyorsun.soylesene sızın o zamanlar bakırdan kılıclarla dowusuldugu dogru mu?yoksa daha da eskıye aıtsın taslar tahtalar...sana bırkac yenı numara gostereyımde aklını basından alıyım.

gercekten cok komıksın.baglı bulundugum tarıkat gelmıs gecmıs en kudretlı buyuculerı yetıstırmıstır.ustelık benım sanatımıda ogrenemezsın.cunku o zamanın butun efsuncularını oldurdum.

benı ıyı dınle zaman kavramı kıt!!sızlerın zamanında gezegenın ıc gucu cekılır ve kendı yasam gucunuzu ona wererek buyu yapardınız.yaptıgınız buyuler hayal urunu olurdu ve fazlada guclu sayılmazdı.ama bızler yenı bır sıstem gelıstırdık.bunu sana uzun uzun anlatmıcam.sadece kendı gucumuzu kullanıyoruz.ınsanın ıc gucu gezegenın kınden kat kat fazladır.bu yuzden yaptıklarımız sızınkılerden cok daha guclu.ayrıca buyulerı bellı kalıplara koydugumuz ıcın daha hızlı yapıyoruz.

bu cocuk gercekten cahıl ve aptal.bızlerde sadece ılk baslıyanların gezegenden guc cektıklerını bılmıyor.ustelık benım bır buyuyu yapmam gozlerımı kırpmam kadar kısa bır zaman alır.gechısd ın enerjısının kanımda dolasmasıda cabası.bu ıs cok kolay olucak.bırakıyımda zavallı eglensın.ne kadar cok goklere cıkarsa o kadar guzel duser.

yenı basrahıbımızın kendıne guvenmesı guzel.hadı ne bılıyorsan goster.

fenur konsantre olmaya baslar agzından buyulu sozcukler dokulur.

bu sacmaladıgı lısanda ne?ustume bır aura ceksem hıc fena olmayacak.gucsuz bır yıldırım ıcın bu kadar konusma ve konsantrasyon.sıstemlerı bır hıc anlasılan.yıne bır seyler zırvalıyor.bu seferde ne yapacak bakalım.bu kayadan adam cok hos ama ufak bır yoklayısımda toz olması cok yazık.ıc organlarını yawas yawas yıyecek bır kurtcukla basa cıkabılecek mı bakalım yok yok bu onun ıcın fazla.en ıyısı dudaklarını bırlestırmek.

hmm kmm dmm.

ne oldu bu zamanın benımkınden cok daha guclu buyulerı oldugunu soylemıstın.

lmm vmmm hmm

tabıı bencede agzını acıyım da o sacma seylere dewam et.sana bır teklıfım war fenur benım yardımcım olursan hayatını bagıslarım.asla mı kafandan gecenlerı okuyabılıyorum .o yuzden dıkkatlı dusun.toprak olmak ıstemezsın degıl mı?ıyı sımdı gucumu hıssetmeye basladın.bır yardımcıya ıhtıyacım war.dudaklarını acıyorum.

ne ıstersenız yaparım.zydar ın mutlak gucunu hıssetmıstım.sızınkıde onun kıne cok yakın.lutfen bana bır sey yapmayın.yalvarırım.

zydarın burdakı tum canlıların toplam enerjısınden daha fazla gucu war.sana gercek gucunu gosterseydı yasayamazdın.benım hemesle baglantım sen olacaksın.kararları ben werıcem.sen uygulayacaksın.nerde olursan ol zalast dersen sana yardım ederım.gechısd ne alemde hala kara kuru bırsey mı?

hayır gecen zamanla heryerı yemyesıl oldu.hetras orayı cennete cewırdı.orda onun ve bızım basrahıbımız war.bızımkının pek bır sey yaptıgı yok.gun boyunca uyuyup duruyor.

tabıı kı sana bu bılgılerı zydar werdı.tanrılar dunyaya dırek etkı edebılselerdı ne olur du kım bılır?ıyı kı coronıus bellı kısıtlamalar getırmıs.bana da gechısd de kuralları hıce sayarak yardım etmıstı.coronıus ta bunu ogrendıgınde hıcbırsey yapmamıstı.yada bız oyle zannettık.boswer dusunmeye degmez eskı eskıde kaldı.konumuza gerı donelım.gechısd e gıtmem sorun olabılır.cunku kapının anahtarını ordumdan kımsenın gerı donmemesı ıcın yok etmıstım.

efendı zalast ıkı asır oncesıne kadar tanrımız bıze orası hakkında bılgıler werıyordu ama zayıf yol dan olan bır buyucu bır anahtar yapmayı basardı.zydarın muriti oldugu icinde bızım elımıze gectı. basrahıpler yıllardır onu muhafaza edıyorlar.

bunu duyduguma sewındım.sımdı sen ormanlarda,daglarda orc ve goblın bırlık lerı kurup sehırlerı,kervanları ve tapınakları rahatsız et.herhalde yaptıgın seylerde bunlardan ıbarettı sımdıye kadar.

ewet dogru tahmin ettiniz.

ıyı kımsenın benden haberdar olmasını ıstemiyorum.daha sonra werıcegım emırlere harfı harfıne uyacaksın.

nasıl ıstersenız.

gıdıp kutsadıgım gechısd ıme bır bakayım.

dewamını elestırılerınız dogrultusunda yazıcam.
________________________________________
Yaratılış Destanı...: Dura - 28.07.2003
Çok çok uzaklarda, Olimpos’un ve kuzeyin topraklarının da ötesinde, Orta Asya ve Sibirya’da Altayların Yaratılış Destanı söylenegelir. Denir ki;


Dünya bir deniz idi, ne gök vardı ne bir yer,/
Uçsuz, bucaksız, sonsuz sular içreydi her yer!/
Tanrı Ülgen uçuyor, yoktu bir yer konacak,/
Uçuyor, arıyordu, katı bir yer, bir bucak./
Kutsal bir ilham ile, nasılsa gönlü doldu,/
Kayıptan gelen bu ün, ona bir çare buldu./
Göklerden gelen bir ses, Ülgen’e buyruk verdi:/
“Tut önündeki şeyi, hemen yakala!” dedi./
Ülgen bu emre uydu, uzattı ellerini,/
İçinden tekrarladı, Semânın sözlerini,/
Denizden çıkan bir taş, fırladı çıktı yüze,/
Hemence taşı tuttu, bindi taşın üstüne!/
Artık Ülgen memnundu, rahatı bulmuştu,/
Üzerinde duracak bir yeri olmuştu./
Göklerin emri ile, bulunca Ülgen durak,/
Artık vakit gelmişti, gökleri yaratacak!/
Ülgen hep düşünmüştü, ta göklere bakarak:/
“Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım!/
Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım!/
Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım!”/
Bir Ak-Ana(1) var idi, yaşardı su içinde,/
Ülgen’e şöyle dedi, göründü su yüzünde:/
“Yaratmak istiyorsan sen de bir şeyler Ülgen,/
Yaratıcı olarak, şu kutsal sözü öğren!/
De ki hep, “Yaptım oldu!” Başka bir şey söyleme!/
Hele yaratır iken, “Yaptım olmadı!” Deme!/
Ak-Ana bunu dedi, sonra kayboluverdi,/
Denize dalıp gitti, bilinmez noluverdi./
Ülgen’in kulağından bu buyruk hiç çıkmadı,/
İnsana bu öğüdü iletmekten bıkmadı:/
“Dinleyin, ey insanlar! Var’ı yok demeyiniz!/
Varlığa yok deyip de, yok olup gitmeyiniz!”/
Ülgen yere bakarak: “Yaratılsın yer!” demiş./
Bu istek üzerine, denizden yer türemiş./
Ülgen göğe bakarak: “Yaratılsın Gök!” demiş./
Bu buyruk üzerine, üstünü gök bezemiş!/
Tanrı Ülgen durmamış, ayrıca vermiş salık,/
Bu dünyanın yanına, yaratılmış üç balık./
Bu büyük balıkların, üstüne dünya konmuş,/
Balıklar çok büyükmüş, dünyaya destek olmuş./
Dünyanın yanlarına, iki de balık konmuş,/
Dünya gezer olmamış, bir yerde kalıp donmuş./
Bir başka balık ise, yere gerilmiş imiş,/
Kapkaranlık kuzeye, başı çevrilmiş imiş,/
Ortadaki balığın başı tam kuzeydeymiş,/
Tufan hemen başlarmış yönü az değişseymiş./
Onun başı her zaman, tam yönle durmalıymış,/
Bu yön hiç değişmeden kuzeyde olmalıymış./
Onun başı az düşse tufanlar hemen başlar imiş,/
Tufanla taşan sular, dünyayı kaplar imiş./
Başı zincirler ile, bu yüzden bağlanmıştı,/
Başın oynamaması bu yolla sağlanmıştı./
Zincirler bağlanmışmış ortadaki direğe,/
Balık n’olur, n’olmaz kımıldamasın diye!/
Tanrı balık işini verdi Mandı-Şire’ye/
Mandı-Şire(2) düzeltti, başı dönse nereye./
Günlerden bir gün yine, yer suya gömülmüştü,/
Çünkü balığın başı aşağıya düşmüştü./
Dünya yaratılınca Tanrı rahatı seçti,/
Oturmak için yine, Altın-Dağ’ına geçti./
Çok büyük bir dağ idi, Altın-Dağ dedikleri,/
Ay’la Güneş’e değer, gökteydi delikleri./
Bulunurdu Altın-Dağ, gökle yer arasında,/
Ülgen de otururdu bu dağın ta başında!/
Dağın etekleriyse, dünyaya değmez idi,/
Bir adam boyu kadar durur da düşmez idi./
Dünya yaratılışı, altı günde olmuştu,/
Yedinci günde ise, Bay-Ülgen(3) uyumuştu./
Bir gün yattıktan sonra, Bay-Ülgen kalktı yine,/
Etrafına bakındı neler yarattım diye./
Bizimkinden başkaydı kendine eş dünyası,/
Onun değildi yalnız, Ay ve Güneş dünyası,/
Dokuz ayrı dünya da fazla yaratılmıştı,/
Birer cehennem ile, bir de yer katılmıştı./
Dünyaların büyüğü, Han-Kurbustan-Tengere(2),/
Bu dünyalar içinde, yok o dünyadan üzre!/
Ülgen bu dünyasına verdi yardımcı bir Han,/
Bu Han’ın adı idi, Mangızın-Matmas-Burkan(2)./
Tanrılar barınağı, Han-Kurbustan-Tengere(2),/
Cehennemin adı, Mangız-Toçiri-Tamu,/
Altın-Tengeley ise, onun yerin ise namı/
Cehennemi yaparken Tanrı hiç boş durmamış,/
Matman-Kara adıyla bir de mühür atamış./
Doksan dokuz dünyanın, ortancalar ortası,/
Adı Ezre-Kurbustan, Tengere, Gök dünyası./
Bu dünya müdürünün kendisi de idi Han,/
Belgein-Keratlu, Türün-Musıkay Burkan./
Kurulduğu yer ise, Altın-Şarka adlı yer,/
Cehennemine herkes Tüpken-Kara-Tamu der./
Biri bu cehennemi idare eder baştan,/
Bu da kutsal ruhlardan, bir Matman-Karakçı Han,/
Dünyamıza gelince, dünyalar düzeninde,/
En küçük olanıdır, insan yaşar içinde./
İnsan’ın dünyasına derler Kara-Tengere,/
İdare eder onu, kutsal büyük May-Tere./
Dünya cehennemine, toptan Kara-Teş derler,/
Kerey-Han adlı biri, onu idare eder./
Sanma ki bizim dünya, dünyalar içinde tektir./
Otuz üç katlı gökle, dünya çok çok yüksektir.... [Devam Edecek...] Dura ¥
________________________________________
saat..: Dura - 26.07.2003
kafam o kadar dağınık ki... saati yazmamışım resmen... toplantı saatimiz 16:00 dır... Dura ¥
________________________________________
------: Dura - 25.07.2003
gruptaki durgunluk son seviyesine ulaştı artık... niye çıkmıyor sesiniz... niye kapatıyorsunuz kendinizi bukadar...? bunun bu pazar yapacağımız toplantıda çözüleceğini umuyorum. tamam yaz rehaveti, tatil matil ama sıyrılın, silkinin biraz... niye burdasınız 170küsur kişi...?! bu pazar (27/07/2003) Friends Cafe'deyiz. tüm sorular ve koordinasyon için bana 0533 238 73 10 dan ulaşabilirsiniz... gelmek isteyen herkes masamızda yer bulacaktır... saygılarımla... "elen sila lumen omentielvo"... Dura ¥
________________________________________
patlak gözler...: Dura - 22.07.2003
saat gecenin 1'i... uykusuzluk ve yordunluktan kan çanağına dönmüş gözlerle yazıyorum şu an.. bi kaç gündür kimsenin yazmadığını görüyorum... hmmm... nedendir acep...?? walla bilmiyorum... uğraşmaya takatim de yok... herneyse... son toplantımızı da yaptık geçen cumartesi. bizim eski grup ile sevgili birkan'ın grubu hepberaber toplandık ve oyunumuzu oynadık. aslında gayet keyifliydi ama bi kaç terslik var gibi geldi bana... sanki grupta bi frekans uyuşmazlığı var gibi... hem kalabalıktık biraz o yüzden DM miz emre biraz sıkıntılı zamanlar geçirdi... bunu çözmek lazım. oyun tarzı bakımından bazı farklılıklar var... DM in oyun hakimiyeeti bakımından bazı farklılıklar var... bunlar çözülür zamanla... zamanla onlar bize, bizde onlara alışacağız... sonuçta amaç aynı... herneyse... herkese iyi haftalar... ¥
________________________________________
Hey grup: Ceyhun - 19.07.2003
Ben yarın toplantıya geliyorum ya sen?
________________________________________
aria...: Dura - 19.07.2003
bir kadın sesi. su gibi akıcı ve ruhu okşayan bir melodi mırıldanıyor. gözlerimi kapatarak dinliyorum bu güzel sesi. bir peri mi..? yoksa melek mi..? bilemiyorum. yüzüne bakmadım ki. gözlerim kapalı. hayatım geliyor gözümün önüne. ülkemin dağları, hırçın denizi ve vahşi doğası. özgür insanları düşünüyorum sonra. özgür yaşayan halkımı. sonra melodi biraz sertlaşiyor. savaş ve yıkım. şehrimin yandığını görüyorum. insanlar ölüyor. vahşiler, heryerdeler... durduramıyoruz. büyük bir şiddetle saldırıyorlar. askerlerimiz ölüyor... kadınların çığlıkları... kardeşim... zether... cesedi paramparça... haykırıyorum... duyan kimse yok... "tanrım ! beni neden almadın ?! nedeeeennn!!" sonra o iğrenç ses... dayanamıyorum artık... gözlerimi açtığımda kendimi hanın ortasında dizlerimin üzerinde buluyorum. ağlıyorum... kadın susmuş bana bakıyor. handa herkes bana bakıyor... sürünerek çıkıyorum kapıdan dışarı... karanlık sokağa sis çökmüş... yüreğim yanıyor... yüreğim yanıyor... sancı tüm bedenimde... tanrım... nasıl bir acı bu...? Dura ¥
________________________________________
------: Dura - 17.07.2003
RPG & FRP grubu bu hafta sonu da sizleri heyecanlı maceralarla dolu bir geziye davet ediyor. hayal dünyamızın engin denizine açılırken bizlere eşlik etmek istermisiniz..? eğer cevabınız "evet"se bu cumartesi bize katılın. saat 13:00 civarı kadıköy BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ'nin altındaki BARIŞ CAFE'de toplanıyoruz. orada toplanmış olan bizleri farkedersiniz zaten. ama ben hertürlü aksiliğe karşı telefonumu yazıyorum. "bulamadım, yetişemedim" gibi mazeretler geçersizdir. 0533 238 73 10... saygılarımla... ¥
________________________________________
eritro & darkblue & insala: Dura - 16.07.2003
takıma hoşgeldiniz kardeşlerim. hayallerinizi ve sizi tanımak isteriz... her haftasonu düzenli bir şekilde toplanan grubumuza katılın... birbirimizi tanıyalım, paylaşacak çok şey ve yürünecek çok yol var... ayrıca sevgili luniz için hepbirlikte söyleyelim "gel tezkereee, gel tezkereee bitsin bu guuurbeeet..." :) seni de bekliyoruz kardeşim. al tezkereni de, karanlık dünya üzerinde kılıç sallayan bizlere katıl... gerçek ordu burada :) sevgiler... Dura ¥
________________________________________
Luniz was here...: Luniz - 16.07.2003
Selamlar kitle..
gördüğüm kadarıyla baya bi deişiklik olmuş.. çehresi yapısı insanları deişmiş ortamın.. hala askerdeyim.. bi 7 ay kadar kaldı.. ama tahminim eylül 1 de bir 21 günşlüğüne izne gelmek.. o zaman oyuna falanda katılırım belki bakalım bilemiorum şu anda..

neyse ii bakın kendinize..

... ve gölge yağmurlu gecede karanlık sokağın içinde gözden kayboldu...
________________________________________
son nöbet...: Dura - 16.07.2003
...Haykıran sesi yankılandı taş duvarlarda... "Benim adım Elric..!! Ben kralım..!! Ben kralım..!!" Sesi boğulur gibi çıkıyordu. Çıldırmış gibiydi. Etrafındakiler sakinleştirmeye çalıştılarsa da başaramadılar. Azgın bir boğa gibi etrafındaki her şeyi devirip kırıyordu. Ve sürekli aynı şeyi tekrarlıyordu "Ben kralım..!" Dışarıdan, iç avludan haykırışlar gelmeye başladığında bir an durdu ve pencereye yöneldi. "Geldiler işte. Buraya da girdiler... Muhafızlar!" İçeri mızraklı iki asker girdi. Göğüslerinde birleşen elleri ile selam verdikten sonra doğrulup krala baktılar. Koca adam titriyor ve kesik kesik derinden soluyordu. "Geçidi açın..! Hemen..!!" diye emretti askerlere. Askerler tekrar eğilip selam vererek salondan ayrıldılar. Tekrar pencereye yaklaştı, saray muhafızları vahşileri durdurmak için kahramanca dövüşüyorlardı. İç avludaki etten duvar yıkılmak üzereydi. Birer birer öldürüldüler vahşiler tarafından. Ve Kral Elric bunları pencereden seyretti dakikalar boyunca. Kapıyı tutan son asker de ölüp yaratıklar içeri girmeye başladığında, salondaki vezir ve danışmanlarına dönerek; "İşte bir devrin sonu beyler" dedi. Matadora boyun eğen boğa gibi dizlerinin üzerine çöktü. Salondakiler onu taşıyarak koridora çıkardılar. Aşağıdaki sesler artıyordu. Koridorun sonunda beklemekte olan askerlere doğru gittiler. Askerler duvarın içinde açılmış küçük bir kapının yanında duruyorlardı. Kralın geldiğini görünce esas duruş konumunda, geçidin iki yanında durdular. Kral yanlarından içeri girerken, sağ tarafta olanının gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Ama bakışları mağrurdu hala. Başı dik ve güçlü görünüyordu. Kral ve tüm hizmetkarları içeri girdikten sonra geçidi kapatan mekanizmaya dokunup kapıyı kapattılar. Dönüp birbirlerine baktılar. Konuşmadılar ama anladılar birbirlerini. Aşağıdaki sesler artıyordu... Biri öne bir adım atarak durdu ve dönüp diğerinin karşısına geçti. Bu askeri seremoninin bir parçasıydı. Bir kaç saniyelik bir bekleyişten sonra yanındaki çantasına uzandı. Katlanmış bayrağı çıkartarak öne uzattı ve başını eğerek selamladı bayrağı. Diğer asker bayrağı aldı ve mızrağa geçirdi. Mızrağı becerikli bir hareketle çevirip sol yanına aldı. Bir adım ileri attı ve önündeki askerin yanına geldi. O da sert bir hareketle geri döndü ve uygun adım kraliyet salonuna yürümeye başladılar. Arkalarından gelen vahşi çığlıklara aldırmadan kraliyet salonunun kapısına kadar geldiler. Kapının girişinde durdular ve biri sağ diğeri sol taraftan geri dönerek kapının önünde beklediler. Parıldayan zırhları içinde dimdik duruyorlardı. Bayrağı tutan asker başını diğerine doğru çevirerek "Elveda dostum. yaşanmış tüm iyi şeyler adına..." dedi. Diğer asker yaşla dolu gözleriyle arkadaşına dönerek "birlikte yaşanmış yıllar için kardeşim..." diyebildi. Sözcükler boğazında düğümleniyordu. Boşta olan elini arkadaşına uzattı. O da uzattı ve elleri sıkıca birleşti. Son kez baktılar birbirlerine. Söylenecek tüm sözlerin ötesinde şeyler anlattılar bu birkaç saniyede. Sonra önlerine dönüp, tutacakları son nöbeti tutmaya başladılar. Kısa bir süre sonra koridordan geldi vahşiler. Bayrağı taşıyan asker haykırdı; "Size Tanrı adına durmanızı emrediyorum..!!" Diğeri başını bir an için önüne eğdi. Gözünden düşen damlaları göstermek istemiyordu. Vahşiler durmadılar...
Kana bulanmış bayrak ağır ağır yere düşerken bir devir kapanmıştı büyük krallıkta. Ve çağlar boyu sürecek yeni bir sayfa açılmıştı dünyanın kaderine. Karanlık ve acılarla dolu bir sayfa...
________________________________________
baccata&pacharel: Dura - 16.07.2003
gelin hocam gelin... cumartesi (veya belki pazar) toplanıyoruz yine... sevgili pacharel kardeşim; sen gel sokarız oyuna bir şekilde... takma kafana bunları... bize katılıpta grubun dışında kalmamıştır kimse bugüne kadar... haftaya görüşürüz... Dura ¥
________________________________________
chargeeeeeeee: Baccata - 15.07.2003
Valla ben de okudum canim cektizaten cumartsi de istanbulda olacagim orada gorusmek uzere(neresiyse artik)/
________________________________________
Keyif: Pacharel - 14.07.2003
PAzartesi sendromu arasında oyunun gectigimiz cmts gunku hikayesini okudumda baya keyifli geldi.Beyler buyuk ihtimalle ben bu cmts de katılamam size ama bu cmts olmazsa haftaya cmts mutlaka oralardayım.Frp konusunda cokda bilgili olmadıgımdan bana bir kılıc atarsınız artık.Lakin buyucu karekterde fireball atıcam diye neseyle heal yaparım dusmana:)Tabi Dm in oyuna yeni karakterleri sokması sorun olursa kenardan bakarımda opyuna.
________________________________________

