İnsan / Kahraman Düşünceleri

çok tekamül de değil esasen.. insan denen şey değişmiyor ki.. bin senelerdir aynı arayış, beklenti, kavga..

güvenlik, karın doyurma, üreme, hükmetme arzusu..

modern çağlarda yaşıyoruz yok teknoloji bilmemne.. yalan dolan hepsi.. hepsi yalnız ve yalnız ortam farkı.. insan hala aynı insan.. hala Adem ve Havva'dan ibaret.. bir adım ilerisi değil.. onbin sene önce neler için savaşıyorsa hala aynı bahaneler ile savaşıyor.. ve eminim eğer uzay çağı diye birşey olursa o zaman da aynı sebeplerle savaşacak.. bin sene önce bereketli topraklara sahip olmak için savaşıyordu mezopotamyada, onbin sene sonra da odanium 86 cevheri için savaşacak kozmik alemde.. yani elindeki odunun yerini ışın kılıcı alacak ama beyin aynı beyin olacak.. bunlar değişmediğinden kelli hiç bir kavram dahi tekamül edebilir değildir kanımca insanlık anlamında..

kahraman da bu minvalde değerlendirilmelidir diye koyayım noktamı..

---------------------------------------------------------------------------------------------------

kahraman denen zattan da insan üstü şeyler beklenemez zaten.. çünkü insanüstü bir şeyi bir "insan"ın yapması pek de olası değildir.. kahraman denen zat, insan olmanın ne olduğunu bilen ve gözü kapalı çoban izleyen kuzulardan farklı olarak, yerine göre haşmetli bir çoban köpeği, yerine göre de çobanın bizzat kendisi olabilecek düzeyde "insanlığının" farkında olan zattır.. ancak.. tekamül konusunun neden muhal olduğu konusunda şüpheleri olanlar içindi yukarıda yazdığım yazı ve verdiğim örneğe bakınız lütfen.. otuzbin senedir hala aynı sebepler ile savaşıp, aynı anlamsız mücadeleler içine giren bir türün tekamül ettiğini söyleyemez kimse.. olan biten yalnızca ortam değişikliğidir.. taş devri elemanını bebekken getirip bugünde yaşatsak bizden farklı bir şey olacağını zannetmiyorum.. ortama uymakla ilgili.. ama işin özü aynı..

mutasyon konusu ise çok derin.. o değildi zaten anlatmak istediğim.. ve zaten bununla da pek bir ilgisi yok zannediyorum.. çünkü insan dediğimiz "ademsoyu" zaten pek de mutant değildir kanaatimce.. belki mutasyonun son evresidir.. zaten "insan" deyip, soydaşımız saydığımız taş devri elemanları da bizden çok farklı değildiler.. velevki farklı olsunlar.. bir omurgaları eksik, belleri daha bükük veyahut kıllı idiler.. biz ari soy, onlardan yine farklı değiliz ki.. yine onlar ile aynı korkuları yaşayıp, aynı amaçların peşinde koşuyoruz.. aynı şekilde bedensel ve ruhsal tepkiler veriyoruz.. ve bu ilk söylenenden daha acı verici bir tablo vesaire.. konuyu dağıtmak istemiyorum..

esas tekamül, bahsettiğiniz üzere fikren yaşanan tekamül olsa gerektir ki bunun çeşitli örnekleri var.. peygamberler gibi uç örnekleri de var bunun.. ama bu dahi bir tekamülden ziyade, şahsa mahsus bir zihin açılımından ibarettir diye düşünüyorum.. yani tekamül gerçek olsa idi, herkesin zahid, mürşid, şaman, peygamber, veli, aziz vesaire olması gerekir idi.. fakat bu söz konusu değil.. o zamanlar da çoğunluğu idare eden, hizaya sokan, cezalandıran veyahut mükafatlandıran büyük insanlar vardı.. aynı şimdi olduğu gibi.. burada tekamül olduğu konusunda şüpheliyim bu yüzden.. yani zihin tekamülü de sözkonusu değil..

