Aygır



yeleleri dalgalanıyordu.. koşmaktan bıkmayacak gibi bir hali vardı.. ölüme de koşabilir miydi bu kadar kararlı..?

"koşarım..!" diye düşündü..

"yeter ki durmayayım.. koşayım bu harap bozkırdan kurtulmak için.. yeşil vadilere ulaşmak için.."

ve koştu da.. simsiyah yelelerini dalgalandırarak koştu.. gökte uçan turna ile yarıştı.. turna yorulup indiğinde o koşmaya devam ediyordu.. ne kadar zamandır koşuyordu..? düşündü.. emin olamadı.. koşuyordu kendini bildi bileli.. hiç durmamış mıydı..? durmuştu elbet.. ama durduğunu kendisinden başka gören olmamıştı.. ezelden beri koşuyormuş zannederdi herkes onu.. durmak utanç verici.. koşmalıydı.. bulmalıydı o yeşil vadiyi.. koşmalıydı..

ya Duru..? o farkında mıydı..? Kara'nın kendisine geldiğinin farkında mıydı..? Kara bile farketmemişti aslında yaklaştığını.. ömrü koşmakla geçmişti.. koşmuş muydu..? yoksa o mu öyle sanmıştı..? yoksa koşmamıştı da dünya mı akıp geçmişti yanından..? yoksa duran kendisi miydi..? korktu böyle olmasından..

"farklıyım.. özelim ben.. herkesten ileride olmalıyım.."

titredi bir an.. artık koştuğundan emin olmak için ayaklarını kontrol ediyordu.. evet adım atıyordu.. ve bilmemkaç metre gidiyordu saniyede.. ama ya giden o değilse.. ya akıp giden zaman gibi, bu mekan da süzülüyorsa onu geride bırakarak..

dalga geçiyor olmalılar onunla..

"hayatın boyunca koştun ha.. sersem..! hahahhaaahaa.. SERSEM..!!"

durdu..

kısılmış gözleri ile etrafa baktı Kara.. kalbi küt küt atıyor olup bitene bir manâ vermeye çalışıyordu.. yorgunluktan değilse de korkudan çıkacaktı kalbi yerinden.. ilk defa herkesin önünde durdu.. herkesin görebileceği şekilde.. hayatında ilk defa saklanmadan.. zaman ve mekan da durdu onun duruşu ile..

"o zaman koşan benmişim.." diyecek oldu.. sesi düğümlendi boğazına..

yeleleri düştü gözlerinin önüne.. görebildiği bembeyaz bir boşluktu.. ne kurtulmak için delicesine koştuğu bozkır, ne o bozkırı ipek bir çarşaf gibi örten berrak gökyüzü, ne kuşlar, ağaçlar, insanlar..

"bu boşluk..?"

etrafına baktı yelelerini savurarak..

"NEREDESİNİZ..?"

cevap vermedi kimse.. ilk defa durmuştu ortalık yerde.. kendini saklamadan.. ve her şey yitip gitmişti bu duruş ile.. bir kaç adım attı ileriye.. toynakları boşluğa batıyordu sanki.. ayaklarının altında zemin yoktu sanki.. havayı bile hissetmiyordu sanki..

sanki.. sank.. san..

bir anda zihni çalışmaya başladı tekrar..

"koşmalıyım..! ne yöne olursa olsun.. koşmak aldanmak bile olsa.. yada gerçekten hedefe yaklaştırsa.. koşmalıyım.."

anlamlar oturmuştu sonunda.. hedef, geride kalanlar yada önündekiler değil, o anda sahip olduğu herşeydi Kara için.. koşmalıydı... koşmak anlamlandırıyordu hayatını.. durduğunda yitiriyordu herşey manasını.. mana madde oluyor ve şekilleniyordu Kara’nın kara gözlerinde..

bir kaç adım attı ileri doğru.. iri aygır sarsılarak ilerledi yavaşça.. nefesini kontrol etmek için iri burun deliklerinden alıp verdi bir süre.. sonra yavaş yavaş hızlandı Kara.. siyah yeleleri harketlendi kocaman başının üzerinde.. Kara'nın kara gözlerinde manalar şekillenmeye, durmanın yarattığı hiçlik perdesi kalkmaya başlamıştı..

hızlandı..

koştu Kara..

yeniden şekillendi yeryüzü.. kırlar, ovalar, bozkırlar, hatta daha yüzünü görmediği Duru bile.. o koştukça varoldu kapkara gözlerinde dünya..

o yüzden koşmalıydı Kara..

koştu da..


20.12.2006