herkese selamlar...: insala - 12.07.2003
günlerce yol almaktan ayakları sızlamaktadır ve kim bilir ne zamandır sıcak bir yemek yememiştir. yolda karşısına çıkan hanın kapısından hiç düşünmeden girer insala. geceyi burda geçirmeyi düşünmektdedir. fakat han tahmininden çok daha rahattır. ve İnsala tahmininden daha fazla kalır burada...
herkese selamlar(özellikle hanın sorumlusu Dura ya)
________________________________________
yoklama...: Dura - 12.07.2003
toplantımız bir kaç saat önce bitti. toplamda 6 kişiydik. baccata, coni2k, endor ve sarp tatilde oldukları gelemediler. ceyhun sabahatan uğradı ve LOUNGE'da mesaisi başlayacağından saat 16:00 ya doğru bizden ayrıldı. yeni üyemiz insala da bize katıldı bu oyunda. dioptre telefonla aradı. geleceğini düşünmüştük ama gelmedi. pacharel senide bekliyoruz. ilgin yarım kalmasın kardeşim. masamızda yerin var unutma. birkan ve arkadaşları bizi yalnız bırakmadılar bu haftasonu. hepsine teşekkür ediyorum buradan. oyunumuz, emre'nin DM liğinde oldukça keyifli geçti. insala ile birlikte girdiğimiz bir mağarada grubun diğer üyeleri ile karşılaştık. ilk anda gerilen ortam, biraz mantıklı düşünülerek yatıştırıldı. ve grupla, amaçlarımız bir olduğu sürece birlikte hareket etmeye karar verdik. dışarı çıktıktan sonra insala'nın köyüne gittik ve tüm kent halkının öldürüldüğünü görerek yıkıldık. onlarca ölünün arasında insala'nın ailesi de vardı. büyük bir çukur kazarak katledilen kent halkını gömdük. yüreğmizdeki acı çok büyüktü. o sırada güzeller güzeli yarıelfimiz :) bir bebek buldu evlerin birinden. onu da yanımıza alarak yola koyulduk. kamp yaptığımız alana yapılan goblin saldırısını kahramanca :) dövüşerek bertaraf ettikten sonra ulaşmaya çalıştığımız şehre yaklaşınca düşman ordunun kampını görerek bir an durakladık. ne yapacağamızı bilmez bir halde düşünürken imdadımıza gezgin bir cüce yetişti. bize dağlardan şehre giden bir başka yol olduğunu söyledi ve rehberlik etti. kılavuzu karga olanın burnu b.ktan kurtulmaz atasözünü kanıtlarcasına bizi fire elementalların arasına soktu!! tam ben geri geri uzaklaşırken arkadan sonderece karizmatik bir abla çıkarak "durun!! n'oluyo bakem burda!!" şeklinde karşıladı bizi... oyun tamda burada bitti. artık haftaya görücez neler olacağını... iyi bir hafta geçirin. gücünüzü toplayın ve yeni bir toplantıya hazır olun... tanrı sizinle olsun dostlarım... Dura ¥
________________________________________
haa unutmadan...: Dura - 11.07.2003
toplantıya gelecek arkadaşlar arasında dijital fotoğraf makinesi olan varsa getirebilirse çok iyi olur. toplantılarımız gazetede çıkacak... fotoğraf desteğiyle çok hoş bir sunum yapabiliriz... sevgilerimle... Dura ¥
________________________________________
ceyhuncum...: Dura - 11.07.2003
senin için erken gelmeye çalışıcam ceyhuncum... uzun zaman oldu. iyi bak kendine... ama toplantı saatimizde BARIŞ CAFE de olacağız... [der ve atına atlayarak hızla buluşma yerine doğru yol alır. önünde bir günlük yol vardır daha ve bu gece çok karanlık olacaktır...] ¥
________________________________________
Anlaşıldı tamam :): Ceyhun - 11.07.2003
Geldiğim de cepten ararım :)
________________________________________
Cumartesi Toplantı: birkanborazan - 11.07.2003
Arkadaşlar ben ve gurubum sabah 10'dan itibaren Kadıköy'deyiz. Toplantı saatini geç bulup sabah gelecek olanlar varsa bize katılabilirler. Buluşacağımız yer (sabah) REXX sineması karşısındaki Aparat Büfe. Cep : 0536 713 26 79
________________________________________
Ahhh: Ceyhun - 11.07.2003
Toplantı biraz daha erken saatte olsa kendimi sıkıp gelebilirdim :(
________________________________________
buhafta: Baccata - 11.07.2003
Sevgili insanlarben bu hafta buyuk ihtimalle katilamayacagim aslinda kesin olarak yokum cunku ankaradayim serakan da gelmiycek o da benle artik haftaya gorusmek uzere diyecegim saygi sevgi ve bin turlu mutluluklar
________________________________________
------: Dura - 10.07.2003
selamlar... bu hafta sonu kadıköyde olacağız. toplantımıza katılmak, izlemek ve oynamak isteyen tüm dostlarımız davetlidir. sevgili pacharel ilgini görmek sevindirdi beni umarım katılabilirsin bu haftasonu yapılacak toplantımıza. mekan ve zaman bilgilerine gelince: Cumartesi saat 16:00'da kadıköy - moda'daki BARIŞ MANÇO Kültür merkezinin altındaki BARIŞ CAFE de buluşuyoruz. 0533 238 73 10 dan bana ulaşabilirsiniz... görüşmek üzere... sevgiller... Dura ¥
________________________________________
Tesekkur: Pacharel - 10.07.2003
tesekkurler
kesinlikle bir gun katılacagım oyununuza yada bir toplantınıza ish ki bu is denilen meretin saatlerini ayarlıyayım
:)
________________________________________
Cumartesi FRP Günü: birkanborazan - 10.07.2003
Her zaman herkese yüreğimiz açık. Sizi misafir olarak değil bizden biri olarak davet ediyoruz.
________________________________________
misafir: Pacharel - 10.07.2003
misafir kabul ediyor musunuz
sayet ediyorsanız bir gun seyretmek isterim
ve yahut bir toplantı varsa ona katyılmayı tercih ederim
________________________________________
Cumartesi Toplantı: birkanborazan - 10.07.2003
Dura ve diğer arkadaşlarla görüşmemizde eğer bir sakıncası yoksa Kadıköy'de buluşmayı kararlaştırmıştık. Bizim 2 adet oyunumuz var. Sabahtan başlayacağız.
________________________________________
zamanı ogrendim nerdesi kaldı....: Pacharel - 10.07.2003
selamlar millet
cmts saat 18 civarı nerede toplanılıyor ve herkez davetlimi
soyle bir baktım goremedim toplantı bilgilerini
________________________________________
galatasaray grubu toplanıyor...: Dura - 9.07.2003
sevgili önder (GS grubu moderatörü) bu cumartesi için (12.07.03)bir aktivite düzenlemiş. bu aktivite tam da bizim toplantı günümüze ve saatimize denk geliyor. toplantı olduğu için biz katılamayacağız, ancak boğaz turu ile hoş bir akşam geçirmek isteyen arkadaşlar sevgili önder ile (numaralinos) bağlantıya geçsin. ayrıntılı bilgi galatasaray grubu forum alanında... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
Bir avuç insan...: Dura - 8.07.2003
aramıza katılmanız bizi çok mutlu etti kardeşim. ve davetiniz de tabii. bizlere katılarak FRP yi insanlara tanıtma yolundaki çabalarımıza destek verdiğiniz için teşekkür ederim. çünkü bir avuç insan burada birşeyler yapmaya çalışıyor. kendi adıma elimden geleni ve hatta çoğu zaman daha fazlasını yaptığıma inanıyorum. ve bu işte güç birliği yapmanın en akıllıca iş olacağını düşünüyorum. bu yüzden bundan sonraki toplantılarımıza sen ve arkadaşların katılırsanız, insanlara bugüne kadar ulaştırmaya çalıştığım mesajı daha güçlü bir sesle haykırabiliriz. ve kulaklarını bu sese tıkamaya devam eden insanların dikkatini çekebiliriz. her hafta düzenlediğimiz toplantılar gücüm yettikçe aralıksız sürecek. bu işi en az benim kadar ciddiye alacak insanlar lazım. ve sözlerinden, bu ciddiyeti taşıdığını görüyorum. en azından bu bile güç veriyor bana. umarım hedeflediğimiz şeylere ulaşırız. umarım... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
FRP Toplantısı: birkanborazan - 7.07.2003
Öncelikle Dura ve diğer arkadaşlara gösterdikleri misafirperverlik ve sıcaklık için teşekkür ederim. Ben ve grubum uzun zamandır oyunlar oynuyoruz. Ama Türkiye'de artık standart haline gelmiş olan bir organizasyon oluşturmanın tüm zorluklarını zaman zaman yaşadık. Burada da aynı sorunun olduğunu görerek oldukça üzüldük. Grup 174 üyeye sahip ama bizi karşılayan dostlarımız sadece 5 kişiydi. Ben uzun zamandır bu sorunla karşı karşıya olduğum için artık buna bir son vermek gerektiğini düşündüm ve kolları sıvadım. Meyvelerini almaya da başladım. Karşı yakada Saklıkent ve benzeri yerlerde oyun oynayan bir iki grup artık Kadıköy'de bize katılacak. Club Cadde ekibiyle de çok güzel bir kaynaşmamaız oldu. Geçtiğimiz Cumartesi 10 kişiydik. Oldukça eğlenceli bir gün geçirdik. Bunun devam edebilmesi için tüm Club Cadde RPG&FRP grubunu davet ediyorum. FRP bir oyun değil bize göre bir yaşam tarzı. Gerçek hayattaki zorluklara bizi hazırlayan bir olay. FRP'ye bu gözle bakmamız lazım. O zaman yaşamdan ve yaşamaktan gerçekten zevk almaya başladığımızı göreceğiz. Biz mutluyuz. Peki siz? Bu mutlu ailemize katılmak istemezmisiniz? Yeni dostluk ve arkadaşlıklar kurmak çok zor değil. Bizim evimizde herkese yer var. Gönlümüzde ve kalbimizde de. Bize akıl, ruh, kalp ve sevgi verilmişse bunları paylaşalım. Yaşama bir anlam kazandırmanın bence zamanı geldi de geçiyor. Ama önce bu gurubun yaşaması lazım. Yaşaması ve herkese örnek olmasının zamanı geldi. Biz hazırız ya siz?
________________________________________
yoklama...: Dura - 6.07.2003
bu haftaki oyun sevgili coni2k ve baccata'nın hazırladıkları oyuna başlangıç niteliğindeydi. aramıza yeni katılan birkan'ın arkadaşlarını da getirmesiyle oldukça kalabalık bir oyun gurubumuz oldu. aramıza yeni katılan dostlarımız bu işe ciddi yaklaşan sağlam adamlardı. yüksek ihtimalle her hafta aramızda olacaklar. gelmelerinin gruba yararlı olacağını düşünüyorum. isminin sonunda (*) ibaresi bulunanlar dışarıdan gelen bu dostlarımızdır. gelelim yoklamaya... gelenler : coni2k, baccata, endor, sarp(*), thalion(birkanborazan), rasqilhoof(*), erondel(*), kiyon(*), nolx(*). ceyhun'un mazereti dolayısıyla izin kaadı var. oyüzden yok yazılmadı. dioptre izmitte olması dolayısı ile yok yazıldı. uykucu işlerinin yoğunluğu sebebiyle bir süre için izinli (yoğunluğun sonunda bize katılacaktır eminim) bunun dışında arkon_darksoul uzun süredir yok. sesi soluğu çıkmıyor. artık yoklamaya almayacağım onu. bunların haricindeki diğer üyeler yoklamaya alınmamıştır. bilginize... iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
Dura: Ceyhun - 5.07.2003
Bugün sana söylediğim oyun'un adresi. www.thelastmage.com Grupta ki diğer arkadaşlara da tavsiye ediyorum. Oyun için yeni bir server a geçecez ama her şey Pazartesi gün olacak görüşmeye bağlı :)
________________________________________
Cumartesi...: Dura - 3.07.2003
erken ayrılman sorun değil endor... oyuna katılmak istemezsen muhabbete ortak olursun... yürekler bir olduktan sonra... aşağıda endor'un yaptığı tarif tam da FRIENDS CAFE ye çıkmaktadır. ama her şeye rağmen, ben her türlü aksiliğie karşı numaramı vereyim : 0533 238 73 10 siz gelmek isteyin yeterki... gerekirse evinizden bile alırız :)) sevgiler... Dura ¥
________________________________________

frıendsın yerı: Endor - 3.07.2003
caddebostan mado dan sahile dogru gıdılınce solda tam kosede.(bıraz yurumen gerekıyor).saskınbakkal madoyla karıstırma sakın ben ılk gun yarım saat bu yuzden dolandım:)
________________________________________
Selamlar Tekrar!: birkanborazan - 3.07.2003
Evet. Kayıp Efsanelerde Adalet ve Düzen Tanrısı'yım. Player'im ise ADALET Klanı'nın lideri. Cumartesi günkü oyuna katılmak isterim. Friends Cafe'nin tam tarifini alabilmem mümkünmü?
________________________________________
tatıl...: Endor - 3.07.2003
cumartesı gelıcem fakat erken ayrılıcam 20.30 da otobusum kalkıyor.16 temmuzda donucem.sıır duz yazı gıbı cıkmıs:(dogru yerlerde wurgu yapılmazsa bırseye benzemıyor:)burdakı ılk sıırım demek ıstedım.daha onceden de kafama eserse yazardım:)
________________________________________
Birkanborazan: Ceyhun - 3.07.2003
Yani oyunda bir nevi gmsin :)
________________________________________
------: Dura - 3.07.2003
cumartesi günü saat 16:00--> Caddebostan, Friends Cafe--> Orada olmaya çalışın--> Yeni Bir oyuna başlıyoruz... Dura ¥
________________________________________
çarşamba akşamı...: Dura - 2.07.2003
rutubetli ve boğucu bir kent akşamında nefes almaya bile zorlanırken, iki adım atmaya üşenirken ve hiç bir şey yapmak istemezken sizlerin ilgisini görmek sevindirdi beni. öndercim herzaman bekleriz. soruların beni sıkmaz, aksine mutlu eder. hilal kardeş umarım gelirsin bu hafta sonu... araba park edecek yer bulabilirsen tabii :) birkanborazan, sesini duyabildik sonunda. bilgisayardan aşina olduğun olayın aslı için hafta sonu gelmeni tavsiye ederim... ve sevgili endor kardeşim... beni pek nadir etkiler bu tip şiirler ve hikayeler. ama yazdığın ve "ilk şiirim" dediğin o yazı (şiir) çok hoş gerçekten. hafta sonu detaylı konuşuruz. bu akşam işim uzun o yüzden fazla uzatamıyacağım. hepinize ulaşacak olan bir mesaj var çünkü. gece yarısından sonra ancak biter sanırım... şu an saat tam olarak 23:03... işimiz uzun, çalışmak gerek.. :) sevgiler... Dura ¥
________________________________________
Kayıp Efsaneler: birkanborazan - 2.07.2003
Arkadaşlar Kayıp Efseneler oyunuyla ilgili bilgi isteyenler bana başvurabilir. Oyunda üst düzeyde görev alıyorum. Yardımcı olabilirsem sevinirim. İyi oyunlar.
________________________________________
ılk sıırım:): Endor - 1.07.2003
guller vadısınde kosarken,
bır agac wardır sakınce bekler,
yaslı bedenını doldurur yılların yalnızlıgı,
yanındayken hafıf bır esıntı, hısırdar dallar,
hosgeldın der gıbı,
uzanırım altındakı cımlere,
kapatırım gozlerımı sımsıkı,
hayaller alıp goturur benı, ucsuz bucaksız dıyarlara,
gozlerımı actıgımda hep aynı duygu,
guven...
donerken ewıme kımse bılmez,
sowalye oglu targonun nereye gıttıgını,
kımse bılmez guller vadısındekı yalnız agacı,
o benım kadim dostumdur.
________________________________________
Benden bir sitem: TheEnd - 1.07.2003
Hangi gün hangi ay hangi yıldayız
Dün müydü doğum günüm
Yoksa bir dahaki ay mı doğdum
Bu saatte güneş doğar mıydı?
Öğlen vakti ayın görünürde ne işi vardı.
Hangi gün başımı cevirmeden hem ayı hem güneşi görebileceğim.
Hangi gün, şurdan atlayıverdiğimde yere vurmayacağımı bileceğim.
Hangi gün sevdiğimi ve sevgimi kaybetmeyeceğim
Hangi gün şarkılar beni anlatmayacak
Hangi gün bu işi ben yaptım dediğimde eskilerden olmayacak
________________________________________
Cumartesi: TheEnd - 1.07.2003
Yanimda da azly vardi cc uyelerinden hatta onu baska aktivitelerden de tanirsiniz. Demek siz o bahcede toplanan Frp ekibiydiniz. Neyse bir dahaki sefere arac sorununu cozer oyle ugrariz insallah.
________________________________________
rica: numaralions - 30.06.2003
saol ilgin için andaç'cım elimden geldiğince yanınızda olmaya çalışıcam sorularımla seni sıkmaya dewam edicem merak etme.. bencede en kısa zamanda görüşelim bende grubuma beklerim seni her zaman uğra fazla ezilme oralarda... :) c.tesileri eşlik etmeye çalışıcam en azından bi kere bile olsa izlemek istiyorum... Sevgilerimle, Önder
________________________________________
numaralinos: Dura - 30.06.2003
hoşgeldin kardeşim... arkamıza ultrASLAN'nın gücüne de aldık ya, sırtımız yere gelmez artık :) en kısa zamanda görüşmek dileğiyle...
________________________________________
gündoğumu....: Dura - 30.06.2003
Sahildeki bankta oturuyordu kadın. Şafak sökmek üzereydi. Tan yeri kızıllaşırken, ufuktan esip gelen serin rüzgarla ürperdi. Rüzgar uzun saçlarını birbirine karıştırarak savuruyordu. Yakınlarda bir yerde, bir köpek uludu uzun uzun. Kadın gözünü ufuk çizgisinden ayırmıyordu. Sanki bir şey kaçırmak istemiyormuş gibi dikkatini oraya vermişti. Kalbindeki burukluk yüzüne yansımış, gözlerinde birkaç damla yaş birikmişti. Damlalar düşmesin diye gözünü bile kırpmıyordu. Ağlamayacaktı. Çünkü söz vermişti kardeşine. Hastanedeki son günlerinde söz verdirtmişti kardeşi ona. O kahrolası hastalık onu eritip bitirmeden birkaç gün önce... "Güneşe bak" demişti "her gün yeniden doğuyor. Ve biz öylesine alışmışız ki buna, artık önemsiz geliyor zamanın akışı. Her gün nasılsa doğuyor sizin için güneş. Fazla zamanım kalmadığından sanırım, bunu düşünüyorum birkaç gündür. Güneşin denizin üzerinden yükselişi, hem de her sabah, ne kadar muazzam bir şey." Bunu söylerken öylesine uzaklara dalmıştı ki küçük kız, sanki o hastane odasında değildi. Gözleri duvardaki bir noktaya sabitlenmiş, yüzünde anlattığı şeyden hissettiği heyecan ve tebessümle konuşuyordu o an. Daha 11 yaşındaydı. Ablası söyleyecek bir şey bulamıyor, boğazında düğümlenen hıçkırıkları yutmaya çalışıyordu. Genç kadın başını eğip ağlamaya başladığında, o ufacık elini kadının yanağına uzattı. Elin dokunuşuyla kendine geldi kadın. Eliyle gözlerini beceriksizce silmeye çalışarak başını kaldırdı. Gördüğü şey sanki küçük kardeşi değil, sonsuz erdeme sahip bir bilgenin bakışlarıydı. "Hayır..!" dedi küçük kız "ağlamayacaksın, güneş doğmaya devam ettikçe ağlamayacaksın." Sarıldılar. Bir kaç gün sonra küçük kız kapattı gözlerini dünyaya sonsuza değin.... Gün iyice aydınlanıp, güneş ilk ışıklarını ufuk noktasından bırakırken, kadının yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı. Bir damla yaş süzüldü yanağından. Genç bir adam kadına doğru yaklaştı ve "Sana şal getirdim, üşürsün diye." dedi sefkatli bir sesle. Kadın, "Üşümedim." diyebildi. Yanına oturan adama sokulup başını omzuna dayadı. Koca alev topu, dalgaların üzerinden kendini iyice ortaya çıkarırken, ölümün insanı neden olgunlaştırdığını düşündü. Zihninde kardeşinin gündoğumunu anlatan sözleri yankılanıyordu; "ne kadar muazzam bir şey..." Dura ¥
________________________________________
yoklama...: Dura - 30.06.2003
sanırım o kızlar arabadakiler ceyhuncum. the end ve bir arkadaşı... gelemediğine üzüldüm the end. önümüzdeki hafta inşallah... herneyse... bu hafta da toplandık. uykucu, endor, baccata ve coni2k kardeşlerimin katılımıyla 5 kişilik ufacık tefecik grubumuzla oyunumuzu oynadık. sevgili serkana (uykucu) teşekkür etmek istiyorum açıkçası. zamanı kısıtlı olamsına rağmen 16:00dan 21:00 e kadar son derece zevkli bi oyun oynattı bizlere. ama bunun son gelişi olduğunu söylemesi üzdü bizi. elimden geldiği kadar tırmalamaya çalıştım ama adam bir dokun bin ah işit durumunda... yani oldukça sıkışık durumda zaman açısından. gösterdiğin ilgiye ve çabaya teşekkürler serkancım. ne zaman fırsat bulursan friends'de bir sandalyen boş olacak... bu arada "gelicem" diyip gelemeyenler oldu gene 3-4 kişi... her zamanki gibi... sanırım durum böyle... iyi haftalar... Dura ¥
________________________________________
Frpci kız?: Ceyhun - 30.06.2003
Valla ben grupta hiç frp oynayan bayan tanımıyorum. Belki aramıza katılan yeni arkadaşlardır.
________________________________________
cumartesi: TheEnd - 30.06.2003
Toplanip toplanmadiginizi bilmiyorum ama. Friends in önünden arabayla gecerken a iste burasiymis yaptik iki kiz. Bahcedeki bir grup ta hatta a acaba bizim bekledigimiz kizlar bunlar mi gibi bir tavirla bakti, acaba dedik bunlar Frp'ciler miydi. O anda park yeri bulabilseydik durup bir tanisacaktik ama olmadi. Orda miydiniz o siz miydiniz?
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 29.06.2003
Abi nasıl geçti toplantı. Rapor alayım.
________________________________________
anlamıyorsunuz abi: uykucu - 28.06.2003
evet abi kesinlikle anlamıyorsunuz!!!haftanın 5 gunu is yerinde gec saatlere kadar calısıyorum!aynı anda 3 projede birden gorev alıyorum!!!haftasonları genelde is yerine gitmek zorunda kalıyorum!benim bir hafat icinde endime ayırabilecegim zaman o kadar az ki...kız arkadasım bile "benimle ilgilenmiyorsun" diye ayrılıyor!!!aman abi bugun gelip bırakıyorum bu isleri...
________________________________________
hoppalaaa...!!: Dura - 27.06.2003
baba nası yani yaa...?! tabi DM olarak abi.. ben buradan duyuru yapmadan önce seni arıyorum ki insanlar boşuna gelmesin. dün neden söylemiyorsun ki bunu... off herneyse bakıcaz artık bi çaresine...
________________________________________
duyurulur...: uykucu - 27.06.2003
dura abisi,abi dun gelicem dedim gelicem de ama su varki 6da gitmem gerekecek benim...
buarada ben oyun oynatmayamı gelecem yoksa???
________________________________________

------: Dura - 26.06.2003
28/06/2003 Cumartesi---> FRIENDS CAFE---> saat 16:00---> Ulaşım ve koordinasyon için Telefon 0 533 238 73 10---> sevgili pacharel ve jester online hoş geldiniz. geç farkettiysem kusura bakmayın... aktif katılımlarınızı bekliyoruz hayal dünyamıza... ¥
________________________________________
sanal dünyanın problemleri... :): Dura - 26.06.2003
çırpınmayın boşuna. sanal dünyanın sınırlarına takılmayın. bağlantı problemler, kodlar, şifreler, konunun sınırlılığı gibi pek çok zayıflık var. en iyisi bu cumartesi saat 16:00 da her zamanki toplanma mekanımız FRIENDS de buluşalım. DM ayarlandı, mekan hazır... geriye tek şey kalıyor o da oyuncular. e hadi ne duruyosunuz... gelebilecek olanlar kaçırmasın... sevgiler & saygılar... Dura ¥
________________________________________
kayıp efsaneler...: dioptre - 24.06.2003
oyuna girdim vede çözdüm sayılır.level 9 fighter'ım şu anda.ismim acomion.aslında acromion olucaktı ama level 4 olduktan sonra anladım elimin kaymış olduğunu. =) oyun güzel aslında yani sarıyo.en azından zaman geçiriyosunuz.bazı komutları hala çözebilmiş deiğilim.sitedeki bilgilendirme çok karışık vede düzgün bir sıra halinde vermemişler.neyin nerde olduğunu bulamıyorum.bide ben bu yazıyı yazarken oyun dakka başı çöküyo..
________________________________________
Kayıp efsaneler: Ceyhun - 24.06.2003
Oyun hakkında bütün gerekli bilgiler, kodlar vs site de mevcut. Henüz bende oyun'u tam anlamıyla çözmüş değilim.
________________________________________
Kayip efsaneler: TheEnd - 24.06.2003
Kayip efsaneler sitesine girdim. Oynamaya calistim ama inanin henuz beceremedim. Bi dolu kod var ezberlemesi zor. Daha güneye nasil gidiyorlar onu bile anlayamadim:) kayipefsaneler.com sitesinde oyun oynayabilen var mi aramizda.
________________________________________
ulen uleennn...!!: Dura - 20.06.2003
len ne acımasız adamlarsınız bee.. biliyorum gelicem dedim ama, insan bi sorar nooldu? öldünmü? kaldınmı? evet gelicektim ve saat 16:00 ya kadar da fikrim değişmemişti. fakat yaklaşık bu saatlerde öyle bir baş ağrısı tuttuki anlatamam. doğru düzgün çalışamadım bile. ofiste, bilgisayarın başında iki büklüm kaldım... çok hayırsızsınız çoookk... :( neyse kötü bi haberle başlıyım hemen. ne yazıkki yarın toplanamıyoruz. uykucu, işleri dolayısıyla gelemeyecek yine. ve sarp'ı da fazla zorladık. çocuk konu bulmakta zorlanıyor. o yüzden yarınki oyunu iptal etmek zorunda kaldım DM boşluğu sebebiyle. önümüzdeki hafta toplanıcaz. bu arada DM sorununun artık farkındasınızdır. etrafınızda, arkadaşlarınız arasında DM olan varsa hemen görüşelim mutlaka. bikaç alternatif DM olursa böyle ertelemelere gerek kalmaz. neyse... durum bu işte... iyi bakın kendinize... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
Endor: Ceyhun - 20.06.2003
Abi gördün çok yoğundum yoksa seni orda yanlız bırakmazdık :)
________________________________________
:(: Endor - 19.06.2003
ben daruyu aksam aradıgımda cok kotu bas agrısı oldugunu soledı.gruptanda kımse yoktu.1,5 saat sonra allahtan arkadas cagırdıda ayrıldım.yoksa beklemekten kok salıcaktım:)))
________________________________________
Dura: Ceyhun - 19.06.2003
Abi hani gelecektin bekledik o kadar gelmedin
________________________________________
AAAAAAAaaaaaaaaa: Ceyhun - 17.06.2003
Dura After Dinner a geliyor :) Sen merak etme yanlız değilsin :)
________________________________________
haaa unutmadan...: Dura - 16.06.2003
after dinner var bu çarşamba. gelenler gelsin... grup üyesi olupta grupla pek ilgilenmeyenler için tanışma fırsatı olur :) tabi bunun yanında hepbirlikte buluşup konuşuruz grupla ve frp ile ilgili konularda... "Dura kim?" deyin gösterirler... yüksek ihtimalle; orda, köşede yalnız oturan adamdır :) iyi bir hafta geçirin dostlarım. görüşmek ümidiyle... Dura ¥
________________________________________
yoklama...: Dura - 16.06.2003
biraz uzun bi aradan sonra nete girme imkanı buldum. ceyhun, dioptre, uykucu, arkon darksoul yoktunuz bu hafta da. devamsızlığınız artıyo ona göre... bu hafta da toplanıp oyunumuzu icra ettik. enteresan bi oyundu ama biraz yavaştı. yani atımın üzerinde dörtnala giderken yüzümde rüzgarı hissetmem lazım. kılıcımın havada çıkardığı ıslıkları duymam lazım... ama bu oyun farklıydı biraz. bir nevi dedektiflik oyunuydu. sarayın içinde işlenen bir cinayetin sırrını çözmeye çalıştık. çözdükte... bu arada baccata gelemeyecekmiş coni ile beraber. o zaman bi senaryo düşünmek lazım önümüzdeki hafta için. herneyse... iyi haftalar hepinize... Dura ¥
________________________________________
neyim: Baccata - 15.06.2003
Sevgili Dura ve tum katılanlar,bilenler ve de duyanlar; Haftaya yani 20 haziran sıralarındaki cumartesi gunu ben gelemiyorum, hatta sanırsam coni2k da gelemiyo, lakin birlikte olacas :). Bir dahaki haftaya da oyun felam yazıyos mu desem senaryo mu desem ona gore hazırlıklı olun artık. Gorusmek uzere saygı sevgi.
________________________________________
genel...: dioptre - 13.06.2003
dark elf trilogy'nin 3üncü kitabındaydı sanırım bu geçen olay.en beğendiğim serilerden önde gidenidir valla darkelf trilogy.kitaplığımda yerini almıştırda serisi ingilizce olaraktan.walla yarın gelmeye çalışıcam.ama kesin bişeyde söylemek istemiyorum.acil bi işim çıkmazsa orda olucam.saygılarımla...
________________________________________
: Dura - 13.06.2003
toplantı yaklaşırken kafamda bir sürü şey var... o kadar karışık ki arka arkaya getirip tam bir hikaye oluşturamıyorum... genelde ilham perisi etrafımda dolaşırken olur bu. kafama bazı düşünceleri yollar... bu düşünce ve karmaşık konuları birleştirmemi sağlar... yarınki oyun için değişik şeyler düşünüyorum. sağlam bir hikaye, özgün bir senaryo... bakalım... gün doğmadan neler doğar... bu arada yabancı bir arkadaş var galiba aramızda. veya kendini ingilizce romanlara kaptırmış sağlam bir okur. selam [siege tank]... yarın toplantıda görüşmek üzere dostlarım. tanrı sizinle olsun... Dura ¥
________________________________________
konu: Baccata - 12.06.2003
Hımnn
________________________________________
The Lone Drow: SiegeTank - 12.06.2003
The Lone Drow

Alone on the battlefield. Surrounded by death. Cornered by enemies. And ready to die.