şöyle bir tekrar edip, konuya yukarıdan bakarak ve objektif olmaya çalışıp özetlemek istiyorum affınıza sığınarak.. zihinsel veya bedensel olarak ademsoyunun tekamül ettiğine yönelik bir işaret göremiyorum.. lakin, özel insanlar (ister kahraman deyin, ister führer, şaman, dalailama veyahut peygamber) çağlar boyu gelmiş ve geçmişlerdir.. sürüye yön vermek adına.. özel insanlardaki özel zihin kapasiteleri, bulundukları çevreyi analiz edip doğru kararlar verebilme haline sebep olur.. yani körlemesine dereye koşturan kuzucukları, köşede pusuya yatan çakal sürüsünden koruyacak, sudan ziyade çevreyi farkedip, değerlendirip, ihtiyaçları sınıflandıran ve düzenleyen bir çobana veya basiretsiz çobanların işini yapacak kudretli kangallara ihtiyacı vardır dünyanın ve insan ırkının.. bu zatlar çağlar boyu gelip geçmişler, sürülere yön vermişlerdir.. ve fakat ne bu özel insanların ne de kuzucukların durumunda onbinlerce yıldır hiçbir değişim olmamıştır.. ve bu da sanırım tezimin en sağlam dayanak noktasıdır.. vesselam..


-------------------------------------------------------------------------------------------------------

çizeceğim profil ters gelebilir.. çünkü gerçek anlamda kaybedendir kahraman.. gerçeğe yansıması da budur maalesef.. süslü pelerini ile ortamda kasılan bir eleman değildir.. hatta esas itibarı ile içine kapanık olması şarttır.. etrafı ile mükemmel ilişkileri olan bir insanın kahraman olması mümkün değildir gibi geliyor.. içine kapanmalı ki içindeki cevheri farketsin ve toplumun tekdüze sürü psikolojisinden arınabilsin.. ailesini yada çok sevdiği birilerini kaybetmiş olması muhtemeldir.. acı çekmiş olmalıdır.. çok acı.. ve azapla yoğrulmalıdır.. kederle gülümsüyordur muhtemelen.. çünkü derinden bir kahkaha atamayacak kadar çok sıkıntının farkında değilse kahraman olamaz.. bir çok şey var.. lütfen çalıştırın zihninizi.. lakin ne zaman onları düşünsem, nereden geldiği belirsiz bir elem ile dolar içim.. ben ağlarım kahramanlara.. diğerkâmlara.. onlardan çok var.. sayılmayacak kadar çok.. ama koca bir tarlada bir düzine yada daha fazla altın parçası başağın ne önemi var..? onları kim farkedebilir..? kendileri bile farkedemezler çoğu kez.. ama bu kayboluşları, onların kahraman oluşlarının getirisidir.. sıradan insanların içinde sıradan hayatlar yaşarlar.. ve yeri geldiğinde bizim mucize diye adlandırdığımız işleri yapar ve kaybolurlar kalabalığın içinde.. uçmak, gözünden lazer çıkarmak gibi uyduruk doğa üstü şeyler değildir yaptıkları.. hayatları fazlası ile ek acı veriyor olmalıdır.. doğası gereği üzüntü, sıkıntı ile uğraştığından bir de başkalarının acılarını yaşaması, empati sağlaması gerekir.. övünülecek bir şey değildir kahramanlık.. olmamalıdır.. harcanan bir hayattır çünkü.. kendi için yaşamayan insanların harcadığı bir ömür..

filmleri, öyküleri bir kenara bırakınız.. öyküler, efsaneler ozanlar tarafından yazılır.. kahramanlarsa yapmaları gerekeni yapar ve çekilirler sahneden.. onlara dublaj yapamaz kimse.. sözleri, fiilleri ilahi minvaldedir çünkü.. onların dilinden konuşamaz hiçbir ozan.. o yüzden de süslü kelimeler ile çarpıtırlar kahramanların söylemlerini, fiillerini.. yalın haliyle hoş bir müzikal çıkmaz çünkü kuzucuklara.. kuzucuklar eyleşmek oyalanmak ister.. süslü elbiseler, esaslı tiradlar bekler..

canım sıkıldı.. yeter bu kadar..


Ekim 2007