Drizzt Do'Urden has become an orc's worst nightmare: a lone drow with nothing to lose and nowhere to run. As the North spirals into chaosand war, one dark elf has decided to take it personally, and it will take an army to stop him.
The hunter's blades have been drawn, and Drizzt will never be the same.


CHAOS!
It's war in the frozen wastelands of the Spine of the World, and the ravaged forces of civilization are running out of places to hide.
No one's sure who's alive, who's dead, and who might be hiding behind the next boulder, around the next corner, beyond the next fork in the road. Forces for good and evil gather and settle in for a war that will be as long as it is bloody... and Drizzt Do'Urden walks alone among the bones of the fallen.

One of the fantasy genre's most beloved heroes has drawn his swords, drawn blood, and drawn a line in the snow.
________________________________________
------: Dura - 12.06.2003
RPG FRP grubu haftalık olağan toplantısı, bu cumartesi de siz sevgili üyelerinin katılımı ile gerçekleşecektir. cumartesi saat 16:00 da FRIENDS Cafe de toplanıyoruz yine. katılım formu yok, çekiliş yok, kura yok... gelip "meraba" demeniz yeterli. her türlü aksiliğe karşı bana 0533 238 73 10 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. "bulamadım, kayboldum, unuttum..." gibi mazeretler geçersizdir artık. toplantıda ne mi var...? gelin, görün... sevgilerimle... Dura ¥
________________________________________
2 gün yokum :): Ceyhun - 11.06.2003
Millet Cuma gününden sonra 2 günlüğüne Sakarya ya gideceğim. Cuma okulda biraz işim var. Cumartesi günü de bizim radyonun kutlaması mı var mış ne :) Pikniğe gideceğiz diğer djlerle :) Haberiniz olsun.
________________________________________
hikaye...: Dura - 11.06.2003
yazdığım hikayelerin sayısını ben bile unuttum. ama bu hikaye bana ait değil. uzun zamandır peşinden koştuğum conan'ın tam serisini sonunda elde ettim. bir kaç eksik sayı var ama onları da bulurum sahaflardan. o yazı conan'ı anlatan bir nemedya efsanesinde geçiyor. günümüzden 20.000 yıl önce, daha henüz büyük tufan bile oluşmadan önce... yazının icadından önce... o karanlık ve bilinmeyen zamanda... Dura ¥
________________________________________


Sıralama: [0-1] [1-2] ________________________________________
RPG & FRP Mesajları Mesaj GönderMesajlar:
Dura: Ceyhun - 11.06.2003
Abi acayip şeyler yazıyorsun sen yaaa. Bunun gibi benzer hikayeler var mı elinde?
________________________________________
Conan...: Dura - 10.06.2003
"şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından hemen sonra Dünya'da o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğularının doğduğu bu çağda, Dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sıralarda Kimmerya'lı Conan geldi. Çelik bilekli, elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit, tüm imparatorlukları ayağının altında çiğnemek istiyordu..." Bir Nemedya efsanesinden... Dura ¥
________________________________________
CAKA: Dura - 9.06.2003
hoşgeldin kardeşim. kendini tanıtıp bu gruptan beklentilerini de belirtirsen sevinirim. sevgiler... dura ¥
________________________________________
yoklama...: Dura - 9.06.2003
ceyhun, uykucu, arkon darksoul, endor ve dioptre. yoklama kaçağı olarak deftere işlendiniz. önümüzdeki hafta gelin ki yok yazılmayın :) evet bu hafta oldukça verimli geçti. geçen haftalarda yarım bıraktığımız oyunu tamamladık. biraz hazin bir son oldu ama kahramanca öldük diyebilirim :)eee her destan mutlu sonla bitmez. bu oyunun ardından gelen ve kendi adıma oldukça yararlı olduğuna inandığım uzun tartışmalar yaptık. ve sonra saatlerimiz yaklaşık 17-17:30 u gösterirken vedalaşıp ayrıldık. umarım gelecek hafta yoklamaya girmeyen tüm arkadaşlar orada olur. bu arada seni burada görmek güzel sevgili dostum conrad dalewind. özlemiştik doğrusu... herkese iyi bir hafta diliyorum... sevgiler&saygılar... dura ¥
________________________________________
selamlar...: coni2k - 8.06.2003
Endor, gelmeyi isteyipte sadece yeri bulamadığın için gelememene üzüldüm doğrusu... keşke telefonlaşsaydık. Biz saat 5'e kadar cafedeydik sanırım. DM'imiz Sarp dahil 5 kişiydik. Önceden yarım bıraktığımız 1 oyuna dewam ettik ama fazla uzun sürmedi :) Sonrasında ise gerçek kimliklerimizle oynayabileceğimiz bir oyun deneyelim dedik. Hem biten hem yeni başlamayı denediğimiz oyun üzerine uzun süren ve aslında gayet faydalı 2 tartışma yaptık :) Bir sorun olmazsa haftaya tekrar ordayız, katılmayı düşünenlere duyrulur. ÖSS'ye giricek olan arkadaşlara da başarılar, aman fazla uzaklaşmayın.. İstanbul içi 1 yer tutturmaya çalışın ;) Son olarak grubumuza yeni katılan arkadaşlara da selamlar... En kısa zamanda görüşmek üzere, iyi bakın kendinize. Sewgiler & Saygılar, Conrad Dalewind The Wayfarer...
________________________________________
Anlatın: Ceyhun - 7.06.2003
Kaç kişi geldi oynayabildiniz mi? Benim kadiköy de işim biraz uzun sürdü. Gelmeyi çok isterdim ama olmadı. Haftaya sanırım gene kadiköy de olacam ama bu sefer geç de olsa geleceğim :)
________________________________________
yerı karıstırdım:))): Endor - 7.06.2003
frıends cafeyı frıdayle karıstırınca sıze nerde oldugunu sormadım.caddede dort dolanmama ve onume gelen herkese sormama ragmen nerde oldugunu bulamadım:)haftaya oss sınawım war ondan sonra umarım bulusabılırız.
________________________________________
tskler:): Endor - 6.06.2003
uzun zamandır frp ortamına gırmemıstım:)umarım cok guzel bır gun gecırız:)
________________________________________
yarın...: Dura - 6.06.2003
Serkancım affedecek bişey yok. zaten sende olayın farkındasın. geçti gitti zaten. takma kafana. sevgili Endor kardeşim oyun hakkında bilgi istemişsin. biz genellikle DM ile birlikte 4-6 kişi oluyoruz. ama bu sayı artabilir de. o zaman başka bir yardımcı DM gerekebilir. bunun dışında oyunumuz D&D tarzı bir dünyada geçiyor. ama kendimizi bu dünyalarla sınırlamıyoruz. daha özgürce ve Role Play'e ağırlık vererek oynuyoruz. umarım aydınlatabilmişimdir seni. yarın gel yerinde gör. dioptrecim gelemediğini söylemişsin, iki haftadır geliyorsun DM ayarlayamadığımız için oynatamadık seni. bu hafta gelemezsen üzülürüm. bence ayarlamaya çalış, gelirsen sevinirm. The End kardeş sen de toplantılara gelmiyorsun. yarın işinden izin alıp gel derim. şu "gerçek hayaller" den bahsedersin bize. seni tanımak isterim. bunun dışında eklenecek fazla bir şey yok. yarın görüşmek üzere. unutmayın saat 13:30... sağlam kalın... Dura ¥
________________________________________
aciklama: uykucu - 6.06.2003
bu bir aciklamadir...dura kesinlikle haklisin,yani telefon etmem gerekirdi,etmedim cunku yanimda telefonum yoktu abi...cuma gecesi gelen bir haber yuzunden arkadasa gitmem gerekti ve bir sure eve geri donmedim..ama sonra armaliydim..haklisin...burada herkesten ozur diliyorum...umarim affedersiniz birgun...
________________________________________
TheEnd: Ceyhun - 5.06.2003
Söylediğin seyler çok güzel şeyler cumartesi günü gel ve bize hikayeni anlat :)
________________________________________
Hep buralardayim: TheEnd - 5.06.2003
Sanal benin gercek olacagi günü iple cekiyorum ama o cumartesi hic bana ugramiyor. Hayal sadece sövalyelerin, büyücülerin yaninda kalmiyor tabi. Bu frp hayali. Ama gercek hayal öyle büyük ki(gercek hayal bakarmisiniz:)), öyle sonsuz ki. Ben de size dünyasal hayallerden bahsederim arasira. Bence hayallerimizi sinirlamayip, birbirimizle paylasabiliriz bu grupta. Sen ne dersin Dura.
________________________________________
belki...: dioptre - 5.06.2003
kusura bakmayın sınav stresslerinden dolayı ancak girebildim net'e.bu haftaki toplantıya gelemiycem.almanya'dan dayım gelicek onu karşılamaya gidecem ordanda izmite vın vınlayacakmışım.tamda haftasına denk gelmiş benimkide hea.dm geliyo ben gelemiycem.ne kadar uyuz oldum anlatamam yani.neyse bi dahaki seferlere inşallah...saygılarımla...
________________________________________
sorularım war:): Endor - 5.06.2003
kac kısı oynuyorsunuz?nekadar suruyor?bıraz bılgı alabılırmıyım:)
________________________________________
---< TOPLANTI >---: Dura - 5.06.2003
RPG & FRP Grubu Cumartesi olağan toplantısı bu hafta da siz değerli üyelerimiz için geliyor :) mekanımız caddenin güzide mekanlarından FRIENDS CAFE. toplantı saatimiz biraz erken ama zamanınızı ayarlamaya çalışın. DM'imizin gece işi olması dolayısı ile saat 13:30 da toplanıyoruz. tahminen 18:00'e kadar sürmesi planlanan toplantımızda neler mi var..? uçsuz bucaksız ormanlar, yemyeşil vadiler, güzeller güzeli prensesler, en ürkünçünden yaratıklar, kahraman şovalyeler, üç kağıtçı hırsızlar, arkadaşını kurtarmak için ölüme atlayan yiğitler, gökyüzünü kaplayan ejderhalar, karanlık ormanlardaki aydınlık savaşçıları: ranger'lar, güçlü krallar, kurt adamlar, büyücüler, mage'ler, druid'ler, billur sesli bardlar, good'lar, evil'lar... daha ne diyim... gelin yani... sevgiler&saygılar... Dura ¥
________________________________________
yorgun bir günün ortası...: Dura - 5.06.2003
dün gece yarısını biraz geçiyordu eve geldiğimde. uzayan ve gecenin karanlığına sarkan işlerimi bitirmenin huzuruyla girdim kapıdan içeri. kafamda iki gündür siteye bakmadığım vardı. ama öylesine yorgundumki vücudum bedenimi yatağa kadar taşıyabildi. yorgunluğumu ve yoğunluğumu mazur görün arkadaşlar. şu an öğle üzeri... işlerden fırsat bulup nete girme şansımı kullanıyorum. ve sevgili The End'in yazılarını okudum. birbirinden farklı üç yazı yazmış. kendini unutturma dostum... herneyse birazdan toplantı zamanı ve yerini yazarım... kendinize iyi bakın... Dura ¥
________________________________________
:)): Endor - 5.06.2003
slm arkadaslar.ben haftaıcı dersaneye gıdıyorum.OSS malum.haftaya cılem bıtıyor ama:)sızınle ne zaman ıstersenız frp oynarım.sevgılerle,
________________________________________
Sinirlarimizi ne kadar kaldirabiliyoruz?: TheEnd - 5.06.2003
Yasiyoruz, Sadece nefes aliyor, canliligimizi sürdürüyoruz. Kronik atmosfer bagimlisi olarak devam ediyoruz yolumuza. Peki bizi biz yapan yanimiz. Bazi karsi darbelere yenik düserek törpüleniyor, inceliyor ama ruhumuzu sivriltiyoruz. Ta ki, siniri asan son darbenin, bacaklarimiz arasindan girip, tüm ic organlarimiza takilip gecerek, bogazimizdan beynimize dalip bütün fonksiyonlarimiza son verip disari cikmasina kadar.
________________________________________
Karanlik yollara dikkat edin: TheEnd - 5.06.2003
Yüzyüze geldiler aniden. Kadinin donuk ve bitkin bakislari adamin gözlerinin icine isledi. Sokagin karanligi kainin yüzünde parlamaya basladiginda hala siki siki tuttugu bicagi carpti kadinin koluna. Kesilen kolundan akan kan eline dogru indi. Kadin tüm umarsizligiyla kanli elini adimin yüzüne sürdü. Oksayarak
---Baska istedigin birsey yok mu?Dudaklarini yaklastirdi adamin yüzüne. Adam belli belirsiz saskinligini farkettirmeden, bu istege karsi koymanin anlamsizligini düsündü. Paramiydi simdi onemli olan yoksa icinden kopan dürtüleri miydi?
---İyi birparca degilsin ama bu karanlikta...
Kadin dudaklarini deydirir adamin dudaklarina. O tek opucukle adamin cani cildinin gözeneklerinden dısari ugrar sanki. Kirisir bedeni, cekilir kani. Kurur adeta. Kadin adamin gencligini gecirir vucuduna. Ardinda yasli bir ceset birakarak isiksiz sokagin diplerinde gözden kaybolur. Adamin acik kalmis agzina birkac damla yagmur düser. Ruhunun huzursuzlugu hic bitmeyecek bir yolculuga baslamistir bile.
________________________________________
Rüyalar da hayal degil midir?: TheEnd - 5.06.2003
Hic giymedigim bir elbisemi ariyorum. Aydinlik gardarobumda karanlik bir parça kumaşla, parlak pabuclu prensesin sesini.Timsah agizli baliklar saldiriyor salima bir gece. Palyaco kilikli adam yatagimda zipliyor.Fok baligi kalcasini sallayarak kaldirimda yuruyor, parlayan kaslari yansiyor gözüme, bilemiyorum sag gögsümün neden disarda oldugunu. Kedi kadar büyük fare vitrinden atlayip cikiyor kapidan disari. Sedyedeki kadin gözlerini acip arkasina bakiyor onu taniyorum o bacaklari olmayan sarisin kadin, o benim cocukluk arkadasim.
________________________________________
   

endor...: Dura - 3.06.2003
hoşgeldin endor. kendini tanıt bize... en azından bir "merhaba" bile sesini duyuracaktır bizlere... sesini duyup seni tanımak isteriz. Dura ¥
________________________________________
telefon...: Dura - 2.06.2003
hayatın neler getireceğini kimse bilemez sevgili serkan... sorun gelememen değil. aramaıza katılamamanın önemli bir sebebi vardır eminim. ama her nasıl olursa olsun haber vermeni bekledim. haber vermeni bekledik... telefonun acil serviste olsada, çok zor değil bir kuruyemişçiden telefon etmek. o insanlar oyun oynamak için gelmişlerdi ama saat 7ye kadar belki gelirsin diye beklettim onları orada... Dura ¥
________________________________________
.....: uykucu - 2.06.2003
abi fark ettiysen gelemedim bu haftasonu arayamadımda telefon bir ara komaya girdi.haftaya sınav icin ankarada olmam gerekşyor onsan sonraki hafta sagsam ugrayacam ama...
________________________________________
: Arkon_Darksoul - 2.06.2003
Gelemediğim için herkesten özür dilerim özel bi sebep dolayısıyla orda olamadım haftaya telafi edeceğim take care
________________________________________
yarına dair...: Dura - 31.05.2003
umutsuzca ufukta batan güneşe bakarken aslında bunun bir son değil bir başlangıç olduğunu düşündüm. güneş batıyor belki şu an ama başka bir yerde gün doğuyor. başka umutlar filizleniyor. güneş son ışıklarını da gönderip denizin üzerinden kaybolurken yüzümde belli belirsiz bir gülümseme var şimdi. yarına dair umut... çünkü zaten olacak olanı engelleyemezsin. hayata dair herşey elimizde değil... o yüzden bardağın dolu tarafını görüp şu anı kurtarmalıyız. carpe diem yani... yarının neler getirebileceğini kimse bilemez. bu hafta elinize bir mektup geçebilir... geçen sefer mektuba cevap yazmayanlar da alacaklar bu ikinci çağrıyı. ne olursa olsun, gelmeseler de bu grubun bir üyesi oldukları için bu çağrıları alacaklar. herneyse... ceyhuncum adres için saol... fırsat bulduğumda girip indiricem... 30$a takmış durumdayım... vercem abi bu parayı ben :) görüşmek üzere... sevgiler & saygılar ¥ Dura
________________________________________
Mud oyun'u: Ceyhun - 31.05.2003
İşte size bugün toplantı da söylediğim BELEŞ online frp oyun'u ayrıntılar. http://www.kayipefsaneler.com/kayipefsaneler/ Unutmayın 10 $ falan değil beleş :)
________________________________________
İşte budur: Ceyhun - 30.05.2003
İşte budur arkadaşlar harikasınız. Başka gelebilecek kimse yok mu arkadaşlar?
________________________________________
+1: dioptre - 30.05.2003
yarın bende oradayım tam saatimde.ben derimki bi fotoraf makinasi getirelim bi dahaki buluşmaya.Cc'ye göndeririz.hem birazda tanınmış oluruz aaa bunlarda varmış Cc'de der insanlar.belki bi şans katılım artabilir...
________________________________________
: Arkon_Darksoul - 30.05.2003
bi terslik olmazsa ordayım gecen hafta tam ayarladık izini iptal oldu inşallah yarın beraberiz cyaa...
________________________________________
+1: Ceyhun - 29.05.2003
Söylediklerinin hepsine katılıyorum. Neden kendimizi Cc içinde gösteremiyoruz. Artık birşeyler yapma zamanı gelmedi mi arkadaşlar. Hiç mi merak etmiyorsunuz bu adamlar toplanıp ne yapıyorlar diye. Cumartesi günü gelebilecek olan bütün arkadaşları Friends e bekliyoruz.
________________________________________
Hayal Kırıklığı...!: Dura - 28.05.2003
o kadar yoğundum ki bu bir haftadır internete bile giremedim. yatağa nasıl girip uyuduğumu bilmiyorum... fakat görüyorum ki bu koskoca grupta kimsenin grupla ilgilenecek vakti yokmuş bir haftadır. bu kadar zaman içinde tek mesaj, tek yazı yazılmamış. bu gerçekten üzdü beni. çünkü bu grupta "biz" kavramı oluşamadı hala. ben mesaj atmayınca kimse ilgilenmiyor. şu an üzgünüm gerçekten... ve ayrıca ilgilenmesi gereken arkadaşların (evet evet siz, 4-5 kişisiniz topu topu, en çok size güveniyordum ben) tamamen işi oluruna ve gidişine bırakması, iki satır yazıya üşenmesi kafamdaki bazı düşünceleri değiştiriyor yavaş yavaş. bu benim grubum değil arkadaşlar. biz burada toplanıyoruz birlikte, bunu anlayın ve özümseyin lütfen. gereken özeni gösterin. bu bir ricadır. umarım anlaşılmıştır herkes tarafından. aslında çok farklı duygularla geçmiştim bilgisayar başına ve aklımda değişik bir hikayenin tohumları vardı. fakat ilham perisi hayal kırıklığını pek kaldırmıyor heralde. şu an pek iyi değilim ne yazıkki. cumartesi buluşalım konuşacak şeyler var. saat 16:30 FRIENDS. gelen gelsin, lakin sıkılmaya başladım artık. saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
birkanborazan...: Dura - 21.05.2003
Gondor'un boynuzdan yapılan ve oldukça tok bir sesi olan boruları vardır. onların sesini hiç duydun mu...? savaşlarda ve şölenlerde çalınır ve kilometrelerce öteden bile duyulabilir... seni o seslerle selamlıyoruz birkanborazan hoş geldin... (baya şaşaalı bi karşılama oldu galiba ha. :) ) ¥
________________________________________
önemli...!!!: Dura - 21.05.2003
kötü haber arkadaşlar... ne yazıkki bu hafta sonu toplantı olmayacak... hayatın neler getireceği önceden kestirilemiyor... birden bire ortaya çıkan (tamamen kişisel) bir durum dolayısıyla bu haftalık toplantıyı iptal ediyoruz... sevgili Arkon, ne zorluklarla iş durumunu ayarladığını biliyorum. lütfen kusura bakma... sen ve senin gibi ciddiye alan bir avuç insan sayesinde bişeyler yapabiliyoruz FRP adına... herkesten özür diliyorum... bi şekilde telafi edicez... iyi bakın kendinize... haa bu arada kafanızdaki senaryo ve hikayeleri bekliyorum... bazı planlarım var onlarla ilgili... lütfen ilham perisi size ne taşırsa paylaşın bizimle... düşleriniz, hayalleriniz ve fantastik kurgu içerikli hikayeleriniz... bazı düşüncelerim var, umarım gerçekleştirebiliriz... bakalım, yarının ne göstereceğini Tanrının dışında kim bilebilir... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
...: Arkon_Darksoul - 21.05.2003
Bu cumartasi büyük ihtimal geliyorum sabah shiftindeyim 3 te cıkıcam bakırkoyden yetişmeye çalışıcam görüşmek üzere...
________________________________________
ufuk1 ve nyssa: Dura - 19.05.2003
şimdi farkettim arkadaşlar... hoşgeldiniz... kendinizden ve hayallerinizden bahsedin... tanıyalım sizi... ¥
________________________________________
bazı şeyler...: Dura - 19.05.2003
başım ağrıyor... saat gecenin onbiri, dışarısı serin... matrix'i seyrettim bir kaç saat önce... güzeldi... kafam binlerce düşünceyle dolu... ama hiçbirini toparlayıp somut bir veri oluşturamıyorum... parça parça bir sürü anlamsız ses... herneyse... son toplantıda canım ciğerim DMlerime birtürlü ulaşamadığım için oyun aktivitesi düzenleyemedik. haftaya cmtesi sağlam bi oyun olacak. oooff başım ağrıyo gerçekten... daha fazla yazamıycam. bu arada 19 Mayıs bayramınız kutlu olsun... aklımda morpheus'un bi sözü yankılanıyo nedense; "bazı şeyler değişir, ama bazı şeyler hiç değişmez" basit gibi görünse de beni çok etkiledi. insan her zaman görünüşe aldanmamalı... sağlam kalın... Dura ¥
________________________________________
Dura: Ceyhun - 18.05.2003
Her katıldığım toplantıda sileriz onları :)
________________________________________
Yonka...: Dura - 17.05.2003
Hoşgeldin aramıza... kendini tanıtırsan sevinirim. tabii hayllerini ve ütopyanı da dinlemek hepimizin hoşuna gidecektir... sevgiler... Dura ¥
________________________________________
hmmm...: Dura - 17.05.2003
tahtadaki çentikler artıyo ceyhuncum... iki çentiğin var şimdiden :)) sınavda başarılar. haftaya görüşürüz...
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 17.05.2003
Abi beni kovalasın o zaman haftaya finallerim var :(
________________________________________

: Dura - 16.05.2003
Schloskyz Deli... (Cadde Bostan sahilde, migrosun karşısı) Saat 16:00... 0533 238 73 10 ulaşım ve irtibat için... gelmeyeni Balrog kovalasın... ¥
________________________________________
aynaya bakmak lazım....: Dura - 16.05.2003
bence önemli... çünkü gördüğüm çoğu zaman boşluk ve anlamsızlık dahi olsa bunu yapmam gerek. kendini çözümlemesi için insanın, kendini izlemesi gerek. ister bir aynadan, isterse bedeninden bir kaç metre ayrılıp yukarıdan... her ne olursa... ama insan kendine dışarıdan bakabilmeli... bu arada aşağıdaki (balıkları esir etmek...) başlıklı yazıyı sanki bir yerden hatırlıyorum... başka bir yerde yazmışmıydın...? ¥
________________________________________
Balıkları esir etmek, özgürlük arayana terstir.: escobar34 - 16.05.2003
Aslında aynaya her baktığında ne görmek çok önemli değil,bence asıl önemli olan insanın kendisini ve neler istediğini görmesi belki de.Özgürlüğünü arıyordu.
tabii ki kendinide,
çıkmazın derinliklerine gömülmüşken
(hem çıkmaz-hem derinlik-hem gömülmek)
kabul etmezcesine rahat davranıyordu.
Bu adamın sadece özgürlüğü duyduğunda
bakan gözleri vardı.
yormuyordu onları başka şeylere
bakmak için güzelde olsa...
yormuyordu,
Beynini ,düşüncelerini
çünkü zayıftı, kaldıramıyordu fazlasını.
varsa yoksa özgürlük, la liberte, freedom
ama şunu bilmiyordu;
Özgürlük böylesi bir dünyada
olamazcasına düştü.
Hani olur ya,
aslında ruhu rahatsız olan kişi
rahatmış gibi yansıtır.
savunma mekanizması
İşte O da öyle yapardı.
Ve bu adam
Hep deniz kenarı ve kumsalları düşünürdü.
Neydi bu ? sonsuzluk ! ... tu tabii ki.
Balık çiftliği kuracaktı,
araştırıyordu.
Bu sefer yoruyordu gözlerini
alabildiğine geniş hayalini düşünürken,
Yapacaktı da...
Ama kestiremiyordu ki,
Balıkları esir etmek, özgürlük arayana terstir.
tuz kadar.
________________________________________
hımm...: uykucu - 16.05.2003
unuttum ne yazacagımı...
________________________________________
özgürlük arayışı...: Dura - 16.05.2003
anlattıklarının hepsi aslında varolan karakterlerdir sanırım sevgili escobar34. çünkü bir kaç tanesini şahsen tanıyorum ve bir kaç tanesinin özelliklerini aynaya her baktığımda görüyorum... hayal dünyasında yaşayıp, kafalarında kurdukları ütopyaya sımsıkı bağlanırlar. ve o ütopyayı arar dururlar hayatları boyunca... taaki yaşam bedenlerini terkedene dek... Saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
Özgürlüğünü arayan ADAM: escobar34 - 16.05.2003
Bu adam çok iyiydi,
saftı,hammadde gibiydi bazı konularda,
bildiği çok şey yanında,
bilmediği, yaşamadığı ufak şeyler de vardı.
fakat eksiklik değildi bunlar onun için...
Yetiniyordu ‘ Tek ‘lerle
fazlasını istemiyordu.
Tembeldi.
yine de bu adam tembelliğinin içinde
çok yaratıcı düşünürdü.
aslında düşüncelerine ulaşamayan insanlarla da
pek konuşmazdı.
Konuşmazdı..
Çünkü söyledikleri anlanmıyordu,
yormuyordu,anlayacağınız.
Birde bu adam O na eksiklik hissettiren insanı
aşağılardı.
yaşamı anlamsız bulduğu halde
arkadaşlarına ve sevgilisine kan kusturarak
yaşamı sevmemelerini de sağlayarak
mutlu olma çabaları yaratırdı görüntüde.
çırpınan ve bocalayan ,
ölümle yaşam arasında ip kuran bu kişilerin
mutsuzluluğu ona gizli bir haz verirdi,
ağır bir işaf ama öyleydi işte...
Bilemezdi ki,’her insan kusurludur’.
mükemmelliyetçiliği yüzünden
sevemezdi,tatlı ve basit şeyleri,
Sevemezdi.....
ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ARAYAN ADAM III
Sevemezdi,
çünkü korkardı...
Bağlanmaktan,ve bağlanınca kaybetmekten...
Sevdiğini hissetiğinde,
utanırmışcasına kaçardı düşüncesinden,
eksiklikti onun için...
Sevgi onun için bir lütuf değil de
külfetti ,korkuyordu ...
Özgürlüğü arıyordu, seviyordu özgür olmayı
Bu ne biçim sevmekti o zaman
özgürlüğü bulunca ,bağlanınca,
aynı şey olmayacakmıydı? ? ?
Kapatıyordu kendini,almıyordu,
hayır alıyordu da, vermiyordu.
sadece nesnelerini veriyordu. Bencillik....
Vermediği bir şey daha vardı.
O da Değer...
hakeden kişiye hakettiği değeri vermeyi bilmiyordu.
çok şey yapanla,ufak yapan aynıydı O nun için.
Bilerek yapmıyordu.Fesat değildi.
Ama buna rağmen ,
bu adam iyiydi.
Çekilmez bir insandı, fakat tanıdıkça ve verdikçe ,
alamadıkça anlıyordun nasıl biri olduğunu,
ama yok,.. tanıdığını zannettikçe tanımadığın,
çözemediğin yönü çıkıyordu.
bu da akıllıca ..çözüldüğünü anlayınca gidiş yolunu
değiştiriyordu...Bir labirent misali kişiliğinin noktalarını
birleştiremiyordun...
Ya pes ediyordun, ya yok oluyordun.
ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ARAYAN ADAM IV
Bu adamın bu yönlerinden başka
diğer güzel tarafları da vardı.
Yalan söylemezdi.
çok dürüsttü.
Ufku çok genişti,insanları aydınlatırdı.
temkinliydi,her konuda .
Yanlış karar vermezdi,hiç bir zaman
takdir edilecek bir taraf.
O erişilmez bir yüce insandı.
İhtiyacın varsa , cebindekileri hepsini verirdi.
üstündekileri verirdi.
iki taneyse birini verirdi.
Nesnelerini verirdi sadece
yoksa ne kendini ,ne düşüncelerini.
o iyi bir insan...
tanıdığım için pişmanlık duymadığım tek insandı.
O nun eksilerini bile seviyorum.
ve aşık da olabilirdim başkasını sevmeseydim.
Aşık olmasaydım sevgilime o da bana,
Bu adamı kaybetmek istemezdim..
ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ARAYAN ADAM V
Özgürlüğünü arayan bu adam,
bu eşsiz insan
gerçekten ‘İNSAN’...dır.
filozof gibi,düşünen ,az konuşan
ve kimi zaman duvar gibi....
hareketsiz,dingin,ruhsuz...
Kız arkadaşının anlattıklarına göre;
Yalnız bu adam onu seven insanlara kendisini
biraz açmadığı, vermediği için...garipti.
sevgilisi ve arkadaşlarını aç bırakıyordu.
oysa onlar ona bağlanmış ,
zayıf gördüğü güçlü insanlardı...
Kız bana psikoloğuna anlatır gibi çok şey anlattı:
Fakat bunlar özel di,yazmıyorum.
Bir kadın olarak belki feministçe düşündüm o an için.
yine de O adama yakın olmak için
O kızcağızın yerinde olmak isterdim
ki, bu adamı yakından tanımak , hissetmek,
bedenini yaşamak ...acı da çekmek...
ve bu şiiri daha da uzun yazmak...
Bu adam ne olursa olsun
güçlü olabilmek için
özgürlüğe ulaşabilmek için
Sevmeye zorlamalıydı kendini,
yada sevgisini saklamadan açmalıydı ki
özgürlüğüne araçlar edinsin.
Bir gün mutlaka.......
________________________________________
toplantı...: dioptre - 15.05.2003
cumartesi 4te orda olacağım.bu arada benden 3rd edition character sheet isteyen birisi vardı,cumartesi getirmemi istermi?
________________________________________
FRP'yi yaşamak...: Dura - 15.05.2003
Bizler, yani FRP dünyasına uzun süre önce girmiş olanlar, aslında pek memnun değiliz anlattığımız şeylerin filmlere ve belli bazı klişeleşmiş hikayelere benzetilmesinden. yıllar önce, yaptığımız işin özgünlüğü, rol yapmanın sonsuzluğu ile birleşince fantastik bir dünyanın kapısından içeri adım atarken bulduk kendimizi... o sırada kimse buna benzer bir filmin varlığından haberdar değildi... bizler o olmayan (aslında var..) dünyada dolaşmaya başladığımızda, o dünyanın yaratıklarıyla karşılaşıp kendimizi tanıttığımızda aslında bize pek de yabancı olmadıklarını farkettim. aslında hepsi beynimizdeki imgelerin birer yansımasıydı. olmasını istediğimiz dünyanın garip temsilcileriydiler... ve herkes için farklı olabilen bu fantastik dünyaya, birileri tarafından "aaa bu aynı x filmine benziyo..." veya "aa olm bu geçen gün okuduğum kitabın aynısı..." şeklindeki saçma sapan yorumlarını duyunca üzülüyorum. bu yüzyıllardır uzakdoğuda yapılan, dünyadan uzaklaşmak ve sonsuz evrene ulaşmanın sembolü olan meditasyonun modern bir versiyonu. buna böyle baktığınızda çok daha gerçekçi ve somut bir sonuç elde ediyorsunuz FRP'yi anlamak konusunda... saygılarımla... Dura ¥
________________________________________
FRP: DRAGONCAGATAY - 15.05.2003
Dijital dünya ile sinir sistemimizin birleştirildiği bir dünyada FRP' yi yaşamak.. Yada beyinden çıkan ve sonsuzluk içinde yayılan enerji dalgalarının mekan içinde maddeye dönüştüğü gezende FRP' yi yaşamak. Ya da uyku halinde birinin bilinç altına belirli bir grup olarak sinir sistemi- düşünce bileşeni ile paralel port olarak bağlanıp FRP' yi yaşamak.. Kimisi size MATRIX' i, CELL' i, JOHNNY MNEMONIC kimisi de size DRAGON serisini çağrıştırıyor olabilir. Bütün bunlar kurgulanmadan önce ben bunları kafamda yaşıyordum, o zamanlar film değildi bunlar.. Enerji bir şekilde maddeye dönüşüyor bizim beklediğimiz İZAFİYET teorisi şeklinde olmasa bile gerçekleşiyor.. MU ve ATLANTIS bunu yakalamıştı, FRP o zaman bir yaşam öğretisiydi.. Bu gücü hissedenler ileride sadece kendi kaderlerini değil buna bağlı yaşamlarıda etkileyecek..
________________________________________
penceredeki gölge...: Dura - 14.05.2003
gece yarısını biraz geçmişti... açık pencereden esen serin rüzgar odanın içine dolup ürpertti genç kadını... kalkıp pencereyi kapattı... yine uyuyamamıştı... gözlerinin altındaki siyah halkalara bir yenisi daha eklenecekti bu gece. son günlerde paranoyası her geçen gün artmış garip sesler duyar olmuştu. bu sesler kafasının içinde yankılanıyor ve delirtiyordu onu. karanlığın içinden gelen fısıltılar, ayak sesleri, defalarca tekrarlanan garip kelimeler... bunları duyduğuna kimseyi inandıramıyordu. en yakın dostları bile uzaklaşmıştı onun bu "deli" halleri yüzünden. uyuyamıyordu... uyumak istiyordu ama beceremiyordu... dizlerini göğsüne çekmiş yatağında otururken yine bir ayak sesi geldi koridordan. tak tak tak tak tak tak... gözleri faltaşı gibi açıldı. ayak sesi yaklaşıyordu. birden durdu... ve sonra uzun bir sessizlik...... dakikalar geçti. sonra bir rüzgarın ensesini sıyırarak geçtiğini hissederek ürperdi. oflayarak pencereye döndü kapatmak için... ama hayır pencere kapalıydı. kadın "hayır... yeter artık defolun başımdan...!!" diye inledi. gözleri kocaman açılmış, bir sağa bir sola çeviriyordu başını "defolun...!!" diye bağırdı tekrar. kalkıp teybi açtı ve sesini yükseltti. sezen aksu hüzünlü aşk şarkılarından birini söylüyordu... hızla koridora çıktı, ışığı açıp ilerledi. sezen bağırıyordu yatak odasından "...sazlarım vardı, ırmaklarım vardıı.." kadın ilk kez korkusunu arıyordu yüzleşmek için. onca aydan sonra ilk kez korkusunun üzerine gidiyordu. her odayı tek tek dolaştı. perdelerin arkasını, dolapların içini, heryeri aradı. derin bir nefes aldı ve "buraya kadar" dedi içinden korkusunu yenmişti. bir daha beyninin ona oyun oynamasına izin vermeyecekti. muzaffer bir komutan edasıyla son girdiği odadan çıkıp ışıkları kapatarak, koridordan odasına yöneldi. bu arada sezen susmuş, teyp durmuştu. odasına girdi. ve yatağın üzerinde duran garip silüeti görerek bir çığlık attı. silüet ona doğru bakmaktaydı kararmış gözleriyle. gözlerinden garip bir duman çıkıyordu baktıkça. ve yatağın üzerinde süzülüyordu. kadın titremeye başladı yine. silüet o garip dilde bir şeyler söylemeye başladı kadına doğru bakarak. kadın dizlerinin üzerine çöktü. silüetin garip sözleri kadının ruhuna işliyordu. "kimsin sen...?" diye inledi kadın. silüet gürledi "bu hafta yine gitmemişsin CC FRP grubunun toplantısına... farkında değilmisin, hergün eriyorsun bu düzeni bozulmuş dünyada, tam bir kurtuluş yolu bulmuşken niye itiyorsun onu elinin tersiyle... toplnatılara gitmedikçe görmeye devam edeceksin beni. gidip o toplantılara katılarak ruhunu dinlendirmediğin sürece benden kurtulamazsın. bu hafta scholskyz deli'de (sahilde migrosun karşısı) olacaklar. saat 16:00 da toplanıyorlar. git ve orada ol... kendini biraz düşünüyorsan..." kadın bayılmıştı. kara silüetin yüzünde garip bir gülümseme belirdi. ve yavaşça pencereden süzülüp gitti. yeni kurbanlarını aramak için... :) ¥
________________________________________
......wheel of time......: uykucu - 12.05.2003
wheel of time in cevirisinin yapıldıgı haberleri geliyordu uzun suredir ve ilk cilt cıktı...kacırmayın...
________________________________________
:(: Arkon_Darksoul - 12.05.2003
Gelmeyi çok istiyodum ama olmadı siz orda oyunun zevkini çıkarırken ben çalısıyordum artık haftaya görüşürüz take care all
________________________________________
: dioptre - 11.05.2003
çok saol walla duracım.hastaneden taburcu oldu dün.onun yanındaydık yani.teklif içinde saol.bi problemi yok şimdilik...saygılarımla...
________________________________________
: Dura - 11.05.2003
haftaya affetirirsin kendini artık... bu arada anneannen için üzüldüm. umarım ciddi bi sorun yoktur. yapabileceğimiz bir şey varmı.? elimizden ne gelirse... gerisini takma kafana. oyun herzaman olur. en önemlisi sağlık. geçmiş olsun diopçum... ¥
________________________________________
özür...: dioptre - 11.05.2003
dura özellikle senden özür diliyorum toplantıya vede oyuna katılamadığım için.ama annanemin rahatsızlığından dolayı cumartesi apar topar izmite gitmek zorunda kaldım.daha yeni girdim eve.ama bu hafta toplantı olacaksa annanem bile durduramaz artık beni. =) ayrıca bu suikastde bi hırsıza ihityacınız vardı.neyse artık gelecek oyunlarda bi tane hırsızınız olacak... saygılarımla....
________________________________________
ne...!?: Dura - 11.05.2003
bu ses uykucuya ait olabilirmi...? :)
________________________________________
.....: uykucu - 11.05.2003
dayanin az kaldi geliyorum...
osiris rahibi demek...siz benim korkulugumu gorun bakalim sonra ne diyeceksiniz...
________________________________________
oyun ve toplantı...: Dura - 11.05.2003
katılım herzamanki gibiydi. 5 kişiydik. klasikleşen bir şekilde yine geleceğim deyip gelmeyen arkadaşları bekledik bi yarım saat kadar. artık alıştığımız üzere, gelmemelerine pek de şaşırmayarak oyunumuzu oynadık. uzun zamandır eğlenmediğim kadar eğlendim bu sefer. çok eğlenceli (geyik ve makara dozu fazla) oldu. karnım ağrıdı bi ara gülmekten :) güzeldi yani... hikayesi farklıydı bu sefer. koca bir düşman ordusu kampına girmek zorunda kaldık. gerçi suikast yapmak bizi bozar ama dünyanın geleceği buna bağlıysa yapacak pek bir şey kalmıyor. tüm grup üyeleri ayrı noktalardan kampa girdi. ben fazla bi zorluk çekmeden (yerde kanlar içinde yatan 4-5 osiris muhafızını saymazsak) kampın merkezindeki asıl hedefimiz olan karanlık osiris rahiplerinin çadırlarına ulaştım. gerçi orada biraz tantana çıktı ama suikasti başarıyla gerçekleştirdik. aman sakın yanlış anlaşılmasın. rahibi uyardım: "kalk eeyy karanlık osiris'in aşağılık yardakçısı..! kalk ve tanrını inkar et. çünkü bu son şansın..!" diye gayet karizmatik bi uyarıda bulundum :) ama arkadaş bana koca bi warhammer savurarak karşılık verince, benimde, two handed long swordum la kendisini usulca ikiye bölmekten başka şansım kalmadı ;) e günah benden gitmiş ama dimi :) yalnız ufak bi sorun var. buraya kadar bi sorun yokta. bunca gürültü çıkardıktan sonra adamlarımız kampın ortasından nasıl kaçacak.? walla bende bilmiyorum. çünkü oyun tamda burda bitti... devamı haftaya (dizi gibi oldu) :) gelen gelmeyen herkese teşekkürler. ayrıca sevgili DM miz Sarp'a da teşekkürler. uzun zamandır böyle eğlenmemiştim.. saygılar & sevgiler... Dura ¥
________________________________________
istek: Baccata - 10.05.2003
Ben isterim valla o 3rd edition character sheetinden zahmet olmassa. Bu arada neden second edition oynuyos acabagı ki? Hani bişi var da ben mi bilmiyorum babında
________________________________________
istek: Baccata - 10.05.2003
________________________________________

Toplantı: Ceyhun - 10.05.2003
Üzgünüm arkadaşlar fakat yarın aranızda olamayacağım :(
________________________________________
yarın...: Dura - 9.05.2003
yazmasada gelecek olanlar var. sanırım 7-8 kişi civarı oluruz. zarlar ve karakter kağıtları için korkmayın herşey kontrol altında :) bu arada 2.edition oynayacağız. bakalım bi cumartesi gelsinde... bu arada conrad'ı da buralarda görmeyeli epey zaman olmuştu... özlemişiz kardeşim. gözden ıraksın ama gönülden değil :) yarın görüşmek üzere... Dura ¥
________________________________________
Yıldızlar daima yüksektedir, dilekleriniz onların üstüne olsun!: coni2k - 9.05.2003
Günlük hayatın koşuşturmacaları içerisinde bazen unutuveriyor insan hayallerini. Bu güzel haberleri duyunca canlanıyor ruhum yeniden, hatırlamaya başlıyorum o eski günleri... ve teşekkür ediyorum benimle beraber o yolları yürüyen herkese. Sağolun varolun 1 kez daha :) cumartesi günü bende orda olacağım. Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
toplantı...: dioptre - 8.05.2003
ne demek duracım.ne zaman istersen yani.cumartesi ben ordayım.ama bitek ikimiz olmayız inşallah.walla bizden kimse yazan yok buraya.sanki özelden konuşuyoruz gibi oldu.biraz yazışalım arkadaşlar yani olmuyo böle ama...bu arada benim character sheet falan yok ortalıklarda.yeni bi tane yapmak lazım gerekecek herhalde.bide bu arada hangi rulelara göre oynayacaz?bende 3'ün özel char sheetleri var.istek olursa fotokopi ile çoğaltabilirim yani daha kolay olur.3 ile ilgili herşey var bende.istek olursa getiririm cumartesi günüde.cumartesi görüşmek dileğiyle.saygılar...
________________________________________
güzel haber :): Dura - 8.05.2003
sevgili baccata'nın da katkılarıyla cumartesi akşamı için DM ayarladık. mekan yine bağdat caddesi FRIENDS CAFE (Madonun yanındaki sokaktan aşşaa. biraz yürüdükten sonra sol tarafta kocaman cafe) yapılacak çok şey var... saat 16:30 civarı. vaktinde gelirseniz seviniriz... görüşmek dileğiyle. esen kalın efenim ;) ¥
________________________________________
oooouuu sağol diopçum :)): Dura - 8.05.2003
walla yüzümde bi gülümseme belirdi yazdıklarını okuyunca. sağol ama ben oynamayı tercih ediyorum :) DM lik bana uzak... ama bakıyorum, bu akşam bi mekana gidicem. DM bile bulabiliriz bi ihtimal. uyarsa mesaj atarım bu akşam... sevgiler... ¥ Dura
________________________________________
kedar..: dioptre - 7.05.2003
"dağları özledim dura.." =) dm ihtiyacınız için bi arkadaşım var ama kendisi bu aralar öss'ye kastığı için gelemez.ama dm arkadaşı olan birileri varsa lütfen buraya mesaj atsın gerçektende oynamak istiyorum artık bende.resmen frp aşerdim yani anlıyacağınız.eminim benle aynı duyguları taşıyanlar vardır.ama genede koskoca grupta bi tane dm olmasıda garip yani.ama dmlik kolay deildir tabi yani.dura sen o kadar güzel yazılar yazıyonki walla kendimi masada oynuyo sanıyorum internet üzerinden.zaten ilk gruba geldiğimde sen zannetmiştim dm'i.sen olsana..
=)
________________________________________
kader...: Dura - 6.05.2003
buluşulan yer neresi olursa olsun ister bir taverna yada han isterse yol üzerinde yıkık bir tapınak. önemli olan yola duyulan istek ve özlemdir. Bilbo'nun sözlerini hatırladım nedense "dağları özledim Gandalf..." kitabı ilk okuduğumda onu anladığımı sanmıştım. aradan uzun yıllar geçti ve ben her geçen yıl daha iyi anladım efendi Bilbo'nun dağlara, uçsuz bucaksız yollara duyduğu özlemi... bunu ancak çeken bilir... o yolları bir kez arşınladıysan, o dostluğu ve kardeşliği bir kez hissettiysen, yaban'ın kokusunu bir kez ciğerlerine çektiysen artık sıradan bir insan gibi oturamazsın evinde. çünkü yaşadığın onca macera seni yalnız bırakmaz hiçbir zaman. dağlar ve yollar çağırır seni ve sen o yola tekrar adım atana dek huzur bulamazsın... oooff herneyse... bak daraldım yine... lakin şu an dağların çağrısına rağmen evimdeyim :) sanırım uykucu kardeşimiz bu hafta da gelemeyecek önümüzdeki hafta da... bu bir DM sıkıntısı içinde olduğumuzun göstergesidir. eğer DM arkadaşlarınız varsa (CC üyesi olsun yada olmasın önemli değil) katılsınlar toplantılarımıza. ilerleyen zamanlarda, gruplar ve aktif üyeler çoğaldıkça yeni gruplar oluşacak zaten... o yüzden DM ihtiyacı bilinen bir şey. hem bizi bu bir kaç hafta oynatır hemde ileriye yatırım olur... bilgilerinize... Dura ¥
________________________________________
...: dioptre - 5.05.2003
taburemde oturuyorum,elimde o civarın en iyi biralarından bir kupa dolusu var.gündüz vakti çok bunaltıcı,akşamlarıda bi o kadar serin.etrafımda bi sürü masa vede bi sürü insan var.bütün tavernada tek yanlız oturan benim.aralarından bazılarının bana tiksinerek baktıklarını biliyorum.haklılarda aslında .hırsızların fazla dostu olmaz.ama ne güzeldi eski zamanlar.kendi arkadaşlarımla macera peşinde koşardım.ama şimdi hepsi gitti ve yanlız kaldım.bi yudum daha içiyorum kupamdan.biradan dolayı yanaklarım kızarıyor.içimdeki şeytan hırsızlık yapmamı istiyor.ama şu anda hırsızlık yapmak istemiyorum.sadece tekrar eski günlerdeki gibi arkadaşlarımla maceralar peşinde koşmak istiyorum.bi yudum,bi yudum daha.kupa bitti.kupanın dibine bakarak tekrar tekrar anımsıyorum eski günleri.içimde özlem duygusu kabardı iyice.sandalyemden iniyorum.etraftaki insanlar elerini cüzdanlarına ve değerli eşyalarına götürüyor.istemsiz bi şekilde sırıtıyorum hepsine doğru.buçukluk olmama rağmen insanlar benden çekiniyor.kenimden gurur duyarak bardan dışarı çıkıyorum.arkama bakıyorum ve tekrar sırıtıyorum.önümde yeni maceralar ve yeni arkadaşlar olduğunu ümid ederek yeni bir taverna aramaya koyuluyorum...
________________________________________
hmmm...: Dura - 4.05.2003
pencereden dışarı bakıyorum... ağacın dalları savruluyor rüzgarda... bunaltıcı bir günün gecesinde esen serin rüzgar peceremden içeri giriyor. kahvemin dumanına dalıyorum bir süre... rüzgar dumanı savurarak dağıttığında geri dönüyorum dünyaya. bu birkaç saniyede nerelere gitmişim. bazen bu dalgınlık ve hayalcilik başıma dert diye düşünsem de genelde severim böyle dalgın olduğum zamanları. standart hayat içerisinde düşünmeye fırsat bulamadığım şeylere zaman ayırıyorum bu şekilde... herneyse, selam herkese... yeni bir hafta ve yine iş, yine sıkıntılı günler. taa ki cumartesiye kadar. evil oynatmayı düşünen kardeşim; bu hareket cesaret ister ve cesareti sevmişimdir herzaman. gel elbette. hiçbir problem yok. buluşma yeri konusunda Marakeş en son düşüneceğim yerdir artık. çünkü anormal bir insan kalabalığı var Dioptre. yine de ilgin ve mekan desteğin için teşekkürler. bize daha tenha ve huzurlu bir yer uygun olur. önerilerinizi bekliyorum bu cumartesi için. bende bakınacağım uygun bir yerler. sizde düşünürseniz ve önerirseniz sevinirim. ve Dioptrecim son bi not; burası herhangi bir grup sayfası değil. farketmişsindir. burada geyik muhabbeti olmadı hiçbir zaman. olmayacakta. günde 30 mesajımız yok belki ama okuyup, FRP yi tanımak isteyenleri ve bu işle ilgilenenleri çekecek şeyler olacak burada. bunun olmasıdır çabam... yazılarını bekliyorum. iyi bir hafta geçirin arkadaşlar. insanlara aldırmayın. ne derlerse desinler. sürüden ayrılanı kurt kapar mantığıyla mezbahaya götürüldüklerinin farkında değiller hala. :) iyi haftalar. Saygılar Sevgiler... Dura ¥
________________________________________
...: dioptre - 2.05.2003
beyler ben hergün net'e girmeme rağmen fazla mesaj atma gereği görmediğimden dolayı katılmıyorum clubcadde gruplarına.bu sefer atma gereği duydum.bi dahaki buluşmalara kesin gelicem.çünkü artık bende sıkıldım hep aynı şeyleri yapmaktan.birazda frp'ye olan hasretim arttıda diyebiliriz.bi dahaki bütün grup toplantılarına benide ekleyin.marakeşte yapmışsınız galiba geçen toplantıyı okuduğum kadarıyla.ben her cuma,cmrtsi ve pazar marakeşteyimdir.marakeşin ortamı çok güzeldir.ama bazende kalabalıktan dolayı çekilmez.eğer ayarlamamı isterseniz marakeşi ben ayarlarım kalakbalık vede müzikten biraz kesebiliriz yani.ama sadece oturup yer işgal edersek fazla bi izin alabilceğimizi sanmıyorum.bişeyler alıcaksak(içicek,yiyicek vs...) o zaman daha verimli bi sonuç elde edebiliriz.masaların düzeni istenildiği gibi ayarlanır vede bizim olduğumuz bölüme dokunulmaz.mesela her hafta sonu aynı saatlerde istediğimiz bi bölümü kapatırız vede istediğimiz kadar orda oturup frp'den bıkana kadar oynayabiliriz.tabi eğer bıkarsak. =) saygılarımla...
________________________________________
konusuz: Baccata - 2.05.2003
Valla 10 seneyi asan bi frp tecrubem var, chaotic evil oynatabilirsen gel oynat diyebilirim sana,anca saygı duyabilirim ,ama her yigidin harcı degildir yane :)
________________________________________
: Arkon_Darksoul - 2.05.2003
bidahaki toplantida bende katilicam araniza ben arkonun kardesi oluyorum sorun olurmu ama chaotic evil oynamayi dusunuyorum olmazsa ordayim...
________________________________________
düşündümde...: Dura - 30.04.2003
aslında niye kasıyorum ki bu kadar... bak yine ses soluk çıkmadı bu iki günde kimseden (herzaman takip eden dostlardan bahsetmiyorum, üzerinize alınmayın. sürekli beraberiz zaten onlarla her buluşmada.) geçen hafta desen yine bizbizeydik. ve ben bu toplantılar için herseferinde başka dostlarımı, sevdiklerimi ekiyorum... emin olun büyük bir sevinç ve istekle... fakat insan bazende emeğine bir karşılık bekliyor. ben göremiyorum... ve bu yüzden bu haftaki toplantıyı İPTAL ediyorum... sevgili baccata, arkon, uykucu(zati işi varmış), coni ve ceyhun. bu seferlik böyle olsun... isteyen varsa söyler önümüzdeki haftaya... sonrası Allah kerim... zaten uykucu gelemeyeceğinden oyunumuz bir kaç hafta ertelendi... gelip "yaw kardeşim iyi de bak bizde burdayız. bizde varız." diyen de olmadığına göre kasmanın alemi yok... cuma cs de görüşücez nasıl olsa. her zaman birlikte... Tanrı sizinle olsun... Dura ¥
________________________________________
: Dura - 29.04.2003
evet hanımlar ve beyler. sevgili kardeşim uykucunun gelememesi bizi DM siz bıraktı ama idare edeceğiz artık bi kaç hafta. yerin dolmaz uykucu :) (DM ye yağ çekmek lazım arada bir) bu hafta 16:30 da FRIENDS de toplanıyoruz cumartesi günü. geçen hafta MARAKEŞ i denedik ama mahşeri kalabalıktan bir hayli rahatsız olduk. o yüzden FRIENDS i seçmek yine en mantıklısı... gelebilecek olanlar burada bunu yazsınlar lütfen. veya özele mesaj atsınlar. kadroyu bilmek iyi olur. Tanrı sizinle olsun. Dura ¥
________________________________________
kotu haber...: uykucu - 29.04.2003
buyuk ihtimalle onumuzdeki ay ortamda olamıyacam...les sınavı+metucon+aile ziyareti+sınav+ortu+bocek hesabı...
________________________________________
karanlık bir gece... ve kamp ateşi sohbeti...: Dura - 27.04.2003
"ne güzel uyuyor" diyerek iç geçirdi Dura. gece yarısını çoktan geçmişti. uykuya dalmış olan savaşçı aziza'ya bakarak yaşadığı son bir kaç günü tartıyordu kafasında. gecenin karanlığında çıtırdayarak yanan ateşe çevirdi başını. yanında oturmakta olan Arkon "siz güneyliler garip insanlarsınız. bağnaz görünürsünüz ama bir bilge gibi susup düşünürsünüz uzun uzun..." dedi Dura'ya. adamın düşünceler içinde olduğunu ve kendisini duymadığını farkederek sustu. omzuna yavaşça dokunarak "hey... ne var aklında..?" "hiç... hiç birşey kardeşim..." bir kaç saniyelik bir sessizlikten sonra "yaran nasıl Arkon..? o hapisanedeki arbedede sana gelen darbe için üzgünüm. fakat karanlık olduğu için..." birden sustu "sence ölmüşlermidir..?" bu soru karşısında başını salladı büyücü. "bilemiyorum Dura... öyle olmamasını dilerim" dedi. Dura sesindeki titremeye engel olamadan "böyle olmamalıydı.. ben böyle olmasını istemedim. ama muhafız birden kılıcı çekince... belkide kaçmak iyi bir fikir değildi..." diyerek arkasındaki ağaca yaslandı. derin bir iç çeken Arkon "belkide kardeşim. belkide hiç kaçmamalıydık. ama artık bunun için çok geç..." dedi. Dura başını yıldızlara kaldırarak "belki o yüzbaşının araştırma teklifini en başından reddetmeliydik. devlet işlerinden hep nefret etmişimdir zaten... ama kararı ben vermedim. aziza istedi bunu... tamam paramız yoktu belki ama... başımıza açılan işlere bir bakıyorum da... oooff canım sıkıldı yine..." dedi adama. sonra uzun bir sessizlik... en sonunda Arkon bozdu sessizliği. "ne zamandır tanıyorsun onu" dedi uyumakta olan kızı göstererek. "bir kaç hafta" diye cevap verdi Dura "yalnızca bir kaç hafta... sizin bu güvenli ülkenize gelene kadar uzun bir yol kat ettim ve başıma hiç bir felaket gelmedi. fakat güvenli ülkenizin güvenli ormanında bir kaç hafta önce dinlenmek için durduğumda, sizin pek bi uygar haydutlarınızın saldırısına uğradım." dedi küçümser bir tavırla. "beni Aziza kurtardı. o olmasa çoktan ölmüştüm sanırım. ve dostum biz bağnazların bazı kuralları vardır. eğer biri senin hayatını kuratarırsa, onu benzer bir felaketten kuratarana kadar gözetmen gerekir..." dedi Dura. Arkon gülümsedi. "tamam tamam kızma..." dedi gülerek. ormandaki sesler ve ateşin sesi birbirine karışıyordu. ateşin kıvrılarak dans edeşini izledi iki adam. dakikalar sonra "ölmemişlerdir değilmi..." diye sordu tekrar Dura. Arkon adama dönüp "Umarım..." dedi ve battaniyesine sarılarak uzandı ateşin yanına. fakat Dura uyuyamadı... tekrar ağaca verdi sırtını. yıldızlar parlaktı... ormanı dinlemeyi severdi... saatler sonra uykuya daldığında dayandığı ağacın üzerinde şarkı söyleyen baykuşu sesini belli belirsiz duydu... şafak sökmek üzereydi....
________________________________________
cumartesi akşamı üzerine...: Dura - 27.04.2003
öncelikle hoşgeldin ssleepless. cumartesi üzerine bir kaç şey söylemek gerekirse; aslında beklediğim (burada "beklemek" kelimesi umut etmek veya hayal kurmaktan öte somut şekilde geleceğim diyen arkadaşların bende bıraktığı pozitif beklenti anlamındadır)kadar büyük bir kalabalık olmadık. herzamanki oyun grubumuza "arkon darksoul" un katılmasıyla standard bir oyun grubundan öteye gidemedik. zaten biz sıklıkla toplanıp bu oyunu oynuyoruz arkadaşlar. benim amacım siz bu oyunu öğrenmek ve tanımak isteyenlere ulaşmak. ama sadece benim çabam yetmiyor. sizdende olumlu yaklaşımlar almalıyım ki bir yerlere varabilelim. herneyse... cumartesi akşamı oynadığımız oyunun özetini benim oynattığım güneyli Dura nın ağzından dinleyeceksiniz yukarıda. bilen arkadaşlar oyuna dahil olmak için kendilerine ve olaya uygun karakterleri ve backgroundları düşünmeye başlasınlar şimdiden. bilmeyipte içinde, bizimle birlikte bu uzun yolda yürümek için ilk adımı atmak isteyenlerse cumartesi günlerini boşaltmaya çalışsınlar. hepimizin işleri var biliyorum. ama elinizden geleni yapın... saygı ve sevgilerimle... Dura ¥
________________________________________
Cadde :): Ceyhun - 27.04.2003
Olayı sadece cadde olarak düşünme. Senin düşündüğün tarzda tipler yok merak etme. Sende katıl aramıza ve kötülüklere karşı bir güç olalım.
________________________________________
slm...: ssleepless - 27.04.2003
öncelikle bi msj geldi kutuma bu msj ı kim yazıysa muhteşem bi yazı tebrik ederim.Kusra bakmayın ama açıkçası cadde ortamından FRP ci çıkacaını tahmin etimyorudm.Hoş bende çok sağlam sayılmam ama sanırım yanıldım...Neyse ben Ali Şefizade nam-ı dier sleepless aranıza katılmaktan gurur duyacağım.Yapacağınız organizasyonlarda bana da yer versa çok bahtiyar olacağım!
________________________________________

Luniz: Ceyhun - 25.04.2003
Kendi adıma konuşmak gerekirse ben söyledim zaten nerede bu Luniz diye :)
________________________________________
Luniz hangi cehennemde dienlere: Luniz - 25.04.2003
basit bi yanıtı var.. ASKERDE :) bilenler bilmeyenlere anlatsın..

14 ayım war daha malatya dayım.. hepinize ii oyunlar.. burda deli fr cevirioz.. kitle kurduk lol :)
cebim açık bilginize..
________________________________________
Druidler, Bardlar, Thiefler, Halflings...vs: Dura - 25.04.2003
bu ve bunlar gibi karakterler olursa grupta, elbet daha zevkli olacaktır oyun... bunun dışında günlük fikrin çok hoşuma gitti. ve yarınki oyundan itibaren kendi adıma uygulayacağımı söyleyebilirim. karekter sheetlere de bi bakiyim olucaktı bende... genel olarak toplantı mekanına bir itiraz olmadığına göre sorunsuz bir şekilde MARAKEŞ Cafede toplanacaz diye düşünüyorum. gelebilecek tüm arkadaşlar sağlam bir oyuna hazır olsunlar ;) lakin kılıçlar çekilmiştir artık... yarın görüşmek dileğiyle... Dura ¥
________________________________________
...: Arkon_Darksoul - 25.04.2003
Cumartesi günkü oyuna benide ekleyin ordayım!
________________________________________
Biri bard demis: Baccata - 24.04.2003
Uykucu bard demissin hemen atlayayım dedim,ben bard oynatacagım zaten, lakin true natural oynarım onu da belirteyim. Bu arada bu hafta gelemeyebilirim cunkum ankarada olabilme sansım var ama gecen hafta gorduklerimden sonra anladım ki cok ozlemisim frp yi, oynayalım da oynayalım(bir nevi sen ola dugun sen ola)
________________________________________
WhiteWolf...: MessiahOfDune - 23.04.2003
kitap olanda neler var önce öğrenelim bakalım?
________________________________________
dura....: uykucu - 23.04.2003
birde cumartesi karakter kagıdı getirirmisin 10 tane filan,cunku statları tam anlamıyla olusturalım aslında,sonra sınıflar hakkında herkese tam bir bilgi verip maceraya o sekilde devam edelim,bu hafta o bilgiler cok yuzeysel kaldılar...
________________________________________
aslında...: uykucu - 23.04.2003
dura mumkunse oyunda o gun yasananları burada bir gunluk formatında yazalım...boylece kahramanların gunlugu gibi birsey olustururuz,gelemeyenler oradan takip edebilirler gelismeleri...
________________________________________
bence...: uykucu - 23.04.2003
bence oyuna savasci buyucu rahip vs gibilerinin yanında asıl bir bard lazım...ah nasıl guzeldir chaotic neutral bard oynamak...kamp atesinin etrafında hiyakeler anlatmak insanlara,guzel bir lady e bir ask sarkısı soylemek...yada bir thief olmak...tabii bir dm olarak yapılacak kıyaklarda cabası :o)
________________________________________
ww: uykucu - 23.04.2003
ww hakkında kitap isteyen hangilerini istiyor bakalım???
________________________________________
tamam...: uykucu - 23.04.2003
ben buyuk ihtimalle 4de cıkıp 4.01de orada olurum,dersim rexxin oradaki dominosun hemen yanındada :o) erken gelen olursa bana haber versin kapıda karsılıyım,bir cay ikram ediyim,frp hakkında ufak bir vaaz veriyim...
________________________________________
mekan hakkında bilgi...: Dura - 23.04.2003
bu cumartesi kadıköy marakeş cafe deyiz... bilmeyenler için tarif; rexx sinemasından aşaa doğru inilir. fazla yürümeden solda hemen göreceksiniz. MARAKEŞ tabelası olan cafeye girilir. ve mümkünse saatlerimizin 16:30 olmasına özen gösterilir... görüşmek dileğiyle... Dura ¥
________________________________________
oyun hakkında bilgi: Dura - 23.04.2003
oyunumuz D&D kurallarına göre oynanıyor ve bu dünyada geçiyor. şu anki başlangıç grubumuz 6 kişi (ikisi dahil olamadı ama... :) ) sanırım oyunda sağlam büyücülere ve savaşçılara ihtiyaç var. çünkü ormanda bana saldıran 3 çapulcu barbarla uğraşırken (biri öldü diğeri komaya girdi...) yerde buldum kendimi. bana yardıma koşan arkadaşlar olmasa büyük ihtimalle ölmüştüm. daha tanışma fırsatım olmadı kendileriyle. çünkü en son hala baygındım... beni tedavi edip yaralarımı sarmışlar sağolsunlar :) quest hakkında dura'nın bir bilgisi yok yalnız başına dolaşan bi adam çünkü. öğrenicez inşallah beni kurtaran arkadaşlardan. ama dediğim gibi acil olarak sağlam savaşçı rahip büyücü vs aranıyor... umarım vardır bu çevrede :) ¥
________________________________________
WhiteWolf...: MessiahOfDune - 23.04.2003
Aranızda WhiteWolf settingslerine ait 2.nd edition GM's yada players hand book'una sahip olan varmıdır?
________________________________________
oyun hakkında: MessiahOfDune - 23.04.2003
Selamlar yeni başladığınızı söylediğiniz oyunu hangi dünyanın kuralları içerisinde oynuyorsunuz?ve grup kaç kişilik biraz bilgi verirseniz sevinirim.Keyifli günler..
________________________________________
Baslanan oyunun konusu hakkina bilgi: TheEnd - 23.04.2003
19.4. de basladiginiz oyunun konusu hakkinda buraya da bilgi verebilir misiniz. Cumartesileri calisip toplantilari kaciran arkadaslar icin takip kolaylasir. Bir gun cikip geldiklerinde oyuna daha yakin bir yerde olabilirler ne dersiniz? Tabi bu gruba ben de dahilim:)
________________________________________
yine kaçırdım :(: Arkon_Darksoul - 21.04.2003
bu hafta pazar toplanalım izin günüm nekadar bencilim deilmi :)
geçen hafta geziye gelmiştim ama dura dan başka kimse yoktu gruptan bu hafta sonu görüşmek dileğiyle...
________________________________________
Üzgünüm: Ceyhun - 21.04.2003
Sizinle daha fazla kalıp oyun a devam etmek isterdim ama gitmem gerekiyordu. Ama gecee süperdi yaaa. Serkan sende orada olacaktın da görecektin pop u :)
________________________________________
merhaba: hülya - 21.04.2003
cumartesi günü zeki hayal güçleri son derece gelişmiş konuya hakim frp ilgilieriyle tanıştım hatta bir mini deneme bile yapabildik benim için hoş bir paylaşımdı sevgiler
________________________________________
yürünecek yola dair...: Dura - 21.04.2003
19/04/2003 akşamı yapılan toplantıya gelen tüm dostlara teşekkürler... somut ve kesin bazı adımlar atıldı sonunda. yürünecek yola dair... bundan itibaren artık daha belirgin yolun devamı. bulanık kısım nispeten aşıldı. artık tek ihtiyacımız yeni kazanmaya başladığımız inancımızı yitirmemek. "eğer bir yolda yürürken sık sık arkana bakıyorsan, başına kötü şeyler gelebilir. gözünü ufuktan, yolun uzaklarda gözden yittiği yerden ayırmamalısın" demişti bir yaşlı kişi bana. umarım artık hep ileri bakarız. yol ne kadar engebeli olursa olsun... Saygılarımla "Dura  ¥
________________________________________

Ölümsüzlüğün Simgesi : Ankh: coni2k - 19.04.2003
Bir ilkbahar akşamı yine yağmur yağıyor dışarda. Hüzünlü bir gezgin için güzel bir gün. Böylece gözünden akan yaşlar, karışır gökyüzünden yağan damlalara... Her ne kadar eşimi bulamamış olsam da ezelden beri severim yürümeyi. Kimi zaman çok yorgun hissediyorum kendimi, eskimiş ruhum ve yaşlanmış bedenim.. ama henüz değil, hala yapılacak çok işimiz var. Ödememiz gereken bir borcumuz.. Ankh'a olan borcumuz.. ve geldi gene yolculuk vakti, bakalım bugün bize kim eşlik edecek? -- Bir Gezginin günlüğünden alıntıdır.
________________________________________
kesin dimi bugun: calista - 19.04.2003
arkadaslar merhaba bugun kesin gidiliyor dimi friendse?ay cok heeecaliyim ilk kez frp oynucam:))neyse gorusuruz sevgiler sg(M)calista
________________________________________
haa bu arada...: Dura - 18.04.2003
friends cafe ye bi tarifte benden... cadde mado'nun yanındaki sokaktan girilir. aşşaa dooru baya bi yürüdükten sonra, soldaki bir sokağın başında "FRIENDS" diye kocaman bi tabela görülür ve derhal içeri dalınır. hemen üst kata çıkılır. işte ordaki kafayı yemiş ve FRP ye dalmış bi kaç adam bulunarak meraba denir. cumartesi görüşülür... kendinize iyi bakılır... Dura ¥
________________________________________
: Dura - 18.04.2003
gelemeyeceğine üzüldüm trinity. bi daaki sefere inşallaa. fazla uzun bi ara olmıycak. herneyse çoğunuzun orada olacağınıza sevindim. yarın görüşmek üzere dostlarım. Dura ¥
________________________________________
: TRINITY - 18.04.2003
ooooffff, ya sanki grubun tekrar toparlanması için popomu yırtan ben değilmişim gibi bu 2. toplantı ve ben yine gelemiyorum...(valla baccata'cığım, senin tahmin ettiğin nedenden diil...) cumartesi günü şirketin de katıldığı bir fuara gidiyorum...CNR'da, bu yüzden yetişemeyeceğim :( katılamıyorum diye beni unutmayın noolur :((

taniquetil silverbreeze :)
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 18.04.2003
Sanırım serkan plaj yolu yazmak istedi fakat dili biraz sürştü :) Neyse arkadaşlar cumartesi görüşmek üzere :)
________________________________________
:o): uykucu - 17.04.2003
"play yolu" yazmısım...ama yinede "baraj yolu"na kıyasla daha az tehlikeli...
________________________________________
ben ben...: uykucu - 17.04.2003
tarif ediyim hemen...
kadıkoyden bostancıya gittigi tahmin edilen sarı dolmuslara binilir,sofere "play yolu" denilir (yanlıslıkla baraj yolu demiyelim,kotu tepkiler geliyor),sonra soforumuzun indirdigi yerde "nerde bu plaj" soku atlatılıp,karsıya gecilir,evet evet orda hemen iceri giden bir sokak bulunmaktadır,ordan iceri yurunur,iceri girdikten 30 metre kadar ilerde soldaki kaldırımda tehlikeli bir tas vardır o yuzden sıcrayarak gidiniyorsa dikkatli olunmalıdır,o tastan sonra devamlı saga bakınılır...evet iste friends tabelası gorundu bile...
________________________________________
cumartesi toplantısı: hülya - 17.04.2003
ok cumartesi görüşmek üzere friendsin tam olarak yerini yazabilirmisiniz ? iyi günler
________________________________________
...CUMARTESİ TOPLANIYORUZ...: Dura - 17.04.2003
alt satırları okumaya üşenen çok arkadaş var aramızda. oyüzden onlar için bir kez daha duyuruyorum. Cumartesi günü Bağdat Caddesi FRIENDS Cafe de saat 17:00 de buluşuyoruz. Mutlaka gelin...
________________________________________
yoğun adam :): Dura - 17.04.2003
yaw herneyse. önemli değil okadar. sen gel de bakarız bi çaresine... takma kafana... bu arada üzüldüm hakkaten yaa. bende bu akşam şööle gerine gerine bi yatarım şimdi. nasolsa kafam raat... heheueheee :)
________________________________________
oha...: uykucu - 16.04.2003
evet evet oha :o)

babası sana cumartesiye kadar olan plandan bahsedeyim...

isyeri -> cuma gununa kadar gelistirdigimiz platform revizyondan gececk testleri bitecek

okul -> haftasonu yapay zeka sınav soruları verilecek ve cevaplar pazar gecesi teslim edilecek. ayrıca kullanıcıyla karsılıkla dama oynayan bir program yazımına baslanacak

vs -> cumartesi kuzguncuka fotograf cekimine gidecek, aynı zamanda ogleden sonra gitar kursuna ugranıcak.

ama yinede birseyler ayarlamaya calısıcam,su sıralar vamoire unutun zaten tanıtım oyunu denilen birsey olsa olsa 2nd edition ad&d olur bence,o konuda bir calısma yapar gelirim...
________________________________________
cumartesi 5 gibi... :): Dura - 16.04.2003
uygundur kardeşim... koordinatlara gelinceee... ben eğer başka bir öneriniz yok ise FRIENDS diyorum yine. üst katı dış ortamdan ve içeriden bir hayli izole. bence uygun bir yer olur. bu arada serkancım cumartesi için bi senaryo hazırlarsan sevinirim. hem yeni gelecek arkadaşları hemen oyuna dahil ederiz hemde atarız üstümüzdeki pası şööle bi... vampir kanım kaynamaya başladı :) cumartesi görüşürüz... NOT: yer için başka bi öneri olursa her zaman değişebilir... ¥
________________________________________
dura: uykucu - 16.04.2003
baba su zaman ve mekan koordinatlarını acele belirtirsen deli mutlu olabilme ihtimalim cok kuvvetli...
________________________________________
.....: uykucu - 16.04.2003
koordinatları ve zamanı sole o zaman olm...(zaman cumartesi-5 gibi olsun)
________________________________________
propaganda :)): Dura - 15.04.2003
propaganda her zemin ve ortamda yapılacaktır hanımefendi :) ... işe yaraması hoşuma giti. yapalım tabi toplantıyı diycem ama geciktik biraz duyurmakta... herkes duyabilirmi bilmiyorum. sizlerde ulaşabildiğiniz arkadaşlarınıza iletirseniz daha kalabalık oluruz kanaatindeyim. ama isteyen arkadaşlarla toplanabiliriz.. bunun için özel bi toplantıya da gerek yok sonuçta. ben cumartesi müsaitim. gelip konuşmak, bu grupla ilgili fikir ve soruları tartışmak için müsaitim bu cumartesi. isteyenler burdan bildirsinler lütfen. ilk toplantıya gelen tüm kadro gelecektir sanırım. bu kadro bu oyunu daha önceden bilenlerden kurulu. hep birlikte orada olursak daha iyi olur sevgili ilk toplantı katılımcısı arkadaşlar :) gerçekten FRPyi çok merak eden ve oldukça ilgili bir grupla karşılaştım ağva gezisinde. daha detaylı konuşup anlatmak için buluşursak iyi olur... herneyse... fikir ve katılım durumuna göre hareket edilecektir dostlarım... Tanrı hepinizi korusun... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
AFTER DİNNER 5: grupadmin - 15.04.2003
Sıra geldi CLUB CADDE' nin geleneksel AFTER DINNER 'AD' serilerinin 5. sine... CLUB CADDE' ye yeni katılan arkadaşların eski üyeler ile kaynaşması için en güzel fırsat. Hafta içi işten biraz olsun uzaklaşmak için yeni insanlarla tanisip sicak sohbetler ve dostluklar kurmak icin tabi eglenmeyide unutmayalım ''AD 5'' aradiginz hersey....Ustelik tum içecekler %15 indirimli....
________________________________________
pisssst: uykucu - 15.04.2003
cumartesi toplanıyormuyuz?ama bu sefer daha erken bir saatte toplansak...hani mesela 5 gibi...
________________________________________
yeni bir uye...: uykucu - 14.04.2003
gozlerim yasardı valla...yapalım tanıtım toplantımızı bu cumartesi aksamı...
________________________________________
Yeni katılanlar&Toplantı: Ceyhun - 14.04.2003
Aramıza yeni arkadaşların katıldığını görmek çok güzel. Sevgili moderatör'üm hadi şu toplantı olayı için tekrar bir araya gelelim. Fakat bu hafta Cuma günü benim haberim olsun. L@n P@rty var ;)
________________________________________

merhaba: hülya - 14.04.2003
Dünkü Ağva gezisi sırasındaki propagandaya dayanamadım ve üye oldum :-) Benden başka yeni gelenler olduğunu düşünüyor ve yenibaşlayanlar için en kısa zamanda tanıtıcı bir toplantı düzenleneceğini umuyorum saygılar
________________________________________
alakasız bir parca ama...: uykucu - 14.04.2003
sandman nin yeni cildini aldım pazar gunu...ve buyulendim tek kelimeyle...hikaye ogrusu,anlatım...enfes ya...yani tek diyecegim okuyun bir sekilde...
________________________________________
: Dura - 11.04.2003
geziye bikaç günkaldı. karanlık bir ormanın içinde, gürül gürül akan nehirlerin kıyısında orcların izini arıyoruz. bi rivayete göre gezimizin duraklarından biri olan mağarada yuvalanmışlar. hep birlikte köklerini kazımaya gidiyoruz. gelebilecek olan arkadaşlar events'a mesaj atmayı unutmasın. ¥ Dura
________________________________________
: Dura - 10.04.2003
pazar günü gezideyiz. onun dışında bir şey yok... ¥
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 9.04.2003
bu cumartesi toplantı var mı
________________________________________
ormanlar, nehirler, mağaralar...: Dura - 9.04.2003
güzeell.. bir çentik atıyorum ozaman arkon darksoul :) evet arkadaşlar pazar günü gezi grubu ile beraber ağvada olacaz... harika bir doğa keşfi, zihnimizde canlanacak olan oyunlar için ilham kaynağı olur diye düşünüyorum. orman ve nehir kıyısında yürüyüş, mağara gezintisi... bize bir hayli malzeme çıkacak gibi :) gezinin genel ayrıntıları için anasayfaya göz atmanızı öneririm. 16:30 ile 19:00 arası küçük bir oyun yapabiliriz. hem eğlence hemde gezi grubundaki meraklı arkadaşlar için tanıtım olur. bakarsınız onları da çekeriz aramıza ? :) evet gelebilecek olanlar lütfen bildirsinler buradan... tabii events'a da mesaj atmayı unutmayın... ona göre organizasyon yapılacak çünkü... ¥ Dura
________________________________________
:): Arkon_Darksoul - 9.04.2003
pazar süper izinliyim o gün kesin geliyorum
________________________________________
Hay allah kacirdim ya: TheEnd - 9.04.2003
Bir haftadir mesajlari kontrol edemedigim icin toplantiyi kacirdim ya. Oysa cok istemistim. Ne cabuk karar verip hemencecik toplandiniz, ne kararlar aldiniz, napiyoruz? Merak ettim simdi. Bunu kacirdim ama herhangi bir oyuna varim beni de yazin arkadaslar. Saygilar
________________________________________
hmmm.. 166: Dura - 8.04.2003
166 olmuşuz... hoşgeldiniz arkadaşlar aramıza... pazar günü için işlerinizi ayarlayın... ağva da olucaz hep beraber... ayrıntıları yazıcam daha sonra... Dura ¥
________________________________________
SALLY: DRAGONCAGATAY - 8.04.2003
Toplatıdan erken ayrılsamda,o kısa süre içinde gelen arkadaşlarla FRP'ye olan ilgimi ve görüşlerimi paylaşabilmek çok güzeldi. Sevgili Dura ve Coni2k'nın özellikler verdiği bilgiler için teşekkür ederim. Saygılarımla, DragonCagatay CLUB CADDE Gurme Grubu Moderatörü
________________________________________
cumartesi akşamı...: Dura - 7.04.2003
toplantı başta beni rahatsız etti aslında. çünkü ulaşmak istediğim asıl kesime ulaşamadım. bu işi bilmeyipte öğrenmek isteyenlere yani. umarım bir sonraki toplantıya (önümüzdeki hafta sonu ve gezi grubu ile koordineli) gelirsiniz arkadaşlar... herşeye rağmen eğlenceil bir akşamdı, gelen arkadaşlara çok teşekkürler. 8-9 kişi civarındaydık ama yararlı bir gruptu toplanan. FRP yi bilen ve bunu yaymaya çalışan insanlardı oradakiler. güzel kararlar alındı, planlar yapıldı ilerisi için... bunları önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz. yalınzca takip edin aktivite ve duyuruları. kaçırdığınıza üzülürsünüz sonra :) gelen tüm arkadaşlara tekrar teşekkürler... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
subject...: dioptre - 6.04.2003
beyler kusura bakmayın dünkü toplantıya gelemedim.ama önümüzdeki toplantı hangi gün olucak?ona katılmaya kararlıyım...
________________________________________
........: uykucu - 6.04.2003
ne boyle,birazdan karsinizda dansoz uykucu olucak gibi...

toplanti buyuk bir hayal kirikligiyla basladi aslinda benim icin...yani bu kadar cok uyesi olan bir grupdan daha fazla katilim beklerdim ama sonra katilimcilarla (sevdim bu kelimeyi :o) tanisinca gitti tabi bir duygu...gelmeyenler en azindan gulup eglenebilecekleri guzel bir 2.5 saat kacirdilar...

arkadaslar artik haftaya olu topragini tam olarak silkeyelecez...hic birsey bilmeyenler icin oyun acilacak...ama aslinda sadece oyun dememek lazim buna,bir girisi calismasi ve onun arkasindan basliyacak bir oyun demeli...ayrica ondan once tanitim oyunu gibi bir olay olasiliklar dahilinde...(bu cumleyide sevdim)sonrasi icin guzel fikirler cikti ortaya ama bu fikirlerin daha cok insan tarafindan paylasilmasi lazim,cunku ufak bir grup tarafindan yapilabilecek seyler degil sonucta...

bu arada britanyaya en yakin zamanda bir nuke sallayip komple kurtulmayi dusunuyorum biline...

hep dedigim gibi...haqim gave me life...

birde uykulu gozlerle birsey yazmamaliyim ben...
________________________________________
Toplantı: Ceyhun - 5.04.2003
Güzel bir toplantı idi. Katılan herkese teşekkürler. Britain i unutmayın :) Ayrıntılarla uykucu ve Dura sizlerle birlikte olacak. Haftaya gelmeyen Goblin olsun.
________________________________________
: - 5.04.2003
yess madonun oradan aşşaaaaa dooru inenzi. yürü biraz daha yaklaştın biras daha hah işte orası..:) ooy oy sıralama turlarına da as kaldı. Ferraribahçe sen çok yaşaaa..:) renkdaşlarımızın ülkesindeyiz bugün
________________________________________
toplantı...: dioptre - 5.04.2003
bende gelmeye çalışıcam.caddebostan mado'nun ordan aşağıya inincemiydi friends?bide nasıl bulucam sizi?birisi ban mesaj olarak telefon numarasını falan yollarsa çok iyi olur...
________________________________________
bu akşam...: Dura - 5.04.2003
hadi bakalım bismillah diyip ilk toplantıyı yapcaz bir kaç saat sonra... eğer duymayanlar varsa bu akşam 19:30 da FRIENDS cafe deyiz... hade hanımlar - beyler... son çaarıııı... ¥
________________________________________
haydaaa... :): Dura - 5.04.2003
açarlar heralde misancım... :) ne diyim... :))
________________________________________
: - 5.04.2003
bugün 19:30 da Brezilya GP'si sıralama turları var.. webber dün süpris yaptı yağmurun sayesinde. o yüsden bugün ilginç geçecek. friends e ricaa etsek açarlarmı acaba ntv yi
________________________________________
toplantının anlamı...: Dura - 4.04.2003
bu kadar az değiliz kardeşim. birincisi gelicek bikaç kişiyi biliyorum. buraya yazmadılar ama geleceklerini sölediler. ikincisi ise artık sıkılmaya başladığım bir konu... buradan toplantı duyurusunu okuyupta (açık açık belirtmeme rağmen) sırf üşendikleri veya önemsemedikleri için mesaj atmıyorlar. ama okuyanlardan gelecek olanlar vardır mutlaka. sen bunlara kafanı takma uykucu. herşey güzel olacak. yeterki isteğimizi ve inancımızı kaybetmeyelim... bu arada yazıyı atıyorum şimdi... umarım işine yarar... bu toplantı olacak arkadaşlar... gelenler için (özellikle bilmeyipte öğrenmek isteyenler için) yararlı olacak... umarım kıymeti bilinir. bunun için uğraşıyorum çünkü... boşa gitmesini istemem... cumartesi 19:30 da FRIENDS de görüşmek üzere... ¥ Dura
________________________________________

...: uykucu - 3.04.2003
bu kadar azsak toplantı yapmanın anlamı yok bence...birde bana yazı gonderme teklif eden arkadas serkan.dogantekin@cs.com.tr adresine gonderebilir mi?
________________________________________
Toplantııııııı: Ceyhun - 2.04.2003
Bu kadarmıyız arkadaşlra yaaaaaaaaaaaa :(
________________________________________
:(: Arkon_Darksoul - 2.04.2003
lanet olsun gece çalışıyorum 11 e kadar izin alabilirsem kesin gelirim
________________________________________
TOOOPLAAANTIIII...: Dura - 1.04.2003
huuu nerelerdesiniz... hadi toplantı var diyoruz... herkesin de işi olmaz heralde cumartesi akşamı dimi... varsa bile bu kutsal amaç için yapılacak buluşma nedeniyle ekilebilir diyorum :) hadi, bilenler, bilmeyenler herkes gelsin. bilmeyenler için daha önemli. çünkü ilk toplantı nedeniyle tanıtım ve anlatım türü bişeyler olucak. o yüzden kaçırmayın derim. hadi çocuklar bu kadar zor değil "ben de geliyorum" demek... ¥
________________________________________
Toplantı...: Dura - 1.04.2003
evet mekan tamda ceyhunun tarif ettiği yerde. saat 19:00-20:00 gibi olabilir. size en uygun saat hangisiyse ona göre bi ayarlama yaparız... e hadi ama 3-4 kişiyle olmaz bu iş, nerdesiniz... gelebilecek olanlar buradan bildirsinler... bu arada elimde istanbulun tamda senin aradığın tarihlerdeki yapısı ile ilgili bir kaç yazı var uykucu. eğer mail adresini verirsen sana gönderebilirim. o dönemde yaşayan gezginlerin ve yazarların anlatımıyla, fetihten önceki ve sonraki istanbul... ¥
________________________________________
uykucu ve Dura: Ceyhun - 1.04.2003
Mekan bağdat caddesi madodan aşağı dümdüz aşağıya in. Hemen sol tarafta göreceksin. Bu arada Dura toplantı saati kaç olacak.
________________________________________
....: uykucu - 31.03.2003
bana mekanı tarif ederseniz gelebilirim galiba...
kafamda yeni yeni beliren bir vampire dark ages modulu icin 1400 yıllar istanbulu ve istanbulun fethi konusunda bilgiye ihtiyacım var...yardımcı olursanız sevinirim..
________________________________________
: - 30.03.2003
he walla yaw bi toplanakta anlatak.. gerçi ben biras mahcubum sizlere karşı ama bu cumartesi tekrar gruba hareket kazandıralım diyorum..
________________________________________
6 Soruda Frp nedir?: Ceyhun - 30.03.2003
http://www.merlininkazani.com/code/review_screen.asp?GID=675
________________________________________
Harika: Ceyhun - 30.03.2003
Öyle ise cumartesi günü görüşmek üzere.
________________________________________
TOPLANTI duyurusu...: Dura - 30.03.2003
önümüzdeki hafta cumartesi akşamı, son moderatörler toplantısının da yapıldığı FRIENDS cafede FRP grubu ilk toplantısını düzenlemeyi düşünüyorum... (mekanı öneren ceyhuna teşekkürler)lütfen fikirlerinizi iletin. çünkü hepinizi orada görmek mutluluk verecektir bana. eğer çoğunluğa uymazsa zaman ve mekanı değiştirebiliriz. gelebilecek olanlar bildirsinler lütfen... ¥
________________________________________
: Dura - 30.03.2003
selam messiahofdune ve ceyhun. hoşgeldiniz aramıza. birlikte yürünecek çok yol var arkadaşlar. krallıklarımız olmasada yüreklerimizin kardeşliği, birbirimize duyduğumuz inanç ve sadakat bu yolda yürümek için güç verecek bize. kaleler, saraylar, tapınaklar... bunların hepsi birer sembol sadece. hepsi gelip geçici. siz yüreğinizdeki inanç ve başarma arzusunu koruduğunuz sürece hiçbir zaman gerçekten yenilmiş sayılmazsınız. en büyük kaleniz yüreğiniz. düşman onu ele geçirirse... işte o zaman üzülme ve yas vaktidir... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
Selam: Ceyhun - 29.03.2003
Britain’e ilk geldiğim zaman kardeşlerim Karag ve Testament bana bu acımasız dünya da nasıl ayakta kalmam gerektiğini öğrettiler. İlk kılıcımı elime aldığım çok duygulandım. Uzun süren kılıç eğitimlerinden sonra. Jhelom şehirinin mezarlığında düşmanlarıma karşı gücümü kullandım. Jhelom da bir çok dürüst ve başarılı insanlarla tanıştım ve onları kendi grubumuza alıp kardeşlerimle birlikte “Heroes Of Sosaria” adlı krallığımız kurduk. Bize katılan insanlarla birlikte krallığımız daha da büyümüştü. Kalemizi Yew şehirine kurduk. Savaşçılarımızla birlikte Wrong, Nujel’m,Despise zindanlarına baskınlar düzenledik. Bu baskınlar üzerine diğer krallıkların ayaklanması üzerine birçok düşmanımız oldu. Adamlarımızdan biri bize ihanet etti ve kalemizi düşmanlarımız olan krallıklardan birine gösterdi. Kalemizin yerini öğrenen 2 düşman grup bize baskın yaparak adamlarımızı öldürdü. Bu baskında kardeşlerimden biri olan Testament kalesini korumak uğruna onurlu bir savaşçı olarak öldü. Bütün adamlarımız ölmüştü kaçmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Kardeşim Karag ile birlikte gemimize atlayıp oradan uzaklaştık. Fakat kötü hava şartları gemimizi alabora etti. Ben sağ salim kıya ulaştım. Ama kardeşimden bir haber yok. Artık yalnız bir savaşçıyım. Tekrar kendi krallığımızı kurmak için aranıza katıldım. Kılıcım her zaman emrinizde.
________________________________________
.... selamlar: MessiahOfDune - 29.03.2003
role play'de kurgusal zenginliği olan oyunlardan haz eden biri olarak ,power wordlerin kulaklara fısıldandığı,giant swordların bilmemkaç race'in kanından temizlenemediği,kabusların huzur verici olduğu oyunlarda herzaman hide in shadowdan ve robe of sliencedan sıyrılmaya hazır biri olarak maceracılara ...
________________________________________
kişisel toplantı organizasyonları...: Dura - 28.03.2003
bu forum ortamından yapılacak hertürlü kişisel oyun duyurusu ve çağrısı, ÜYE AYRIMI YAPILMAKSIZIN herkese açık olduğu sürece ve bu grup sayfasından herkese duyurulduğu sürece yapılabilir ve yapılmalıdır da. bu oyun aktivitelerini sonuna kadar destekleyeceğim. bu arada beni doğru anlamanızı istiyorum arkadaşlar. "(M) ler dururken bize düşmez" demişsin sevgili the end. bu gerçekten üzdü beni. ben burada böyle bir ayrım olmasın diye uğraşıyorum. herşeyi beraberce yapmaktan söz ediyorum. en istemediğim şey "başkan" gibi gözükmek. hayatım boyunca bunun için uğraşanlardan nefret ettim. en son istediğim şeydir böyle gözükmek... yukarıda belirttiğim şartlara bir oyun duyurusu yapıldığında (her kim tarafından yapılırsa yapılsın) desteğimi görecektir. hatta oyununuza direkt olarak katılmak keyif verir bana. beni hep doğru anlamanız dileğiyle... Dura Tharel ¥
________________________________________
: Dura - 28.03.2003
elimizden geldiğince en uygun zaman ve mekanı bulmaya çalışacağız... hafta sonu en uygun zaman zaten... ¥
________________________________________
: Dura - 28.03.2003
elimizden geldiğince en uygun zaman ve mekanı bulmaya çalışacağız... hafta sonu en uygun zaman zaten... ¥
________________________________________
toplantı...: uykucu - 28.03.2003
toplantı olacaksa haftasonu olsun mesela bir cumartesi aksamı olsun ki bende boylece gelebileyim...
________________________________________
haa unutmadan...: Dura - 28.03.2003
bu arada bizim aktif olarak oynadığımız grubumuz bu yakınlarda toplanacak yeniden. yeni bir yola çıkıyoruz en baştan. istenmeyen bi ara olmuştu ama herkesin işlerini ve zamanını ayarlamasını bekliyoruz sadece. grubumuzun toplanma tarihi kesinleştiğinde duyurulacak buradan. toplantı öncesi güzel bir hareket olur derim. daha önce oynamış olanlar için yeni bir macera, öğrenecekler için ise toplantı öncesi hazırlık... kılıcı elinde bekleyenlere duyurulur :) ¥
________________________________________
: Dura - 28.03.2003
arkon darksoul hoşgeldin aramıza... selam hepinize kılıcını elinde tutabilen bir kaç yürekli insan... sizlerin desteği ve benim nacizane çabalarım emin olun meyvesini verecek... sevgili the end, emin ol bu grupta sağlam adamlar var. yalnızca cesaret edip de bir "merhaba ben burdayım" diyemiyorlar. çoğu gölgelerin ardında izliyorlar bizi. emin ol o gölge arkasındaki adamları ve kadınları bu hanın tam da orta yerine çıkartabilmek için elimden geleni yapıyorum... çünkü ihtiyacımız olan tek şey birliktelik... bu işin özünde birlikte olmak var zaten. yüzelli küsur kişi var burada. ve hepsi ayrı ayrı değerliler bizim için. bunu bilmelerini istiyorum. çünkü ne yazıkki hakkettiği yerde olmayan bu oyunu (veya yaşam tarzını) öğrenmek için buradalar. bilmedikleri bu gizemli şeyi öğrenmek istiyorlar ama kendilerini açık etmekten çekiniyorlar... hadi yüzelli küsur kişi. bir "merhaba" deyin yalnızca. tek istediğim buradaki forum ortamında FRP adına bir ilerleme kaydedebilmek... ooff herneyse, şiştim yine sıkıntıdan... bu arada önümüzdeki günlerde toplantı olacak arkadaşlar. bu toplantıda yüzyüze tanışıp kounşacağız uzun uzun. bu toplantı için uygun mekan arayışı içerisindeyim. sizinde önerilerinizi bekliyorum. cadde etrafında olacak sanırım, hepimize (ben o çevrede oturmuyorum ama orada olması uygun olur) uyabilecek güzel bir mekan lazım, müziği çekilebilir düzeyde ve yer sıkıntısı çekmeyeceğimiz bir mekan. önerisi olan varsa bekliyorum... bu arada uykucunun sözü özetliyor bir çok şeyi. dedim ya bu işin özünde birlikte olmak var... çoğunluk bu birlikteliğe katılmalı... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________

: TRINITY - 26.03.2003
yok yok, ben biliyorum uykucu...bir kişi değil :) var birileri daha ama daha hareketlenemediler...o kadar...
________________________________________
bir kisimi sadece.....bu grubun anlamı yok o zaman...: uykucu - 26.03.2003
yukarıda yazdım burayı pas geciyorum...
________________________________________
Soyle omuz omuza bir oyun: TheEnd - 26.03.2003
Bu koskoca gruptan kacc tane FRP ekibi cikar acaba. Oyuna girmek isteyen parmagini kaldirsin diyecegim ama ne haddime. (M) 'ler dururken. Ama derim ki hazir alevlenmisken, bir ufleyen ciksa da kor olsa ates. Yoksa baston üstunde kalacak kilicini elinden birakmayan savascilar.:))
________________________________________
slm: Arkon_Darksoul - 26.03.2003
Britanya nın en eski savaşçılarından Arkon ben herkeze selamlar
________________________________________
işte buuuu...!!!: Dura - 25.03.2003
hey grup bu ne güzellik böyle. hepinizde harika bir sabırsızlık görüyorum. biraz daha sabır arkadaşlar toplantı yakında... oyun da olacak sohbette... biraz sabır... :) ¥ Dura
________________________________________
: TRINITY - 25.03.2003
heeyyy, ben oynamak istiyorum :)) oynatmak bana çoook uzak şu anda...
________________________________________
Simdi oynamak istesek ne olur: TheEnd - 24.03.2003
Burdan oynamak istesek oynayabilir miyiz. Zarlari kim atacak:))
________________________________________
....: uykucu - 23.03.2003
kısa bir mesaj...
simdi oyun oynamak isteyenler elinin kaldırsın...
sonrada oynatmak isteyenler
________________________________________
subject: Baccata - 22.03.2003
Uykucu eger bana dedıysen hangısını oynattın dıye, oncelıkle oynatmadım oynadım, ayrıca adını da hatırlamıyorum lakin Ranın gozunun acık arttırılması sırasında gelısen olaylardı, hatta odtu nun kantınlerınden bırınde oynanmıstı.
________________________________________
gecenin bi vakti...: Dura - 22.03.2003
öncelikle selam the end, baccata, uykucu ve escobar34. eskiden kadıköyde nadide, hoş kafelerimiz vardı bu işler için. ama neyazıkki hepsi teker teker kapandı. geçit ve kayıp'ı unutmak mümkün değil. fakat ne yazıkki yoklar artık. bir ara bir kafe açılmıştı tekrar, küçük bir oyun salonu bile vardı ama orasıda aktif değil artık ne yazıkki. sihir'e gelince; aslına bakılırsa istanbuldaki en eski kafedir denebilir sihir için... ve muadilleri ile kıyaslandığında pekte izbe bir yer değildir. en son durumunu bilmiyorum ama yakın zamanda tadilat nedeniyle kapalıydı. istanbulda live oynanan yerleri araştırıyorum umarım bir sonuca varırız ama bu güne kadar duymamıştım ne yazıkki. üniversitelerin FRP kulüpleriyle bağlantı kurmak bir işe yarayabilir belki... bu arada escobar34 özgürlük hakkındaki yorumunun üzerinde gerçekten düşünmek gerek. dünyaya biraz dışardan bakabilmen çok güzel... buna ihtiyacımız var çünkü burada... bir şeyin yalnızca dış hatlarını görmek yetmez, yetmemeli. enine boyuna düşünmek ve birazda kurcalamak gerek. özgürlüğü bile... hayat bu kelimeden sonra başlıyor çünkü... Dura ¥
________________________________________
Besiktastaki Sihir Kafe: TheEnd - 21.03.2003
Hatirladigim boyle izbe bir yerde bir kafe vardi toplanilip orda Live FRP oynanirdi. Belki hatirlayaniniz vardir. Ama bir gün hadi bunu yapalim grup derseniz ben varim arkadaslar. Simdi oyunun adini bile hatirlamiyorum. FRP oynamak icin turkce kitaplarin cikip cikmadigini bile bilmiyorum var mi gercekten. Ozamanlar yoktu hatta o oyun kitabini bulmak bile yurdisindan getirtmekle mumkundu. Sene 1996
________________________________________
hımmmsss....: uykucu - 20.03.2003
bir zamanlar odtu bkft'den birisi olarak hangisini oynattın bakalım???
________________________________________
Aman tanrım gormeyeli neler olmus,: Baccata - 20.03.2003
Valla ne guzel fikirler cıkmıs hiçbirine yetisememisim, daha yeni yeni okuyorum, lakin ilgimi en cok cezbeden ne kadar zor oldugunu ve ustu kapalı soylendıgını fark etsemde lfrp(live fantasy role playing). Hatırlarım da yıllar once ODTU de ilk ve tek lfrp tecrubem olan bir oyun oynamıstım ki dillere destandır, hatta oynayanların hiçbirini tanımamama ragmen cok zevk almıstım. Fazla katılım saglanırsa boyle bir ilktoplantı dusunulebilir cunku masaustu icin oynayan sayısının fazla olmaması gerekır ama lfrp de bole bişi yok. Son olarak ekleyecegimdir ki uykucuya katılıyorum, oyunu hazırlamak hic de kolay degıl ama en zevklisi lfrp dir.
Saygılarımla
________________________________________
Merhaba hayal dostları: escobar34 - 20.03.2003
Hayal pastasının dilimlerinden tatmak için öncelikle arkadaşlar hepimizin bir araya gelip pasta dilimlerini birbirimize sunalım ki,dilimlenen pastanın tadını yaşayalım.
Özgürlüğünü arıyordu.
tabii ki kendinide,
çıkmazın derinliklerine gömülmüşken
(hem çıkmaz-hem derinlik-hem gömülmek)
kabul etmezcesine rahat davranıyordu.
Bu adamın sadece özgürlüğü duyduğunda
bakan gözleri vardı.
yormuyordu onları başka şeylere
bakmak için güzelde olsa...
yormuyordu,
Beynini ,düşüncelerini
çünkü zayıftı, kaldıramıyordu fazlasını.
varsa yoksa özgürlük, la liberte, freedom
ama şunu bilmiyordu;
Özgürlük böylesi bir dünyada
olamazcasına düştü.
Hani olur ya,
aslında ruhu rahatsız olan kişi
rahatmış gibi yansıtır.
savunma mekanizması
İşte O da öyle yapardı.
Ve bu adam
Hep deniz kenarı ve kumsalları düşünürdü.
Neydi bu ? sonsuzluk ! ... tu tabii ki.
Balık çiftliği kuracaktı,
araştırıyordu.
Bu sefer yoruyordu gözlerini
alabildiğine geniş hayalini düşünürken,
Yapacaktı da...
Ama kestiremiyordu ki,
Balıkları esir etmek, özgürlük arayana terstir.

tuz kadar.
________________________________________
Merhaba: TheEnd - 20.03.2003
Yillar once oturup bir masada 8 kisi Frp oynadigimizdan beri, bu oyunlara hayranim, ama uzerinden cok zaman gecti. Umarim bu grup toplanip yüzyüze FRP oynuyordur diye üye oldum. Bilgim az ama, istegim cok. Arkadaslar, bir oynatici ve bircok oyuncuyla beraber gunlerce suren FRP oyunlari ve FRP kafeler ne durumdalar bilgi verecek varsa cok sevinirim.
________________________________________
bir kac kucuk not...: uykucu - 20.03.2003
selam grup uyeleri...
toplantıma hazırlanıcam ama oncesinde bir kac kucuk soru...

1-dısarda oynayacaz demekle larp dan mı bahsedıyorsunuz?boyle bir sey icin gercekden uzun ve dikkatli bir calısma lazım bunun farkındasınızdır umarım

2-sesim solugum cıkmıyormus dediler ama zamanında burada oyun duyurusu yapmıstım amacım ad&d oynayan insanları white wolf ile tanıstırmakdı,belki sonrada yeterince iyi br ekipden ult bile oynanabilirdi ama burdan ses cıkmadı bende bu amaca baska platformalarda devam ettim...ama ilerde tekrar kısa bir tanıtım oyunu oynayabiliriz vampire : the masqurade ile ve sizde istanbulun arkadasındakileri yavas yavas gorursunuz.

3-kitap konusunda net bookları takip etmenizi oneririm ayrıca white wolf sitesinde hala duruyorsa childdren of enqusition diye bir kitap var ve ben onu cok severim...

4- kitaplara devam...bazı kitapları verebilirken ozellikle kult kitaplarımı belli bir seviyeden fazla tanıdıklarıma verebiliyorum ancak...

iste boyle kendinize iyi bakın ve sık sık dusleyin...
________________________________________
dostlar ne içindir...: Dura - 20.03.2003
seni burada görmek güzel Yordan'ın oğlu. sırt sırta dövüşmeyeli epey zaman oldu. dağ havasını, uçsuz bucaksız bozkırları, ıssız koyakları özledim doğrusu. lakin yeterince oturduk. artık yürümek zamanıdır. yanımda olman bana onur verir kardeşim, arkadaşım... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
sewgili ( canlı ) grup: coni2k - 19.03.2003
Selamlar herkese. Bir süredir alışkanlık olmuş olsa gerek moderatör değişikliğinden de haberim olduğu halde grubumuza bakmıyodum. 1 canlılık, 1 hareket gelmiş.. insanın yüzünü güldürüyor wala :) böyle devam etmesi dileğiyle tabi ki... bahsi geçen konular hoş elbet ama en mühimi kadim dostum Dura Tharel'in moderatörlük görevini üstlenmiş olması. Sevgili dostum sana yeni görevinde başarılar diler, yapılacak her türlü aktiviteye katılmaktan keyif alacağımı ve bu arada rica edeceğin herhangi birşey olursa yapmaktan şeref duyacağımı bildiğin halde tekrar belirtmek isterim ;) bununla birlikte yeni gelen fikirler çok güzel.. ama kitap değişikliği konusunda pek cazip seçeneklerim olduğunu zannetmiyorum : Hobbit, Yüzüklerin Efendisi Serisi, Ejderha Mızrağı 1-2-3, AD&D 2. Edition Player's Handbook, Monstrous Manuel, Wizard's Handbook, Thief's Handbook... bu arada uykucu senin arşivine bayıldım desem yeridir :) yanlız bu kadar işin içinde olmana rağmen sesini daha çok duymayı isterdim.. her ne kadar bilgim sınırlı olsa da 1 ara White Wolf'ten Vampire yada Mage Accession deneyebiliriz, ne dersin uykucu? son olarak gezi grubuyla ortak 1 çalışma kulağa gerçekten çok hoş geliyor, açıkçası mekan kesinlikle insanı farklı 1 hawaya sokuyor. evde, kapalı 1 ortamda oynamakla dışarda çayır çim yada akşam yakılmış 1 ateş başında oynamayı bir tutamayız :) yanlız organizasyon nasıl olur orasını bilemem. Trin'cim endişeni anlayabiliyorum tabi ama en kötüsü çekiliriz 1 köşeye oynarız oyunumuzu derim.. en kötüsü diyorum çünkü aslında FRP'nin seyirici olmaz :) en kısa zamanda 1 aktivite de görüşmek üzere.. Saygılarımla, Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
kitap meselesi...: Dura - 19.03.2003
bu arada elimizdeki kitapları birbirimizle paylaşmak fikri beni oldukça cezbetmeye başladı. ilgilenen dostlar için elimdeki kitapların bir listesini veriyorum. bu işi bir düzen içinde yaparsak herkes kendine uygun birşeyler bulabilir sanırım. kitapların nasıl değiştirileceği, alan kişide ne kadar kalacağı gibi konular konuşulup halledilebilir. bir standarda oturtursak çok yararlı olabilir bu iş. ilgilenenler için elimdeki kitaplar (konumuzla alakalı olanları yazıyorum şimdilik): *(illaki) yüzüklerin efendisi 1-2-3 *ejder mızrağı üçlemesi *shannara'nın kılıcı üçlemesi *peri masallarına dair *güç yüzüklerine dair *silmarillion *ütopia *1001 gece masalları (16 cilt) *kılıçların kitabı 1-2 *anadolu mitolojisi... şimdilik bu kadarı geliyor aklıma. bu işi bir standarda oturtursak yukarıda da söylediğim gibi yararlı olabilir. ilginiz için şimdiden teşekkürler... Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
hmmm... bak bu iyi geldi... :): Dura - 19.03.2003
burayı böyle görmeyeli uzun zaman olmuştu... selam tüm dostlara. tüm fikirler not edilmiştir meraklanmayın... özellikle şu dağ evi ve şömine meselesi gerçekten çok iştah açıcı :) dün moderatör arkadaşlarla yaptığımız toplantı olumlu bazı gelişmelere vesile oldu gerçekten... bu işi görmek ve tanımak istediklerini söylediler. eyvallah, başımızın üzerinedir dostlarım... en kısa zamanda olacaktır bu istediğiniz... (tabii hepimize uyan zaman saptanarak) mekan olarak önerilerinizi bekliyorum. malum havalar hala oldukça soğuk ve bu yüzden dış ortamda yakın zamanda böyle bir organizasyon pek uygun olmayacaktır. sizler fikirlerinizi iletirseniz çok sevinirim gerçekten. malum birlikten kuvvet doğar :) destek ve başarı dileklerine sonsuz teşekkürler... bu grupta iyi şeyler olacak... bu pozitif hava yüzümdeki gülümsemeyle tescillenmiştir... kendinize iyi bakın şimdilik. Saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________

TRINITY - 19.03.2003
ooofff, JULIET'in fikri acaip güzel yaw :)) ama kendi fikrimi de açıklamadan edemeyeceğim, seyirsici bol bir ortamda oynamak ne kadar zevkli olabilir ki? ben kendi açımdan zaten yeni yeni alışıyor ve en ufak bişeyde konsantrasyon sorunu çektiğimdendir belki de...yine de fikir acaip güzel, bence üzerinde konuşmaya ve sonuca bağlamaya değer diyorum...
________________________________________
BAŞARILAR: JULIET - 19.03.2003
selammmm... Andaç başarılar diliyorum sana..:)) FRP ve Piknik fikri harika..Bence bunu yapmalıyız. Hatta Gezi grubunun düzenleyeceği-daha zamanı var galiba- konaklamalı gezi programında FRP olayı daha eğlenceli olabilir. Düşünsenize: bir dağ evi, şömine, sıcak şarap ve perde!!!
________________________________________
peugeot partner: torosworld - 19.03.2003
Yeni moderatörümüze hayırlı olsun diyorum, şimdi bize bu oyunu güzelce bir açıklasın, anladıgım kadarı ile bu oyun açık havada daha zevkli oynanıyor, Gezi grubu ile ortak calışma yaparsanız bu çok ilgi çekebilir, bizim düzenlediğimiz bir piknik yada benzeri bir gezide demo yapabilirsiniz...Fikir bizden uygulama sizden....Toros...Gezi Grubu (M)
________________________________________
sesler gelmiş...: uykucu - 17.03.2003
bak işte bu beklenmeyen bir şey....bende kitap olarak ==> türkçede çıkmış herşey + elimde yabancı ad&d romanı kalmadı galiba + setting kitapları olarak unutulmuş diyarlardan bir kaç kitap + vampire : dark ages + vampire : the masqurade + 7 tane vampire :clan novel + kult : first edition + kult : rumours + mage : accession + in nomine
________________________________________
???: TRINITY - 17.03.2003
merhaba sevgili ölü grup...bir ses duydum sanki aranızdan :) bu kitap d eğiştirme işi bence iyi bir başlangıç...ayrıca bir kaç kitap ismi verirseniz (olmazsa olmazlardan mesela) benim gibiler de kitaplığına katıp, sonradan paylaşmak isteyebilir...
________________________________________
"sevgili ölü grup"tan bir cesedin mesajı...: Dura - 14.03.2003
buna gerçekten sevinirim uykucu... okuyacak kitap alırken etikete bakıp geri koymak canımı sıkmaya başladı zaten... kütüphanemizi olmasada zihnimizi zenginleştirmek fena olmaz... :)
________________________________________
RPG & FRP YENİ MODERATÖR BİLGİSİ: grupadmin - 14.03.2003
Arkadaşlar, Dura ' e, RPG & FRP Gurubu Moderatörlüğü görevinde başarılar dileriz. Beklenilen RPG & FRP günlerine kavuşmak üzere. Saygılarımızla, CLUB CADDE - GRUP ADMIN
________________________________________
sevgili ölü grup...: uykucu - 12.03.2003
elinizde hangi kitaplar var?degisiriz hani,sonra okur geri veririz belki...
________________________________________
Tiyatro Etkinlikleri ''Ermişler ya da Günahkarlar'': grupadmin - 5.03.2003
Sevgili Arkadaşlar, Yarın akşam Edebiyat ve Kitap Gurubu aktivitesinde, tiyatro etkinliğinde bir arada olmaya ne dersiniz ? Bugün saat 14:00'e kadar rezervasyonlarımızı yaptırırsak yarın bu aktivitede hep beraber güzel bir oyun izleme şansına sahip olacağız. Sizlere Edebiyat ve Kitap gurubu moderatörü arkadaşımız Senem Aksoy'dan gelen yazıyı iletiyoruz. ......................................................Slm arkadaşlar.Öncelikle Tiyatro düzenli aktiviteler arasına katıldığı için ne kadar mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.Mutluluğun yanında ilk düzenli aktivitemizi Bu perşembe yani 6 Mart gecesi gerçekleştiriyor olmanın heyecanı da var.Oyunun adı Ermişler yada Günahkarlar.Saat 20.30'da.Detaylar sitenin anasayfasında da yer almakta.Daha yeni bir oluşum olması nedeniyle insanların özellikle tiyatroyoya alışmak ve benimsemek konusunda zamana ihtiyacı olduğu kanısındayım.Eğer bu CC içinde dediğim gibi düzenli aktiviteler kimliği altında yürütülürse insanlara istere istemez cazip gelmeye başlayacaktırki bu kültürel açıdan kesinlikle çok güzel bir olay.Bu nedenle ilk düzenli aktivitemde Moderatör arkadaşlar olarak beni yanlız bırakmayacağınızı umuyorum.Sizleride perşembe günü yanımda görmekten büyük mutluluk duyarım.Şimdiden teşekkürler-----------
İlgiliniz için şimdiden teşekkür ederiz. CLUB CADDE – GRUP ADMIN
________________________________________
BOWLING TURNUVASI: grupadmin - 26.02.2003
Değerli RGP & FRP Gurubu üyeleri bu akşamki turnuva için bowling takımınız hazır mı ? Diğer Guruplar, bowling takımlarını kurarak şimdiden onlara çarpıcı isimler bile verdi. Ya siz ? Gurubunuz hazır değilse en kısa zamanda sizde gurubunuzu oluşturup events@clubcadde.net 'e email atınız. Bu güzel organizasyonda, bir arada olmak dileğiyle. Saygılarımızla, GRUPADMIN
P.S: Bu turnuvada takımlar turnuvası olacak, detaylı bilgileri aktiviteler bölümünden okuyabilirsiniz
________________________________________
baskent con: uykucu - 25.02.2003
bu cumartesi pazar baskent con var ankarada...isi olmayanlar gitmesini tavsiye ederim...metu con gibi olmasa guzeldir kendileri ozellikle otobusle kampuse giderken inanılmaz geyikler doner...gidenlere tavsiyem ama yanınızda bir minder filan goturun,sonra yiyecek filan,ben en son katıldıgımda biraz sorun yasamıstım cunku...
grup konusunda ise...kapanması kotu tabi ama beklenilen birsey...
her zaman dedigim gibi...once dusleyin...
________________________________________
grupla ilgili...: coni2k - 24.02.2003
Arkadaşlar, son 2 mesajı okuyunca açıkçası biraz şaşırdım. Tamam grup ölü ama grubun kapanmasıyla ilgili 1 karar mı çıktı? Öyleyse nerde yazıyo, niye benim haberim yok? Uzun süredir gerçekten "tırmalamamıza" rağmen gruba 1 hareketlilik getiremediğimizi biliyorum ama bu konuda en büyük sorumsuzluk malesef başta tanıyıp çok sewdiğim grup moderatörümüze ait. Bütün bunlara rağmen 1 mesaj bile yazmamasına ise hayret ediyorum, en azından bu işi yapamadığını belirtip moderatörlükten ayrılsaydı en azından bizim gibi birşeyler yapmaya çalışan üyeler için daha hayırlı olurdu diye düşünüyorum. Bana kalırsa bu görevi başka biri(leri)ne
devrettiğimiz takdirde - ki eğer biri bana yardımcı olacaksa bende kabul edebilirim - grubu hayata döndürebiliriz diye düşünüyorum. En azından bu kadar kolay(!) pes etmek bize hiç yakışmaz. Bunun üzerine şu açıklama da tuz biber olacak gibi :) Dün akşam Caddebostan Gönüllüleri Derneği nin aktivitesi olarak Yüzüklerin Efendisi ile ilgili bir belgesel izledik, ardından da filmle ilgili 1 tartışma yaptık. Tabi arada FRP konusunu da açıldı. Konuyla çok ilgili, hewesli ama henüz FRP oynamamış 1-2 arkadaşla tanışma fırsatım oldu, birlikte oynayabiliceğimizi konuştuk. Mekanları da çok uygun ve güzel bence, yeri Caddebostan Şütte'nin üstü. Onlarla temas halinde olacağım. En azından kendi aramızda oynadığımız oyuna bu arkadaşları da katabiliriz diye düşünüyorum, ne dersiniz? Saygılarımla, Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
hüzünlü bir umutsuzluk...: Dura - 21.02.2003
ne diyeceğimi bilemiyorum... aslında pek şaşırtmamalı bu beni... uzun süre önce alınmaya başlanmıştı bu işin sinyalleri (neredeyse en başında). bir kaç kişinin tırmalamasıyla bir yere varılamazdı zaten, ki öylede oldu :( umutsuzca çırpınıp durduk. kendi adıma ben elimden geleni yaptığıma inanıyorum... en azından bir mesaj trafiği olsun, insanlar bizimle oyunlar hakkında sohbete katılsın öğrenmek için, oynamak için. çok daha büyük gruplar oluşturulsun, oluşturulsun ki bu insanlar da kendi çevrelerine tanıtsınlar FRP'yi.... ama nafileymiş çabalarımız. ne yazıkki zaten oynayan bizler dışında yalnızca bir kaç kişiyle sınırlı kaldık (toplamda 5-6 kişiyiz zaten :( ) oooff offff gerçekten daraldım şimdi. umarım söylediklerin gerçekleşmez Trinity. umarım bu grup kapanmaz. belki bir kaç kişiye daha ulaşabiliriz hala... kapıdan başını uzatarak "bu frp de neyin nesi ? " diye soracak bir kaç kişiye daha ulaşıp, anlatabilir ve paylaşabiliriz belki... bir kişi bile önemli... bir kişi bile.... saygılarımla Dura Tharel ¥
________________________________________
sonunda oldu işte...: TRINITY - 21.02.2003
arkadaşlar, grubumuzun kapanması durumu söz konusu...tanışma şerefine erişemediğimiz sayın moderatörümüzün konu ile ilgili bir bilgisi, açıklaması var mıdır? yoksa grup kapansın mı? devam mı etsin??? bari bir kaçınız fikir yazın da bışu boşuna kalabalık yapıyor olmayalım...grup bence ölü...biz bir kaç kişi toplanıp arada sırada oynuyoruz...ben gruba girerken tek amacım, dah önce hiç oynamadığım ama deli gibi merak ettiğim FRP'yi tanımak ve hatta mümkünse oynamaktı..amacıma ulaştım ama benimle ortak bir zevki paylaşanlarla yeteri kadar kaynaşıp tanışamadım diye düşünüyorum...(kendi oyun grubum hariç, sizleri seviyorum :) )...ben haber vermiş olayım, biraz da siz düşünün...
________________________________________
: Dura - 16.02.2003
sevindim dostum. sonunda zincirleri kopartabildiğine sevindim. yinede özgürlük zihinde başlar. ellerin zincirli, yerin yedi kat altında bir zindanda tutsak olsan da özgürlüğü hissetmek elinde. o pis ve rutubetli duvarların kokusunu duymazsın istersen, yalnızca gözünü kapat. ufkun ötesindeki o yemyeşil ovada bulursun kendini. bahar yağmurlarıyla yıkanan toprağın kokusunu çekersin içine... başka türlü yaşanmaz zaten. ya da ben yaşayamıyorum... özgürlük zihninde, yüreğinde... ¥
________________________________________
you're free to go, Conrad!: coni2k - 13.02.2003
bağırırken ben, özgür bir adamın sesi geliyor kulaklarıma...
________________________________________
Kurban Bayramınız Kutlu Olsun..: Suadiyem - 10.02.2003

Bayram sabahları, demli bir çay, su böreği, bayram şekerleri, şeker isteyen çocuklar, kurbanlık hayvanların sesleri, bir telaş bir koşturmaca. Köprü hep kalabalık, bayram programları, kolonya ikramları, bayram harçlıkları, uzun bayram tatilleri, ev gezmeleri, kısa hal hatır sormalar, el öpenlerin çok olsunlar ve daha bir dolu küçük ayrıntı. Hayatın üzerindeki 'pause' düğmesine dokunun... Kısa bir süre için hayatı durdurun. Mutlu bayramlar...www.acom.com.tr..K-E-M-A-L
________________________________________
Bir gece yarısı macerası: Baccata - 4.02.2003
Ramirez gecenin bir yarısı uyandı ve ne yapacagını bilemediğinden yürüyüp artık o alışmış hatta ezberlemiş oldugu manzarayı görmek için bir kez daha cama yaklaştı. Gecenin bu kadar boş olabileceği her zaman tahmin edilebilirdi lakin görmenin onu bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemişti. Gecenin sessizliginin bu kadar huzur verici, boşlugun bu kadar sadakatli oldugunu belki de ilk defa farketmisti. İşinin yoklugu ve ondan başka kimsenin uyanık olmayacağı gerçegi onu düşünmeye itti. İnsan ölmek üzere oldugunda hayatı gözlerinin önünden geçer derler ya, işte öyle hayatının son zamanlarını üçüncü bir gözden seyretmeye başladı. Ne kadar değişmişti hayat son bir kaç haftada, belki de günde, düşünecek zaman oldugunda insan göremediği nelerin farkına varıyormuş dedi kendi kendine. Şeftali suyunu yudumlarken onu hiç sevmediğini fark etti ama bir şeyler içmeye ihtiyacı vardı ve su banal gelmişti. Biraz daha odasının içinde boş boş dolaştıktan sonra canı sıkıldı ve kaldıgı hanın ilan bölümüne dogru yürümeye başladı. İlanlara uzun süreden beri göz atmadıgını fark etti, hem de her gün önünden geçtiği düşünülürse neden yaptıgını açıklamak oldukca zordu. Belki de sadece üşengeçti, belki de bir gece saat dortte kalkıp ne oldugunu sorgulamasını bekliyordu hayat onun. İlanları okumaya başladı. Arkadaşlarının ilanlarını görünce birden agzının kenarlarının sırıtmaya benzer bir şekilde yukarı kaktıgını farketti, bir isim bile tanıdıgının yüzünü insanın aklına getirebiliyordu. İlanları okuduktan sonra belki önem verdiğini göstermek için belki de en azından imzasını atmak için bir not bırakmaya karar verdi. Yazacak hiç birşey yoktu, düşündü düşündü, bu boş gecesini ne kadar uzatacagını merak ederken kendine meydan okudu ve başladı yazmaya.
________________________________________
hmmm....: Dura - 30.01.2003
"başını eline dayamış düşünüyordu küçük köyün, aynı kendisi gibi küçük olan hanın, küçücük odasında... yüzündeki gülümseme ancak onu tanıyan biri tarafından bakıldığında anlaşılabilirdi... aklındaki birkaç bulanıklık aydınlanmıştı artık. umutsuzluğu bir parça olsun azalmıştı... o çaresizce çırpınışların boşa gitmediğini görmek iyi gelmişti daralan yüreğine. gözü bir noktaya kilitlenmiş dururken düşünceler mahzeninide, bir iç çekip kalktı, oturduğu bir ayağı olmaya sandalyeden... güneş göğü ateşe vererek ilk ışınlarını gönderdi ufuk çizgisinden. artık gitme vaktiydi. aşılacak bir yol vardı... tıpkı bundan öncekiler gibi." selamlar tüm dostlara. buralarda olduğunuzu görmek güzel. yolumuz tekrar birleşti sonunda. yeni grup tanıştı birbiriyle. tecrübelisiyle, acemisiyle ama çok büyük bir istek ve iradeyle buluştu bir kaç genç insan. aynı yola baş koymak için... özveriyle ve azimle... yeni yüzlere ve yüreklere ihtiyacımız var. bu bizim grubumuzla sınırlı kalmamalı. yeni gruplar kurulmalı. hadi arkadaşlar. biraz cesaret. sözde 148 üyesi var grubun. NERDESİNİZZZ ?! hadi 148 kişi toplanın, birleşin, tanışın. hepiniz önemlisiniz bizim için... 148 ayrı beyin, 148 ayrı yürek, 148 farklı düşünce yapısı. lazımsınız bize... kendinize iyi bakın 148 kişi... ve tabii trinity, conrad, baccata... Tanrı sizinle olsun... Dura Tharel¥
________________________________________

ve hikaye başlar...: coni2k - 29.01.2003
Selamlar arkadaşlar ve Trinity! üzgünüm bacağındaki kesik için, gerçekten... çünkü bilerek olmadı... ben sadece seni ayağına yapışmış olan o pis şeyden kurtarmaya çalışıyordum... evet, güzel 1 gündü, güzel 1 başlangıç. bu dünyaya yeni adım atanlar için bile güzeldi. Saruman'ın büyücü kulesi gibi Orta Dünya'nın kaybolmuş mekanlarına kısa 1 yolculuk. hayatı boyunca eline kılıç almamış birinin 40 yıllık kahramanmış gibi kötülerle sawaşını izlemek. gerçekten keyif verici :) ama buraya kadar olanlar sadece oyunun küçük 1 parçasıydı. dur sewgili yol arkadaşım, çünkü henüz yeni başlıyoruz... evet, yazılanlardan da anlaşılacağı gibi FRP Grubundan ben, Baccata, Dura ve Trinity geçen haftasonu ufak 1 kaçamak yaptık. ne yazık ki bizlere karşı pekte vefalı dawranmayan Sir ErdoQuan'ı beklemekten sıkılıp kendimize yeni 1 DM bulduk, ufak 1 oyun oynadık. çok isterdim bu FRP Grubu içersindeki arkadaşlarla da oyun oynayabilmeyi ama ne yazık ki olmadı... belki ilerde? şimdi dilerim ki yeni grubumuzla yakaladığımız bu heyecanı uzun süre sürdürebiliriz. bu arada yine de aramıza katılmak isteyenler olursa mesaj atın, konuşalım. DM'imimiz izin verirse belki aramıza yeni yol arkadaşları alırız. günün birinde yeni 1 yolda, yeni 1 hikayede görüşmek üzere... Saygılarımla, Conrad Dalewind The Wayfarer!
________________________________________
: TRINITY - 27.01.2003
...hala gülüyorum...bacağımdaki kesik sızlıyor ama en azından beni kurtarmaya çalışırlarken kazara oldu...rüya mı, değil mi? tam çözemedim daha...düştüğüm dünyanın ortasında ben daha ortama uyum sağlamaya çalışırken gördüğüm mekanlar hala aklımda...şimdiye kadar hiç kılıç tutmamış elim, nasıl olduğunu anlayamadan kendimi içinde bulduğum savaşçı kimliği yüzünden epey bir antrenmanlı artık...savaşçı doğmak mı gerek acaba???
________________________________________
...: Hank80 - 26.01.2003
"Bir zaman var Leto, yaşadığın bir zaman, güya yaşadığın bir zaman. Onun, o zamanın ancak sen yaşarken bir büyüsü olabilir. Onun gibi bir zamanı asla göremeyeceğini bilirsin çünkü."
Leto, Duncan'ın üzüntüsünden etkilenip gözlerini kıstı.
Sözler sarsıcıydı.
Idaho ellerini, avuçlarını yukarı çevirip göğüs hizasına kadar kaldırdı, alamayacağını bildiği birşeyi isteyen bir dilenci gibi.
"Sonra... Bir gün uyanıyorsun ve öldüğünü hatırlıyorsun...ve seni uyandıran irenç Tleilaxu'yu...ve herşeyin yeniden başladığı söyleniyor sana. Ama başlamıyor. Asla başlamıyor Leto. Suçun işte bu!"
"Ben o büyüyü yok mu ettim?"
"Evet!"
________________________________________
oyun grubu aruyorum...: dioptre - 23.01.2003
beyler ve bayanlar,uzun süreden beri frp oynamadım.daha doğrusu oynamaya zamanım olmadı.sadece bilgisayardan devam etmek zorunda kaldım.ama hiç bir oyun masa üstü frp'nin yerini tutamadı bende.eğer yeni başlayan bir grup varsa katılmak istiyorum.ilgilenenlere duyurulur...
________________________________________
ufak bir not...: uykucu - 23.01.2003
oynamak isteyenler icin kulenin kapıları her zaman acıktır bunu unutmayın...
________________________________________
10 gün....: Dura - 19.01.2003
niye burdayız ki biz ? niye kuruldu ki bu grup ? kafamda bunun gibi onlarca soru var... aslında olması iyi bu soruların sonuçta sürekli düşünmemi sağlıyor. ama artık önemini kaybetmeye başladı. kendimi okyanusun ortasında amaçsızca çırpınıyormuş gibi hissediyorum. çırpınmam biraz dalga yaratsa yine gam yemeyeceğim ama ne bir dalga var ne de dalgayla ilgilenen... oooof offff ¥
________________________________________
rüzgarın sesi...: Dura - 10.01.2003
yeni yılın ikinci haftasının sonundayız. zaman geçmekte dostlarım... hadi kaan bi ses ver... yaşadığını göster... şu fısıltıyı rüzgarla zihinlere üflediğin büyünü yap ve çağır bizleri... izi, yolu bilmesekte seni buluruz... ses ver... bir ses..... ¥
________________________________________
: Baccata - 9.01.2003
Toplantı ne zaman olacak daha acık bir tarih verebilirsen sevinirim
________________________________________
...: Sir ErdoQuan - 29.12.2002
noktalar birleşince bir doğru oluşur sonsuza doğru giden
önemli olan noktaların birleşmesidir
haklısınız bir kopukluk oldu noktlarda
ki bunda ana etken şüphesiz benim
yeni yılla birlikte toplanıcaz merak etmeyin
yeni yılın 2. haftası toplanalım hatta
hafta içi bir gün olacak en erken saat 8 de olucak mekan için newyork bagel factory uygun gibi geliyor ve bu toplanış artık son olucak
yeni bir başlangıç için
ve bu toplantıdan sonra oyunumuz başlıyacak
bu son toplantının amacı oyun oynanacak yeri ve zamanı kararlaştırmak
oyuncular gelsin lütfen merak edenler varsa onlara da kapımız açık
yakın zamanda kesin günü söyliyecem
dediğim gibi son toplantı olacak

bundan sonra yapılacak toplantılar ancak yeni insanlar öğrenmek isterse olur

şimdiden yeni yılınızı kutlarım
sevdiklerinizle seveceklerinizle geçireceğiniz mutlu seneler olsun....
________________________________________
sessizlik...: Dura - 28.12.2002
sessizlik, sessizlik, sessizlik... nedir bunun sebebi? nedir içimizde uyuyan? silkinin artık, kalkın yerinizden. neler oluyor bu gruba? nedir üzerimizdeki bu miskinlik, bu ölü toprağı... toplanması ve buluşması, yaşamasına bağlı olan tek grup biziz. çünkü bu işin özünde birlikte olmak var. ayrı ayrı ve monitör karşısında yazışarak sürdüremeyiz artık bunu. toplanalım. en kısa zamanda. herkesten öneri bekliyorum yer ve zaman konusunda. elbette hepimizn işleri var. hepimiz yoğunuz ama ortak bir gün bulunabilir mutlaka. lütfen herkes düşüncesini ve önerisini bildirsin. bekleyerek olmuyor... Tanrı bizlere doğru yolu göstersin... Saygılarımla.
Dura Tharel ¥
________________________________________
Kişisel Organizasyon Duyurusu Hakkında: grupadmin - 26.12.2002
Club Cadde Grupları mesajları altında yayınlanan 27/12/02 tarihli organizasyon duyurusu, ilgili üyenin kişisel organizasyonu olup Club Cadde ve CC DANS GRUBU'nun organizasyonu DEĞİLDİR. İlgili mesaj "Club Cadde'nin bilgisi dışında direkt olarak reklam formatı içeren mesajlara yer verilmemesi" kuralı ve üyelerimizin bu kuralın uygulanması talebi nedeniyle silinecektir. Club Cadde olarak ilgili organizasyona katılmak isteyen üyelerimizin bu durumu göz önünde bulundurmalarını rica eder, yaşanan mesaj trafiğinden dolayı özür dileriz. Club Cadde Gruplar Komisyonu adına İzlem APAK
________________________________________
return to faerun: Luniz - 22.12.2002
High Forest... evim...$ehirdeki bulu$manin ardindan haftalardir yoldalardi, Luniz her ne kadar belli etmemeye calissada, soguk ve uzun yol iyice yormustu onu..
dondu arkasinda cektigi ata bakti.. xaheria sanki hic bisi yokmus gibi atin uzerinde uyukluyordu.. "nasIL bu kadar rahat olabiliyor?" die dusundu icinden..
tam bu sirada gorunmustu highforest.. butun endamiyla.. elflerin, rangerlarin, druidlerin diyari.. nice masallarin besigi, yasayan bir orman... evim...
________________________________________
HAYAT: JULIET - 19.12.2002
bana bakıyordu;ürkek biraz...kocaman ela gözleri bana bakarken,farkettiğim anda kafasını hemen çevirebilmek üzere başı hafif yan duruyordu bana göre..o kadar hayat doluydu ki gözleri;çektiği tüm acılara rağmen...arada bir burnunu çekiyor-ses çıkarmamaya çalışsa da- ,hafiften öksürüyor ve tüm bunları korkarak yaptığı an ve an gözlerinden okunuyordu. ne kadar zulüm çekmişti kimbilir.yavaşça ona doğru döndüm.hemen kafasını çevirdi.ufacık elleri yer yer soğuktan kızarmış,yanakları al...kurumaktan mı,yoksa içindeki hayattan mı? 'evet' dedim kendi kendime 'o olmalı;yetiştireceğim,keyifle büyüteceğim,evlat edineceğim hayat o olmalı'...
________________________________________
karanlıkta bir ses.....: Dura - 18.12.2002
sonunda, artık umudu iyice kırılmış ve bu karanlık dehlizden çıkma isteğini yitirmiş bir halde ilerlerken (umutsuzca yürümeyi ilerlemekten sayarsak) bir ses yankılandı soğuk ve rutubetli duvarlarda... aniden başını kaldırıp ileriye baktı. hala karanlıktı görülebilen son nokta. ama bu ses öylesine tanıdıktıki... bedeni doğruldu birden. "conrad.. bu sen misin..?" ileriye doğru seslenmişti. rutubet ve günlerdir süren yorgunluktan sonra sesi çatallaşarak çıkıyordu. dost bir sesin varlığıyla yalnız olmadığını farketti. her neredeyse (orada olmasa bile) sesi ulaşmıştı ona. çünkü iletişim fiziksel değildir her zaman. nasıl olduğunu açıklayamasakta uzaktaki bir dostumuzun bize seslendiğini duyabiliriz bazen. bu "yürek bağı" ile ilgilidir.... ¥

ses verdiğin için sağol dostum. seni buralarda görmek güzel :) dünya üzerinde bu güne kadar yazılmış en büyük efsane gösterime giriyor bu cuma. herkese iyi seyirler diliyorum. o salondan içeri girince yaşadığınız dünyayı unutun. gerçek dünya orası... hayallerin gerçek olduğu yer. şerefin, onurun, iyi ve kötünün, sadakat ve ihanetin, cesaret ve korkunun, gerçek ve hayalin, ışığın ve karanlığın yaşandığı gerçek dünya... orta dünya... Tanrı sizinle olsun ¥
________________________________________
Yüzüklerin Efendisi - Bölüm 2 : İki Kule: coni2k - 18.12.2002
Arkadaşlar, ne yazık ki günlerdir grubumuzda yeni bir mesaj görmek bile zor. Neler oluyor bize, neler oluyor gülüm diyesi geliyor insanın. eskiden az da olsa 1 hareketlilik wardı... frp yi merak edenler, yeni gelenler, buluşma için can atanlar. ne olduysa grubumuza 1 durgunluk geldi - ki geliş o geliş... gitmiyor. her ne kadar benim boş günüme denk gelmese de buluşmalarımızı çok düzenli 1 hale getirmiştik. araya 1 bayram girdi ve buluşmalar yine kesildi, başa döndük. Sir, lütfen sende bişiler yazabilirsen en azından buralarda mısın onu bilelim. dewam edicek miyiz, etmiycek miyiz? bizim gibi frp delisi insanlar naapsın? bekliyelim mi, yoksa başımızın çaresine mi bakalım? bişiler yazın, canınızın istediğini yazın. aklınıza takılan bişiler yazın. yeter ki yazın. kimse hikaye gibi yazı yazmakta zorunda diil, bunu biz biraz deli olduğumuz için yapıyoruz. bakmayın siz bize :) umarım bu mesajım en azından birilerine ulaşır. Conrad Dalewind'in, Dura Tharel'in, Baccata'nın ve diğerlerinin yola ve maceraya olan sewdasını biraz olsun görebilenlere sesleniyorummm... hadi biraz canlanın! Cuma günü Yüzüklerin Efendisi nin ikinci bölümü geliyor ve Clubcadde olarak bu filme hep beraber gidiyoruz. Bende orda olucam. Eğer gruptan gelicek birileri warsa ve tanışalım, konuşalım derseniz 1 mesaj atıverin, orda buluşalım. İnsanların gönlünde umudun hiç bitmediği yerlerde yaşamınız dileğiyle... ;) Görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. Sewgiler & Saygılar. Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
günlükten bir sayfa - 2: coni2k - 18.12.2002
Yolculuğa başlamadan önce yeni dostumuz Sir ErdoQuan hakkında birkaç ufak bilgi edinme fırsatım olmuştu. Sir'in başında bulunduğu lonca oldukça büyüktü ve her geçen gün yeni maceracıların buraya katıldığı söyleniyordu. Rivayete göre 100'ün üzerinde gezgin bu loncaya üyeydi. Eminim aralarında çok önemli insanlarda vardır. Hepsiyle tanışabilmeyi isterdim, hatta farklı yolculuklar da bir araya gelebilmeyi. Eski dostlarım Dura ve Baccata dışında, şu ana kadar Misantrope ve Germeyan'la tanışma fırsatım olmuştu. Son haberde Juliet isimli birinden geliyor. Ayrıca henüz tanışamasam da Luniz, kendisine "uykucu" diyen bir gezgin ve birkaç kişiylede bu sayede haberleşebildim. İyi ama ya diğerleri, nerde bu insanlar? Keşke her biri mesaj gönderse, en basiti kendilerini tanıtan bir yazıları olsa... Daha da kötüsü ne yazık ki Sir ErdoQuan'dan da günlerdir haber alamıyoruz. Umarım herhangi bir sorun yoktur. En kısa zamanda yeni bir buluşmanın adımlarının atılması dileğiyle...
________________________________________
günlükten bir sayfa: coni2k - 18.12.2002
nerdeyim ben, neler oluyor burda? aklımda binlerce düşünce ve en sonunda hep aynı soru : Neden? cevap : Bilmiyorum... uzun süredir üzerimden atamadığım bir halsizlik var, kendimi iyi hissetmiyorum. tam 3,5 ay oldu... bir karamsarlık, bir boşluk. yeniden yolculuğun başlayacağını duyduğumda içimde beliren ümit, günler ve haftaların ardından bir türlü dostlarımla buluşamadığım için yavaş yavaş kayboluyor. artık onlardan da ses çıkmıyor. bu yolculuğun beni kendime getiriceğine eminim... ve biliyorum hepsi geçicek. daha öncede olmuştu. sadece biraz daha sabretmem lazım. sonra tekrar bir araya gelicez, yeniden düşücez yollara. büyük maceraların ardından adımıza şarkılar söylenicek. bunu hissedebiliyorum... ama hala öncesinde bitirmem gereken bir iki iş var.
________________________________________
Bu da Benden: JULIET - 13.12.2002
Bir dağevindeyim.. burası oğlum ve köpeğimle yaşantımızı sürdürdüğümüz yer..Çakıl;henüz 18 aylık olan oğlum,Punky 3yaşında Saint Bernard cinsi köpeğimiz..Aslında çiftliğimizin çok güzel iki ferdi daha var:2 yaşlarında Hera ve İnka..İnka safkan arap atı;kahverengi parlak tüylü;Hera ise bir İngiliz atı;bembeyaz harika tüyleriyle o kadar alımlı ki..Her sabah Çakıl la erkenden uyanıp çiftlikte at biniyor,sonra da Punky le oynuyoruz;hele ki kış aylarında deymeyin keyfimize.eve kardanadam olarak dönüyoruz:)) ..bazen hep beraber dönemiyoruz tabi:)Geçen sonbahar Çakıl ı ararken arka bahçe de Punky e sarılmış uyurken bulmuştum;o kadar şirinlerdi ki..Punky nin horlamaları sanki Çakıl a ninni gibi gelmiş,oracıkta uyuyakalmıştı..Geçen yıl çiftlik hayatını seçtiğim için ne kadar doğru karar verdiğimi anlıyorum her geçen saatte..Burası o kadar huzurlu,o kadar doğal ki ve 24 saat bizim için o kadar az ki..--Devam edecek...--
________________________________________
aure entuluva...: Dura - 7.12.2002
kafamda bir hikaye var... nasıl anlatsam bilemiyorum... nereden başlasam? aslında anlatmak istediğim soğuk bir havada evinden çıkıp uzun bir yol teptikten sonra gittiği netkafede, büyük bir mutluluk ve şevkle bilgisayar başına oturan bir adamla ilgili... bu adam en az iki günde bir gidiyor bu netkafeye çabalıyor tırmalıyor bir şeyler yapmak için... bir ışık görmek için çabalıyor... ama ne yazıkki diğer grupların aktifliğini de gördükçe daha bir umutsuzluğa kapılıyor. ve artık yorulmaya ve içindeki isteği kaybetmeye başladı... lütfen soğutmayalım içimizdeki hareketi... lütfen biraz daha ciddi bir şekilde sarılalım yaptığımız, yapmaya çalıştığımız işlere... kimseyi kınamıyorum. lütfen ama lütfen kimse gücenmesin sözlerime... sadece rahatsızım bundan... gereği bilgilerinize....
Tanrı sizinle olsun¥
________________________________________
Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun: Suadiyem - 3.12.2002
Bayram sabahları, demli bir çay, su böreği, bayram şekerleri, şeker isteyen çocuklar, bir telaş bir koşturmaca. Köprü hep kalabalık, bayram programları, kolonya ikramları, bayram harçlıkları, uzun bayram tatilleri, ev gezmeleri, kısa hal hatır sormalar, el öpenlerin çok olsunlar ve daha bir dolu küçük ayrıntı. Hayatın üzerindeki "pause" düğmesine dokunun... Kısa bir süre için hayatı durdurun. Mutlu bayramlar..........K-E-M-A-L
________________________________________

garip bir melodi....: Dura - 1.12.2002
damlayan suyun sesi yankılanıyordu mağaranın duvarlarında.. tıp tıp tıp tıp.... mağarada kalmaktan pekte memnun olmayarak uyandı derin uykusundan.. sırtı ağrıyordu.. tıp tıp tıp tıp tıp.... dışarıya baktığında yağmurun dindiğini ama bulutların hala gökte asılı durduğunu farketti. tıp tıp tıp... sırtının ağrısı canını sıkmaya başlamıştı.. soğuk taş zeminde uyumak pekte alışık olduğu bir şey değildi... tıp tıp tıp tıp tıp.. "bu ses... ıııhh bu ses hoşuma gitmiyor..." yüzünü buruşturarak söyledi bu sözleri ve kendini dışarı attı tıp tıp tıp tıp... damlama sesi yoktu belki ama bir gariplik vardı havada. "bu kokuda ne..?" ağır bir koku vardı. mağarayı tercih ederek içeri girdi. bulunduğu duruma bir anlam veremedi. tıp tıp tıp... daha fazla bekleyecek zaman olmadığından gitmeliydi. hemen gitmeliydi. tıp tıp tıp... zaten bu ses yeterince sinirini bozuyordu. tıp tıp tıp.....¥
________________________________________
Merhaba nasılsınız ?: Suadiyem - 26.11.2002
Grubumuza sağlıklı ve güneşli bir selam göndermek isterim,herkes iyi mi neler yapıyorsunuz ?Akşama gelmeye çalışacağım.Kemal
________________________________________
: Luniz - 25.11.2002
bu sozler kulagina caLInIr caLInmaz.. hemen $ehrin buyucu kulelerine gitti Luniz.
Bir buyucu buldu, buyucuye bir mesaj iletmek istedigini belitti.
ardindan mesajI par$omene yazarak buyucuye verdi..

Yuce buyucu okudu: " Kadim dostum, Erdoquan... Daha oncede oldugumuz gibi yine orada olacagiz... Luniz D'revenant, Xaheria Silverstorm."
________________________________________
: Baccata - 25.11.2002
"...akşamında son buluştuğumuz handa buluşalım" Sir Erdoquan ın bu mesajı sayesinde Baccata ne yapacağına karar vermişti ormanda geçen bekleyiş ve korku dolu beş günün ardından. Yaraları da iyileşmişti ne de olsa, bir yolu seçmeliydi, belki de şehre dönmek için gereken bahaneyi bulmuştu kendince. Eşyalarını topladı ve bu içinde hiç ahenk olmayan beş günlük ızdırabı nasıl süsleyip arkadaşlarına anlatacağını düşünerek şehire doğru yürümeye başladı.
________________________________________
adımlar hiç bitmeyecek...: Dura - 24.11.2002
adımlar hiç bitmeyecek... yürümekten biraz yorgun, ama yorgunluğuyla da mutlu devam ederken yoluna, bu küçük cümlecik takıldı dura'nın aklına.
hocası bilge mia teng'in ona verdiği öğütler geldi kulaklarına: "hep ilk adımı atmaktır en zor olan. kararsızlık, endişe, geleceği görememekten kaynaklanan huzursuzluk... ama bunların tümü atılan ilk adımdan sonra erir gider. yine yol başlar ve insan tüm endişelerini bir kenara bırakıp sadece önüne bakar. çünkü bazen geriye bakmak insanı tüm hedeflerden alıkoyabilir.."
bir an durdu ve derin bir nefes aldı. vakit öğleden epey sonraydı.. güneş bir hayli yollanmış dağların arasına girmeye başlamıştı. etrafına baktı, ağaçlara... kuşların sesleri mutlu bir melodinin nağmeleriydi. içine dolan huzurla şu sözler döküldü ağzından. "şükürler olsun tanrıçam. bizlere bahşettiğin tüm güzellikler için. ve bana verdiğin dinmez inanç için. bizlere doğru yolu göster. bizlere güç ve bilgelik ver. çünkü gül bahçeleri herzaman göründüğü gibi değildir. bazen engebeli kayalıklardır bizi hedefe götüren. bana güç ver.. bana güç ver.. bana güç ver.... ¥
________________________________________
adımlar hiç bitmeyecek...: Dura - 24.11.2002
adımlar hiç bitmeyecek... yürümekten biraz yorgun, ama yorgunluğuyla da mutlu devam ederken yoluna, bu küçük cümlecik takıldı dura'nın aklına.
hocası bilge mia teng'in ona verdiği öğütler geldi kulaklarına: "hep ilk adımı atmaktır en zor olan. kararsızlık, endişe, geleceği görememekten kaynaklanan huzursuzluk... ama bunların tümü atılan ilk adımdan sonra erir gider. yine yol başlar ve insan tüm endişelerini bir kenara bırakıp sadece önüne bakar. çünkü bazen geriye bakmak insanı tüm hedeflerden alıkoyabilir.."
bir an durdu ve derin bir nefes aldı. vakit öğleden epey sonraydı.. güneş bir hayli yollanmış dağların arasına girmeye başlamıştı. etrafına baktı, ağaçlara... kuşların sesleri mutlu bir melodinin nağmeleriydi. içine dolan huzurla şu sözler döküldü ağzından. "şükürler olsun tanrıçam. bizlere bahşettiğin tüm güzellikler için. ve bana verdiğin dinmez inanç için. bizlere doğru yolu göster. bizlere güç ve bilgelik ver. çünkü gül bahçeleri herzaman göründüğü gibi değildir. bazen engebeli kayalıklardır bizi hedefe götüren. bana güç ver.. bana güç ver.. bana güç ver.... ¥
________________________________________
Daha Açık Olmak Gerekirse: Sir ErdoQuan - 23.11.2002
26 Kasım Salı Akşamı saat 20:00 da Newyork Bagel Factory'de buluşalım gene.
Artık son işlemler hallediliyor ona göre gelirseniz çok iyi olur
belki bi daha ki toplantıda oyun da başlar
oun başlayabilmesi bir an önce hep beraber olabilmemiz gerekiyor diye düşünüyorum
gelemeyen olursa da dert etmesin oyuna sonra dahil olurlar
salı akşamı görüşmek üzere...
________________________________________
...: Sir ErdoQuan - 23.11.2002
...düşen bir damlanın bıraktığı iz ne kadar silik gözkür bizler için fakat onun yerine koyduğumuz zaman kendimizi acaba biz o kadar bile iz bırakabildik mi ardımızda?
aklıma bir büyü geldi whsipering wind...
sanırım bunu kullanmanın zamanı geldi ulaklara fazla da yüklenmemek lazım
akimarus santuh julan iklamir...
"selam dostlarım,
bugün doğumu dahil 4. gün doğumu akşamında son buluştuğumuz handa buluşalım..."
________________________________________
yeni bir gün, yeni bir umut...: coni2k - 23.11.2002
Kapının çalındığını duyan Conrad, aceleyle yerdeki parşömeni açarak okumaya başlar. Mesajı okuduktan sonra kapı önünde beklemekte olan ulaktan biraz beklemesini rica eder. Haberler oldukça sewindiricidir, buluşma gerçekleşmiştir. Üstelik buluşmaya Sir ErdoQuan'ın kendisi de gelmiştir, bu çok ilginç ve heyecan verici 1 haber diye düşünür. Luniz... bu ismi daha öncede duymuştur Conrad. Luniz de lady siyle beraber gelmiştir buluşmaya. Bir de yabancı bir bayan, bu Germeyan olmalı diye düşünür. Herkes orda olamasa da buluşma gerçekleşmiştir. İçinde bitmek bilmeyen bir kıpırtı hissetmeye başlar. Yakında yeniden yollara koyulucaktır, yakında yeniden eski dostlarıyla bir araya gelicektir ve yeni dostlarıyla da! Yakında yazması gereken çok hikayesi olucaktır Conrad'ın. Ulağı daha fazla bekletmeden yazmaya başlar. Yaveri Laytins'e buluşma gerçekleşene kadar bu göreve dewam etmesi gerektiğini belirten yazını bitirdiğinde aklından şu düşünce geçmektedir. "Sewgili Laytins, bu fedakarlıklarını nasıl ödeyebilirim". İkinci mesajı da Sir ErdoQuan'a yazan Conrad wakit kaybetmeden 1 kese altınla beraber parşömenleri ulağa uzatır. "Sir ErdoQuan, grubun 1 araya gelmesi için verdiğiniz emekler için teşekkürler. Bir sonraki buluşma tarihi ve yerini belirten mesajınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Saygılarımla Conrad Dalewind The Wayfarer" Odasına çekilen Conrad pencerenin önünde ormanı izlerken yine düşüncelere dalar... "Dura ve Baccata... buluşmaya gitmeyeceklerini biliyordum, peki ama şimdi nerdeler, ne durumdalar? Bu kadar yaklaşmışken... Ahh keşke sende burda olsaydın Imhotep!"
________________________________________
: Baccata - 22.11.2002
Bu sırada ormanın bambaşka bir köşesinde Baccata hem soğukla hem de kendi kararları ile mücadele ediyordu, ne de olsa edindiği yaralardan dolayı bir kaç gününü ağaç kovuklarında dinlenerek geçirmişti, neden ormana gelmiştiki sanki, üstelik bu kendi kararıydı, sadece biraz eğlence ve hiç dizginleyemediği araştırma güdüsünden daha önce hiç böyle bir zarar görmemişti. Güvende oldugu sehre dönmeye mi yoksa ormanı biraz daha araştırmaya mı karar vereceğini düşünürken gecenin ıssız karanlığında uyuya kaldı.
________________________________________
: Dura - 21.11.2002
conrad kaldığı hanın küçük odasında günlüğünü dolduradursun, hemen hemen aynı dakikalarda tünediği dalda rahatsızca kımıldanan yaşlı bir baykuş ormandaki bir hareketi izlemekteydi...
gecenin karanlığı doğu ormanının üzerine tüm siyahını sermişken ve orman gecenin sessizliğiyle sarılmışken, uzaklardan gelen bir melodi duyuldu. tüm orman yaratıklarına huzur veren ve ağaçların ruhunu okşayan bir flüt sesi... melodi gittikçe yükseldi ve sonra yavaş yavaş azalarak duyulamaz oldu. yaşlı baykuş eski orman yolundan yavaş yavaş geçip giden bir uzun cüppeli bir silüeti belli belirsiz seçebildi... sonra yüreğine dolan huzurla ve yılların dinginliğiyle devam etti koca ormanı izlemeye...
¥
________________________________________
: Luniz - 21.11.2002
Conrad in odasinin kapisi calinir.. tak tak...
hemen ardindan.. kapinin altindan bir parsomen parcasi iceriye itilir.. Eger Conrad kalkip okursa $unu gorucektir:

Sevgili Conrad..
Bu gece luskan da cutlass tavernasinda bir grup yolcu bir araya geldi.. bunlardan ikisi swordcoast ta taninmis ranger Luniz D'revenant ve ni$anlisi Druid Xaheria Silverstorm du..

Digeri kuzeyin gucu olarak adlandirilan Sir Erdoquan isimli Sava$ci..

birde taniyamadigim bir yabanci vardi.. digerlerine gore yeni gibi duruyordu bu bayan, sanirim bu yorenin yabancisi.. yakinda sizinle gorusmek icin karar aldilar.. sanirim tekrar bulusabileceginiz ve maceraya cikabileceginiz yeride ayarlamislar. sana yakInda haber vericeklermis.. yan masalarindan ancak bu kadarini duydum.. sizin icin guzel planlari var.. neyse mektubuma burda son veriorum.. disarda bekliyen genc ulak'a bi kac gold verirsen sevinirim..

Sevgilerimle..
Daimi yardimcin, ajanin, gozun kulagin..

Laytins Kanldraner
________________________________________
düşünceler içinde bir adam...: coni2k - 20.11.2002
Conrad, geceyi geçirmek için konakladığı şehrin ufak hanındaki sakin odasında, yatağının baş ucuna oturmuş aklından geçen şu soruyu günlüğündeki satırlara dökmektedir: "acaba bu akşam ki buluşmaya gidebilen oldu mu?" genç adam yakında merak ettiği sorunun cevabını alıcaktır...
________________________________________
buluşmayla ilgili...: coni2k - 20.11.2002
Sir, bu durumda yarın ki toplantıya ben ve geçen toplantıya katılan diğer 2 arkadaşım Dura ile Baccata katılamıycaz. diğer arkadaşlarımızdan da toplantıya katılıcağını belirten kimse yok... hewesini de kırmamak adına acaba toplantıyı başka birgüne alsak mı diye sormak istiyorum...
________________________________________
üzülerek yapılan bir açıklama...: Dura - 19.11.2002
koskoca haftada tek dolu olduğum gün seçilmiş ne yazıkki :( başka bir gün olursa (mesela perşembe) yeni bilenip parlatılmış kılıcım ve kalbimde "yol" a duyulan dinmeyen arzuyla orada olurum.. umarım uygun bir gün ayarlanabilir...
Tanrı sizinle olsun....¥
________________________________________
Quake III ARENA: wiseguy - 18.11.2002
Her akşam 19-20 arası q3dm1.sanane.com da buluşalım.
________________________________________
Görüşme yerimiz ALÇHERA olsun bence !!!: Suadiyem - 18.11.2002
Değerli çok sakin arkadaşlarım :)) nasılsınız ?
Belli bir aralıktan sonra yeniden yine sizinleyim, yapılmıyor olunmuyor sizsiz...
Çok özledim grubumuzu...Bu çarşamba günü Kış Sporları Grubunun ALÇHERA da toplantısı olcak saat 21.00 da neden sizde ALÇHERADA yapmıyorsunuz toplantıyı daha iyi olur diye düşünüyorum, beraber oluruz en azından, herkese bol güneşli bir hafta dilerim. K-E-M-A-L
________________________________________
kayıp yol, bulunamayan dostlar !: coni2k - 17.11.2002
ne yazık ki bu hafta da salı ve perşembe müsaittim, çarşamba günü ise çalışıyorum. yani bu durumda gene katılamıycam. kaçırdığım buluşmaların artmaması dileğiyle... sewgiler & saygılar. Conrad Dalewind The Wayfarer
________________________________________
Again and again and again: Sir ErdoQuan - 16.11.2002
Selam arkadaşlar buluşma son anda iptal olunca ve tarihi değişince haliyle katılım az oldu
benim hatam olduğunu kabul ediyorum.
herneyse
gene toplanalım diyorum ve bu sefer çarşamba akşamı saat 20:00 da Newyork Bagel Factory de toplanalım diyorum.
Mekanın yeri Alchera nın yanındadır. Yani Selamiçeşme Shell benzincinin karşısı sayılır.
Görüşmek üzere diye son veriyorum mesajıma...
________________________________________
Lotr orjinal gösterim: Ceyhun - 16.11.2002
20 Aralık günü www.merlininkazani.com ve www.lostlibrary.org takımı olarak orada olacağız. ClubCadde üyelerini de bekleriz. Yer :Capitol Saat: 19:00
________________________________________